Merhaba kâinat!..
“Her türlü inkâr, aldatma ve ertelemenin sonu geldi... Kitle imha silahlarına müptelâ olan cani diktatörü durdurmak gerek... Barış adına, bu canavarı silâhsızlandıracak bir koalisyona önderlik edeceğiz... Diktatörün zalim ve umutsuzca emirlerini uygulayan subayları da savaş suçlarından yargılayacağız....”
Bush’un şimdiye kadarki – ve bir sonrakine kadarki – en sert konuşmasının özü buydu. “Müptelâ” sözü yeni. ABD’nin terör’den sonra en kalıcı savaşını yürüttüğü uyuşturucuyu hatırlatması açısından önemli. Her ana-babanın en az terör kadar korktuğu bir nesnedir o. Ayrıca, “koalisyon”, hem eski hem yeniydi: Şu âna kadar, Britanya dışında bu savaşa destek veren tek ülke olmadığına göre, Başkan bir Anglo-Amerikan koalisyonunu kastediyor olmalı – biraz “dar” bir koalisyon anlayışı sanki. “Savaş suçları” meselesine gelince, ABD’nin kendini muaf tuttuğu uluslararası suçlar mahkemesini hatırladık. Bazı ulus mensuplarını yargılayıp, bazılarını yargı yetkisi dışında bırakan bu tek taraflı uluslararası adalet anlayışı biraz fazla “postmodern” gibi görünüyor. Senatör Edward Kennedy de kızmış: “İlk biz vuralım anlayışını haklı bulmak olanaksızdır,” demiş. “Kuvvetli olmak haklı olmak değildir; buna zincirlerinden boşanmış tek taraflılık denir.”
Tefrikacılarınızın bu konudaki son sözü: Başkan yerden göğe haklı: Evet, her türlü inkâr, aldatmaca ve ertelemenin sonu gelmiş bulunuyor. Vuralım.
Zaten, NYT/CBS araştırması da bizi doğruluyor: Amerikan kamuoyunun ezici çoğunluğu Irak meselesinden bıkmış usanmış. Çok lâf var diyormuş Amerikan halkı, ekonominin durumu daha önemli.
Tefrikacılarınızın görüşü: Evet, halk haklı, Irak vurulsun, ekonomi düzelsin.
Britanya halkının ezici çoğunluğu savaş istemiyormuş artık; Guardian/ICM araştırmasına göre, savaş isteyenlerin oranı % 32’ye düşmüş. Blair de savunma sorumlularına bu ay sonuna kadar istilâ emrini verecekmiş. BM desteği olmadan da da saldırın emri yani.
Tefrikacılarınız: Britanya halkı haksız, Blair haklı: Irak vurulsun, Anglo-Amerikan dostluğu güçlensin.
Guardian yazarı Monbiot, “İstilâ Olarak Silah Denetimi” başlıklı yazısında, savaşa karşı çıkanların seslerinin Beyaz Saray’daki etkisini, “kuşların ötmesi” kadar yüksek buluyor. Savaş karşıtları olarak “rolümüz, şimdi, rızamızı geri çektiğimizi göstermek gibi mütevazı fakat gerekli göreve indirgenmiştir belki... Bush’un Cumartesi günkü radyo konuşmasındaki iki şaşırtıcı yalanı açığa çıkartmaktan daha âcil bir görev olamaz: “ABD’nin askeri çatışma istemediği” ve “Irak’ın dünya taleplerine uyacağını umuyoruz” şeklindeki yalanlarına...”
Tefrikacılarınız: Yazar yanılıyor, yalan dolan yok, Irak vurulsun, kuşlar sussun.
Türkiye’de büyük gazeteler, Irak’ın topyekûn istilâsı karşısında ülkenin kasada saklanan “kozmik” planlarını çarşaf çarşaf açıklıyorlar. Kozmik planın bir parçası mıdır bilinmez ama İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı “Yağmur Harekât Planı” kesinlikle kozmik özellikler gösteriyor. Ayrıntı o kadar ince ki, gelecek mülteci sayısı bayağı ince hesaplanmış: 276 bin kişi! Bundan sonra tek bir kozmik aşama kalıyor, gelecek mültecilerin sayısını daha da tam vermek: İkiyüzdetmişbeşbindokuzyüzdoksanbir gibi meselâ. Plana göre, öncelikle bu dalganın önü kesilecekmiş. Ayrıca, jeep sahiplerinden sonra, iş makinesi, TIR, otobüs ve sivil uçak sahiplerine de sefer görev emir pusulaları gönderilmiş.
Tefrikacılar: Irak vurulsun, göç durdurulsun, herkes mutlu olsun.
***
Makas artığı: İsrail ordusu Gazze şeridinde kalabalık sivil yerleri vurmuş, çekilirken, sokağa fırlayan telaş içindeki sivillerin ortasına bir de roket atmış, çoluk-çocuk kadın-erkek en az 14 kişi ölmüş, en az 100 insan yaralanmış, İsrail gerekçe göstermemiş, ABD “derin üzüntü”sünü belirtmiş, BM’den “mülâyimliği ile temayüz eden" Annan diplomatik terimlerle çok sert bir mesaj göndermiş, AB’den hep mülâyim Solana olayı kınamış ve olaydan şoke olmuş... Yemen’deki süper tanker patlamasını ABD özel olarak araştırıyormuş ve bu arada denize oluk oluk petrol akıyormuş... ABD’de keskin nişancı terorist ya da insan avcısını yakalamak için bir insan avı başlatılmış... AB uyum yasalarının kısmen iptali için MHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu Mahkemede görüşülmeye başlanmış... Türkiye Platformu adlı sivil toplum kuruluşları şemsiyesi AB’nin Türkiye’ye tarih vermesini istemiş...Sıvas “katliamı”nın hükümlüsünün insan hakları kompozisyon yarışmasında birinci olması üzerine bakanlık ödülü iptal etme yöntemlerini araştırmaya başlamış...Kanadoğlu DEHAP’ın da seçime katılmaması için YSK’ya başvurmuş...Doğan grubu medya organları ile Bilgin grubu(?) organları arasında münazara başlamış...Etyopya’da yeşil renkli yaylaların renginin aldatıcı olduğu, aslında bunun “yeşil kuraklık” olduğu açıklanmış... ve kuşlar ötmeye devam etmiş.
Devamı yarın...