Merhaba kâinat!..
Şeamet tellâllarınız işbaşında: Küresel iklim felâketleri evlerimizin “kapısını çalmaya” başladı. Rusya’nın Kuzey Osetya bölgesinde Kafkas dağlarının eteklerindeki turistik kasaba yaklaşık 3 milyon ton ağırlığında bir buz ve çamur dağının altında kalıp ebedî bir mezarlığa dönüştü. Maili buzdağının üçte biri koptu, azrail olup aşağı indi, yolundaki ağaçları, kamyonları ve insanları oyuncak gibi ezip dümdüz etti, 35 kilometrelik kayalık çerçöp, kararmış buz ve yıkım izi bıraktı geriye.
Bu “doğal” âfetin sebebi olarak, koskoca BBC başta olmak üzere dünyanın belli başlı ajans ve gazeteleri, bir yer sarsıntısı ihtimalini göstermişlerdi. Nâçiz tellâllarınız ise bunu doğrudan küresel ısınmaya bağlama basiretsizliğini göstermişlerdi, hatırlayacaksınız (Bkz.: 198 sayılı tefrika). Şimdi, ilim camiası da bu kanaate katılmış bulunuyor: LA Times, son araştırma sonuçlarını veriyor: Bir zamanların o şanlı ve buzlu dağlarının “ince ve karmaşık bir olaylar zinciri” sonunda “eriyerek” civar yerleşimlerinin kaderini değiştirdiği gözlenmiş.
İyi işte, çözüm de geliyor hemen ardından: Oralardan pek uzak da sayılmayacak Alaska’nın son eldeğmemiş bakir arazisinde petrol ve doğal gaz araştırmalarını başlatacak yasa maddesi ABD Kongresinin önüne konuyor bugünlerde, Bush yönetimi tarafından. Kaçınılmaz Irak istilâsının ilk gözle görünür sonucu ABD’nin petrol sıkıntısı olabileceğinden, bu sıkıntıyı Alaska’nın yabanıl alanlarında açılacak kuyular giderecek. Kuzey kutbu civarında “kara delikler” açılacak yani... (Bkz.: Tefrika No: 200)
Savaş satrancı, İngmar Bergman’ı hasetten çatlatacak güzellikte sahnelerle devam ediyor. Blair’in Saddam’ın korkunçluğu konusundaki raporu kendi Parlamentosu’na sunarkenki konuşması olağanüstü “parlak”, raporun içeriği ise hayal kırıcı bulunmuş. Bush, Blair’in hem konuşmasını, hem raporunu çok beğenmiş oysa. Bu arada, bir de “dünya sağlık raporu” vermiş sertabip Bush: “[Saddam] Birleşmiş Milletler ve onun kararları hakkındaki konuşmaları duyunca gülüyor olmalı; ama bu, dünyanın sağlığı için hiç de iyi değil.” ABD Demokratlarının, demokrat ve barışçı sözcüsü Daschle da, Bush’un Demokratları “ülkemizin güvenliğini düşünmüyorlar!” şeklindeki sözlerine çok alınmış: Biz de Amerika’nın güvenliğini onun kadar düşünürüz icabında, demeye getirmiş ve kendilerinden özür dilemesini istemiş koskoca Başkan’ın. Cumhuriyetçilerin sözcüsü ise Demokratların sâkin olmasını istemiş. “Yapacak çok işimiz var.” Güverşahin Powell da “Saddam gitmeli!” diye gürlemiş BBC’ye. Ama nereye gitmesi gerektiğini kendisine sormamış olacaklar ki, o da bu konuda ayrıntıya girmemiş.
Avrupa’da bu savaş konusunda iki görüş var biliyorsunuz: Almanya, Hitler filân diyerek Amerika’yı çok kızdırmıştı ve o konudaki küslük devam ediyor. Fransa da biraz ayak sürüyor zaten. Dolayısıyla, “Yeni Roma”dan bağımsız bir “Berlin-Paris mihveri”nden bahsedilmeye başlandı. Eski ve hakiki Roma’nın torunlarından Berlusconi ise Yeni Roma’ya biat ederek bir piyon ilerletti: “Avrupalı da İtalyan da olsak, yaşam tarzımız ve kaderimiz Amerika’ya bağlıdır!” diye gürlemiş İtalyan parlamentosunda. Böylece Yeni Roma İmparatorluğunu temsil eden Washingtyon ile onun kankası Londra ikilisine Berlusconi’nin Roma’sının da eklenmesiyle yeni bir üçlü hayır mivheri ortaya çıkmış oluyor. (Bu eski-çok eski -yeni-yepyeni- Roma göndermeleriyle strateji ve satranç üstâdı tefrikacılarınızın işleri “Arap saçı”na çevirdiklerini düşünüyorsan, ey okur, “evet, sen de haklısın” deriz biz de.)
Bir hamle de eski "Yeni Roma”yı, yani Bizans’ı alteden ülkenin torunlarından gelmiş. Türkiye Başbakanı bir piyonu iki kare birden ileri sürerek, "en passant" yapmış: Kürt liderlerin Kuzey Irak’ta fiilen bir devlet kurma yolunda olduklarını söyledikten sonra: “Bunu resmileştirme yoluna gidilecek olursa çok daha ciddi sorunlar ortaya çıkar. Biz de elimiz kolumuz bağlı durmayız!” diye gürlemiş bir televizyon kanalına. Irak’ın istilâsı ve onbinlerce insanın ölüp yüzbinlerce insanın perişan olması an meselesi iken, bundan “çok daha ciddi sorunlar”ın ne olabileceği konusunda kimse ona soru sormamış medyadan, o da ayrıntıya girmemiş tabii – doğal olarak.
(Bu hafta sonu Kapadokya’da muhaliflerle “Irak’ın yeniden yapılandırılması ve etnik sorunları üzerine yapılacak sempozyumun sadece “açılış”ına çağrılıyor Iraklı Kürtlerin temsilcileri, “açılış”tan sonraki konuşmalara onlar alınmıyor. Tefrikacılarınız, satranç kitaplarından “gambit”leri okumaya giriştiler bile; GM (Büyük Usta) unvanını elde eder etmez size de haber verecekler, merak buyurmayın.)
Savaş meselesi dışında ve fakat onunla birinci dereceden bağlantılı Ortadoğu meselesinde fazla yeni hamle yok: İsrail BM kararını beğenmedi ve Afarat’ı 200 kişi ile birlikte yıkılmadan kalan tek binadaki odalarda kuşatmayı ve Filistin’i bir toplum olarak izale etme girişimlerini (Bkz.: "Günlük", Yitzhak Laor) sürdürüyor: Önce 20 teroristin kendisine teslimini talep ediyordu, şimdi sayıyı 50’ye çıkardı, en çok istediği kişi Tevfik Tirawi ise İsrail’in Ma’ariv gazetesine bir demeç verdi: “Bir tek terör eylemi ile ilişkim olmadı, ispat etsinler görelim” diye meydan okudu ve teslim olmaktansa ölmeyi kesinlikle yeğlediğini açıkladı: “Tanklarınıza, keskin nişancılarınıza, bütün ordunuza bakıyorum ve sevinç duyuyorum. Çünkü, Başkan Arafat’la içine sıkıştığımız bu iki odanın, bütün bunlardan daha güçlü olduğunu biliyorum.” Bu arada ABD İsrail’le itidal tavsiye etti ama İsrail’in kuşatmayı kaldırmasını talep eden BM kararına katılmadı...
Öte yandan, Hindistan’ın Gucerat eyaletinde “tapınak cinayetleri”nin ardından gerginlik çok arttı, Hindistan eyalete yeniden binlerce asker sevketti; Pakistan’a suçlayan parmaklar yöneltildi, ama Pakistan bunu reddetti... Stalin’in diktatörlüğü döneminde katlettiği sayısız insandan yaklaşık 30 bininin içinde atıldığı toplu mezarlar keşfedildi ve kazılara devam edildi... Türkiye’de de 3 Kasım Seçimlerinin ertelenmesi konusunda hamleler ve karşı hamleler küçük küçük devam etti...
Ve, tefrikacılarınız satrançta “oyun sonu” konusunda yazılmış tüm teorik kitapları tedarik ve okumaya devam etti...
Devamı yarın...