No.144 - İnsan hataları

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!

Her türden kaza haberi ile açıldı gün. Almanya’nın Baden-Württemberg eyaleti üzerinde 36.000 feet yükseklikte, uçsuz bucaksız semalarda kuşlar gibi “özgürce” uçuşan iki dev jet uçağının (Tupolev 154 ile birbiriyle nasıl çarpıştıklarını – ve yolcularıyla birlikte birer ateş topu olarak yere indiklerini – kavramak kolay değildi. “İnsan hatası” şeklindeki “resmî” açıklamaları da pek inandırıcı bulmak kolay değildi. Ölen kalanın kaç kişi olduğu (71? 140? 150?) bile tam ortaya çıkmamıştı daha bu satırlar yazılırken...

ABD’nin dev AC-130 ve B-52 dev helikopterleri ile dev bombardıman uçaklarından fışkıran 900 kilogramlık laser güdümlü bombalardan bazılarının Afganistan’ın Uruzgân eyaleti üzerinde belki 36.000 feet yükseklikten düşüp bir düğün alayını ateş topuna çevirmesindeki cehennemî mekanizmayı kavramak kolay değildi. “İstihbarat hatası” veya “insanî hata” şeklindeki resmî açıklamaları inandırıcı bulmak mümkün değildi. Düğün alayında Peştu usulü havaya Kalaşnikoflarla ateş ederek eğlenen insanlardan erkeklerin nasıl çoğunun kurtulup kadınlarla çocukların nasıl öldüğü anlaşılamadı. O kadınlarla çocuklardan ölen kalanın sayısı (30? 40? ölü – 60? 70? yaralı) bile tam belirlenenemişti... Kalıcı Özgürlük operasyonu çerçevesinde Afganistan’da bugüne kadar bombalarla ölen sivillerin sayısının, İkiz Kuleler’de ölen sivillerle ve Pentagon’da ölen asker ve sivilerin sayısını nasıl ikiye katladığını da anlamak çok zor... Aralık 2000’de, Mayıs 2002’de ve şimdi, Temmuz 2002’de “insan hatası” sonucu cehenneme çevrilen tam üçüncü düğündü bu...

Kazalar dışındaki gelişmeleri de kavramak kolay mıydı sanıyorsunuz? Başbakanın hasta olduğunun tüm belirtilerini cümle âleme tüm açıklığı ile yansıtarak bakanlar kuruluna katılması, bu toplantıdan “işlerin başbakansız yürüyeceği” ve hükûmetin Avrupa "yüzünden" tehlikeye atılmayacağı yolunda birbirinden tuhaf karar ve açıklamalar çıkması anlaşılamadığı gibi, işin en tuhafı, piyasaların da 0.7 (yani binde yedi) büyüme oranı ve hasta başbakanın bu “katılım” ve açıklamaları ile “yumuşaması”, yani olumlu tepki vermesi, nâçiz tefrikacılarınız tarafından pek kavranamadı doğrusunu isterseniz. Şimdi başbakansız ve Avrupasız bir şekilde yoluna devam eden istikrarlı bir hükümetimiz ve burada hiçbir insanî hata görmediği gibi, bir de bütün bunlardan pek hoşlanan “yumuşak” bir piyasamız var artık.

Arketipal faşist Pinochet, memleketi Şili’de 17 yılllık askerî diktatörlüğü sırasında ABD’nin kuvvetli desteği ile 3 binden fazla Şili vatandaşının katledilmesinden ya da “kayb”edilmesinden, 40 binden fazla Şili vatandaşının da işkence tezgâhlarından geçirilmesinden dolayı yargılanmayacakmış artık. Şili Yüksek Mahkemesi, emekli generalin ülkesini cehenneme çeviren bu suçlardan dolayı yargılanacak “zihin durumu”na sahip olmadığı gerekçesiyle (yani, bizzat sorgu yargıcının ifadesi ile “deli ya da bunamış” olduğu için) tüm davaları düşürmüş. Kendi çıkardığı bir yasa ile “ebedî senatör” olan Pinochet’nin bunaklığı ya da beyin sulanması, ölene kadar bu senatörlük görevini ifâ etmesine bir engel teşkil etmeyecektir elbette. Tefrikacılarınız Pinochet dosyasını ebediyyen kapattılar ve onu depoya kaldırmadan önce üzerine bir etiket yapıştırdılar: “İnsan hatası”.

Akıllara durgunluk veren “sınırsız serbesti” uygulamaları sonucunda Amerikan ve dünya kapitalizminin nereye gittiği konusunda Enron, WorldCom, Xerox, General Electric ve ilh. dev şirketlerinin çatırtı ve yıkıntıları arasında olup bitenleri anlamak da hayli zor. Tefrikacılarınız, ekonomi ve matematik dehlizlerinin bazı yüce isimlerinin (Galbraith, Pareto, Bochaud-Mézard) yol göstericiliğinde ekonomi âlemindeki insan hatalarını anlama(ma)ya devam edecekler, ama bunu da yarın yapacaklar artık... Ne de olsa, hatasız kul olmaz.

Devamı yarın...