Michael Moore'un Bush'a mektubu

-
Aa
+
a
a
a

Michael Moore, şu sıralar Amerika'nın en sivri kişiliklerinden biri. "Benim Cici Silahım / Bowling for Columbine" adlı belgesel filmiyle Amerika'nın silah sevdasını eleştiren Moore aynı filmle En İyi Belgesel Oscarı'nın da sahibi oldu. 75'nci Oscar Ödülleri töreninde ödülünü aldıktan sonra, "Utanın Bay Bush" diye protestosunu dile getiren Moore, sadece filmiyle değil sözleriyle de sarsıyor. Oscar gecesinden ve savaşın başlamasından önce Başkan Bush'a yazdığı açık mektup, şu sıralar savaş karşıtlarının internet üzerinden en çok forward'ladığı metin olarak dikkati çekiyor. İşte Michael Moore'un Bush'a zehir zemberek mektubu: 

Michael Moore'un System Of A Down grubunun "Boom" adlı parçası için hazırladığı savaş karşıtı videoyu izlemek için, size uygun olanını tıklatınız.Real Video   |   QuickTime  | Windows Media: 56   100   300.

Pazartesi, 17 Mart 2003 George W. Bush 1600 Pennsylvania Ave. Washington, DC

Sayın Vali Bush, bugün sizin “hakikat anı” dediğiniz gün, “Fransa ve dünyadaki diğerlerinin kartlarını masaya açmaları gereken” gün. Bugün, nihayet geldiği için çok mutluyum. Çünkü şunu söylemeliyim ki, 440 gün boyunca yalanlarınıza ve çevirdiğiniz dolaplara katlanmama rağmen, bunlara daha fazla dayanabileceğimden pek emin değildim. Dolayısıyla, bugünün ‘Gerçekler Günü’ olduğunu duymaktan memnun oldum, çünkü sizinle paylaşmak istediğim bazı gerçekler var:

1) Amerika’da hemen hemen HİÇ KİMSE (radyo programları sunan deliler ve Fox Haber kanalı hariç) savaşa girmeye fazlasıyla istekli değil. Bu konuda bana güvenebilirsiniz. Beyaz Saray’dan çıkarak, Amerika’nın herhangi bir caddesine bir adım atın ve Iraklı’ları GERÇEKTEN öldürmek isteyen beş kişi bulmaya çalışın. ONLARI BULAMAZSINIZ! Neden mi? Çünkü HİÇBİR Iraklı buraya gelip de bizi öldürmedi! Hiçbir Iraklı böyle bir tehditte bulunmadı bile. İşte biz sıradan Amerikalılar böyle düşünüyoruz: Eğer herhangi bir şahıs, hayatımız için bir tehdit oluşturmuyorsa, o zaman, ister inanın ister inanmayın, onu öldürmek istemiyoruz! Size komik gelebilir ama bu işler böyle!

2) Amerikalıların çoğu -size hiç bir zaman oy vermemiş olanlar- sizin kitleleri şaşırtma silahlarınıza kanmıyor. Günlük hayatlarımızı etkileyen gerçek konuların neler olduğunu biliyoruz ve bunların hiçbiri ‘I’ ile başlayıp ‘K’ ile bitmiyor. İşte bizi tehdit eden konular: Siz göreve geldiğinizden beri işsiz kalan iki milyon 500 bin kişi, borsanın zalim bir şakaya dönüşmüş olması, hiç kimsenin emekli maaşını görüp göremeyeceğini bilmemesi, benzin fiyatının neredeyse 2 dolara yükselmiş olması -bu liste böylece sürüyor. Irak’ı bombalamak bu sorunların hiçbirini ortadan kaldırmaz. Herşeyin bir düzene girmesi için, sadece sizin gitmeniz gerekiyor.

3) Geçen hafta Bill Maher’in dediği gibi, Saddam Hüseyin’le popülarite yarışına girip de kaybeden biri olarak, rezalet durumdasınız. Tüm dünya size karşı Bay Bush. Bunların arasında Amerikalılar da var.

4) Papa, bu savaşın doğru olmadığını, bir GÜNAH olduğunu söyledi. Bunu söyleyen PAPA! Ama daha da kötüsü, artık Dixie Chicks grubu bile size karşı! Bu savaşta tek kişilik bir ordu olduğunuzu fark etmeniz için, durumun daha ne kadar kötüleşmesi gerekiyor? Tabii, bu savaşta siz kendiniz savaşmayacaksınız. Tıpkı siz asker kaçağıyken, yoksulların sizin yerinize Vietnam’a gönderildiği gibi.

5) 535 üyeli Kongre’nin sadece BİR üyesi (Güney Dakota Senatörü Johnson’un), silahlı kuvvetlere kaydı olan bir oğlu veya kızı var! Eğer gerçekten Amerika’yı desteklemek istiyorsanız, lütfen ikiz kızlarınızı hemen Kuveyt’e gönderin ki, onlar orada kimyasal silahtan korunma giysileri içinde dolaşsınlar. Ve tabii ki, orduya katılacak yaşta çocuğu olan tüm Kongre üyelerinin, çocuklarını bu savaş için feda ettiğini görmek istiyoruz. Ne dediniz? OLMAZ MI? İyi o zaman -çünkü bizce de olmaz!

6) Son olarak, Fransa’yı seviyoruz. Evet, geçmişte bazı durumların içine ettiler. Evet, bazı Fransızlar gerçekten sinirimize dokundu. Ama unutmayın ki Fransızlar olmasaydı, Amerika dediğimiz bu ülke de olmazdı. Amerikan Bağımsızlık Savaşı’ndaki yardımları sayesinde bu ülkeyi kazandığımızı unuttunuz mu? Bu ülkenin kurucuları ve en büyük düşünürlerinin -Thomas Jefferson, Ben Franklin vs.- Paris’te uzun yıllar geçirip, Bağımsızlık Bildirisi’nin ve Anayasa’nın temel fikirlerinin rötuşlarını orada yaptıklarını unuttunuz mu? Özgürlük Heykelini bize verenin Fransa olduğunu, Chevrolet’i ilk yapanın Fransız olduğunu, sinemayı ilk yaratanın iki Fransız kardeş olduğunu unuttunuz mu? Şimdi ise, sadece iyi bir arkadaşın yaptığı şeyi yapıp, size apaçık kendiniz hakkındaki gerçekleri söylüyorlar. Fransızları kötülemekten vazgeçin ve ilk defa bir şeyi doğru yaptıkları için onlara teşekkür edin. İktidara gelmeden önce keşke daha çok (bir defa) seyahat etmiş olsaydınız... Dünya hakkındaki cehaletiniz, sizin sadece aptal olduğunuzu değil, sıkıştığınız köşeden çıkamadığınızı da gösteriyor.

Ama neşelenin, İYİ haberler de var. Eğer savaş kararı alırsanız, büyük bir ihtimalle çabuk bitecektir, çünkü benim tahminlerime göre Saddam Hüseyin’i korumak için kendi hayatlarını feda edecek Iraklı sayısı azdır. Siz savaşı “kazandıktan” sonra, herkes kazananları sevdiği için, anketler popülaritenizin arttığını gösterecektir -ve kim arada sırada birinin hırpalandığını görmekten hoşlanmaz ki (bu özellikle üçüncü dünya salaklarından biriyse!). Seneye yapılacak seçimlere kadar bu zaferin tadını çıkarmaya bakın bence. Tabii seçimlere daha çok zaman var; biz de ekonominin b.ka battığını seyredip uzun uzun güleriz. Ama kim bilir, belki seçimlerden bir kaç gün önce Usame’nin yerini tespit edersin! Gördün mü, işte BÖYLE düşün! Umudunu yitirme! Iraklıları öldür -bizim petrolümüz onlarda!!

Saygılarımla, Michael Moore

Çeviren: İrem Soydan

www.michaelmoore.com