İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Karaca, 50 yıl sonrası için Türkiye'nin batısında 3-4 derecelik bir sıcaklık artışının beklendiği, bunun sonucunda Karadeniz Bölgesi'nde bazı canlı türlerinin yok olacağı ve yeni türlerin ortaya çıkabileceği bildirildi.
Ilgaz Dağı ve Küre Dağları milli parklarında ''Ekoloji Temelli Doğa Eğitimi''ne katılan Prof. Dr. Karaca, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda sunum yaptı.
Buzul döneminin günümüzden 10 bin yıl önce son bulduğunu ifade eden Karaca, buzul döneminin son bulmasıyla sıcak döneme girildiğini ve bunun doğal bir süreç olduğunu bildirdi. Doğal olan bu ısınma sürecini insanoğlunun hızlandırdığını ve tehlikeli boyutlara getirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Karaca, şöyle devam etti:
''Artan dünya nüfusu, şehirleşme ve hızlı sanayileşmeyle birlikte yaşam şeklimizin değişmesi iklim değişikliğini de olumsuz yönde etkileyecek ve tetikleyecektir. Son 50 yılda 0.6 derecelik bir sıcaklık artışı olmuştur ve bu sıcaklık artışında ormanlık alanların yok edilerek zirai alanların genişlemesi, yarı kurak alanların çölleşmesi, şehirleşmenin artması ve sanayileşme etkili olmuştur. Küresel ısınmadan dünya etkilenirken geleceğe yönelik bazı senaryolardan bahsediliyor. 2090-2099 yılları arasında sıcaklıkların 4,5-5 derece yükselmesi ve bu sıcaklık artışının da en fazla kuzey yarım kürede etkili olması bekleniyor.''
-BUZULLARDA ERİME VE DENİZ SEVİYESİNDE YÜKSELME-
Küresel ısınma sonucu sıcaklıkların artmasıyla buzullarda erime olacağını dile getiren Prof. Dr. Karaca, şöyle konuştu:
''Geçmişte yapılan araştırmalarda buzulların tamamı erise bile bu yüzyıl içinde 50-60 metrelik bir deniz seviyesinde yükselme olacağı beklenirken, bugün artık bilim adamlarının ortak olarak ortaya koydukları rakamlar bu yükselmenin bir metreyi geçmeyeceğini göstermektedir.
2050 yılı için yapılan iklim simülasyonunda ortalama deniz seviyesindeki yükselme 40 santimetre olarak hesap edilmektedir. Çok küçük bir rakam gibi görünse de çok önemli etkileri olacaktır. Örneğin, Pasifik Okyanusu'nda bazı adalar sular altında kalacak olup, suyun artmasıyla atmosferde daha fazla buharlaşma sonucu fırtına sayılarında artma olacak. Bazı okyanus kıyı bölgelerinde hayat doğrudan etkilenerek zorlaşacaktır. Ayrıca tuzlu su girdisi daha sık olacak, kıyıya yakın tatlı su kaynakları tehlike altına girecek. Deniz kıyılarındaki verimli deltalarda da yaşam tamamen değişerek, doğal hayat dengesi bozulacak.''
-BAZI CANLI TÜRLERİ YOK OLACAK-
Prof. Dr. Mehmet Karaca, dünyanın ısınması sonucu tropikal bölgelerin daha kuzeye genişleyeceğini, ısınmanın Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'yi de olumsuz etkileyeceğini ifade etti.
Türkiye'nin morfolojik yapısının diğer ülkelerden farklı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karaca, ''Morfolojik yapımızın farklı olması nedeniyle küresel ısınmanın Türkiye'deki etkileriyle ilgili çizilen tablolar çok fazla güvenilir değildir. Küresel ısınmanın etkileri her bölgede aynı gerçekleşmeyecek olup bölgesel ve noktasal olarak Türkiye kuraklıktan etkilenecektir'' diye konuştu.
50 yıl sonrası için Türkiye'nin batısında 3-4 derecelik bir sıcaklık artışının beklendiğini de vurgulayan Prof. Dr. Karaca, şöyle konuştu:
''Batı Akdeniz, Ege ve Marmara bölgesinin güneyinde ortalama sıcaklıkta artış, yağışlarda azalma bekleniyor. Doğu Akdeniz'de kış yağışlarında önemli azalma bekleniyor. Karadeniz kıyıları için ise yağışta artış beklenirken, bunun sonucunda da bu bölgede canlı popülasyonunda değişim meydana gelecek. Bazı türler kaybolurken, yeni türler ortaya çıkabilecek. Doğu Anadolu bölgesinde kar kalınlığında yüzde 24'e yakın bir azalma oluşacak ve kar yağışı azalırken, yağmur şeklinde yağışlar artacaktır. Bunun için de suyun etkin kullanımı ve yönetiminin önemini daha da arttırmaktadır.''
-ŞEHİRLER ISI ADASI OLDU-
Türkiye'de yaşanan kuraklıkta insan faktörü birinci sırada yer alırken, küresel ısınmanın ikinci sırada yer aldığını vurgulayan Prof. Dr. Karaca, ülkemizde yaşanan kuraklıkta insan faktörünün önemine değindi.
Şehirlerin birer ısı adası olarak sıcaklığı yükselttiğini vurgulayan Prof. Dr. Karaca, şunları kaydetti:
''Ülkemizde iklim değişkenliğinde en etkili faktör şehirleşme ve yapılardır. Şehirler kırsal kesimlere göre birer ısı adasını oluşturuyor. İstanbul buna en iyi örnektir. İstanbul'da yerleşimlerin yoğunlaştığı güney bölgeleri ile ormanlık ve kırsal alanların bulunduğu kuzey bölgeleri arasında 3-4 derecelik bir sıcaklık farkı vardır. Bu yağış rejimlerine de yansımıştır. İstanbul için yapılan simülasyonlarda şehirleşmenin tek başına sıcaklık artışında 0.7 derece etkili oluyor. Bu geçen 50 yıldaki bölgesel sıcaklık artışına hemen hemen eşittir.''
Prof. Dr. Mehmet Karaca, küresel ısınmanın getirdiği su sıkıntısından kurtulmanın en iyi yolunun da tasarrufa gidilmesi ve tüm gelişmiş ülkelerde yapıldığı gibi atık suyun arıtılarak alt yapı hizmetlerinde kullanılması olduğunu sözlerine ekledi.