21 Kasım 2006Tülay Sağlam
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 12. Taraflar Konferansı 6-17 Kasım tarihleri arasında Kenya’nın başkenti Nairobi’de yapıldı. Konferans, tüm müzakerelere karşın küresel ısınma sorunuyla mücadelede uluslararası liderlik sorununu aşamadı. Bölgesel Çevre Merkezi REC, Türkiye’nin İklim Değişikliği Proje Yöneticisi Yunus Arıkan, 12. Taraflar Konferansı’ndan izlenimlerini NTVMSNBC’ye anlattı. Arıkan’a göre, 11 gün süren toplantılarda akılda kalan, Kenyalı bir çevrecinin, boş vakitlerinde Safari’ye çıkan katılımcıları ‘iklim turisti’ olmakla suçlamasıydı.
ÖNCELİK AFRİKA ÜLKELERİNE Yunus Arıkan, Taraflar Konferansı’nda küresel ısınmadan en kötü etkilenecek bölge olan Afrika ülkelerinin geleceğinin masaya yatırıldığını söyledi. Arıkan, “Afrika kuraklık ve sel gibi çevre olaylarından en çok etkilenen bölge. Ekonomik ve teknolojik alt yapısı zayıf olması bu bölgenin mücadele gücünü düşürüyor. Ciddi bir alt yapı sorunu ve hızlı nüfus artışı nedeniyle Afrika, çok tehlikeli boyutlarda kuraklık, kıtlık ve açlık tehlikesi ile karşı karşıya” dedi. Konferansta Kyoto Protokolü’nde yer alan uyum fonundan, Afrika’daki çevre projelerine ve özellikle su ile ilgili konulara öncelikli maddi destek verilmesi kararlaştırıldı. YENİLENEBİLİR ENERJİYE YATIRIMArıkan, konferansın ikinci konu başlığını uluslararası karbon ticaretinin oluşturduğunu ifade etti. Arıkan, “Karbon ticareti şu anda gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru akıyor. Yunus Arıkan, 'Konferansa Afrika ülkelerindeki sorunlar damgasını vurdu."
Afrika ülkeleri uzun süredir bu ticaretten yararlanamadıklarını dile getiriyordu. Konferanstan Afrika ülkelerine kota tanınması ve özellikle yenilenebilir enerji ve biyokütle konularında yatırım yapılması karar çıktı” diye konuştu. Arıkan, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın, Afrika’ya destek programı başlattığını, bu bağlamda Kenya, Çad, Mozambik gibi ülkelerin rüzgar veya güneş enerjisiyle ilgili projelerine destek verileceğini belirtiyor. 2012 SONRASI BELLİ DEĞİLKüresel ısınmayla savaşım konusunda ise, iki kritik noktanın ön plana çıktığını belirten Arıkan, “Kyoto Protokolü sorumluluğu öncelikli olarak, gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelere veriyordu. Ancak bu ülkelerin 2012 yılından sonraki sorumlulukları henüz belli değil. Görüşmelerden somut sayısal bir sonuç çıkmadı, ancak gelişmekte olan ülkelerin yoğun baskısı sonucu bu konuda ciddi adımlar atılması ve 2007 sonrası için bir eylem planı hazırlanması kararlaştırıldı” dedi.İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İNSAN HAKKI SORUNUDURArıkan’a göre, Nairobi’de üzerinde durulan önemli konulardan biri de, iklim değişikliğinin çevre sorunu olmasının ötesinde, bir insan hakları ve kalkınma konusu olduğu yönünde idi. ABD ve Avustralya başta olmak üzere, Kyoto’ya imza atmayan ülkelerin tartışıldığı konferansta alınan kararlar, çevre örgütlerince olumlu ancak yetersiz bulundu. Sivil Toplum Kuruluşları, bu konudaki gecikmenin uzun vadede geri dönülmez sonuçlar doğurduğunu ve bunun için çok acil önlem alınması gerektiğini vurguluyor. KENYALI ÇEVRECİDEN ‘İKLİM TURİSTİ’ PROTESTOSU Arıkan, Kenyalı çevre örgütü temsilcisi Shoron Looremtto’nun konuşmasının bu açıdan dikkat çektiğini ve ayakta alkışlandığını belirterek; Looremtto’nun konuşmasını şöyle özetledi: “Ben Afrikalı bir anneyim, siz buraya bizim çevre sorunlarımıza çözmeye geldiğinizi söylüyorsunuz. Ama görüyorum ki, burada Safari’lere katılıp seyahat etmek, alışveriş yapıp fotoğraf çektirmekten başka bir iş yapmıyorsunuz ve ben sizi ‘iklim turistleri’ olarak değerlendiriyorum. Yarın çocuğum, ‘anne toplantıda ne kararlar alındı’ diye sorduğunda, ‘yavrum gelecek seneyi bekle’ demek istemiyorum. Ama sizler ne yazık ki, somut kararlar almadınız ve ben bunu protesto ediyorum.” AVRUPA DELEGASYONUNDAN ‘MATUTA’ BENZETMESİAvrupa delegasyonu ise, Shoron Looremtto’nun konuşmasına atıfta bulunarak, “Aldığımız kararlarla ‘iklim turisti’ olmadığımızı gösterdik, çünkü az da olsa gelişme kaydettik” şeklinde açıklama yaptı. Yunus Arıkan, küresel ısınmayı Afrika’daki toplu taşıma araçlarına benzeten Avrupa delegasyonunun açıklamasını şöyle aktarıyor: “Afrika’da insanların salkım saçak sarkarak yolculuk yaptığı toplu taşıma araçlarına ‘matuta’ deniyor. Genellikle bu araçların tekerleği patlak, farı kopuktur ama yine de insanları bir yerden bir yere taşır. Biz Avrupa ülkeleri olarak Kyoto Protokolü’nü ‘matuta’ya benzetiyoruz, ama bizim ihtiyacımız olan uzay mekiğidir. Ancak, bizim amacımız seyahat etmekse, araçlardan biri de bu ve eldekini iyileştirmek zorundayız. Herkes Kyoto Protokolü’nün bazı eksiklikleri olduğunu biliyor. Ekonomik iyileşmelerle bu Kyoto her gün geliştirilecektir” şeklinde konuştuklarını vurguladı. BEYAZ RUSYA TÜRKİYE’YE MODEL OLACAK Arıkan, 2005’te Kyoto Protokolü’ne taraf olan Beyaz Rusya’nın sera gazlarının salınımını yüzde 8 azaltma hedefiyle protokolde yer almasının kabul edilmesini de, Türkiye açısından önemli bir model olduğunu ifade ederek, “Çünkü Beyaz Rusya geçiş ekonomisinde olan bir ülke. Aslında Beyaz Rusya bu projelere girerek karbon ticaretinden pay almaya çalışıyor. Beyaz Rusya modeli Türkiye açısından önemli. Çünkü Türkiye, sözleşmenin başlangıcından beri gelişmekte olan ülkeler grubunda yer almak istiyor” dedi. LİDERLİK SORUNU DEVAM EDİYOR Nairobi konferansında liderlik sorunun çözülemediğine dikkat çeken Arıkan’a göre, bu durum gelecek yıllarda da devam edecek. “İklim müzakerelerinde bir lider eksiği var, Avrupa Birliği bu konuda beklenildiği kadar istekli, öncü ve süreci sürükleyici bir konumda olamıyor, bu nedenle liderlik konumu hala boş. Hiçbir ülke güçlü bir liderlik gösterip, küresel ısınma konusunda riskleri üstlenmeye gönüllü değil.”