Köklerinden koparılmış 42 milyon insan eve döneceği günü bekliyor

-
Aa
+
a
a
a

20 Haziran 2009ANTÒNIO GUTERRES

Şu anda, dünyada, çatışmalardan ve zulümden kaçarak mülteci ya da ülkesinde yerinden elilmiş kişi konumuna düşmüş ve çoğunluğu bu acıyı uzun yıllardır yaşamakta olan yaklaşık 42 milyon kişi bulunmaktadır.Bunların yaklaşık 6 milyonu, 5 yıl veya daha fazla süredir sürgün edilmiş, çoğunluğu kamplarda yaşayan mültecilerdirler. Söz konusu kişilerin içinde bulundukları koşullar, genellikle 'uzatmalı mülteci durumları' olarak tanımlanmaktadır.Fakat bu sonu gelmeyen mülteci durumları, kendi ülkesi içinde yerinden edilen ve dünyadaki mülteci sayısından çok daha fazla kökünden koparılmış milyonlarca insanı kapsamamaktadır. Bu insanların büyük çoğunluğu, eve dönme şanslarını, kimi zaman on yıllar boyunca yitirmiş olabilmektedir.Uluslararası hukukUluslararası hukuk, mülteciler ve ülkesinde yerinden edilmişler arasında bir ayrım yapsa da, bu ayrım evlerinden zorla edilmiş ve her şeyini kaybetmiş insanlar açısından anlamsız bir ayrımdır. Köklerinden koparılmış insanlar uluslararası bir sınırı geçip geçmemelerine bakılmaksızın eşit olarak yardım görmeyi hak etmektedir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), diğer Birleşmiş Milletler kuruluşlarıyla birlikte, mülteciler için yaptığımız yardımın benzerini, ülkesinde yerinden edilen insanlara da sağlamak için çalışmaktadır. Fakat bizim daha gidilecek uzun bir yolumuz vardır. Mülteciler ve ülkesinde yerinden edilenler bir çözüm beklerken, aynı zamanda beslenmeye, barınmaya, tıbbi yardıma, sağlık önlemlerine, güvenliğe, çocukları için okullara ve diğer temel ihtiyaçlara gereksinim duymaktadır. Maalesef bir çoğunun temel ihtiyaçları karşılanamamaktadır. Neredeyse bütçesinin tamamı gönüllü katkılarla oluşan UNHCR, yakın bir geçmişte, temel gereksinimlerin karşılanmasında beliren endişe verici açıkları gösteren bir araştırma yürüttü. Çocukların hali zorÖrneğin Kamerun'da, Orta Afrika Cumhuriyeti'nden gelen mültecilerin yüzde 17'sini oluşturan çocuklarda görülen yaygın yetersiz beslenmeyle mücadele edilmektedir. Bu çocuklarda, eksik beslenmeye bağlı ölüm oranları normalde kabul edilen tehlike düzeyinden yedi kat daha fazladır. Mülteci kızların ise, üçte birinden daha azı okula gitmektedir. Ekvador'da, yerlerinden edilmiş Kolombiyalıların binlercesi, sığınma haklarının olduğundan habersiz bir biçimde, uzak kırsal bölgelerde saklanarak yaşamaya çalışmaktadır. sığınma aramak için yerliler halk ve yalnız kadınlar ile kızlar ise, sömürüye ve de suistimale açıktır.Gürcistan'da, ülkesinde yerinden edilmiş insanlar bakımsız, aşırı kalabalık, soğuk, kanalizasyon sistemi olmayan toplu merkezlerde soğuktan 15 yıldır yaşamaya devam etmektedir.Tayland'da, 100 binden fazla Myanmarlı mülteci ve sığınmacı, yıllardan beri kalabalık kamplarda, aile içi şiddet ve diğer suiistimallere yol açan büyük bir sinir harbi ortasında yaşamaktadırlar.Yüksek bedellerEn dar mali imkânlara sahip fakir ülkeler, ev sahipliği yaptıkları mülteciler nedeniyle en yüksek bedeli ödemektedir. Bazı sanayileşmiş ülkelerdeki popülist politikacılarin panik yaratan söylemlerine ve sığınmacıları 'sel felaketi' olarak göstermeyi seven medyaya rağmen, gerçek şudur ki mültecilerin yüzde 80'i gelişmekte olan ülkelerde barınmaktadırlar. Bu ülkelerde aynı zamanda en büyük sayıda ülkesinde yerinden edilmiş insanı barındırmaktadır. Siyasi çözümsüzlük ortamında süre gelen çatışmalar nedeniyle bu ülkelerin çoğunun üzerindeki baskı kırılma noktasına yaklaşmaktadır. Bu ülkelerin daha çok uluslararası yardıma ihtiyaçları var. Bu yardım gelmez ise UNHCR ve diğer yardım kuruluşları, köklerinden koparılan ailelerin hangi ihtiyaçlarından vazgeçilebileceği üzerine içler acısı kararlar almaya devam etmek zorunda kalacaktır. En çok ihtiyacı olanlara yardım sağlama becerimiz, çalışmak zorunda olduğumuz 'insani alan'daki firelerle sert bir şekilde sınava tutulmaktadır. Çatışmanın doğası, silahlı grupların çeşitliliğiyle değişmektedir. Bu grupların bazıları insani yardım çalışanlarını meşru hedefler olarak görmektedir. Sadece Pakistan'ın Peşhaver kentinde 9 Haziran'da en son gerçekleşen Pearl Conditental Otel bombalamasında iki UNHCR çalışanı öldürüldü. Kendi personelimizin güvenliğini temin ederken milyonlarca köklerinden koparılmış insanın acil ihtiyaçlarını nasıl karşılarız? Ayrıca, özellikle ülkesinde yerinden edilme hallerinde devlet egemenliğiyle bağlantılı zorlayıcı durumlarla karşı karşıyayız. Özellikle, olmayan bir barışı 'koruma' durumlarında, insani yardım çalışanları ile askeri risk arasındaki farklar netliğini kaybetmiştir.Küresel krizKüresel ekonomik kriz, Kuzey ve Güney arasındaki eşitsizlikler, artan yabancı düşmanlığı, iklim değişikliği, yeni çatışmalar ve eskilerinin devam edegelmesi, zaten çok büyük olan yerinden edilme sorununun daha da kötüye gitmesine zemin hazırlamaktadır. Yılın başından bu yana, milyonlarca insan Pakistan, Sri Lanka, Somali ya da herhangi başka bir yerde yerinden edilmiş durumdadır. Bu sorunların üstesinden gelmek için uğraşmaktayız. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü, dünya çapında 42 milyon köklerinden koparılmış ve eve gitmek için hala bekleyen insanları hatırlamak için iyi bir zaman. Bunlar dünyadaki en hassas insanlar arasın-dadır ve sorunlarına öncelik verilmelidir. Mali sistemleri kurtarmak için yüzlerce milyar harcamaya kendini zorunlu hisseden uluslararası toplumun aynı zorunluluğu böylesi çaresiz ihtiyaç içindeki insanları kurtarmak için de hissetmesi gerekir. Antònio Guterres: Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalHaberDetay&Date=20.06.2009&ArticleID=941356