3 Ocak 2011Hürriyet Gazetesi
Akdeniz iklimi için herkesin bildiği bir tekerleme vardı: “Yazları sıcak ve kurak; kışları ılık ve yağışlı.” Yani Akdeniz iklimi süren bölgelerde yağışın önemli kısmı kışın yağar. Eğer kışın yeterli miktarda yağış olmazsa bu o bölge için kuraklık anlamına gelir. Bunu aklımızın bir köşesine yazdıktan sonra, kolayca bu sisli, puslu ve güneşli günlerinin önümüzdeki aylarda kuraklık diye bir problemi karşımıza çıkartabileceğinin farkına varabilirsiniz. Kuraklığın farkına vardıktan sonra da şimdiden onun olası kötü etkilerini nasıl azaltabiliriz diye düşünmeniz gerekiyor. Çünkü gerekiyorsa su tasarrufu su bitmeden, yani elde mevcut olan sudan yapılır; yani şimdi.SON BİN YILIN KIŞI EFSANESİArtık kurak kış günleri için “güzel hava” tabiri kullananlara aslında işin hiç de öyle düşündükleri gibi olmadığını anlatmak için uğraşmayacağım. Yeni yılın bu ilk yazısında 2010-2011 kışının geri kalan kısmında havalar nasıl olacağından bahsetmem gerekir diye iklim tahminlerine baktım ve sonuç (nasıl denilir?): Şok! Şok! Şok!... “Avrupa'da ve Türkiye'de de son bin, 100 ya da 10 yılın en şiddetli kışı olacak” diye desteksiz atanlar için şok edici iki durum var. Birincisi: Kuzey Avrupa'da havaların, Ocak 2011'den itibaren mevsim normallerinden daha ılık ve kurak geçmesi bekleniyor. Şu ana kadar yaşanan soğuk havalar bin yılın kışı için yeterli olmayacak. Türkiye için ise iklim tahminleri yine hiçbir şey demiyor; yani “mevsim normalleri civarında kış beklendiği”ni söylemeye devam ediyor. IRI adlı iklim tahmin merkezinin “normal” dediği bu “sisli, puslu ve güneşli hava” ise anlayın ki arada bir, birkaç gün yağsa da daha çok kurak günler yaşamaya devam edeceğiz. İkincisi: Başta İngiltere olmak üzere Batı Avrupa'daki çok soğuk ve karlı havalara iddia edildiği gibi “Gulf Stream” yani Körfez Akıntısı'nın zayıflaması ya da durması neden olmadı. İngiltere'de 1910'dan bu yana yaşanan en soğuk aralık ayına jet akımlarının neden olduğu açıklandı. Yani Körfez Akıntısı'na bağlı olarak tüm Avrupa'da ve Türkiye'de son bin yılın kışı filan olmadı ve de olmayacak.KURAKLIK KAPIMIZDALütfen kuraklık için şimdi kimsecikler çıkıp da “merak etmeyin daha nisan-mayıs yağışları var” filan demesin. Akdeniz iklimini tanımlayan tekerlemeyi hatırlayın lütfen. Şüphesiz arada bir kar da yağacak, yağmur da, bu arada don da olacak fakat toplamda yağış miktarı normalinden az, yağışın tipi de kardan çok yağmur şeklinde olacak. Özellikle de Anadolu için yağışın yağmurdan daha çok kar şeklinde olması gerekiyor. Diğer bir deyişle toplam yağış miktarı da sizi yanıltmasın. Özetle yağışın “ne zaman, ne kadar ve nasıl” yağdığı; diğer bir deyişle “yağış rejimi” bizim için önemli. Evet gördüğünüz gibi “rejim” devletlere veya kilolu insanlara mahsus bir şey değil; yağışın da bir rejimi var. Yağışın rejiminin bozulması biz insanların rejimini bozmasından çok daha tehlikeli. Her il İstanbul gibi geniş bir alandan baraj ve boru hatları ile su toplamıyor. Bu nedenle özellikle Anadolu kentleri ve tarımı için şimdi düşünmeye başlamanın zamanıdır. Özetle, şu anlamsız bin, 100, 10 yıl tartışmalarından kurtulup bugünlerden gelecek ay ve mevsimlere bakmalıyız. Yani geçmişten ders alarak geleceğe bakalım ve önlem alalım.