9 Mayıs 2006NTVMSNBC
Atina hala baharı içinde sindirememiş olacak ki, yorgun geçen günü dışarıda müzik dinleyerek geçirmek isteyen forumcular, soğuk esen rüzgarın da etkisiyle alanı terk etmek zorunda kalıyorlar. Aslında çok da terk etmek sayılmaz. Sonuçta aralarında birçok Türkiyeli'nin de bulunduğu katılımcılar, forum alanında 'hangar' denen alanda konaklıyorlar. Bu yüzden, hangarda uyku tulumu ile buluşana kadar kafede zaman geçiriyorlar.
Daha önce Floransa, Paris ve Londra'da düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu'nun dördüncüsü 4-7 Mayıs tarihleri arasında Yunanistan'ın başkenti Atina'nın Hellinikon bölgesinde bulunan eski batı havalimanının yanındaki spor tesisleri için ayrılmış hayli geniş bir alanda gerçekleşti. Caracas veya Latin dünyası sosyal forumları ile kıyaslayınca buradaki sosyal forumun en önemli farkı, forum alanında dolaşırken kulağınıza çarpan 'lisan'lar. İspanyolca veya Portekizce egemenliği burada yerini çok 'tanıdık' dillere bırakmış. Ki bu tanıdık dillerden en barizi Türkçe. Sadece etrafta konuşulduğu kadarı ile değil, katıldığınız toplantılarda, bir radyo ve doğru FM istasyonu vesilesi ile 'dil dezavantajını' ortadan kaldırıyorsunuz. Bu vesileyle, bu hizmeti veren Babels adlı uluslararası gönüllü çeviri teşkılatı ile durumdan vazife çıkarıp 'çeviri' yapan katılımcıları kutlamakta fayda var. Özellikle hiç hesapta yokken çeviriyle mükellef 'forum katılımcıları'na utanıp da "Hangi toplantıyı takip ettin, hocam" diye soramıyoruz. Lakin, her an Türkiyeli konuşmacı veya dinleyicilerin "Yahu benim konuşmaya da bir el atsana" markajına haizler.Bu radyo meselesi hayli önemli. Malum, uluslararası eylemcilerin daha kapsamlı kaynaşması önündeki en önemli problem bu dil meselesi. Ve cümle alem 'esperanto' öğrenmedikçe bunun çözümü ancak ve ancak çeviriden geçiyor. Bu tarz toplantılarda ise, çevirinin teknik ve insani maliyeti organizatörler için son derece zor. İşte, tüm bu karışık sürecin çözümü için ALIS (alternatif çeviri sistemi) devreye giriyor. Ve siz de bu projenin meyvesini, küçük bir radyo ile topluyorsunuz. Ez cümle, 'memleket dışında' muhtemeldir ki ilk defa bu kadar Türkiyeli bir araya gelmiş durumda. Kulağa gelen rakamlar bin ile 2 bin arasında, Avrupa'dan gelenleri saymıyoruz. Ki bu rakam, forumun evsahipleri Yunanlıların katılımından sonraki en yüksek rakam. İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa'dan işçi ve memur sendikaları, siyasi partiler, sol örgütler, STK'lar, öğrenciler ve onlarca bağımsızdan meydana gelen memleket ekibinin 'otobüsle' olan geliş hikayesi ise hayli üzücü. 26 saat otobüs koltuğunda yaşanan bu 'iki büklüm sıkıntıyı' sosyal forumun havası ile atmaya çalışsalar da, "her gidişin bir de dönüşü vardır" sorunu kafalardan çıkmıyor. Otobüs ekibinden biri olmadığım için meseleyi fazla kaşımayayım. Yine de nasıl bir empati kurduğumu göstermek istedim. Her forumda olduğu gibi bu forumun da ana omurgası panel ve atölye çalışmaları... Akla gelebilecek onlarca konuda, Avrupalı eylemciler hem kıtalarının hem gezegenin hem de hareketlerinin geleceğini tartışıyorlar. Bu kadar çok Türkiyeli'nin olduğu bir toplantı da, doğal olarak bu meselelere çok da fazla 'yerli' katkı; katkıdan da öte bir tanışma, görüş ve deneyim alışverişi... Daha doğrusu olması umut ediliyor. Sonuçta, tüm bu meselelerin hallolması için uluslararası dayanışma ve birliktelik pek bir mühim.4 bölümden oluşan forum binasının ana girişinde kurulan standlar sayesinde kıtanın 'kızıl' ağırlıklı 'yeşil' katkılı siyasi rengini görebiliyorsunuz. Evsahiplerinin 'kızıl'ının ağırlığı olan standlarda, ikinci renk katkısı da Türkiyelilerden. Özellikle memleket solu, neredeyse binanin bir bölgesinde 'sol mahalle' oluşturmuş durumda. Sadece siyasi partilerde yok standlarda. Birçok kampanya, proje ve etkinliğe bu renklilik ve çeşitlilik içinde tanık oluyorsunuz.278 politik tartışma ve 104 kültürel aktivitenin her biri oldukça cazip. Lakin her forumda olduğu gibi, insan evladının 'faniliği' bu forumda da en büyük problemimiz. Sonuçta, bir gün içinde takip edeceğiniz toplantı sayısı belli, keza bu toplantıları takip ederken eleyeceğiniz diğer toplantılar, kültürel aktiviteler de yürekte sızı. Ama yapacak bir şey yok.