7 Kasım 2007Gökçe Gündüç
"Kadın örgütlerinin yaptığı 'Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü'nden bu yana geçen 20 yılda şiddetin adı kondu. 1987'de yürüyen kadınlara 'Kim bilir ne yaptılar da dayak yiyorlar' şeklinde bakılıp, kadınlar marjinalleştiriliyordu. Şimdiki durum şiddetle mücadele eden feminist siyasetin Türkiye'deki kadınlara ulaştığını gösteriyor."
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yeşim Arat ve Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Ayşe Gül Altınay, 18 ayda tamamladıkları "Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet" araştırmasından çıkardıkları sonucu bugün (7 Kasım) Sabancı Üniversitesi Karaköy İletişim Merkezi'nde düzenledikleri toplantıda böyle özetledi.
"Başbakanlık Genelgesi kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda atılmış önemli bir adım. Genelgenin bir an önce uygulamaya konması, araştırmanın bulgularına göre kadın örgütleri kadar Türkiye'deki kadınların da talebi."
Her üç kadından biri fiziksel şiddet görüyor
Türkiye'de kadına yönelik şiddet üzerine yapılan en kapsamlı araştırma, her üç kadından birinin fiziksel şiddet gördüğünü ve her 10 kadından dokuzunun "Haklı görülebilecek dayak yoktur" şeklinde düşündüğünü ortaya koydu. Arat ve Altınay araştırma kapsamında 27 ilden 150 kadar kadınla görüştü ve 56 ilden bin 800 evli kadına yüz yüze anket uyguladı.
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu tarafından 1993-1994'te yürütülen "Aile İçi Şiddetin Sebep ve Sonuçları" araştırmasından bu yana kadına yönelik şiddet üzerine yapılmış ulusal çapta bir araştırma bulunmuyordu.
Araştırma sonuçlarından yola çıkarak kadına yönelik şiddet konusunda "Şiddet Döngüsü"nün çok önemli bir etken olduğunu anlatan Arat, çocukken tanık olunan ya da maruz kalınan şiddetin erkeklerin şiddet uygulama, kadınların da şiddete maruz kalma olasılığını iki kat artırdığını söyledi.