Yolculuk deyince aklımıza hep gidilen uzak yerler geliyor. Döndüğümüzde gördüklerimizi ve yaptıklarımızı ballandıra ballandıra, bazen de biraz abartarak dostlarımıza anlatıyoruz. Ya İstanbul içinde yaptığımız yolculuklar? Yolculuk kavramında mesafe kadar harcanan zaman da hesaba katılırsa, işyerleri, okulları evlerinden uzak olanlar İstanbul içinde her gün yolculuk yapıyorlar demektir. Bu yolculuklar da zevkli, eğlenceli, eğitici ve yaratıcı birer deneyim olabilir pekâlâ.
Her yola çıktığınızda turist gözlükleri takarak bildiğiniz yerlere ilk defa gidiyormuş gibi bakmaya çalışırsanız İstanbul'un sunduğu güzellikleri tekrar tekrar keşfedebilirsiniz. İstanbul'un hemen hemen her yerinden deniz manzarası bir şekilde karşınıza çıkar. Barbaros bulvarından Beşiktaş'a doğru inerken kız kulesi sizi efsanelerine sürüklerken, köprülerden geçtiğinizde boğazın mavisine, mevsimine göre bazen erguvan moru, bazen de katırtırnağı sarısı eşlik edebilir. Vaktinizi etrafı seyretmekle değerlendiriyorsanız doğal güzelliklerin pek yer almadığı caddelerde de yol kenarında ilginizi çekecek ev, dükkan, lokanta, kafe, otel gibi değişik mimari yapılar ve bunların üstleri ve çevrelerinde reklam panoları bulabilirsiniz. Her birini okumaya başlarsanız piyasa hakkında bilgi edindiğiniz gibi estetik konularda da görüşleriniz oluşur. Kalabalık bölgelerde insanları inceleyebilir, giysilerin semtlere göre gösterdiği farklılıkları, modadaki son trendleri, insanların genel mutluluk ortalamasını gözlemleyebilirsiniz.
Etrafı seyretmekle yetinmek istemeyenler için farklı seçenekler de var. Bunlardan bence en zevklilerinden biri her zaman, her türlü vasıta içinde kitap okumaktır. Sürükleyici bir kitap size ineceğiniz durağı unutturabilir. Kitap okuma alışkanlığı olmayan veya bir vasıtada kitap okurken görme problemi çekenler için bir o kadar eğlenceli ve eğitici seçenek kulaklıkla radyo dinlemektir. Bir radyolu cep telefonu veya cep radyosu edindikten sonra yol boyunca özellikle Açık Radyo'yu dinlemeyi seçerseniz yolculuğun ne zaman başlayıp ne zaman bittiğini fark etmez, arada birçok şey öğrenmiş olursunuz. Radyonuzu evinizde unutacak kadar kafanız doluysa, o gün yapacağınız işlerin listesini bir kağıda yazabilirsiniz. Bu listeler zamanla günlüğe, günlükler de zamanla değişik konularda yazılara dönüşebilir. Bunları yapamayacak kadar yorgunsanız başınızı pencereye dayayarak uyuklama şansına da sahipsiniz tabii ki.
Yolculuklar sırasında her gün küçük maceralar yaşanır ve bu maceraların her biri siz farkında olmasanız da yaratıcı yanınızı besler. Yaratıcılığı geliştirmek için her gün gidilen yerlere farklı yollardan gidilmesi öneriliyor. İstanbul'da bu olanağı sağlayacak çok değişik vasıtalar kullanılabilir. Özel arabanız veya motosikletinize binebileceğiniz gibi, otobüs, minibüs, metro, tren, vapur, deniz otobüsü gibi kamu vasıtalarını tercih edebilirsiniz. Ancak, sürekli kendi özel arabalarını kullanan veya servisle işyeri veya okuluna gidenlerin İstanbul maceraları yaşamaktan yoksun kalacaklarını hatırlatmak isterim. Özel arabanızda iken bir minibüs sürücüsü veya yolcularıyla yapılan sohbetleri dinleyemez veya bunlara katılamazsınız. Deniz otobüslerinde veya vapurlarda edinebileceğiniz yeni arkadaşlara rastlamazsınız. Vasıta değiştirirken arada bir yerlerde inmediğiniz için İstanbul'un çeşitli semtlerinde değişik lezzetlerdeki simit, poğaça ve börekleri tatmamış olursunuz. Güneşli bir havada sırf o anda canınız çektiği için bir çay bahçesinin önünde durup yeni demlenmiş bir çay içemezsiniz. Yanlış bir yerde inip, oraya ileride gitmeniz gerektiğinde nasıl gidebileceğinizi keşfedemezsiniz.
Her gün yapılan bu zevkli İstanbul yolculuklarından vazgeçmek aslında çok zor.