15 Kasım 2005Oktay Ekşi
Seneğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı isen, 'büyük suçların' bireyler değil devlet veya kendini devlet içinde devlet sananlar tarafından işlenmesi ihtimalinin tüm öteki ihtimallerden büyük olduğunu bileceksin. Bir suçun içinde devletin parmağı var mı yok mu, onu olayın ilk günlerinde anlayamazsın.Yetkililer sana 'Tamam, bu defa suçluyu bulup cezalandıracaklar' dedirtecek kadar iyi rol yaparlar.Özel ekipler kurulur, Meclis'te görüşmeler yapılır... Siyasiler 'failleri bulacağız' diye yemin kasem ederler... Aylar geçer... Yıllar geçer... Ama bir arpa boyu yol alamazlar.O zaman anlarsın ki... Bu işin içinde bit yeniği değil düpedüz devlet parmağı var.Yanılıp yanılmadığımızı irdelemek için hafızanızı tazeleyin... Ve eğer biliyorsanız bize 4 Aralık 1945'teki Tan Matbaası baskınının, 6/7 Eylül 1955 tarihindeki çapulcu ayaklanmasının, 1 Mayıs 1977'deki Taksim Meydanı katliamının, aynı yıllarda yaşanan, Marmara Vapuru'na sabotaj yapıp batırma olayının; bazı cinayetlerin failinin, örneğin Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Bahriye Üçok'u öldürenlerin bulunduğunu söyleyebilir misiniz?Hükümeti kurar kurmaz, 'Susurluk olayını her ne pahasına olursa olsun çözeceğiz ve failleri adalete teslim edeceğiz' sözü veren Mesut Yılmaz, tüm çabalarına -örneğin pek güvendiği Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ı son derece geniş yetkilerle donatıp konuyu inceletmesine- rağmen bir parmak boyu mesafe kat edebildi mi?Şemdinli olayı günlerdir gazete sayfalarını doldurup duruyor. İlginç gelişmeler okuyoruz:Şemdinli gibi bir ücra Güney Anadolu ilçesinde arka arkaya 17 kere bomba patlar mı?Patlarmış... Nitekim birkaç hafta içinde birbiri ardından patlayıp durmuş.'Orada bir şeyler oluyor' diye İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu bu ayın ilk günlerinde Şemdinli'ye gitmiş... Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü'nden bir ekibi de oraya göndertmiş.Velakin kendisini devlet içinde devlet sananlar 9 Kasım günü, hem de güpegündüz, ilçe merkezindeki Umut Kitabevi'ni bombalayacak kadar pervasız davrandılar.Fail diye -üstelik halk tarafından- yakalanıp polise teslim edilenlerin Kıdemli Çavuş, Uzman Başçavuş çıkması; JİTEM isimli yasadışı infaz biriminin kalıntısı olduğu izlenimini veren JİT'e(Jandarma İstihbarat Teşkilatı) mensup olduklarının anlaşılması gösteriyor ki Şemdinli olayının yapısı Susurluk'tan zerre kadar farklı değildir.Şimdi bekleyip göreceğiz. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı 'sonu nereye varırsa varsın, sorumluları bulup adalete verme' konusunda kararlı olduklarını ilan ederken ne ölçüde samimilermiş, anlayacağız. Dediklerini yaparlarsa bu devletin hukuk devleti olması yolunda çok ama gerçekten çok önemli bir adım atmış olacağız. Ama ya dediklerini yapamazlarsa?
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/3521345.asp?yazarid=1&gid=61