Haftanın Sergisi: 28.08.2003

-
Aa
+
a
a
a

Şerif Erol: Haftanın Sergisi köşemizde Haldun Dostoğlu ile beraberiz. Hoşgeldin.

 

Haldun Dostoğlu: Merhabalar. Birkaç haftadır hep sözünü ediyoruz, İstanbul yaz sezonunda dolayısıyla galerilerde  ve müzelerde yeni sergiler yok, dolayısıyla biz de yeni sezonun en önemli aktivitesi olan İstanbul Bienal’i ile programlarımızı sürdürüyoruz. Süregelen iki tane önemli sergi var, bunu da zaten siz Açık Dergi’de hergün gündeme getiriyorsunuz, hatırlatıyorsunuz, ‘Yeni Öneriler Yeni Önermeler’ başlığı ile Borusan Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki sergi 6 Eylül’e kadar sürüyor ve yeni açılan Garanti Galeri’deki ‘Mimarlığı Tersten Giydirmek’ adlı sergi de yine 6 Eylül’e kadar sürüyor, bunu ben de hatırlatmış olayım. Bugün buraya gelmeden önce bir davetiye geldi, ‘Scan Istanbul’ diye bir sergi davetiyesi, fakat davetiye İngilizce ‘A Collaborative Project Between Turkish and Greek Artist Architects and Urban Planners.’

 

ŞE: İstanbul’da yaşayan İngilizlere yönelik mi acaba?

 

HD: Bilmiyorum, ben de onu merak ediyorum. ‘Türk ve Yunanlı Sanatçılar, Mimarlar ve Kent Plancıları Arasında İşbirliği Projesi’ ve 1 Eylül’de açılacak olan, yani Pazartesi günü açılacak olan bir sergi var: “Opening of the Exhitibiton” yazıyor, bu da İngilizce, Nylon galeride, Salhane Sokak No. 1 Ortaköy’de. Saat 21:00’de açılış var, aynı gün saat 18:00’de de bir basın konferansı var Deneme Bilim Merkezi’nde (DBM) Taşkışla’da, İTÜ Mimarlık Fakültesi’nin arkasında. Yine DBM’de iki ayrı panel var, bir tanesi ‘Mimari ve Kent Planlaması olarak Periferi of Istanbul’ (İstanbul’un çevresi) ve ‘Sosyolojik olarak İstanbul’un Çevresi’ diye iki panel var. Bu iki panele de katılanlar Aykut Karaman, Doğan Kuban, İsmet Okyar, Uğur Tanyeli, İhsan Bilgin, Han Tümertekin mimari ve kent planlama ile ilgili olanlar. Sosyoloji ile ilgili olanlar da  Ali Akay, Nuran Yavuz, Cem Mumcu, Emre Yalçın. Doğrusu bunun içinden ben çıkamadım, bunun içinden herhalde önümüzdeki hafta çıkabileceğiz. Haftaya Perşembe bunlar açılmış olacağı için ve hatta bu paneller de yapılmış olacağı için nasıl bir sergi, kim hazırlıyor, öğreneceğiz.

 

Biz yine devam edelim; bu sene 8. İstanbul Bienal’i Dan Cameron küratörlüğünde ve dört ayrı mekanda gerçekleşecek olan sergilerin teması biliyorsun ‘Şiirsel Adalet ’ olarak tanıtıldı, ‘Poetical Justice’dan tercüme. Fakat yanlış hatırlamıyorsam, geçen sefer bu bienalden söz ederken senin bunun Türkçe’ye çevirisi ile ilgili bir başka düşüncen vardı.

 

ŞE: Hayır, aklıma öylesine takıldı, ‘poetic justice’i ‘şiirsel adalet’ diye mi çevirmek lazım, yoksa ‘ilahi adalet’ mi? Hani hepimizin İngilizce’ye öğrenmeye çalışırken bize söylendiği gibi ‘ilahi adalet’tir o, şiirsel adalet, oradaki şiir şaire gelen sestir, bütün dünyevi olayların üstündeki sesin içinde olan bir adalettir, onun için de ilahi bir adalettir gibi öğrenmiştik, onun için merak ettim.

 

HD: Doğrusunu istersen bu ilginç hakikaten, çünkü ikisinin benim kafamdaki çağrıştırdıkları, onun görselleşmiş hali de farklılaşıyor gerçekten. ‘Şiirsel adalet’ diye resmetmeye çalıştığımda daha hakikaten lirik, şiirsel bir şey görselleştiriyorum. ‘İlahi adalet’ deyince de ilahi adalet, adı üstünde.

 

ŞE: ‘Poetic Justice’deki ‘poetic’ kelimesi kağıt üzerindeki şiirden ziyade, şair gelen şiiri daha çok söyleyen bir kelime de on, onun için Türkçe’de ‘ilahi adalet’ olduğunu ben çokça duymuştum, o yüzden merak ettim ve söyledim.

 

HD: Belki daha iyi olabilirdi, ama emin değilim, fakat kulağa ‘şiirsel adalet’ daha iyi geliyor. Onu da itiraf etmeliyim.

 

ŞE: Kesinlikle.

 

Dan Cameron kimdir?

 

HD: Bugün kısaca Dan Cameron’dan söz etmek istiyorum. Gelmeden önce şöyle bir baktım Dan Cameron kimdir diye, 1995’ten beri New York’un şu sıra son 10 yılın en prestijli çağdaş sanat mekanlarından The New Museum of Contemporary Art’ın başındaki kişi ve bugüne kadar düzenlediği sergiler de hakikaten çok önemli sergilerdi. Alt alta yazınca Dan Cameron’un yerinin çok önemli olduğunu kavrayabiliyoruz; The Museum’da 1982 yılında göreve başlamadan çok önce ‘Extended Sensibilities’ adlı bir sergi düzenlemiş, ‘genişletilmiş  duyarlılıklar’ diye çevirebiliriz. Arkasından Barcelona ve Madrid’de 86 ve 87 yıllarında tekrar eden ‘Art and It’s Double’, ‘sanat ve onun sureti’. 1988 yılında Venedik Bienal’indeki genç sanatçılara ayrılan ‘Aperto’ bölümünün küratörlüğünü yapmış. Malmö’de 1989 yılında düzenlediği serginin adı: ‘What is Contemporary Art? - Çağdaş sanat nedir?’ Daha sonra 1990’da Viyana’da ‘Modern Detour’ adlı bir sergi yapıyor. Madrid’de 1991’de ‘Yabani Bahçe’ adıyla bir başka sergi. Viyana’da 1993 yılında ‘Future Perfect’ adlı bir sergi yapıyor.

 

ŞE: İngilizce’deki zaman kipleri üzerine bir kelime oyunu yapıyor.

 

HD: Galiba öyle. Yine Madrid’de, bu kez İspanyolca bir adı olan ‘Cohido e Crudo’ adlı bir sergi düzenliyor. İspanya’da Porto kentinde 95 yılında ‘Eşik’ adlı bir sergisi var. 99’daAtina’da ‘Metro’ adlı bir sergisi yapıyor. En son İstanbul Bienali’nden önce geçen yıl Mexico City’de düzenlediği ‘Theory of Leisure’ ‘zevk teorisi’. Ayrıca Art Magazine, Art and Auction, Art Forum, Flash Art gibi önemli sanat dergilerinin editörler grubunda yer almış, bir çok sanatçının katalog yazısını yazmış ve bir çok müze katalogunda da Dan Cameron’un tekstlerine rastlamak mümkün. Japan Tobacco International firmasının sponsorluğunda gerçekleşiyor 8. İstanbul Bienali. Bundan sonraki hafta da Bienal’de yer alacak olan ve isimleri açıklanmış, yapıtları da aşağı yukarı bildiğimiz, bilinen sanatçılar ve mekanları ile ilgili bir hazırlık yapmayı düşünüyorum.

 

(28 Ağustos 2003'te Açık Radyo’da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.)