Hal Niedzviecki Dikizleme Günlüğü çev. Gökçe Gündüç Ayrıntı Yayınları, 2010, 304 s. |
“Farkında mısınız? ‘Dikizleme Çağı’na çoktan girdik,” diye “uyarıyor” Niedzviecki. Yeni iletişim araçlarıyla, teknolojik gelişmelerle birlikte aslında hemen herkesin dahil olduğu bir durumu ifade ediyor yazar; bu yeni durumun “mahremiyet, bireysellik, güvenlik, hatta insanlık algımızı değiştirdiğini, değiştiriyor olduğunu” gözler önüne seriyor: “Dikizlemek, herkes hakkında her şeyi bilme ve öğrenme arzusudur. Bu arzuyu tatmin karşılığında, herkesin sizin hakkkınızdaki her şeyi öğrenmesine de izin vermiş olursunuz.” Günümüzde sıklıkla karşılaştığımız bir kelime var; ağ. Dünyanın bir ağ ile çevrelendiği ve insanların da bu şekilde birbirleriyle sürekli iletişim halinde olduğuna dair... İşte buradan yola çıkarak, çok hayati bir soru yöneltiyor Niedzviecki: “Bu ağın üzerindeki örümcek miyiz, yoksa ağa yakalanmış birer sinek mi?”
Thomas Hylland Eriksen, Finn Sivert Nielsen Antropoloji Tarihi çev. Aksu Bora İletişim Yayınları, 2010, 296 s. |
Antropoloji gibi geniş kapsamlı bir bilim dalının tarihinin yaklaşık 300 sayfalık bir çalışmada nasıl ele alındığı merak konusu şüphesiz. Yazarlar da önsözde ilk olarak bu merakı gidermiş: “Bu, iddialı bir kitap, ama iddiacı değil. İddialı, çünkü göreli olarak kısa bir metin içinde geniş bir çeşitlilik gösteren antropoloji tarihine ilişkin bir fikir vermeye çalışıyor. Bırakın antropoloji gibi çok geniş, dinamik ve tartışmalı bir alanı, hiçbir şeyin tek ve belirleyici bir tarihi olmadığından, önceliklerimiz, ihmal ettiklerimiz ve yorumlarımız tartışmaya açıktır. Yine de, amacımız antropolojinin radikal bir yeniden yorumunu önermek değil, bir disiplin olarak tarihsel gelişimine ilişkin ölçülü ve dengeli bir anlatım sunmak olduğundan, kitabın iddiacı olmadığını söyleyebiliriz.” Dolayısıyla kısaca, antropoloji tarihinin belli başlı, önemli duraklarına uğrayan bir giriş kitabı olarak nitelendirilebilir...
Nicolas Rouvière Asteriks ya da Uygarlığın Işıkları çev. İsmail Yerguz İmge Kitabevi Yayınları, 2010, 327 s. |
Asteriks, hiç şüphesiz, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birkaç kuşağın yakından bildiği, hikâyesine aşina olduğu bir çizgi roman; dolayısıyla içeriğinin, karakterlerinin araştırmalara, incelemelere konu olması şaşırtıcı değil. Bu kitapta tartışılan yanı ise, Asteriks’i evrensel yapanın ne olduğunu ortaya çıkarmak, bir anlamda bir uygarlık analizi yapmak, rejimleri karşılaştırmak olmuş. (Bir dipnot olarak; Asteriks’i bir inceleme konusu yapan, Kitap Yayınevi tarafından 2002’de yayımlanmış bir kitap daha var: Asteriks ve Roma Dünyası. Bu kitapta da birçok tarihçi Asteriks ve Oburiks’in maceralarından yola çıkarak bizi Roma dünyasına götürüyor.)
Hüseyin Avni Cinozoğlu Safranbolu’da Eski Bir Güneş Saati Heyamola Yayınları, 2010, 344 s. & Hasan Akarsu Tekirdağ: Sonsuz Gurbet Heyamola Yayınları, 2010, 207 s. |
Yayınevinin “Türkiye’nin Kentleri” isimli dizisi kapsamında yayımlanan kitaplar; söz konusu kentte doğmuş, büyümüş ya da uzun süreli yakın bir ilişkisi bulunan yazarların, sanatçıların anılarından yola çıkarak ya da kendileri için o kentin ne ifade ettiğinden başlayarak kaleme aldıkları birer rehber niteliğinde. “Safranbolu” ve “Tekirdağ” kitapları da dahil olmak üzere şimdiye kadar 22 kitap yayımlandı ve Türkiye’nin bütün kentleri tamamlanana kadar da devam edecek gibi görünüyor bu dizi. Heyamola Yayınlarının Türkiye’nin kentlerine yönelik literatüre önemli bir katkısı olarak da okuyabiliriz bu kitapları; hatta hatırlanacaktır, geçtiğimiz yılın sonlarında yayımladıkları “İstanbul’un Semtleri” kitaplarıyla da İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerinin belki de ilk somut adımını atmışlardı.
Nick Smith Hatalıydım, Özür Diliyorum çev. Kıvanç Tanrıyar İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2010, 334 s. |
Herkesin yalnızca kendini haklı gördüğü ve üstüne üstlük, ettiği hataların farkında olsa bile özür dilemekten kaçındığı bir dönemde Nick Smith’in “özürlerin anlamları”na eğildiği bu kitabı daha bir dikkate değer... Nick Smith geçmişten ve günümüzden birçok örnek olayı değerlendirmiş ve bunu yaparken de disiplinlerarası nitelikte sorular sormuş. Özür ve af arasındaki ilişki, özrün toplumsal cinsiyet yönünden incelenmesi, özrün farklı dini ve kültürel geleneklerdeki yansıması, özür çeşitleri, kolektif özürler, hukukta özrün anlamları kitabın ele aldığı konu başlıkları arasında sayılabilir.
Henri Troyat Lev Tolstoy Çev. Z. Canan Özatalay, Işık Ergüden İletişim Yayınları, 2010, 984 s. |
Henri Troyat tarihçi, roman yazarı kimliklerinin yanı sıra –hatta kimi zaman bunların da ötesinde– özellikle biyografileriyle tanınmış bir isim. Yazarın Maupassant, Çehov, Gogol, Rasputin, Dostoyevski biyografileri de daha önce çeşitli yayınevleri tarafından Türkçede yayımlandı. “Lev Tolstoy biyografisi” Henri Troyat’nın ilk dönem, erken dönem yapıtlarından biri. (Geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları, Karl Marx’ın Louis Bonaparte’ın On Sekiz Brumaire’i isimli kitabını da yayımladı. Tanıl Bora’nın çevirdiği kitabın sunuşunu Ahmet İnsel, sonsözünü de Ömer Laçiner kaleme almış. Hem içeriğiyle hem de görünüşüyle kitabın özel bir basım olduğu aşikâr; zaten bu kitap aynı zamanda, kuruluşunun 27. yılında İletişim Yayınlarının çıkardığı 1500. kitap. Bu vesileyle, nice 1500’lere...)
haz. Ergun Türkcan Attila Sönmez’e Armağan İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2010, 576 s. |
Attila Sönmez’e “armağan” olarak yayımlanan kitap, Türkiye’de Planlamanın Yükselişi ve Çöküşü 1960-1980 altbaşlığını taşıyor. Attila Sönmez bir kalkınma iktisatçısı, 1960-80 yılları arasındaki beş yıllık kalkınma planlarının, planlama deneyimlerinin önde gelen isimlerinden biri. Kitapta Atilla Sönmez’i tanıyanların onun hakkındaki yazıları yer alıyor, hatta kendisiyle yapılmış bir mülakat da eklenmiş, ama kitabı yalnızca bu açıdan değerlendirmek yanlış olur; Türkiye’de planlamanın kuruluşu, dolayısıyla Devlet Planlama Teşkilatının kuruluşu, hazırlanan planlar ve sonrasında neler olduğunu irdeleyen, yakın tarihe bu açıdan bakan yazılar da okuyoruz. Tekrarlayarak kısaca söylemek gerekirse; Attila Sönmez’e armağan olarak yayımlanan bu kitap, bir yandan Attila Sönmez’i tanıtırken, onu anarken bir yandan da Devlet Planlama Teşkilatı odaklı olarak Türkiye’deki planlama deneyimlerini gözler önüne seriyor.
haz. Haydar Ergülen, Orhan Tekelioğlu Mehmet H. Doğan Kitabı Kırmızı Yayınları, 2010, 418 s. |
Kitap, iki yıl önce aramızdan ayrılan deneme yazarı, eleştirmen, çevirmen Mehmet H. Doğan’ın 28 Haziran’daki 79. yaş gününe bir armağan... Kitabın ilk bölümünde Doğan’ın kendi kaleminden yaşamını, yaptıklarını okuyoruz. 1970 yılında Papirüs dergisinde yayımlanmış bu yazısının ardından da Doğan’ın şiirlerine yer verilmiş. Kitabın sonraki bölümlerinde de Sina Akyol, Orhan Alkaya, Hüseyin Peker, Metin Celâl, Gonca Özmen, Orhan Koçak, Ali Galip Yener, Bâki Ayhan T., Mahmut Temizyürek gibi isimlerin Mehmet Doğan’la olan anılarını paylaştıkları, onun yapıtları ve edebiyatçı kimliği üzerine görüşlerini aktardıkları ya da onun anısına kaleme aldıkları yazıları bir araya getirilmiş. Kitapta çok sayıda fotoğrafın da yer aldığını ekleyelim.