Nasreen Akhtar İnternette Balık Avlamak çev. Zarife Biliz Ayrıntı Yayınları, 2010, 269 s. |
Son yıllarda internetin, bir başka deyişle sanal âlemin romanlardaki başat unsurlardan biri olması elbette şaşırtıcı değil; aynı şekilde –bilimkurgu türünü bir kenara bıraktığımızda- bu romanların birçoğunda arkadaş, sevgili, eş bulma ya da evlilik sitelerinin ya da daha genel anlamda chat odalarının söz konusu edildiğini görüyoruz. (Bir dönem internetin bu yönüne gösterilen yoğun ilgide, geçtiğimiz günlerde yaptığı İstanbul ziyareti “olaylı” geçen Meg Ryan’ın başrolü Tom Hanks’le paylaştığı Mesajınız Var filminin de etkili olduğu aşikâr.) Nasreen Akhtar’ın İnternette Balık Avlamak isimli romanını da bu kategoride değerlendirmek mümkün. Peki, bu romanın bize farklı olarak sunduğu nedir, diye baktığımızda... 1974 Pakistan doğumlu olan Nasreen Akhtar, aslında dört yaşındayken ailesiyle birlikte İngiltere’ye göç etmiş; sonrasında İngiliz vatandaşlığına da kabul edilmiş, ama kendisini daha çok Britanyalı olarak görüyor. Dolayısıyla İnternette Balık Avlamak’ı, Türkçede sıklıkla rastladığımızı söyleyemeyeceğimiz çağdaş Pakistan edebiyatının bir örneği olarak nitelendirebiliriz. (Bu konuda belki de akla ilk gelenler, Tarık Ali’nin eserleri olacaktır.) “Yerde, gökte, bulabildiği her delikte harikulade bir adam arayan sıradan bir kızın” hikâyesinin anlatıldığı bu romanın bir diğer farklılığı da, roman kahramanının bu arayışında Müslüman evlilik sitelerini tercih etmiş olması.
Otobiyografik öğelerin baskın olduğu anlaşılan bu ilk romanında Akhtar, Pakistan kökenli Asyalı bir İngiliz olan Nesrin’in geleneksel yöntemleri kabul etmeyerek evlenmek üzere “web’e, yani Dünya Çapında Ağ’a yönelmesi”ni, bu süreçte yaşadıklarını içten ve esprili bir dille aktarıyor. Görücü usülü evlilik, ailesinin ve yakın çevresindekilerin evlilik konusundaki düşünceleri, daha doğrusu baskıları, yirmi altı yaşında olmasının “Pakistan’ın Evlilik Pazarı için en uygun tüketim tarihinin son sınırına” gelmiş olduğunu ifade etmesi, erkek tarafının beklentileri vb unsurlar Batılı okurlara kuşkusuz ilginç gelecektir; ama bizim için de ilginç bir tarafı var, o da, birçok açıdan benzerliklerin olduğunu görmemiz. Hatta buraya, Doğu ile Batı arasında sıkışmış olmayı da ekleyebiliriz. Örneğin ablaları gibi “itaatkâr” bir evlat olmadığı için, yani Doğulu taraftan bakıldığında Güney Asya’ya özgü geleneksel yaşam tarzını reddeden, fazlasıyla Batılılaşmış biri olarak görülüyor Nesrin; diğer taraftansa, biraz da “eski kafalılığının” etkisiyle Batılı hayat tarzını istemekten men edilmiş durumda... Oysa ki, bunların hiçbiri doğru değildir Nesrin için; o yalnızca evlenmek istiyordur ve bunun için kendisine sunulan tarzı sevmemiş, anne ve babaları işin içine karıştırmadan kendi başına hareket etmeyi, kendi yöntemlerini kullanmayı istemiştir.
İnternette Balık Avlamak’ta, evlilik sitelerindeki yapı gereği kendisiyle ilgili profil bilgileri de vermesi gereken Nesrin’in bir eş bulmak üzere çıktığı ama çoğu kez hayal kırıklığıyla karşılaştığı bu “yolculuğunun”, aynı zamanda “kendini arayışa” dönüşmesini de okuyoruz.
Emre Dölen Türkiye Üniversite Tarihi 1: Osmanlı Döneminde Darülfünun 1863-1922 İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2009, büyük boy ve ciltli, 812 s. |
Beş cilt olarak yayımlanması planlanan çalışmanın ilk cildinde, Osmanlı döneminde Darülfünun ele alınmış. Bir kurum olarak üniversitenin doğuşuyla başlayan kitapta, Darülfünun kurma girişimleri, modern tıbbın Türkiye’ye girişi, II. Meşrutiyet sonrası gelişmeler, Mütareke dönemindeki durum gibi ana başlıklar yer alıyor; konularla ilgili düzenlemeler, mevzuat, nizamnameler de ek olarak verilmiş. Aldığımız bilgilere göre ikinci cildi de önümüzdeki hafta içinde yayımlanacak olan Türkiye Üniversite Tarihi’ne bir bütün olarak baktığımızda, “Türkiye’de üniversite tartışmalarının kökenlerine inmek, bugünün sorunlarını çözmeye çalışırken, geçmişin deneyimlerini olgusal olarak yorumlayıp, nesnel sonuçlar çıkarmak” ve “Türkiye’de Darülfünun’dan günümüze tüm üniversite tarihini bütünüyle ve ilk elden belgeleriyle değerlendirmek, bu deneyimleri üniversitelerimizin gelecek kuşaklarına aktarmak” açısından hayli önemli bir çalışma.
Zehra Aktay All Sports Cafe’den Sevgiyle 99 Tarif Remzi Kitabevi, 2010, büyük boy ve ciltli, 272 s. |
Adından da anlaşılacagı gibi, bir yiyecek ve içecek tarifleri kitabı... Büyük boy, ciltli ve renkli resimli olarak hazırlanan kitapta atıştırmalıklar, makarnalar, çorbalar, salatalar, etler, sebzeler, içecekler gibi başlıklar altında bir araya getirilen bütün bu tarifler All Sports Cafe’den. İlk olarak 1993 yılında Etiler’de açılan, daha sonra Nişantaşı’nda da bir şube açan All Sports Cafe’nin kuruluşunun 15. yılını geride bırakması sebebiyle özel olarak basıldığını da söyleyebiliriz bu kitabın. Tariflerin yanı sıra ölçüler, sağlıklı yemekler, besin değerleri gibi bilgiler de verilmiş.
John Lloyd, John Mitchinson Afili Lügat çev. Duygu Akın Domingo, 2009, ciltli, 440 s. |
Alfabetik olarak sıralanmış bellibaşlı konularla ilgili birçok farklı meslekten, farklı alandan tanınmış isimlerin söyledikleri ya da kaleme aldıklarından alıntılar yer alıyor Afili Lügat’te; diğer bir deyişle, bir aforizma kitabı... Kitabı derleyenleri de yakından tanıyoruz; Lloyd ile Mitchinson, hatırlanacaktır, NTV Yayınlarından çıkan ve oldukça ilgi gören Cahillikler Kitabı serisini de hazırlayan isimler. Alıntılara “bayılan” bu ikilinin, yukarıda bahsettiğimiz kitaplardan yola çıkarak, “evlilik”, “yiyecek” ve “eğitim” maddelerinde yer verdikleri cümleleri birer örnek olarak alıntılayalım!
Evlilik: “Aman ha mutlaka evlenin. Bahtınıza iyi bir kadın düşerse mutlu olursunuz, kötüsü düşerse de filozof olursunuz.” (Sokrates)
Yiyecek: “Hayli iyi omlet diye bir şey yoktur.” (Fransız Atasözü)
Eğitim: “Öğrenmek, zihnin hiç bıkmadığı, korkmadığı ve pişman olmadığı tek şeydir.” (Leonardo da Vinci)