Günümüzün en büyük takıntısı: Bugün yan, yarın öde!

-
Aa
+
a
a
a

2 Haziran 2008Hürriyet Gazetesi

Bilmem farkında mısınız? Yazın Türkiye, UV ışınlarını dik alan ülkelerden biri. Dünya Sağlık Örgütü'nün incelen ozon tabakasına paralel olarak hazırladığı haritada "2. derecede risk grubu"nda. Fakat her nedense ülkemizde yaz mevsimi hálá çoğu kişide bronz ten aşkını depreştiriyor! Maalesef, bronz bir tenin sağlıklı ve güzel göründüğüne inananların sayısı çok fazla. Hálbuki bronzlaşma, aslında zarar görmekte olan bir cildin güneşin morötesi ışınlarına karşı doğal savunmasıdır. Diğer bir deyişle, bronz bir tene sahip olmak için güneş altında, solaryumlarda zaman geçiren kişiler, erken yaşlanma ve ilerleyen dönemlerde cilt kanserine yakalanma riski gibi ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya.TANOREKSİYA'YA YAKALANDIYSANIZ SAHİLE DEĞİL, DOKTORA GİDİN!Aslında tıpta UV ışınları, başta psöriazis (sedef hastalığı) ve vitiligo (deride beyaz lekeler) olmak üzere, yaygın alopesi areata (saçkıran), atopik egzema, el egzemaları, derinin lenfositer hastalıkları (Mikozis Fungoides) gibi yaklaşık 50 kadar deri hastalığının tedavisinde kullanılır. İşte bu yüzden sağlıklı kişilerin sağlıklarını kaybetmek pahasına güneşte nasıl kavrulduklarını hiç aklım almıyor. Büyük sağlık risklerine rağmen, UV ışınlarına maruz kalarak bronzlaşmayla iyi ve sağlıklı görünüldüğü kanısını silmek için Sağlık Bakanlığı sigara yasağından sonra bu konuyu da ele almalı! Yoksa ben "hasta mısınız kardeşim, güneşin altında ne diye kendinizi ve geleceğinizi yakıyorsunuz!" şeklinde bir kampanaya başlatacağım!Kızım benim bilime çok inandığımı söyler. Yani, eğer bilim bana sigara, uyuşturucu, alkol, güneşlenme zararlıdır derse ben onlardan hemen uzak dururum. Ama bazıları, çok büyük tehlike ve risklerine rağmen bunları arzu ediyor! Yapılan bir araştırmada, çok fazla güneşte kalarak bronzlaşma arzusundakilerin neredeyse "uyuşturucu bağımlılığı" kadar güçlü bir güneşlenme bağımlılığı olduğu belirlenmiş. Bu hastalığın ismi ise "Tanoreksiya". Siz bronzlaşma bağımlısı olabilir misiniz? Yani hasta mısınız? Eğer güneşte yanma hastası iseniz bir solaryum ya da plaja değil; doktora gidin!..KANSER ETKİSİ 20 YIL SONRA ORTAYA ÇIKIYORGeçenlerde İstanbul'da düzenlenen 5. Avrupa Dermatoveneroloji Akademisi Sempozyumu'ndaki bir oturumda İstanbul GATA Dermatoveneroloji Öğretim Üyesi Dr. Bilal Doğan'ı dinleme fırsatı buldum. Dr. Doğan, güneşten koruyucu ürünlerin (GKÜ) sıklıkla güneş yanığı olmadan bronzlaşma amacıyla kullanıldığını gösteren çalışmalardan bahsedince de şaşırdım. Eskiler minareyi çalan kılıfını hazırlar, dermiş. Pes yani, bu işte de amacı ve kendimizi tamamen aşmışız! Dr. Doğan, GKÜ'lerin tek başlarına yeterli olmayacağı, UVA'dan korumaları sınırlı olduğu ve hatta onları sürekli kullanarak dış aktiviteleri uzatmanın UV ışınlarının yan etkilerini artırabileceği konusunda uyarıyor. Ayrıca GKÜ'lerin güneşe çıkmadan 15-30 dakika önce sürülmesi, uzun yüzme ve aşırı aktiviteyi takiben tekrarlanması, bol sürülmesi, ense, kulaklar ve saçsız bölgelere özen gösterilmesini tavsiye ediyor. Dr. Doğan'ın diğer önerileri şöyle: GKÜ güneşte kalma süresini uzatmak için kullanılmamalı. Daha duyarlı cilt tipine sahip olanlar GKÜ yerine uygun GK elbise giymeli ve güneşten uzak durmalı. Kullanılacak ürünün formuna uygulanacak bölgeye göre karar verilmeli, örneğin yüz için krem seçilirken, vücut için daha kolay sürülebilen süt veya losyonlar tercih edilmeli. Yüksek SPF'li bir ürünün az kullanılması önerilmemeli.Bu günkü cilt kanserlerinin çoğu 20 veya daha önceki (ozon tabakasının zayıflamadığı) yıllarda güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmaktan kaynaklanıyor. Daha da kötüsü, şimdiki gençler günümüzdeki ozon tabakasındaki tahribattan dolayı daha büyük riskler ile karşı karşıya! Yani adamı (yani kendinizi) hasta etmeyin güneşten korunun artık! Özetle, bu sıcak, nemli ve morötesi ışın seviyesinin yüksek olduğu günlerde "Beyaz giyinin, gölgede kalın, hafif, yavaş ve sulu bir yaşam sürün!"