Eğer Felluce’de yaşıyor olsaydık, ve hâlâ yaşıyor olsaydık, bunlar her sokakta tanık olacağımız görüntüler olacaktı. Üstelik bunlar, sadece, istemezsek bakmayabileceğimiz fotoğraflar da olmayacaklardı o zaman.
Dünyanın geri kalanı ise bunları televizyonlarında hiç görmeyecek. Görmemiz gerekenler, zaten her gün, on kere, zorla izlettiriliyor. Büyük bir çoğunluk da, zaten görse bile bakmamayı tercih edecek. Hiçbir normal insan bu fotoğraflara bakmak istemez ki.
Felluce’de, Allawi’nin söylediğinin tam tersine, bir insanlık dramı, bir katliam, bir soykırım yaşanıyor. Ta başından beri süregelen, cılız ve bir dayanağı yokmuş gibi duran bir sürü bölük pörçük açıklama çabası, ardı ardına gelen, komik yalanlar, insana “bütün bunlar için bir neden bile yok” diye düşündürebilir. Oysa belli ki, son derece sistematik, çok sağlam bir plan çerçevesinde yürüyor işler. Ramazana denk getirilen saldırının ilk gününde hastane bombalamak, insanları kendi şehirlerinde hapsedip, bayramda, camide, çoluk çocuk demeden öldürmek…Bir ulusun sığınabileceği, güvenebileceği, umut bağlayabileceği her şeyi baştan yok etmek ve bunu bütün dünyaya ilan etmek. Strateji ve mesaj gayet açık: “Önce Kadınlar ve Çocuklar”, Sonra da “güvenli bir ortamda demokratik seçimler”…
Ama çok net bir başka mesaj daha var: “Bu olağanüstü şehrin sahiplerinin, Fellucelilerin, dünyaya vermek istediği mesaj da son derece net: ’Ülkemizi işgalcilere teslim etmektense ölürüz.’ diyor Dr. Muhamad Ayash al-Kubaisi. (Fallujans pay the price of liberation, Aljazeera.net)
Artık kimse “Irak’ta direniş yoktur” diyemez.
(Fotoğrafları büyütmek için tıklayın) |