10 Temmuz 2006Referans Gazetesi
“Dünya durulmadan Türkiye’deki çalkantılar durulmaz” deniyor. Ben de bunu okuyunca sinirleniyorum. Yanlış olduğundan değil. Doğru... Ama Türkiye için de ABD için de... Öte yandan dünyanın ne zaman ve nasıl durulacağını kimse açıklamıyor. O zaman da böyle bir şey söylemenin anlamı yok.
İşte ben tam böyle düşünürken, 4 Temmuz 2006 günü, Kuzey Kore bayramda havai fişek atar gibi 7 (kimilerine göre ise 12) füze attı. Başlıklara bakarsanız bu füzeler atılınca borsa endeksleri düşmüş... Gerçi haberleri okursanız, Doğu Asya ülkelerinin borsalarındaki düşüşün bile önemli olmadığı anlaşılıyor. Ama, biz yine de küreselleşme kervanına katıldığımızı göstermek için olacak, heyecanlandık. “Ortalığı karıştıran ülke Kuzey Kore ve onun ne yapacağı belli olmayan diktatörü Kim Jong Il” her yerde manşet oldu.
Okuyan da sanır ki, oralarda her şey süt liman, huzur içinde; bir tek bu Kuzey Kore işi bozuyor. Oysa işin aslı böyle değil. Kuzey Kore’nin başlı başına bir sorun olduğu doğru. Ama Doğu Asya’da da her köşede bir kazan kaynıyor.
Kuzey Kore neyin peşinde?
Kuzey Kore’nin ne yaptığı ve neden yaptığı hala pek anlaşılmış değil. Bazılarına göre Kuzey Kore Taepo-Dong II tipi füzeyi deneyerek, ABD’ye göz dağı vermiş. Bu açıklama pek inandırıcı görünmüyor. Hele Taepo-Dong II olduğu sanılan füzenin atıldıktan 42 saniye sonra infilak ettirildiğini göz önüne alırsak...
Özetle, Kuzey Kore’den ABD’ye yönelik ciddi bir balistik füze tehdidi olduğu görüşü, Saddam’ın füzeleri yalanı kadar olmasa bile, doğru değil. Buna karşılık, Kuzey Kore’nin elindeki Scud’dan türetilmiş füzelerin Japonya ve Güney Kore için etkin tehdit oluşturduğu söylenebilir. O zaman akla Kuzey Kore’nin aslında bu komşularına mesaj vermek istediği gelebilir.
Tamamen farklı mesajların verilmek istendiği biçiminde görüşler de var. Örneğin Kuzey Kore çok sayıda füzeyi harekete geçirerek bir “merkezi komuta merkezi sistemine sahip olduğunu” göstermek istemiş olabilir. Ya da, bu girişim Kuzey Kore ordusundaki tutucu kadroların, reformist olarak adlandırılan, yumuşama yanlılarının yolunu kesmek için bir manevrası olabilir. Bunların hangisi ya da hangileri gerçek gerekçe olursa olsun, sonuç ortada: Kuzey Kore, ciyak ciyak bağırarak bütün mahalleyi ayağa kaldıran çocuk gibi, dünyanın ilgisini üzerine çekmeyi başardı. Artık altılı görüşmeler olacak mı olmayacak mı, nasıl gidecek diye dünya bir kez daha ilgilenecek. Bana ilginç gelen de bu olayın zamanlanması. Özellikle Doğu Asya’daki gelişmeler göz önüne alındığında.
Dokdo adacıkları sorunu
5 Temmuz 2006 günü Güney Kore Okyanus Araştırmaları Enstitüsüne bağlı Haeyang-2000 adlı 2500 tonluk inceleme gemisi Dokdo adacıkların dolayındaki Japonya’nın özel iktisadi bölge (Exclusive Economic Zone) olarak tanımladığı kısma girdi. Japonya dış işleri bakanlığı bu olayı “fevkalade üzücü” bularak şikayetini Tokyo’daki Güney Kore büyükelçisine iletti. Peki bu olay ne?
Dokdo adacıkları denildiğinde toplam yüzölçümü 186.450 metre kare olan, bir birlerinden 150 metre uzakta iki ada anlaşılıyor. Koreliler (hem Güney hem de Kuzey) bu adalara Sadeo (Batı Adası) ve Dongo (Doğu Adası) adını vermişler. Bu adalar Güney Kore sahillerinden 215 km. ve Güney Kore’ye bağlı Ullung adasından ise 90 km. uzaklıkta.
Bu adacıklar Kore’ye bağlı. Sorun da burada başlıyor. Çünkü Japonya bu adacıkların kendilerine ait olduğunu iddia ediyor. Japonlar bunlara Takeshima adacıkları diyorlar. Adacıkları da sırasıyla Nishi-jima and Higashi-jima olarak isimlendirmişler. Bu isimlerin de anlamı Kore’lilerinkiyle aynı. Kore ve Japonya arasında bu adacıklara ilişkin anlaşmazlık II. Dünya Savaşının bitiminden bu yana devam ediyor. Adacıkların etrafındaki bölge balıkçılık açısından önemli. Doğal gaz olduğu da sanılıyor, ama bulunmuş değil. Sonuçta geminin girdiği alanın Japonya’nın özel iktisadi bölgesi olup olmadığı tartışmalı...
Böyle tartışmalı sularda gemiler ortaya çıkınca sinirlerin gerildiğini, Ege’den biliyoruz. Ancak, olay bundan ibaret değil. Bir kere Güney Kore inceleme gemisi yalnız değildi. Yanında Güney Kore Sahil Güvenlik Kuvvetlerine bağlı Sambong-Ho devriye gemisi vardı. 5000 tonluk bu gemi 2000 yılında deniz indirildiğinden bu yana bu adacıklara ilişkin sorun çıktıkça boy gösteriyor. Üstelik bu olay, kendiliğinden olmuş da değil. Bu yılın nisan ayında bu defa Japonya bu adacıklar dolayına iki inceleme gemisi göndermiş, o zaman da tansiyon yükselmişti. İşin nereye vardığının bir göstergesi daha var. 20 Mayıs 2006’da Güney Kore donanması için yapılan helikopter gemisi ilk seyir denemesini yaptı. Bu gemi Güney Kore donanmasının en büyük savaş gemisi. Tam yüklüyken 18450 ton ağırlığında. Japon donanmasında bile bu büyüklükte bir savaş gemisi yok. 7 helikopter ve 720 deniz piyadesi taşıyan bu geminin adı ise Dokdo!!!
Kuzey Kore de, Güney Kore gemileri sorunlu yörede göründüğü günlerde füzelerini ateşleyiverdi... Rastlantıya bakın...
Diaoyu (Senkaku) ada zinciri
Dokdo adacıkları bu bölgedeki tek sorun değil. Benzer bir sorun Diayou (Senkaku) adaları ile ilgili olarak da var. Üstelik bu defa anlaşmazlık çok taraflı. Doğu Çin Denizinde olan bu adalar Japonya’nın denetiminde. Çin Halk Cumhuriyeti ise buna karşı çıkıyor. Güney Kore ile Tayvan da. 3 Temmuz 2006 Pazar günü, bir Çin inceleme gemisi bu adalar bölgesine girdi. Japon sahil güvenlik gemilerinin uyarılarına da aldırış etmeden deniz incelemelerini sürdürdü. Japonya Çin Halk Cumhuriyetini protesto etti. Kuzey Kore de ertesi gün füzeleri attı.
Doğu Çin denizindeki doğal gaz
Doğu Çin denizinde Çin ile Japonya’yı karşı karşıya getiren bir başka olay daha var. O da doğal gaz çıkarım bölgeleri.
9 Eylül 2005’de Çin donanmasının 137 Borda numaralı Taizhou destroyeri (Çin donanmasının en güçlü savaş gemisi, Rus yapımı Sovremenny sınıfından), 515 Borda numaralı Xiamen ve 517 borda numaralı Nanping fırkateynleri, 886 borda numaralı Qian Do Hu açık deniz ikmal gemisi ve 851 borda numaralı istihbarat/füze izleme gemisinden oluşan filo Doğu Çin denizindeki Chuxiao gaz çıkarım bölgesinde devriye gezmeye başladı. Japonya bu gelişmeden tedirginlik duyduğunu açıkladı.
Kendisi açısından haklıydı da. Çünkü bu bölgede olup bite tek faaliyet bu filonun görünmesiyle sınırlı değildi. Çin, araştırma uçaklarının 2005 yılında bu bölgede 146 gözlem uçuşu yaptığını açıklamıştı. Japon Hava Savunma Kuvvetleri 2002 yılında bu tür uçuşları önlemek için hiç uçak kaldırmazken, 2005 yılının sonlarına doğru ayda 30 kalkış yapmaya başlamıştı. 2005 yılı Ekim ayından itibaren Çin’in Tu-154 tipi ELINT uçakları, Japon radarları hakkında bilgi toplamak üzere sürekli uçmağa başlamışlardı.
Bir süredir, taraflar, bu gerginliği azaltmanın yollarını arıyorlar. 6 Haziran 2006da Reuters’de “Çin ve Japonya’nın Doğu Çin Denizindeki doğal gaz alanına ilişkin anlaşmazlık konusunu ele almak 8-9 Temmuz 2006’da bir toplantı yapacağı haberi vardı. Yani Kuzey Kore’nin füze denemelerini gerçekleştirdiği tarihin hemen akabinde. Rastlantının bu kadarı...
Hsiung Feng IIE
Bu defa bir ada topluluğu söz konusu değil. Ama bir adayla ilgili gelişmeden söz edeceğim. O ada da Taiwan. Çin Halk Cumhuriyeti ile garip bir ilişki içinde. Hem çekiniyor, hem de yoğun ticaret yapıyor. İşte bu ülke 6 Temmuz 2006’da (tarihe yine dikkati çekeyim!) Hsiung Feng (Cesur Rüzgar) IIE seyir füzesini deneyeceklerini açıkladı. Füzenin ses hızı ötesinde seyredebildiği ve menzilinin 600 km. olduğuna ilişkin bilgiler var. Bu durumda Tayvan bu füzeyi kendi toprağı olan güneydeki Pehghyu adasına konuşlandırıldığı takdirde Hong Kong’u, kuzeydeki Tungyin adasına konuşlandırıldığı takdirde ise Şangay’ı vurabilecek.
Öte yandan bu füze gemilere de yüklenebiliyor. Tayvan donanmasına bu yıl ABD yapımı Kidd Sınıfı iki destroyer katıldı: Keelung ve Suao. 9574 tonluk bu büyük gemilere bu füzeler rahatlıkla yüklenebileceği gibi, Tayvan donanmasının La Fayette (Kang Ding) tipi 6, ve Oliver Hazard Perry (Chang Dung) sınıfı 8 fırkateyninde de bu füzenin konuşlandırılabileceği söyleniyor. Bir rastlantı daha...
Sonuç
Kabul etmek gerekir ki Kuzey Kore, bütün bu ortam içinde Hollywood’vari bir skandal ile kendisini dünyaya duyurmayı becerdi. Üstelik, Doğu Asya’nın karma karışık ilişkilerini de kullanarak, kendince bir avantaj da sağladı. Bu reklam kampanyasını bir an için aşıp, bölgeye bakarsak ne görüyoruz? Japonya ve Kore ABD’nin müttefiki. Ama aralarında ciddi sorun var. Tayvan’ı ABD korumaya kararlı. Ama o da Çin’i kızdırıyor. ABD ise Çin’in çok kızdırılmasından tedirgin. Çin ile Japonya’nın arası pek hoş değil. İşler zor bela ip üstünde giderken Kuzey Kore gelip, ilginç bir zamanlamayla, ipi geriveriyor. Herkesi bağlıyor. Hiç kimse rahat değil. ABD dahil...
Bu nereye varır bilemiyorum. Ama, “dünya sakinleşir” diye beklersek, çok bekleyeceğimiz sanırım açık. Onun için oturup ev ödevimizi yapalım. Dünyadan gelecek bu tip şokların ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaya çalışalım. Bunu yapmazsak önümüzdeki aylarda/yıllarda yine oturup, “nasıl oldu da Doğu Asya’daki filan anlaşmazlık, bizim mali piyasaları o ülkelerin piyasalarını etkilediğinden daha çok etkiledi” diye hayıflanmaya devam ederiz.