18 Ekim 2007Tülay Sağlam
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Doç. Sedat Laçiner, tezkerenin TBMM’de kabulünden sonra, hava destekli ya da topyekün ‘sefer’ gibi operasyon ve başarı ihtimallerini NTVMSNBC’ye anlattı. Bu operasyonun öncekilerden çok farklı olacağını vurgulayan Laçiner, Türk askerinin ciddi risk altında olduğunu, bölgeyi tanımadığını, Barzani güçleri ve ABD’den destek almadığını; PKK’nın ise neredeyse Kuzey Irak’ın tamamında faaliyet gösterdiğini kaydetti.
HÜKÜMET HEDEF ÇİZECEK Hükümetin hazırladığı tezkereye bakıldığı zaman, 10 kişilik bir operasyona da izin veriyor, 10 bin kişilik bir operasyona da izin veriyor. Geçmişteki tezkerelerden çok daha geniş kapsamlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kuzey Irak ve çevresi diyor, bu Kürt bölgesinin dışındaki Arap bölgeleri olabilir, biraz daha güneye de uzanabilir. Bunu Kerkük diye yorumlayanlar da var, ama ben hükümetin sınırı böyle bir düşünceyle çizdiğini sanmıyorum. Bundan sonra zaman, mekan ve hedef çerçevesini hükümet çizecek, genel hedef terör örgütü ama, onun dışındaki operasyonlar için de hükümet hedefler çizip Genelkurmay Başkanlığı’na talimat verecek. TAMPON BÖLGELERLE 10-15 KM GİREBİLİR13 şehitten sonra sınırdan gelen her türlü tacize karşı askerin tepkisinde zaten bir sertleşme oldu, bu artarak devam edecek. Operasyondan önce de Türkiye’nin içe doğru baskısında bir artış olacaktır. Operasyon yöntemlerinden biri sınırı aşma şeklinde olabilir. Sınırdan içeri doğru hafif hafif ilerleyerek, geçici veya kalıcı tampon bölgelerle içeri doğru girilebilir. Bu Irak’ın içine doğru 10 veya 15 kilometre olabilir, zaten görüştüğümüz askeri kaynaklar da böyle bir tampon bölgenin yararlı olabileceğini söylüyor. Bu durum, her noktadan içeri doğru 15 kilometre değil de gerekli noktalardan bir nevi sınır düzenlemesi gibi düşünülebilir. HAVA OPERASYONU YETMEZ, ZAİYATI BİLEMEZSİNİZOperasyon ‘girme ve geri çekilme’ şeklinde olabilir. Sadece hava harekatı yapmanın zorlukları var, uçaklarla bir yerleri bombalayarak yaptığınız operasyonların etkisi sınırlı oluyor. Belki zaiyat veriyorsunuz ama karşı tarafın toparlanma ihtimali var. Ne kadar zaiyat verdiğinizi de açıkçası tespit edemiyorsunuz. Çünkü arazi bu tür uçuşlardan çok büyük kayıplar verdirmeye müsait değil. Belki altyapının zarara uğratılması sözkonusu olabilir, bir de terör örgütü militanları bölgedeki diğer unsurların kıyafetlerine benzer kıyafetler giydikleri için havadan bu ayrımı yapmada da zorluklar oluyor. Hava operasyonunun tek başına asli bir unsur olması güç. SEFER GİBİ GİRERSE UZUN SÜRE KALIRHava gücüyle birlikte bir indirme yapılabilir bu da bir alternatiftir. Bir de geçmişte yaptığımız gibi topyekün diyebileceğimiz çok sayıda askerle sefer tarzında içerilere girilmesi ve orada çok uzun süre kalınması tercih edilebilir. Bunların hepsi aynı anda veya tek tek denenebilir. Ama benim anladığım kadarıyla hükümet, ihtiyaç olan bölgelerde, ihtiyaç olduğu kadarıyla güç kullanılmasını tercih ediyor. PKK TÜRK ASKERİNİ HEP DAHA İÇERİ ÇEKECEKBu tercihteki sorun şudur; ‘ben bölgeye 3 km gireyim, 5 km kalayım’ diyorsunuz ama Irak öyle bir yer ki; teröristler size 5 km’nin hemen arkasından ateş etmeye başlıyor ve siz bir 5 km daha giriyorsunuz. Sonra biraz daha, biraz daha derken teröristler olabildiğince içeri çekilecek ve Türk askerini de içeri çekeceklerdir. Bu da askerimiz için çok riskli olacak. BİZ BÖLGEYİ TANIMIYORUZ, PKK TANIYORÇünkü kendi sınırlarımız içindeki riskleri görüyoruz yani Gabar ve Cudi’deki riskleri biliyoruz ama burada çok sayıda Gabar ve Cudi var. Biz bölgeyi tanımıyoruz, terör örgütü ise bölgeyi çok iyi tanıyor ve daha da önemlisi bölgeden çok iyi destek alıyor. Buna karşın bizim askerlerimiz yabancı bir bölgede, sıfır destekle ve belki de PKK dışındaki ciddi husumetlerle karşılaşacak. KÜRT VE ARAP GRUPLARDAN HUSUMETTürkler operasyonu çok içerilere taşımadıkları sürece Amerikalıların Türklerle, Türklerin de Amerikalılarla karşılaşmak isteyeceklerini sanmıyorum. Bahsettiğim husumet daha çok Barzani’den, PKK’nın orada ittifak sağladığı diğer Kürt gruplardan veya bazı Arap gruplardan gelebilir. Çünkü Türkiye bölgede bir ittifak sistemi oluşturmaya çalışmadı, aksine bölgede olabildiğince çok tepki çekti. Tepki çekecek açıklamalar yaptı ve şu anda da bu açıklamaları sürdürüyor. PKK ve Barzani ise bölgeyi Türkiye’ye karşı organize etmeye çalışıyor. Sonra Amerika’nın bu operasyonda düşmanımız olmasa da dostumuz olmayacağı çok açık. BARZANİ DESTEKLEMİYOR, PKK DA ÇOK YAYILDIBu operasyonlar geçmişteki operasyonlardan farklı olacak. Çünkü Türkiye geçmişteki bazı operasyonları Barzani ve onun güçleri ile birlikte yapmıştı. Hatta onlar bizzat Türkiye’ye silahlı destek vererek bu operasyonlarda yer almışlardı. Ama şu anda bu tür avantajlarımız yok. Bu tür avantajlar olmadığı zaman açığı nasıl kapatacağız? Eğer topyekün bir operasyona girecekseniz, bu açığı daha çok askerle kapatmak isteyeceksiniz. Diğer operasyonlardan en önemli farklarından biri de şu anda PKK’nın yayılmış olduğu alan çok genişledi. Eskiden daha dar alanlara sıkışmış haldeydi ama şu anda neredeyse Kuzey Irak’ın tamamında faaliyet gösteriyorlar. KONVANSİYONEL YÖNTEMLE BAŞARILI OLAMAZTüm bunlar dikkate alındığında geçmişteki topyekün operasyon yaklaşımı tekrarlanır ise elbette çok daha fazla askerle bu işi yapmak zorunda kalabiliriz. Ama ben konvansiyonel yöntemlere sıcak bakmıyorum. Yani bu bir ordular savaşı değildir, bu şekilde yapılacak bir mücadelede Türkiye’nin başarılı olma ihtimali çok düşüktür. Yani konvansiyonel değil, modern çağın yöntemleri uygulanmalıdır. KARARGAH VE LİDERLERE NOKTA ATIŞ GEREKLİYani bu iş tek başına ordu ile değil, stratejik taktikler geliştirerek, küçük timlerle ve çok iyi tespit edilmiş hedeflere nokta atışlarıyla yapılmalıdır. Çok sayıda terörist öldürmekten ziyade, nitelikli hedeflere, önemli karargah ve lider kadroya yönelik operasyonlar yapılmalı. ABD’NİN 52’LİK İSKAMBİL DESTESİ GİBİAmerika Irak’a girerken 52 tane hedef belirledi ve iskambil kağıtlarının üzerine bunları yazdı. Sonra da yok ettiği hedefleri ve iskambil kağıtlarındaki karşılığını açıkladı. Bizim de bir iskambil destesine, yani 52 hedeflik bir iskambil destesine ihtiyacımız var. Bunu yapamazsak öldüreceğimiz çok sayıda terörist verdiğimiz zaiyata değmeyebilir. PKK’YLA ONUN DİLİNDEN KONUŞMALISINIZAçıkçası Türkiye bunu yapabilmeli, bizim hedefimizde 1000 ya da 2000 teröristi öldürmek olmamalı. 2000 teröristi öldürmek, terör örgütüne çok ciddi zarar vermeyebilir ama asıl faydayı çok daha az sayıda teröristin etkisiz hale getirilmesi sağlayabilir. Çünkü terör örgütü ordu gibi düşünmüyor ve ordunun izlediği yöntemi kullanmıyor. Eğer karşınızda bu yöntemleri kullanmayan bir tehdit varsa siz de onun anladığı dilden konuşmak zorundasınız. Aksi taktirde 50 bin kişiyle oraya girdiniz, çok zaiyat verdiniz ve öldürdüğünüz kişiler, PKK’nın en önemli kişileri değil, bunun pek bir anlamı yok açıkcası. OPERASYONUN ZAMANI TÜRKİYE’YE BAĞLI DEĞİL Bugün bir saat içerisinde 13 şehit daha verirsek operasyon günler değil, saatler içerisinde gerçekleşir. Operasyonun zamanı sadece Türkiye’ye kalmış bir durum değil. Ben hükümetin halkı yatıştırmak için böyle bir tezkere çıkardığını düşünmüyorum. Hükümet bence operasyon istemiyor, zaten operasyonu kim istiyor ki!.. Bir tek askerimizin burnu kanamadan bu iş çözülecekse bu daha iyi değil mi? Bu tezkereden sonra da böyle bir fırsat doğarsa elbette öncelik ona verilir. Haşimi ne almıştır, herhalde zaman almıştır. Ama bu zaman herhalde aylar olmaz, günler olur. Belki hükümet ona zaman vermiştir. Çünkü Iraklı yetkililer ‘terör örgütünü susturacağım, durduracağım’ diyor. Böyle diyorsa kendilerine birkaç gün verilir ve beklenir, somut bir gelişme olup olmadığına bakılır. TEZKERE LAF OLSUN DİYE ÇIKARILMADIHiç bir hükümet bunu sadece kamuoyunun gazını almak ve rahatlatmak için yapmaz, yapamaz. Çünkü bir yıl çok uzun bir süre değil ve bu sürede her şehit haberinde altında kaldığınız baskı artar, gerilim büyür. İkincisi de tezkerenin gereğini yapmazsanız, dışarıda da çok ciddi şekilde itibar kaybı olur. Dışarda, ‘Türkiye karar alıyor ama çok da ciddiye almaya gerek yok, çünkü uygulamıyor, Türkiye’nin hali böyledir zaten’ şeklinde konuşulur. Tezkere artık çıktı ve bu ciddiyeti zedelememek gerekir. Olay şu ana kadar Türkiye’nin açıklamalarından kaynaklanıyordu. Ama artık herkes Türkiye’nin bu konudaki ciddiyetinde mutabık. Onun için hükümet de bunu kullanmak isteyecektir, açıkcası tezkerenin laf olsun diye çıkarıldığını düşünmüyorum. Çünkü Türkiye zaten mecbur olduğu için bu tezkereyi çıkardı, tüm dünya bunun farkında, Türkiye’deki tepkiyi şu anda herkes tanıyor.