1988'in başıydı galiba. Gazetede bir ilan gördüm.Bir çizgi film (animasyon) bürosu eleman arıyordu: animatör asistanı diye bir pozisyon için. Koltuğumun altına soktuğum dosyayla, Şişli'deki büroya gittim ve animatör asistanı olmak istediğimi söyledim. Doğrusunu söylemek gerekirse bir animatör asistanı ne yapar hiçbir fikrim yoktu. Ama genç bir insanın cesareti, cahilliğinden menkul değil midir zaten? Bir zamanların hoş dergisi Versus'un kapak başlığı gibi: Hey gidi Sevgili Arsız Gençlik.
Animatör asistanı, animatörün çizdiği planların aralarını dolduruyormuş. Diyelim bir hareket 20 resimden oluşuyor. Animatör, uç resim denen 1. ve 20. resimleri çiziyor, asistan ise ışıklı bir masa yardımıyla kalan 18 resmi yapar. Bedri Rahmi: "Bir sanatçının ömrünü verdiği bir şeye on dakika ayırmışsınız çok mu?" der ya. O söz animatörler için söylenmiş gelir bana. saniyede 24 karenin geçtiği bir yük katarının dolap beygiri gibisinizdir.
Atölyede yatıp kalkmaktan bitap düşmüş animatör abilerden birinin masasında gördüm ilk defa onu. "Abi kim bu adam?" dediğimde suratıma baktı. Biraz şaşkın biraz da hor gören bir edayla: "tanımıyor musun Corto Maltese'i !" dedi. “Gak guk”uma aldırmadan devam etti: "Ohoo Corto'yu bilmiyorsan öğreneceğin çok şey var demektir"
İtalyan çizer Hugo Pratt'ın yarattığı Corto Maltese 1887'de Malta'da doğar. 1936'da Uluslararası Tugay'la katıldığı İspanya İç Savaşı'nda ölür, daha doğrusu kaybolur. Kurgu karakterlerin kaderidir: gerçekle köşe kapmaca oynarlar. Arada yaratıcılarından rol çalsalar bile, onların ölümü bir zihin sürçmesidir. Corto 13 yaşından itibaren "kahramanlıklar" yapmaya başlar. Giderek dünyanın her yerinde ve farklı zamanlarında iş tutmak, varlığının bir parçası haline gelir. Corto'ya hikâyelerinde hem kurgu hem de tarihsel figürler eşlik eder. Stalin'den Jack London'a, Enver Paşa'dan, John Reed'e kadar. (Çizgi romanın Tolstoy'u gibi bir benzetmeyi nasıl karşılardı acaba?) Uğursuz Rasputin ise birçok hikâyenin gediklisidir.
Hugo Pratt'ın bir çizgi virtüözü olup olmadığı tartışılır. Lakin bir virtüöz olduğu herkesçe kabul edilen Milo Manara, Pratt'ı bu alanın en büyüğü olarak tanımlar. Umberto Eco'ya göre de Pratt geniş vukufuyla tam bir entelektüeldir ve biz insanlığa Corto'yu miras bırakmıştır. O kadar yukarıdadır ki, coğrafya ve tarihi tahrif, Pratt'ın dokunulmazlıklarındandır.
Dost Yayınları 1999 yılında Corto'nun üç macerasını yayımladı. Çok geniş bir ilgi görmesini beklemek saflık olurdu ama, yayınevinin devamını getireceğini sandık. Ne var ki öyle olmadı Corto'lar kitapçı raflarının kuytularında tozlanmaya terk edildi. Aynı şey başka bir büyük çizgi romancının, Enki Bilal'in de başına geldi. Yapı Kredi Yayınları Bilal'in, Av Partisi'ni yayımladı ama arkasını getirmedi. Okur yüz vermeyince yayıncı ne yapsın?
Ancak bu yılın bahar aylarında hoş bir şey oldu ve Dost Yayınları Corto'ları yeniden yayımlamaya başladı. Aynı anda İstanbul Film Festivali'nde bir de uzun metrajlı bir animasyonu gösterildi. Bu arada 3. sayısı çıkan ve editörlüğünü Levent Cantek'in yaptığı çizgi roman araştırmaları dergisi Serüven de Corto'yla ilgili bir kitapçık verildi. Bu yazıyı yazmaya vesile olan şey o küçük kitapçıktır.
Yayımlanan 4 yeni kitap içinde Semerkant'taki Altın Yaldızlı Ev yaşadığımız coğrafyada geçiyor ve netameli konuların etrafında dönüyor. 1921'de Rodos'ta başlayan hikâye Adana'da, Van'da devam ediyor. İttihatçılar, Kızılelmacı'lar (heyyyy kime söylüyom!) Panturancı Kürtler, Ermeni Komitacılar, Yezidiler hikâyenin unsurlarındandır. Enver Paşa'nın son konuşmasını yaptığı kişi, yine Corto'dur. Enver Corto'yla konuştuktan sonra atına biner yaşamının finali bu serüvende çizilmiştir. (Tabii Pratt'ın kendi yorumuyla)
Lafı toparlamak lazım.
Aziz okur! Corto artık bizim dilimizi konuşuyor. Şöyle koyu bir muhabbete ne dersin?