2 Mayıs 2007Kürşat Bumin
Kendi seçimimi peşinen açıklayayım: Bu hafta sonu Çağlayan'da İstanbul Valisi, İçişleri Bakanı ve de hükümetin 1 Mayıs'ta İstanbullulara çektirdiği eziyeti protesto gösterisi düzenlenirse, tereddütsüz oradayım...
1 Mayıs'ta İstanbullulara uygun görülen önlemler ve uygulamalar olsa olsa bir "otokrat"ın hayalgücünün eseridir.
Valiyi anladık da, İçişleri Bakanı ve hukümetin bu önlem ve uygulamalara yeşil ışık yakması-yakabilmesi, gerçekten anlaşılır gibi değil. İki gün önce Çağlayan'da yüzbinlerin protestosunu gören hükümet Çağlayan katılımcılarının çoğalmasını mı istiyor nedir...
Bir kere her şeyden önce, İstanbul'un valisine haddinden fazla "bol geldiği" bilinmelidir.
Demek ki İstanbul'un "Ben şunu yaptım, şunu yapmak zorundaydım..." diyerek sıraladığı önlemlerin alınabileceği bir şehir olmadığını anlamamış henüz. 15 milyonluk bir şehri kasaba mı sanıyor nedir...
Metro, vapur ve otobüs seferlerini iptal et, canlı yayın araçlarının çanaklarına el koyarak haber akışını engel ol, otomobilleri köprü ve otoyollarda tek şeritte kontrol sırasına sok, yüzlerce kişiyi gözaltına al, polisin gaz ve şiddet kullanımında elini serbest bırak (...) ve sonra da büyük bir pişkinlikle "Sağduyulu İstanbulluların beni anladığından eminim" diyerek olup bitenin sorumluluğunu DİSK'e havale et...
Böylesi ile epeydir karşılaşmamıştık...
Valilik İstanbullarının temel hak ve özgürlüklerini polis marifetiyle neredeyse bir tam gün engellemiştir.
Valiye açık hava gösterisinin "huzur" içinde geçmesi için gerekli önlemleri almaktan imtina etmesini söyleyen yok tabii ki. Ama insaf, bu mudur "huzur"? Vali muhtemel "provokasyonlar"a karşı tabii ki önlem alacaktır; ama işyerlerine ulaşmak için yola koyulan İstanbulluların tamamına şüpheli muamelesi yapmak hakkını nereden alıyor? "Geliyorum" diyen ve gelen Hrant Dink cinayetindeki sorumluluğunu "Koruma istememişti" diyerek geçiştirmeye çalışan bir vali, elinden gelse 1 Mayıs'ta aranmadık İstanbullu ve otomobil bırakmayacak...
Bu yılki 1 Mayıs'a ilişkin bir gazetede yer alan haber-yorumlara da kısaca değinmek isterim. Zaman gazetesi 1 Mayıs'a ilişkin gelişmeleri okurlarına aktarmak için büyük bir habercilik örneğine imza atarak olup biteni Emniyet Genel Müdürlüğü'nun konuya ilişkin düzenlediği "provokasyonlar" merkezli bir raporu esas almış. Gazetenin 1 Mayıs kutlamalarında yer alacak örgütlere ilişkin dökümü şöyle: "DHKP-C, MLKP, TKP / ML, MKP, TKİB, TİKP, TKEP-L ve PKK / Kongra Gel". Açılımlarını sorsanız kendileri de –mutlaka- zorlanacaktır ama olsun!
Gazetenin haberini süslesin diye kullandığı fotoğraf da çok dikkat çekici: "Önceki yıllardaki olaylarda göstericilerin bazıları çiçeklere bile saldırmıştı" altyazısı üzerinde önündeki laleleri elindeki sopa ile hırpalayan bir genç kız görüyoruz!
Gazetenin internet sitesinde sıcağı sıcağına dolaşıma soktuğu "1 Mayıs göstericileri feribotta pankart açtı" başlıklı haberi de eğlenceli. Şu ifadeler özellikle: "1 Mayıs göstericileri, feribotta kontrolü ele geçirip pankart açınca sahile yanaşmalarına izin verilmedi."(!) / "...emniyet güçleri, normal vatandaşların bulunduğu araçların serbest bir şekilde iskeleden ayrılmasına izin verdi. Eylemciler..."(!)
Yine söz konusu sitede karşıma çıktı. Meğer gazete kardeş dergi Aksiyon'dan şu haberi de kullanmış: "Askeri Taksim'e çekme planı". Yani: "1 Mayıs'ta Taksim meydanına askerin girmesini gerektirecek provokasyonlar olması endişelendiriyor. Aynı gün cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu için oylama yapılacak. Hedef askerin gelip Taksim gezi parkına konuşlanmasını sağlayacak provokatif eylemlerin altyapısını hazırlamak. Çünkü EMASYA planları gereği; Taksim meydanında gelişecek olaylara askerin doğrudan müdahale yetkisi var. Böyle bir durumda polis de askerin emrine giriyor..."
Peki ben önümdeki gazeteden böyle uzun uzun niçin söz ediyorum? "Silahlı kuvvetler" üzerine düşünmek bu günlerde özellikle gerektiği için. Ama her türden "silahlı" için tabii ki...
Toplumumuzun da bugününü ve geleceğini her türden "silahlı" güçten bağımsız olarak düşünmesini ve tasarlamasını dilerim...
Not: Yazarımız Kürşat Bumin'in dün “M.S. izlenimlerim” başlıklı yazısı, sehven “Nicelik mükemmel nitelik sorunlu” başlığıyla yayımlanmıştır. Yazarımızdan ve okuyucularımızdan özür dileriz.
http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=02.05.2007&y=KursatBumin