25 Temmuz 2011Hürriyet Gazetesi
“Beni bu güzel havalar mahvetti” misali bugünlerde havalardan şikayet yine arttı. Çevremdekiler en fazla baş ağrısından yakınıyor. Araştırmalara baktım, nedenini anlamaya çalıştım.
Yağmurun yaklaştığını kemiklerinde hissettiğini söyleyenler hep vardır. Özellikle de yaralı bir diz veya romatizması olanlar bu konuda çok uzmandır. Benzer şekilde hava insanların psikolojisini, saçını, süsünü ve püsünü de etkiliyebiliyor.
Kimisi rüzgârın başını ağrıttığını iddia eder; kimi ise çok sıcak ve nemli havanın migrenini azdırmasından yakınır.
Gerçekten de Güneydoğu California'daki Santa Ana ve Rockie Dağları'nın doğu yamaçlarındaki Chinook rüzgârlarının bölgedeki migrenli hasta sayısında önemli artışlara neden olduğunu gösteren birçok bilimsel çalışma var. Bu rüzgârların temel özellikleri dağların yamaçlarından aşağıya doğru esmeleri, kuru ve sıcak olmalarıdır. Bu tür rüzgarlara Arjantin'de zonda denilirken, Almanya ve Türkiye'de ise jenerik olarak “fön rüzgârları” ismi verilir.
NEM VE YÜKSEK SICAKLIK MİGRENİ TETİKLEYEBİLİR
Bir araştırmada ortalama 10 ay boyunca yaşları 16 ila 65 arasında değişen 77 hasta takip edilerek baş ağrısı ve ağrı günlüğü tutulmuş. Sonuç olarak bulgular şöyle:, Düşük sıcaklık ve düşük nem, hastaların yüzde 22'sini etkilemiş., Yüzde 12'sinde migren, yüksek sıcaklık ve nem tarafından tetiklenmiş., Değişen hava sistemleri hastaların yüzde 10'unu etkilemiş., Hastaların yüzde 8'i yüksek hava basıncına duyarlı, Düşük basınç hastaların yüzde 5'inde etkili olmuş.Aslında hava her türlü hastalık için sorumlu tutulmakta. Tarihte ne kadar geri gidebilirseniz gidin; doğa ananın insanda acılara neden olduğuna dair birçok kayıt bulabilirsiniz. Fakat havanın insan saçı ve dolayısıyla süsü püsüyle ilişkisi daha yeni anlaşılıyor.Düşünün; işe gitmek, önemli biriyle buluşmak için hazırlanıyorsunuz. Aynanın karşısına geçip kakülüm, perçemim, buklem derken epey uğraşıp saçınıza kendinize göre güzel bir şekil veriyorsunuz. Ama evi terk ettiğiniz andan itibaren bütün çabalarınız boşa gidebiliyor. Bazıları için bozuk bir saçtan daha kötü şey yoktur. Yağışlı olsun ya da olmasın hava saçınıza kendisine göre şekil verir. Aklını saçına takanlar için güven kaybına, kötümserlik ve antisosyal davranışlara neden olabiliyor.
HAVA PSİKOLOJİNİZ GİBİ SAÇINIZI DA ETKİLER
İster inanın ister inanmayın, saçınız için bu kötü zamanlamanın bir bilimsel açıklaması var: Meteoroloji bilimi buradaki sorumlu olan parametrenin bağıl nem olduğunu tespit etmiş. Bu terimi özellikle yaz aylarında çok sık duyarsınız. Bağıl nem ile çiy noktası sıcaklığı arasında bir ilişki oldukça basittir. Kuru hava sıcaklığının çiy noktası sıcaklığına yakın olduğu zamanlarda bağıl nem yüksektir.Çiy noktası sıcaklığı, havadaki nem miktarının en doğru ölçüsüdür. Çiy noktası sıcaklığı 20 derece civarında olduğu zamanlar nem bakımından hava rahatsız edicidir. 0 derece civarı bir çiy noktası sıcaklığında ise hava bize ve saçlarımıza çok kuru gelir. Özellikle sabah evden çıkmaya hazırlandığımız saatlerde hava sıcaklığı düşük olduğu için çiy noktası sıcaklığına yakındır. Diğer bir deyişle, havadaki bağıl nem miktarı günün en yüksek değerindedir. Bağıl nemin en yüksek olduğu zamanda saçınıza vereceğiniz şeklin gün içinde bağıl nemin düşmesiyle değişmesi de kaçınılmazdır.Eğer bugünlerde ülkemizin içinde bulunduğu durum saçlarınızı diken diken ediyorsa ona diyebileğim bir şey yok. Sadece ülkemize daha fazla aklın, bilimin ve sağduyunun hâkim olmasını dileyebilirim...