17/1/2003Grenville ByfordABD, Irak'la savaşa girmesi durumunda Türkiye'den iki şey istiyor. Birincisi, İncirlik gibi üsleri kullanmak. İkincisi ise bir kuzey cephesi oluşturmak için Türkiye içinden askeri birliklerini geçirme izni. Türkiye işbirliği yaparsa, savaş daha kısa sürecek, daha az ıstırap getirecek. Bush yönetimi istediğini henüz almış değil, çünkü Irak konusu Erdoğan'ın yönlendirdiği yeni Türk hükümeti ile üst düzey bürokratlar, ordu ve işbaşına seçimle gelmeyen cumhurbaşkanının oluşturduğu kurulu düzen arasında süregiden daha geniş boyutlu siyasi mücadelede bir silah olarak kullanılıyor. Burada asıl sorun şu: Türk insanı Irak'a yönelik bir saldırıya katkıda bulunmak istemiyor. Aksini telkin etmeye söz konusu mücedelenin her iki tarafının da dili varmıyor. Oysa Türkiye işbirliğinden yarar sağlar. Daha kısa bir savaş zayıf Türk emonomisini canlandırır; Amerikan ekonomik yardımı güvenceye alınır; savaş sonrası Irak'ın yeniden yapılanmasında söz hakkı elde edilir. Kaldı ki Türkiye destek vermese de savaş her halükârda olacak. Istırabı daha beter olacak. Çıkarlar hesaba katıldığında, bu zor bir karar olmasa gerek. İnsani boyuta gelince, Türkiye'nin komşusu Iraklılar Bağdat'a karşı uygulanan yaptırımlar yüzünden acı çekiyor. Saddam'ın, herhangi bir Amerikan başkanını, yaptırımları kaldırıp iktidarını sürdürmesine izin vermeye ikna edebileceğini düşünmek abesle iştigal. Bu durumda geriye kalan tek ahlaki çözüm Saddam'ı gerekirse savaş yoluyla iktidardan uzaklaştırmak. Statükonun devam etmesi etmek Saddam'ı iktidarda tutmanın maliyetini Irak halkına yüklemek demek. Kişisel gözlemlerime dayanarak bu argümanın Türklerce makul bulunduğu söyleyebilirim. O zaman ABD için mesele herhangi bir Türk liderini, Türk halkına duymak istemeyeceği bir şeyi söylemek için ikna edip edemeyeceği. Söylenecek şey şu: Amerikan saldırısı hem kendi çıkarlarına hem de acılarını paylaştıkları Irak halkının hayrına. Bunu söyleyebilecek kadar siyasi güvenilirliğe sahip tek adam, 3 Kasım seçimlerinden galip çıkan partinin lideri Erdoğan. Türkiye'nin vizyon sahibi son lideri Özal gibi, Erdoğan da cesur ve net. Türk ordusunun güçlü muhalefetine rağmen, 1991 Körfez Savaşı'nda Türkiye'yi tek başına Amerikan cephesine çeken Özal'dı. ABD için talihsizlik o ki Erdoğan'ın Türk halkını karışmak istemedikleri bir savaşı desteklemeye ikna etmekten başka sorunları da var. Erdoğan hâlâ meclise girmek ve böylece şubatta başbakan olabilmek için çabalıyor. Ayrıca Kıbrıs konusundaki tutumu da tepki çekiyor. Ankara'nın Denktaş'a verdiği desteğin Türkiye'nin AB üyeliğini engellediğinin farkında. Sezer ve ordu ise giderek artan biçimde popülaritesi azalsa da açıkça Denktaş'ı destekliyor. Dahası Erdoğan Türkiye'nin AB üyeliği için reformlar yapılması gerektiğini de biliyor. Fakat AB üyeliği için gerekli kriterler uyarınca işkence ve yolsuzluğu engellemek için birçok kurumsal engeli aşmak zorunda kalacak. Bütün bunların altından kalkabilmesi için, yandaşlarının Erdoğan'ın arkasında sağlam biçimde durması gerek. Onlara Irak'la savaşı sineye çekmek durumunda bulunduklarını söylemesi hiç de hoş değil. Önündeki seçeneklerin al birini vur öbürüne: Ya Amerika'ya yardım için siyasi kredisini harcayacak ve diğer cephelerde yenilme riskini göze alacak ya da Amerika'ya yüz çevirip sonuçlarına katlanacak. Hal böyleyken Bush yönetimi ne yapmalı? İki noktayı görmeleri lazım. Birincisi Erdoğan bu tatsız duruma kazayla gelmedi, muhalifleri getirdi. İkincisi bu siyasi bir sorun, diplomatik değil. Erdoğan'ın muhalifleri isteseler de Irak'a yönelik bir savaş için Türk halkının veya meclisinin desteğini kazanamaz. Washington için siyasi çözüm Erdoğan'a çıkacağı yolda açık ve tereddütsüz destek sunmaktır. Böylece o da kendini siyasi sermayesini harcayabilecek kadar güvende hisseder. Kimileri Türkiye'nin demokratik biçimde seçilmiş liderini desteklemenin dahi başlı başına iyi bir politika olarak görebilir. Hele hele Kıbrıs'ta çözümü sağlayacaksa. Tabii bu politika ABD'ye Irak'ta istediklerini elde etme şansı da verebilir. (Harvard Üniversitesi'nin John F. Kennedy Kamu Yönetimi Bölümü'nde Hazar Çalışmaları Programı kapsamında Türkiye üzerine araştırma yürütüyor, 15 Ocak 2003)
Canlı Yayın
Kâinatın tüm seslerine, renklerine, titreşimlerine Açık Radyo...
Ekolojiden siyasete, edebiyattan müziğe Apaçık Radyo'da haftanın öne çıkan gündemleri mail kutunuzda!
İletişim
Açık Medya Yayıncılık A.Ş.
Koltukçular Çıkmazı No 7 İç Kapı No 2
Tophane, Beyoğlu, İstanbul, TR-34425
Telefon: +90 212 343 4040
Faks: +90 212 232 3219
E-posta: [email protected]