Batı Gerçekten Uygar mı?

-
Aa
+
a
a
a

Radikal, 14.10.2001

Batı'nın mertlik kurallarına napalm kullanımı, sivillere yönelik halı bombardımanı dahil mi? Hiroşima'ya atılan atom bombasına ne demeliyiz acaba? Tanınmış askeri tarihçilerimizden Sir John Keegan, hâlâ Sandhurst'teki derslerine devam ediyor olsaydı, pazartesi günü Daily Telegraph'ta yayımlanan medeniyetler çatışması konulu makalesini önüne ödev diye koyan çömez birinci sınıf öğrencisine sıfırı basar, okumasını ve biraz daha düşünmesini salık verirdi diye umuyorum. Sir John, Afganları, Arapları ya da 'İslam'ı benimsemiş herhangi bir milleti, sinsi ve hilekâr diye niteleyerek aynı kalıba dökmek istemediği'ne temin ediyor okuyucularını. Sonra da kalıp üstüne kalıp dökerek devam ediyor. Diyor ki, 'yüz yüze, cephede savaşan ve tuhaf mertlik kuralları gözeten' biz Batılıların tersine, Doğulular 'pusu, şaşırtma, hainlik ve hile'yi tercih ederler. Sir John sözlerine 'yerleşik, yaratıcı ve üretken Batılılar' ile 'yağmacı ve yıkıcı Doğuluları karşılaştırarak devam ediyor. Burada sarıklı, düzenbaz, kaypak ve hepsinin de ötesinde merhametsiz Müslüman mefhumuyla karşılaşıyoruz. Aslında bu kişi burada ve Amerika'da bazı insanları o kadar korkutmuştur ki, kadınlarının kafasına beysbol sopalarıyla vurulmuş, camilerinin duvarları yazılarla kirletilmiştir.

Üretken Batılılar mı?Yerleşik ve üretken Batılılar mı? Sir John, 'yerleşik, yaratıcı ve üretken' medeniyetlerin nerelerde başladığını sanıyor acaba? Mezopotamya'da, Dicle ve Fırat nehirlerinin kıyısında, en büyük Doğulu Saddam Hüseyin'in memleketinde kurulduğunu bilmiyor mu? Tarım, hayvanların evcilleştirilmesi, yazı, matematik, hepsi oradan çıktı. Peki acaba Sir John'a göre, eski Yunan'ın birikimine sahip çıkıp bunu Batı'ya aktaran Araplar değildi de kimlerdi?

Çinliler ve YunanlılarSir John, 'korkutucu bir güç'le kadim imparatorlukların sonunu getirip, Asya, Afrika ve Avrupa'nın büyük bölümünü fetheden at sırtındaki baskıncıların bir tablosunu çiziyor bize. Sonunda bu 'göçebeler', 'Yunanlıların metodlarıyla, hepsinden de önemlisi eğitim ve disiplinle' alt ediliyorlar. Hatta Çinliler bile -Sir John'un makalesinin Doğuluları hedeflemediğini lütfen unutmayalım- göçebeleri yenmek için bu eğitim ve disiplini alıyorlar. Mançular kimi yendi?Sir John, Ming hanedanının at sırtındaki Mançular tarafından yenildiğini unutuyor galiba. Mançular, 1644'ten 1911'e dek yönetmişlerdi Çin'i. Amerikalıları yenilgiye uğratan, vur kaç ustası Vietkong'u da tartışıyor tarihçimiz. Burada yepyeni bir iddiada bulunuyor üstelik: En az 2000 yıllık Çin medeniyetinin -yaratıcı, üretken- mirasçısı olan Vietnamlılar, Keegan tezine göre ansızın dağlı göçebelerin torunları olarak karşımıza çıkıyor. Uzmanlık dalı Vietnam Savaşı olanların çoğu, cevabı Amerikalıları, onların yüz yüze 'cephe savaş'larını ve 'tuhaf mertlik kuralları'nı yenilgiye uğratan Vietnam milliyetçiliğinde bulur. Şu tuhaf mertlik kurallarına napalm ve potasyum kullanımı, sivillere yönelik halı bombardımanı da dahil mi acaba? Yoksa bunlar Batı'nın 'dehşetengiz şiddeti' kapsamına mı giriyor?

Dresden ve Tokyo'ya atılan yangın bombalarına, Nagazaki ve Hiroşima'ya atılan atom bombalarına, Hitler'in Sovyetler Birliği'ne yönelik ani saldırısına ne demeliyiz acaba? Sonra bir de Kore Savaşı'nda Amerikalıları yenilgiye uğratan Doğulu Çinliler var. Hatırlarsanız baskın, şaşırtma ve hile yerine Birinci Dünya Savaşı'ndaki Batı ordularını andıran bir tarzda cepheye dalga dalga asker sürerek galip gelmişlerdi. Türk disipliniAfganistan'ın çok uzak mesafelerden ateşlenen füzelerle bombalanması, Batı'nın 'yüz yüze' savaş tarzının mı bir parçası? Amerikalı ve Britanyalı özel timler Afganistan'a gizlice girer, bütün gün siperlerde yatar, dışkılarını köpeklerin kokularını alamayacağı özel torbalara saklar da gece yarısı ortaya çıkıp istediklerini yaparlarsa 'yağmacı ve yıkıcı Doğulular' gibi davranmış olmayacaklar mı? Sir John, Türklere bakın diyor bize, 'göçebe savaş tarzının bu en sonuncu örneği'nin Avrupa'dan ancak 17. yüzyılda çekildiğini söylüyor. Acaba Osmanlı İmparatorluğu'nun elde ettiği müstahkem mevkilerle sürdürdüğü kuşatmadan, eğitimli ve disiplinli ordularından bahsediyor olabilir mi? İşkence medeniyetiSonra da 'Çöl ve boş arazilerin insanlarının, ekip biçen ve üreten insanlarla aynı medeniyet seviyesinde olduğunu iddia etmenin yararı yok' diye bağlıyor. İşkence askısı, burgu, kölelik, soykırım, gulag, genital organlara bağlanan elektrodların medeniyetinden bahsediyor olmasın sakın? Savaşı ve medeniyeti Keegan'ın seviyesine indirirseniz, 'kalıpçı' olmadığı iddia edilemeyecek entelektüel bir bataklığın içine kestirmeden düşersiniz. Bir tarafta 'tuhaf mertlik kuralları', öte tarafta hile, pusu, hainlik, şaşırtma varsa, kendimize korkunç şeyler yapma iznini veriveririz. Kamikazeler nereliydi?Sir John geçen haftaki Spectator'da '11 Eylül'den önce havsalam, savaşı başkalarını öldürmek için kendini öldürme noktasına vardıracak insanlar olabileceğini almazdı' diye yazmış. Ya Japon kamikaze pilotları? Onlar göçebe olmayan, 'yerleşik, yaratıcı' bir toplumda doğmuşlardı. Her gün basında çıkan analizlerde, uzman görüşlerinde şahit olduğumuz üzere, bu savaşın kayıplarından biri de, düşünüp taşınarak, en azından basit gerçeklere dayanarak yargıda bulunmanın yitip gitmiş olmasıdır.