8 Şubat 2010Referans Gazetesi
Bankalar aynı anda pek çok mali hizmet sunarlar. Kişilerin tasarruflarını toplar ve değerlenmesini sağlarlar. Örneğin mevduat, kredi verirler, döviz işlemleri yaparlar, teminat mektubu verirler vs. Çağdaş bir piyasa ekonomisinde bu tür hizmetlerin gerekli olduğu açık. Ancak niçin bu hizmetlerin tümünü "banka" adını verdiğimiz bir kuruluş sunuyor? Böyle olacağına bu hizmetlerin her birini o konuda uzmanlaşmış bir kuruluş sunsa toplumsal açıdan daha iyi olmaz mı? Uzmanlaşma, verimliliği artıracağı için rekabet koşulları altında, bundan hem söz konusu kurumlar hem de müşterileri yararlanacaktır. Bu görüşten hareket edersek, bankacılık hizmetlerinin gerekli olmasına rağmen, bankaların gerekli olmadığı sonucuna varabiliriz. Örneğin bir yatırım fonu kurulur, sadece kişilerin tasarruflarını toplar ama kredi vermez. Bir de kredi kurumu kurulur. O da kredi verir ama mevduat toplamaz. Kredi kurumu ise tahvil ihraç eder, yatırım fonu da bu tahvilleri satın alır. Böylece, bu iki temel mali hizmet uzmanlaşmış kuruluşlarca sunulmuş olur; tasarruf edenler de kredi alanlar da uzmanlaşmış kuruluşlarla iş yapmış oldukları için yarar sağlarlar. Bu durumda da bankalara gerek olmaz.
İktisatçılar, bu görüşü küçümseyip, bir tarafa bırakmamışlar. Banka adı verilen çok sayıda mali hizmeti aynı çatı altında sunan bir kuruluşun avantajları olup olmadığını incelemişler. Bunun yanıtını da iktisatta "kapsam ekonomisi" (economies of scope) adı verilen bir kavrama bağlamışlar. Kapsam ekonomisi şöyle tanımlanıyor: Eğer çok mal üreten bir firmanın, bu mallardan birisinin üretimini artırması diğer malın maliyetini düşürüyorsa, kapsam ekonomisi vardır. Bankacılık örneğimize dönersek, bir bankanın daha çok mevduat toplaması kredi açma maliyetlerini düşürüyorsa o zaman bu bankanın bu iki hizmeti bir arada sunmasından bir kazanç doğacaktır. Eğer bu olay rekabet koşulları altında gerçekleşiyorsa, bundan müşteriler yararlanacaktır. Bankacılıkta kapsam ekonomisinin var olup olmadığı ve önemi pek çok iktisatçı tarafından araştırıldı. Genelleme yapmak kolay değil. Sanırım, bankacılıkta kapsam ekonomisinin var olduğu görüşü daha çok kabul görüyor. Ancak bu çalışmalarda üzerinde en çok durulan bankacılık hizmetleri mevduat toplama ve kredi açma. Diğer bankacılık hizmetleri için bu özellik söz konusu mu?
Paul Volcker, 2 Şubat 2010'da ABD Senatosu'nun ilgili komitesindeki sunumunda bankaların önemli temel hizmetler sunmanın yanında, bunlarla ilgisi olmayan ama sadece kendilerine kâr sağlayan faaliyetler arasında bir ayrım yapıyor. İkinci tür işlemler bankaların hisse senedi, tahvil, döviz, emtia piyasalarında ve türev piyasalarda yaptıkları alım-satım işlemleri. Volcker'e göre bu tür hizmetlerin bankaların bünyeleri içine alınması kapsam ekonomisi yaratmıyor. Volcker'in önerisi, kapsam ekonomisi yaratabilecek banka faaliyetleri ile yaratamayacak olanların ayırt edilmesi ve bankacılık için bir toplumsal güvenlik ağı olacaksa bunun sadece temel hizmetleri kapsayacak, diğer faaliyetleri ise dışlayacak biçimde tasarlanması gerektiği. Bu durumda geriye yanıtlanması gereken bir önemli soru kalıyor. Volcker'in sözünü ettiği ayrım bir düzenlemenin esasını oluşturacak biçimde açık seçik yapılabilir mi? Volcker, bu ayrımı yapmanın zannedildiği kadar da zor olmadığı kanısında. "Hangi bankacıya sorarsanız, size bankaya kâr sağlayıp, müşterilerine yarar sağlamayan faaliyetlerin neler olduğunu sayar" diyor. Ancak, bunun o kadar kolay olmadığını düşünenler de var. Örneğin Chigago Hukuk Fakültesi'nden Richard Posner, ticari bankaların faaliyetlerini bu biçimde bölüştürmenin ne zaman kapsam ekonomisini zedeleyebileceğini kestirmenin güçlüklerine işaret ediyor