Ekonomi Notları – 124
Ömer Madra: 26 Ocak 2005 tarihli Hürriyet gazetesinde Uğur Ergan'ın bir haberi vardı, İtalyan sanayi devi Alenia şirketinden bir teklif gelmiş. F-16 savaş uçakları üreten TAI şirketini satın almak istiyormuş. Alenia "biz alalım, Avrupa savunma üssü olun" diyor. Bunun bir "kritik" teklif olduğu belirtiliyor haberin başlığında. Savunma Sanayii Müsteşarlığı da, "Türkiye'yi savunma sanayiinde Avrupa'nın 1 numaralı stratejik ortağı haline getirmeyi düşünüyoruz," şeklindeki bu İtalyan teklifini devletin ilgili birimlerine göndermiş. Nasıl yorumlarsın?
Hasan Ersel: TAI, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi'nin İngilizce kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir ad. Bu olayın bana ilginç gelen tarafı, böyle bir teklifin gelmesi değil. Bu tür teklifler Türkiye'nin artık hazır olması gereken olaylardan biri. Yabancı sermaye gelsin dendiği zaman çeşitli şekillerde, çeşitli teklifler gelecektir. Bu tekliflerin de çeşitli ölçütlerle değerlendirilmesi lazım, bu da bir örnek. O yüzden ilginç.
Önce şunu hatırlatayım, geçen hafta deniz karakol uçağı ihalesi sonuçlandı. Bu ihaleyi İtalyan Alenia firması kazandı. Yanlış bilmiyorsam 10 tane uçak alınacak. Bunlar deniz üzerinde uçup, orada devriye işi yapacaklar. Bu ihalenin önemli olan tarafı şu: Türkiye bir süredir İspanyol yapımı CASA 235 uçaklarını bu amaçla uyarlayıp kullanmayı planlayan bir program yürütüyordu. O yüzden de bu yeni uçak ihalesi çıktığı zaman, adaylardan bir tanesi olan İspanyol CASA firmasının şansı varmış gibi görünüyordu. Ama ihaleyi Alenia kazandı.
Alenia'nın önerdiği ATR-72 tipi bir yolcu uçağı. Bu uçak ilk defa böyle bir amaçla yapılmış bir ihaleyi kazanmış oldu. Yalnız bu konuya sadece uçak diye bakmamak lazım, çünkü deniz kontrol uçağının esas meselesi içindeki elektronik donanımıdır. Demek ki daha iyi bir teklif getirdi, o kazandı. Türkiye'de dolayısıyla İspanyol uçakları ile devam etmeme kararı almaya doğru yönelmiş oldu. Kesin bir karar henüz alınmadığı için daha fazla bir şey söyleyemiyoruz.
ÖM: Bu ihaleyi kazandı ama daha henüz verilmedi, öyle mi?
HE: Alenia en uygun teklifi vermiş gibi göründü, ondan sonra da pazarlığı başlayacak. Anlaşma olur, olmaz o başka. Ama verilen teklifler arasında beğenilen bu oldu.
Tabii bunun arkasından TAI'nin alımı teklifinin de gelmesi ilginç. Ama bizim açımızdan bu teklif, İtalyan firmasının Türkiye'deki bu tesisi nasıl gördüğünü ortaya koyması açısından önemli. Demek ki TAI'ye bir değer atfediyor, bunu kontrol etmekte kendisi açısından yarar görüyor. Peki neden?
Havacılık sektöründeki gelişmelere bakmak lazım, İtalyan firması açısından olaya bakıyorum; İtalya'nın 1912'lere dayanan bir hava sanayi var, hatta dünyada ilk defa uçağı düşmanı bombalamak için kullanan ülke İtalya'dır.
ÖM: Habeşistan'ı bombalamakta mı kullandı?
HE: Hayır. Trablusgarp Savaşı sırasında Osmanlı Devleti'ne karşı.
ÖM: İlginç. Yani 1911?
HE: Evet. İtalya'da da böyle fabrikaların –atölyelerin değil- şirketlerin ortaya çıkması 1912'ye kadar gidiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasına, hatta daha yakınlara gelelim, 1969'da İtalya'da iki tane büyük uçak firması var, AERFER ve FIAT. İkisi de jet uçağı yapan firmalar. Bunlar birleşiyorlar AERITALIA adını alıyorlar. 1990'da AERITALIA başka bir büyük firma, SELENIA, ile birleşiyor ve ALENIA adını alıyor. Alenia'yı oluşturan firmalar, II. Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında kendi tasarımları olan jet uçaklarını yapabilecek kadar dünya ölçüsünde önemli hale gelebilmişler. Ama bunlar birleşti. Birleşmek zorunda kaldılar. Birleşme süreci teknolojinin zorladığı bir şey. Uçak yapmak, geliştirmek, test etmek artık kolay bir şey değil, küçük firmaların altından kalkabileceği bir şey değil.
Bu İtalya'ya özgü bir olay da değil. ABD'ye bakın; 1950'lere ait bir havacılık kitabını açın, 30 tane havacılık firması var. Şimdi ise bir kaç tane. Boeing dediğimiz firmaya bakalım. Bu firma Boeing, Rockwell, Mc Donnell ve Douglas gibi her birisi kendi alanında çok başarılı projeler üretmiş büyük şirketlerin son 15 yılda birleşmesiyle ortaya çıkmış bir firma. Bu diğer ABD uçak yapım şirketleri için de geçerli.
Bir başka açıdan konuyu ele alalım ve dünya havacılık sanayiine bakalım. Bugün dünyada yolcu uçağı dediğiniz zaman aklınıza üç tane şirket gelir. Amerika'dan Boeing, Avrupa'dan Airbus, Rusya'dan Tupolev. Gerçi, ufak tefek firmalar var ama işin başını çekenler bunlardır. Hatta bana sorarsanız Boeing ve Airbus'tır bu işi yapan.
ÖM: Çok büyük bir tekelleşme, temerküz var.
HE: Ben de onu söylüyorum, İngiltere'den de Fransa'dan da aynı yönde örnekler gösterebilirim. Dolayısıyla İtalyan şirketi açısından bakıldığında bu olayın nasıl görüldüğünün anlaşılmasına yol açar. İtalyanların motifi bu olabilir diyorum; bu da tamamen olayın doğasına uygun bir şey.
Haberden aynen okuyorum, tekliflerinde diyorlar ki; "TAI'yi alarak Türkiye'yi savunma sanayiinde Avrupa'nın bir numaralı stratejik ortağı haline getirmeyi düşünüyoruz". Bu cümle aynen böyle söylendi ise ilginç. "Avrupa'nın içine taşıyoruz" demiyor, "Avrupa'nın stratejik ortağı yapıyoruz" diyor. Doğru, çünkü Avrupa'nın içine girmiş olmuyorsunuz.
Bir nokta daha var: Türkiye "bir numaralı stratejik ortak" olmaz, çünkü bir numara daima ABD'dir. Alenia'nın söylediği şu, "TAI'yi alırsak, bizim aldığımız projelere (Alenia'nın aldığı çok sayıda Amerikan uçakları ile ilgili proje var. Örneğin Boeing'in yeni geliştirdiği uçak. Ama öbür taraftan da Avrupa'nın projelerinin içerisinde de Alenia yer alıyor) ilişkin üretiminin bir kısmı Türkiye'de yapılmış olacak."
Türkiye'de TAI nedir? Bir şirkettir, bir şeyler üretir. Buna öyle bakmak gerekli. Türkiye'de uçak sanayiinde tek firmadır. Ama burada yanılgıya düşmemek gerekli. TAI Türkiye'deki uçak piyasasında tekelci değildir. Çünkü THY, hatta Hava Kuvvetleri başka şirketlerden de uçak alıyor. O yüzden, aslında bu firma bir üretim birimidir. Herhangi bir üretim birimi gibi düşünülebilir. Tek olması onu ilgi noktası yapıyor ama çok önemli ve farklı bir konuma koymuyor. Bunun altını çizmek istiyorum.
ÖM: Peki şimdi İtalya'nın bu "Avrupa'nın savunma üssü olun" şeklindeki önerisini nasıl yorumluyoruz ve neden "kritik" bir teklif deniyor?
HE: Bu "savunma üssü olma" önerisini pek anlamış değilim. Gerçi gazetede böyle bir başlık var. Ama ben pek başlıkları ciddiye almam. Öte yandan, Türkiye'nin, Avrupa'nın savunma üssü olmasını teklif etmek İtalyan firmasına düşmez, o siyasi bir olaydır. AB "sizinle şöyle bir şey yapalım" diye siyasi düzeyde Türkiye hükümetini muhatap alan bir öneri getirirse ciddi olur. Bence, haber metnindeki ifade daha doğru: "sizi ciddi, önemli bir ortak yapalım". Bu, bir firmanın önerebileceği bir şey; ciddiye alınabilir. "Sizi üs yapalım" deyince ciddi olmuyor.
"Kritik" sözcüğüne gelince, yukarıda değindiğim nedenlerle ilk bakışta kritikmiş gibi görünüyor. Bu işi yapan tek firmaya bir yabancı firma geliyor ve "seni satın almak istiyorum" diyor. Ama unutmamak gerek, Türkiye'de başka alanlarda da benzer firmalar var. Örneğin Arçelik'in beyaz eşya yapan tesisleri. Ciddi üretim yapılıyor. Burada ayrıca araştırma da yapılıyor. İşte bu nokta çok önemli. Çünkü bu tür birleşmelerde kaybedilen bu tür faaliyetler olabilir. Bir büyük şirketin içerisine girdiğiniz zaman onun araştırma faaliyetleri içinde sizin araştırma faaliyetleriniz kaybolabilir. Bana burası kritik geliyor. Bunun ötesinde teklif ticari, onun altını çizmek istiyorum.
ÖM: TAI firmasının, ayrıca, Amerikan firmalarıyla da "offset" diye adlandırılan 1 milyar dolarlık anlaşması olduğuna dair de bir haber var.
HE: Alenia bu işi iyi bilen biri, o da bu şekilde anlaşmalar yapmış. Dolayısıyla iyi bir ticari yatırım yaptığını biliyor, çünkü ortalıkta 1 milyar dolarlık ileriye dönük bir anlaşma var. Buradan kâr elde edebileceğini biliyor. Bizde de benzer projeler var, bunları bir araya getirdiğimizde daha avantajlı bir duruma geçeriz diye düşünüyor herhalde ki bu teklifi getiriyor. Tabii bu teklif anlamlı mı anlamsız mı hiç fikrimiz yok, onun için rahat konuşuyorum. İyi bir para veriyor mu, makul bir teklif getiriyor mu, Türkiye'nin isteyebileceği bazı özel şartları kabule hazır mı? Onları bilmiyoruz, sadece bu haber üzerine konuşuyoruz.
Bu teklifi değerlendirirken böyle düşünmek gerektiğini düşünüyorum, bu bir ticari tekliftir, bu teklif Türkiye'de o firma açısından ne anlama gelir, Türkiye açısından ne anlama gelir, diye bakmak lazım. Artık bundan sonraki dönemde madem Türkiye'ye yabancı sermaye gelmesini istiyoruz ve bir de –nedense- hemen gelecek diye bekliyoruz, o zaman bu tür tekliflere açık olmamız ve bu tür teklifleri nasıl değerlendireceğimizi de bilmemiz gerekli. Bu sadece teknik olarak masa başında uzmanların karar vereceği bir şey değil. Bu haberden de gördüğümüz gibi, sonunda hissi bir şey de olabilir. Sonuçta kamuoyu da tatmin edilmeyi isteyebilir. Yani niye TAI'yi sattık sorusunun akla uygun bir yanıtı olması gerekli. Bu, "canım, size ne?" diye geçiştirilecek bir olay değil. Öte taraftan da "bu bizim milli varlığımızdır, biz katiyen bunu satmayız" da denilmemeli. Avrupa'da bütün o birleşmeler önce ülke içinde oldu, ondan sonra da ülkeler arasında olmaya başladı.
ÖM: Tabii bunun ne ölçüde iyi, ne ölçüde kötü olacağını değerlendirmek ayrı bir tartışma konusu.
HE: Tabii, her birinde yapılmalıdır, ama havacılıkla sınırlı değil, her alanda yapılmalıdır. Yapılırsa ne olur etkisi? Ona bakmalı.
(27 Ocak 2005 tarihinde Açık Radyo'da yayınlanmıştır.)