Ömer Madra: Bugün hem ABD hem de Türkiye Merkez Bankası'ndan haberler var. "ABD Merkez Bankası FED ülke ekonomisinin durgunluğa girmesini önleme çabaları kapsamında, faiz oranlarını 0,25 puan daha indirip %2'ye çekti" diye bir haber var. Bu ne anlama geliyor? Bir de BBC'den bir haber vardı iki gün önce; "Başkan Bush, ekonomiyi canlandırma paketi çerçevesinde milyonlarca Amerikan vatandaşına vergilerinin bir kısmını geri ödüyor" diye; kişi başına en az 600 dolar düşüyormuş. Piyasaya girecek bu paranın tüketimi özendirerek, resesyona önleyeceğini ve büyümeyi destekleyeceği umut ediliyormuş. söyleniyor.
Hasan Ersel: Önce Amerika ile ilgili haber üzerinde duralım. "ABD ekonomisi durdu" deniyor, ama yılın ilk çeyreğinde Amerikan ekonomisi binde 6 büyüdü. Bu şu demek, eksi büyüme filan gözükmüyor. Binde 6 tatmin edici değil tabii, o ayrı mesele, ama korkulan bu değil.
ÖM: Beklenenden biraz daha iyi olduğu söyleniyor BBC'nin haberinde.
HE: Geçtiğimiz 3 aydan söz ediyoruz. Yani bu krizin etkilerini gördüğümüz ilk 3 ay içerisinde Amerikan ekonomisi bu performansı gösterdi. Bu dönem içerisinde alınan iktisat politikası kararlarının, yani fiilen uygulanan iktisat politikası kararlarının hemen hemen hepsi FED'den geliyordu. Faiz indirimi sağlayarak, piyasadaki karışıklığı mümkün olduğu kadar düzeltmek, likidite sağlamak gibi. FED son açıklamasında faizleri yine çeyrek puan indirdi, ama bunu yaparken verdiği açıklamanın satır aralarına da bakmak gerek. FED Açık Piyasa Komitesi'nde üyelerin hangi oyu verdiği açıklanıyor. Böylece kim ne diyor biliyorsunuz, bu güzel birşey. İki üye olumsuz oy verdi, "Hayır, enflasyona yol açabilir" dediler. Demek ki onlar ekonomiyi daha fazla canlandırmaya gerek görmüyorlar. Bu bir mesajdır. Bu insanlar öyle sıradan kişiler değil. Bir tanesi FED'in Phidelphia, bir tanesi de Dallas şubesinin başında. Yani bunlar uzman kişiler, demek bir uzaman enflasyon tehlikesinin duraklama tehlikesinin önüne geçtiğini söyleyebiliyor. Dolayısıyla FED, açıkça yazmadan, "Bu faiz oranlarını bir kere daha indirdik, ama bir süre artık durabiliriz. Bundan sonra indirim yapmayabiliriz" demeye getiriyor.
ÖM: Öyle işaretler veriyorlar.
HE: Fakat bir nedeni de var, çünkü artık FED Başkanı'nın da kabul edilmesinde fiilen önemli bir rol oynadığı vergi iadesi paketi etkili olacak. Bu vergi iadesi paketi adam başına 600 dolar civarında bir rakam olarak tahmin ediliyor, yani insanların birdenbire ellerine 600 dolar para geçecek ve insanların bu parayı harcaması bekleniyor. Bu konu ilk başladığında tartışmıştık, niçin FED Başkanı "böyle bir paket çok iyi olur 150 milyar doları aşmasın" demişti? Çünkü 150 milyar doların bir hesabı var. Tabii benim kaba hesabım gibi değil, çok daha iyi hesap yapmışlardır. Şöyle bir mantığı var: insanlar 600 doların bir kısmını harcıyor, o parayı ödediği kimse o da harcıyor, derken "çoğaltan etkisiyle" 150 milyar dolardan çok daha büyük bir rakam ortaya çıkıyor. Bu rakam da harcama eğilimimize bağlı. Ben 600 doların hepsini harcarsam çok olur, 60'ını harcarsam az olur. Benim de çok kaba hesaplarla vardığım bu sonuçtaki etki milli gelire 1-2 puan arasında artış sağlayabilir gibi gözüküyor, ki ona da ihtiyaçları var.
Demek ki bir nöbet değişimi var ortalıkta, FED olayı buraya kadar getirdi, bunun destekleyicisi olan maliye politikası şu andan itibaren etkisini arttıracak. Tabii bu ertesi sabah olmaz; ben bu parayı sana verdiğim gün sen de hemen koşup parayı harcamazsın, senin mal aldığın kişi de ertesi gün harcamaz, bu zaman alır. O süre içerisinde eğer yeniden bir ihtiyaç olursa diye FED faiz indirimini oraya saklıyor. Açıklama budur. ABD'de olup bitenlerin başarılı sonuç verip vermeyeceği konusunda iddiaya girmek zor. Ben başarılı sonuç vereceğini düşünenlerdenim. Bir şey kesin, o da orada olup bitenlerin iktisatla açıklaması mümkün. Durumun bizdekinden farkı bu.
ÖM: 100 milyar dolarlık vergi iadesi dağıtılması da bu bağlamda bir şeyi kurtarabilir diye düşünülebilir.
HE: İki şey var dikkat edilmesi gereken. "150 milyar doları aşmasın" sözü nereden geliyor? Daha fazla olursa enflasyon olabilir. Dolayısıyla FED, Amerikan hazinesi böyle bir hesap yapmış, yani "şu rakam olursa ekonomide biraz canlanma olur, ama o noktadan sonra enflasyonist olur, orayı aşmayalım" diye. O zaman yeni bir bela ile uğraşacaksınız. Zaten bu yıl da Amerika'da herhalde hiç kimse parlak bir büyüme beklemiyordur. Çok az bir büyüme olursa, o bile tatmin eder. Yani bir miktar ekonomi canlansa, hiç olmazsa o zaman insanların morali yerine gelir, bekleyişler düzelmeye başlar.
ÖM: Hem vergi geri ödemeleri var, hem de kısmen 50 milyar dolarlık kadar da vergi indirimi sağlanacakmış işyerlerine. Böyle de bir beklenti var. Peki öbür tarafa dönersek; Referans gazetesi, "Enflasyon hedefi hayal, faiz artışı kaçınılmaz" şeklinde bir manşetle vermiş Merkez Bankası'nın yaptığı açıklamaları.
HE: Maliye Bakanı da aynı şekilde söyledi.
ÖM: Öyle mi?
HE: Yani "%4 filan hayal etmeyin, öyle şey yok" dedi. Güzel, net bir açıklamaydı.
ÖM: Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da, "kamudaki ücretler dahil yeni tahminleri dikkate alın, %4 olan resmi hedefe rağmen, 2008'de %9.3 olacak" diyor. Vatan gazetesi de, "ekonominin iyi gitmediğini rakamlarıyla ortaya koydu" şeklinde vermiş Merkez Bankası Başkanı'nın açıklamalarını.
HE: Merkez Bankası 2008'in ikinci enflasyon raporunu Nisan ayında yayımladı, birincisi de Ocak sonunda çıktı, orada %5.5'tu tahmini enflasyon oranı Merkez Bankası'nın, şimdi ise %9.3.
ÖM: Çok büyük bir fark değil mi?
HE: Bu basit bir olay değil. Üzerinde durulması gereken bir şey, çünkü Merkez Bankası açısından da bir risk taşıyor. Eleştiriye açık olabilir. Çünkü çok büyük, iki katına çıkarıyor.
ÖM: En iyi ihtimalle %9.3 diyor.
HE: Tabii bir de alt üst sınırları var, ama ben ortalamadan konuşuyorum. Zaten rapor da esas itibariyle bu tür bir olası eleştiriye cevap mahiyetinde. Yani, "neden biz böyle düşünüyoruz, niye fikrimizi bu kadar değiştirdik?" onu detaylı bir şekilde anlatan bir rapor.
Merkez Bankası'nın enflasyon bekleyişleri ile ilgili Nisan ayının ikinci yarısında yaptığı sonuçlar var elimizde, yıl sonu enflasyonu bekleyişi % 8,46. Yani piyasadaki oyunculardan fikir beyan edenler ortalamada % 8.4-8.5 civarında enflasyon beklerken, Merkez Bankası % 9.3 diyor. Bu bekleyişler nasıl değişmiş zaman içinde diye baktım. Yılbaşından bu yana bu beklenti anketinde aşağı yukarı 2 puanlık bir bozulma var, yani % 6.5 civarından başlamış % 8.46'ya filan gelmiş. Demek ki bekleyişler bozuluyor, ama dikkat edersek Merkez Bankası bunları katlayıp geçmiş durumda.
ÖM: O daha ilginç.
HE: "Merkez Bankası daha evvel yanlış yaptı veya şimdi yanlış yapıyor" demek çok anlamlı değil, bir yere götürmüyor. Bir de doğru olduğunu sanmıyorum. Şöyle yorumlamak daha iyi diye düşünüyorum; kabul etmek gerekir ki Merkez Bankası Türkiye'de tahmin, öngörü yapmak bakımından en güçlü kuruluştur. Yani elindeki bilgi daha fazladır, teknik olanakları daha fazladır ve çok daha önemlisi çok yetenekli, genç, parlak araştırmacıları var çok sayıda. Bu kadar geniş kadrosu olan bir başka kuruluş yok.
ÖM: Buna da odaklanmış vaziyetteler.
HE: Görevleri de bu, bu da Türkiye'nin bence şansıdır. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın olup bitenleri daha önce değerlendirip formel bir çerçeve içerisinde yerine koyup ne etki yaratacağını bulabilme şansı yüksektir.
Olaylar son zamanlarda epeyce hızlanıverdi. Örneğin gıdadaki fiyat artışları, petrol fiyatlarındaki sıçrama. Hatırlarsak Aralık ayında sıçramıştı 100 civarına ve orada kaldı. İkisi arasında fark var, sıçrar ve geri döner, nitekim daha evvel öyle hesaplar yapıyordu, 85 dolar civarından hesaplıyordu. Şimdi anlaşıldı ki 85'e dönmeyecek. TCMB bunları kullanıp tahminlerini yeniledi ve % 9.3'ü bu şekilde buldu.
Buradan ikinci noktaya geliyorum, piyasada çalışanlar, yani şirketlerde, bankalarda ya da yabancı şirketlerde çalışanlar veya bizim gibi hane halkları Merkez Bankası'nın bu tahminini ciddiye alacaktır tabiatıyla ve Merkez Bankası değiştirdiği için kendi tahminlerini de değiştireceklerdir. Yani çok rahatlıkla biz artık 2 haneli enflasyonu bekler duruma geçeceğiz. Ben biraz daha kötümser bir insansam, Merkez Bankası % 9.3 beklerken "yahu bu % 10.5 olabilir" diyebilirim ve çok da saçmalamış olmayabilirim. Hele önümüzdeki dönemde, yani 1-2 ay içerisinde bir kaç tane daha olumsuz haber gelirse, "enflasyon yüksek çıktı, petrol fiyatları arttı falan gibi" o zaman bekleyişlerim çift haneliye doğru çıkabilir, oraya da oturur.
Tabii bu arada benim hayal kurmamla bu bekleyişlere dayanarak hareket etmem arasında fark var. Yani hayal kuruyorsam kimseye bir zararım yok, ama "enflasyon böyle böyle olabilir, o halde ben de ona göre davranayım" deyince en basitinden faizler artar. Kaldı ki fiyatlama davranışlarım değişir, hatta belki enflasyondaki bu yükselmeyi ekonomik istikrarsızlık unsuru olarak görüp bazı yatırımlarımı erteleyebilirim. Böyle olunca da Merkez Bankası'nın bu raporu şunu diyor; "eski dünyayı unutun, benim bekleyişlerim, tahminlerim buraya çıktı. Ben de tahmin ediyorum ki önümüzdeki dönemde piyasanın da bekleyişleri bozulacaktır, çünkü haberler iyi değil ve bundan sonra piyasadaki yeni bekleyişlerle benim yeni tahminimi esas alarak ekonomide bir denge oturtmaya çalışacağım." Bu şu demektir; "Gerekirse, belki faiz enstrümanını kullanacağım, ama ne için kullanacağım? Yeni bekleyişler ve benim olmasını istediğim nokta arasındaki farkı düzeltmek için. Artık %4 söz konusu değil, artık söz konusu olan %9'lar civarında bir şey, oraya getirebilmek için".
Dolayısıyla da Merkez Bankası diyor ki; "Benden enflasyonu %4'e getirecek ölçüde sert bir müdahale beklemeyin. 2008 için böyle bir şey söz konusu değil". Zaten raporun bir yerinde de diyor ki; "Böyle bir şeye kalkışırsak bunun toplumsal maliyeti çok fazla olur". Yani bunun günlük dile tercümesi, "hükümet buna izin vermez". Partizanlık anlamında değil, ekonomide işsizliğin bugünkü seviyesinin iki katına çıkacak olmasına hiç bir hükümet "çok iyi ettiniz" demez. Merkez Bankası Başkanı da diyor ki; "zaten bu toplumun kabul edebileceği bir şey değildir". Bu bizi yeni bir döneme getiriyor, bu dönem enflasyonun çift haneye çıkmasa bile -çıkabilir de- böyle 9'larda seyredeceği, faizlerin bu durumda eski reel faizi yahut o civarda bir reel faizi sağlayacak şekilde ayarlanacağı, faizlerde biraz yükselmenin olacağı bir döneme getiriyor. Bir de Merkez Bankası şu konuda uyarıyor; önümüzdeki dönemde dünya konjonktüründeki değişmeler de gözönüne alındığında, TL'nin değer kaybetmesi ihtimali vardır, hatta 2008 için enflasyon üzerindeki etkinin 1,5-2 puanı buradan gelebilir. Bu da önemli bir nokta. Bence böyle bir çerçeve içerisine oturtulursa ne yapılacağı anlaşılıyor, büyümeyi çok fazla kısacak bir müdahale yapılmayacağı açık, buna mukabil, işin 2 haneli enflasyona doğru gidip yerleşmemesi için Merkez Bankası'nın müdahale edeceği açık.
Beni rahatsız eden bir tek şeyi söyleyeyim; bu rapor o kadar dolaylı yazılmış ve açıklamalar da o kadar dolaylı ki, niye açık bir şekilde söylenmiyor anlamıyorum. Örneğin "hedefi değiştirmedik" gibi bir ifade var, o açık değil.
ÖM: Ben de onu anlamadım; ne demek "hedefi değiştirmedik"?
HE: Belki yanlış anlamışımdır, ama ne anladığımı söyleyeyim, poligonda silah talimine gittiğini düşün, hedef hareket ediyor sen de ona ateş ediyorsun, kartonu 50 metre öteye koyuyorsun ona ateş ediyorsun, sonra 100 metre ileriye koyuyorsun yine ateş ediyorsun. Deniyor ki "aynı kartona ateş ettin, hedef değişmedi". Benim bildiğim hiçbir atış hocası 100 metre ötedeki karton ile 50 metre ötedeki kartona ateş eden kişiyi aynı şekilde puanlamaz. Bu farklı hedeftir, sadece karton aynı. Onun için %4 hedefi bu yıldan 2011'e gittiyse, hedef değişmiştir. Söylenen 2011 ile aradaki yıllar için hedef konulmadığı. Bu olabilir, onun yerine "tahminlerimiz var" diyor. Ama bu niye o kadar dolaylı söyleniyor? Açık açık "2008 için enflasyon hedefimizi kaldırdık, 2011 için bu hedefi koyduk, aradaki yıllar için şu anda hedefimiz yok, tahminlerimizi de kamuoyuna belli aralıklarla, her zaman yaptığımız gibi duyuracağız" diye açıklama yapılsaydı bence çok daha net anlaşılırdı.
ÖM: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da, "hiçkimse öyle %4'ler falan beklemesin, büyüme de eskisi gibi olmayacak, 7-8-9 yok öyle şeyler" gibi bir hayli amiyane bir üslupta bir açıklama yaptı.
HE: Ama anlaşılıyor... Gayet net söylediği için anlaşılıyor. Bence Maliye Bakanı bu konuşmasında birşeye kızmış gibi gözüküyor. Çünkü çok sert bir şekilde "daha evvel söylediklerimiz, programımızda yer alan şeyleri -yani herhalde 'Merkez Bankası, hükümet bir arada' kısmını kastediyor- bunları unutun, o dünya bitti" diyor.
ÖM: Bunun çeşitli sebepleri olabilir, doğru bir analiz de olabilir, ama neden böyle bir öfkeli bir üslup var?
HE: Ben de, özellikle televizyonda verdiklerinde öyle bir şey hissettim. Belli bir kimseye yönelik bir kızgınlık değil. Belki düş kırıklığı diyelim. "Tam işler yoluna girmişti, olmadı" der gibiydi. O hisle konuştu gibi geliyor bana. Ama çok net söyledi; "Kafanızı karıştırmayın, yeni söylenenlere dikkat edin" dedi. Ona ben de katılıyorum, Merkez Bankası çok daha yardımcı olabilirdi, "bu böyledir, böyle oldu" diyebilirdi ve hemen arkasından Maliye Bakanının konuşması bununla beraber olduğu zaman da hükümetin de buna destek verdiği anlaşılırdı. Yani Amerika'daki netlik yok, onu demek istiyorum.
(1 Mayıs 2008 tarihinde Açık Radyo'da yayınlanmıştır.)