19 Ekim 2009www.taraf.com.tr/haber/42461.htm
Mahmur ve Kandil’den gelecek olan 34 kişinin bu gece evlerinde uyumasına izin verilirse, Kürt gençleri için dağdan inişin yolu açılır. Kürtler nefesini tutmuş, bekliyor; Diyarbakır’a “eve dönüş” heyecanı hâkim. DTP İl Başkanı Fırat Anlı, “Tam açılımdan umut kesiliyordu ki dönüş çağrısıyla aniden güneş doğdu sanki.?Yeter ki 1999’daki gibi olmasın” diyor. Anlı’ya göre, bugün gelecek 34 kişi özgür kalırsa dağdan iniş artarak devam edecek, gelen PKK’lılar aileleriyle kucaklaşabilirse tertemiz bir sayfa açılacak
Mahmur ve Kandil’den Türkiye’ye gelecek olan grupların sınır kapısında nasıl karşılanacakları sorusu Diyarbakırlılar için de merak konusu. Diyarbakır’ın neredeyse tek gündeminin gelecek olan bu gruplar olduğunu belirtmek, sanırım abartılı olmaz. Diyarbakır DTP İl Başkanlığı Binası’na ziyaretçi akını var neredeyse. Koridorlar heyecanla koşuşturan insanlarla dolu. Bu gürültü içinde DTP Diyarbakır İl Başkanı Fırat Anlı’yla konuşmaya çalışıyoruz.“Halk çok heyecanlı. Geçen haftaya kadar açılımın bittiği, son noktaya gelindiği tartışılmaya başlanmıştı. Ama birdenbire, güneş doğdu sanki” diye konuşmaya başlayan Fırat Anlı, Diyarbakır’daki havayı da özetliyor: “Meclis’ten TSK’ya sınırötesi operasyon yetkisi veren tezkere çıkmıştı. Lice’de 14 yaşındaki kızımız, canımız Ceylan Önkol vahşice katledilmişti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, raportörün DTP raporunu bu ay sonunda tamamlayacağını açıklamıştı. Yani demokratik açılım denilen sürecin bittiği düşünülmeye başlandığı anda Öcalan’ın çağrısıyla Türkiye yeniden barış iklimine döndü. Samimi belirteyim biz bile beklemiyorduk bu gelişmeyi. Etkilendik, şaşırdık. Rüzgarlar birden tersten esmeye başladı. Diyarbakır, şimdi bu havayı soluyor.”
1999’daki gibi olmasınAnlı, iki günden beri Diyarbakır’ın sokaklarını adım adım gezdiklerini, inşaatlarda çalışan işçilerden kahvelerde oturan insanlara, esnafa, sivil toplum örgütlerine kadar herkesle görüştüklerini vurgulayarak, “Herkes umutlu ama 1999 gibi olmasından da endişeli. Barış ümitlerinin boğazlarına takılıp kalmasını istemiyorlar. Gelecek olan kişilere saygı gösterilmesini, onların tutuklanmamasını bekliyorlar. 99’da olduğu gibi Kürtlerin fedekârlık yapan taraf olduğunu düşünüyorlar. Ama 99’daki gibi bir sonuç beklemiyorlar” dedi. Devletin de bir bürokrasisi olduğunu hatırlattığımda Anlı, “Elbette, kimlik tesbiti ve güvenlik kontrolü yapılır. Sonra tabii ki bırakılma-larını bekliyoruz. Cezaevine atılmaları durumunda samimi söylüyorum büyük hayal kırıklığı yaşanır” diye karşılık veriyor.
Top şimdi hükümetteAnlı, bu grupların gelmesinin önemini şöyle vurguladı: “PKK için aslında çok zor bir karar bu. Madem tarihi fırsat deniyor, o zaman gelen grubun özgürlüğünü kısıtlamayın, çünkü bundan sonraki dönüşlerin de önü açılacak. Bu grubun gelişi ilk adım olma özelliğini taşıyor. Nasıl ki Latin Amerika’da gerillalar gelip aileleriyle kucaklaştıysa, buna benzer bir dağdan inişin önü açılıyor. Türkiye’de yeni bir sayfa açılıyor. Gelenlerin getirdiği mesaj da budur. Tertemiz bir sayfa açalım.”Fırat Anlı, hemen Anayasa değiştirilsin, Kürt sorunu çözülsün diye bir beklenti içinde de olmadıklarını özellikle belirtiyor: “Önce, çatışmasızlık için yol açılmalıdır. Onları normal yaşama dahil edecek formüller üretilmelidir. Hükümete şimdi büyük bir görev düşüyor. Bir dönem sınır dışına çıkılsın tartışması ve beklentisi vardı. Öcalan’ın bu çağrısıyla daha da ileriye gidilmiştir. Sınır dışındakiler de ülkeye dönmektedir. Daha ilerisi ne olabilir ki?”DTP’nin bundan sonra ne yapacağını soruyorum Anlı’ya; Anlı DTP’nin sorumluluklarının arttığını belirtiyor: “DTP Öcalan’ın yükünü hafifletmelidir. Bu ağırlığın bir kısmını üzerine almalıdır. Barış sürecinin geliştirilmesi için buna ihtiyaç var. Muhataplık sorunu hem Kürtler hem de devlet için nasıl kabul edilebilir ölçülere getirilebilir, tartışmalıyız. Sadece devletin bir kısmının bu gelecek gruplara sıcak bakması yetmez. Türkiye’nin bir bütün olarak bu gruplara, Kürt sorununa, barışa sıcak bakması gerekiyor. Bunun için gerekli olan çalışmaları mutlaka başlatacağız.”
DTP seferber haldeTürkiye’ye giriş yapacak gruplar için DTP seferber olmuş durumda. Diyarbakır Milletvekili Gülten Kışanak da bu çalışmaları organize ediyor. Kışanak, gelen grupların mutlaka iyi karşılanması gerektiğini belirtiyor. Nedeni ise, yine Anlı gibi 99’u hatırlatıyor: “Geleceklere karşı yaklaşım çok önemli ve bu sorunun geleceğini belirleyecek kadar önemli. Onlara gösterilecek olumlu bir yaklaşım, önlerinin açılması bundan sonra bu konunun doğru bir zeminde tartışılmasını getirecektir. Umuyoruz ki, devlet de, hükümet de, yargı da bu sorunun çözümüne hizmet edecek tutum içinde olurlar. Bu gruba gösterilecek olumlu yaklaşım ülkemizin uzun yıllardır yaşadığı acıların sona ermesine yönelik atılmış büyük bir adım olur.”Kışanak, bu grupların iyi karşılanmasının Kürt sorununun çatışma zemininden çıkarılmasına büyük fırsat sunacağını ve Kürt sorununun da demokratik çözümü için sağlıklı tartışma ortamının doğacağını belirtiyor. Kışanak sözlerini şöyle sürdürdü: “İşi PKK’nın silah bırakmasına endekslemek gerçek çözüm üretemez. Kürtlerin gençleri dağa gidiyor, Kürt sorunuyla bağlantılı bir durum var. Bunları görmeden, görmezden gelerek Kürt sorunu çözülmeyeceği gibi çatışma zemininden de çıkarılamaz. Gelen kişiler, neden dağa gittiklerini, bu sorunun nasıl çözüleceğini, Kürt sorununun ne olduğunu ve kendilerinin bu çözüme nasıl katkı sunacaklarını göstermek için geliyorlar. Eğer böyle görülmezse, PKK’lılar teslim olmaya geliyor, silah bırakacaklar 221’den yararlanacaklar diye bakılırsa yine başa dönülür, 99’a dönülür, bunun da Türkiye’ye hepimize 10 yıl kaybettirdiği biliniyor.”
Herkesin özlemi barışKahvelerde maç izleyen, tavla oynayan; çay bahçelerinde arkadaşlarıyla sohbet eden, aileleriyle birlikte güzel bir tatil gününün tadını çıkarmak için gezintiye çıkan Diyarbakırlıların ortak özlemi barış. Neredeyse konuştuğumuz herkes “99 gibi olmasın, endişeliyiz” diye belirtiyor. Ortak dilekleri ise şöyle: “Gelenlere hapishane yolu gösterilmesin. Onlar barış için geliyor. Halk savaştan yoruldu. Olumlu yaklaşılırsa hepsi gelir. Yeter ki, onurlu dönmelerine izin verilsin.”
16 yıl önce Mahmur’a böyle gitmişlerdi...1993 yılında Kürt sorununu topyekün şiddet yöntemiyle çözmeye çalışan bir politikanın ürünü olan Mahmur Kampı sakinleri, 16 yıl sonra Barış grubu adına yola koyuldular. Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde köyler boşaltılarak, milyonlarca insan göç ederken, Şırnak’ın Uludere ve Beytüşşebap ilçesine bağlı sınır köylerde yaşayanlar ise hemen dağın öte yakasında Irak’ın Kürt bölgesine göç etmek zorunda kaldı. Binlerce kişi 1993 yılında Türkiye sınırına birkaç kilometre uzaklıktaki Şeraniş bölgesinde bir süre açık alanda barınırken, daha sonra KDP tarafından yer tahsis edilerek Duhok yakınlarındaki Etruş mıntıkasında düzlük alanda çadırlara yerleştiler. Kampın güvenliği ise KDP’li peşmergeler tarafından sağlandı. Kürt mültecilerden çoğunluğunu çocuk, kadın ve yaşlıların oluşturduğu yüzlerce insan, açlık, hastalık ve barınma sorunları nedeniyle yaşamını yitirdi. 2 yıl boyunca Etruş’ta kalan Türkiyeli Kürtler çadır yaşamını terk ederek toprak ve kerpiçten ev yaparak barınma sorununu hallettiler. Muhtarlık, sağlık ve eğitim birimlerini oluşturdular. 1994-95 yıllarında ise Türk silahlı kuvvetlerinin KDP ile PKK’ye yönelik ortak hareket etmeleri sonucu, Etruş kampında yaşayan Kürt mülteciler her an saldırı ihtimaliyle 1996 yılında bu kampı da terk ederek Irak ve Kürt bölgesi sınırını oluşturan sıfır noktadaki Ninova kampına yerleştiler. Ninova kampında BM ve Arap askerleri denetiminde bulunan kampın gıda ve benzeri ihtiyaçları BM tarafından karşılanmaya başlandı. 1998 yılında yılında ise bir taraftan Türkiye’nin diğer yandan da Saddam rejiminin baskısı Kürt mültecileri son olarak Mahmur’a sürükledi. Erbil-Kerkük-Musul üçgeninde bulunan Mahmur kasabasına dört kilometre uzaklıktaki kamp küçük bir dağ eteğine kuruldu.