6 Eylül 2005Mustafa Akgül
Türk Telekoum'un özelleştirilmesi sürecinde işçiler portesto gösterileri yaptı. |
Türkiye özelleştirmenin başarılı olduğu söylemleri arasında Telekom sektöründe bir fiili tekel yaratıyor. Türk Telekom (TT), devletin gözetim ve denetimi altında, yıllardır telekom ve internet sektöründe rakiplere kan ağlatıyordu. Şimdi yabancı konsorsiyuma bu fiili tekeli devrediyoruz. Telekom sektörünü düzgün bir şekilde rekabete açmayanlar, telekom sektöründeki firmaları yok olmaya mahkum ediyorlar. Kamuoyu da yağmurdan kaçarken doluya tutulmaya hazır olsun. Ülkemiz 20 yıldır TT'yi özelleştirmeyi konuşuyor. Gecikmeli olarak Rekabet Kurumu'nu(RK), ancak 2000 yılında Telekomünikasyon Kurumu'nu(TK) kurdu. Dünya pratiği özelleşmenin ancak serbestleşme sağlandıktan sonra yapılmasını söylemesine rağmen, ülkemizde daha iyi para getirsin diye TT fiili tekel olarak satıldı. TT yıllardır, hem toptancı hem perakendeci olarak çalıştı; ve fiyat politikası rakiplerini piyasadan silmeye yönelikti. Telekom ve internet sektöründeki firmalara uzun yıllar kan ağlattı. İnternet servis sağlayıcılarının sayısı azaldı. Kablo üzerinden internet kullananların sayısı azaldı. Telekomunun hakim durumunu bozacak anti-tekel tedbirler alınmadı. İnternet ve telekom sektöründeki firmaları (telekom operatörleri, kablocular, uydu operatörleri, internet servis sağlayıcılar ve telekom KOBI'leri; bir başka deyişle TELKODER, TİD ve TÜTED üyeleri) bekleyen tehlike yok olmaktır. Yabancı tekelimiz herkese hayırlı olsun!
Telekom stratejik bir sektördür İletişim ağları bir ülke ekonomisinin sinir ağlarıdır. Bir ülkenin bilgi toplumu stratejisinin ilk maddelerinden biri telekom sektörü hakkında olmak zorundadır. Avrupa Birliği'nin projesi olan e-Avrupa'nın sıfırıncı maddesi telekom hizmetinin yaygın ve ucuz oluşu ile ilgilidir. Bir ülke tüm yurttaşlarına, sadece büyükşehirlere değil, ücra köylerine de kolay, ucuz iletişim olanağı sunmak zorundadır. Telekom, doğal tekel tanımına uygun bir sektördür. Kolayca tüm ülkeyi saran alternatif bir altyapıyı kuramazsınız; bu ekonomik olmaz. Ancak düzgün bir düzenleyici yapı ile telekom sektörünü rekabete açabilir, servis çeşitliliği, kalitesi ve ucuzluğu sağlayabilirsiniz. Düzenleyici yapı, doğal tekel olan kaynaklara rakiplerin kolay ve makul ücretle erişimini sağlayarak, rekabetin yaşamasına şans vermelidir. Yine de evrensel hizmet gibi fonlar oluşturarak, temel hizmetlerin tüm ülkeye yayılmasını sağlamak zorundasınız. Telekom sektöründe nihai amaç serbestleşme yani ilgili sektörün tam rekabete açılması olmalı. Serbestleşen bir pazarda tekel olamayacağı için mevcut telekom operatörünü eşit koşullara getirmek için onu yeniden yapılandırmak ve özelleştirmek gerekir. De Fraja teorik, Scott Wallsten emprik çalışması serbestleşmenin özelleşmeden önce olması gerektiğini gösteriyor. (Bu çalışmalara ve başka çalışmalara http://kampanya.org.tr/ adreslerinden erişebilirsiniz.) Asıl önemli olan tam rekabete açılmış telekom sektörünü oluşturabilmektir! Türkiye'deki tartışmalar yıllardır telekomun özelleşmesine, ve özellikle telekomun satışından gelecek paraya odaklandı ise de, dünyada asıl hedef telekom sektörünü tam rekabete açmak ve telekom sektörü ile ekonomiye getirilen katma değerdir. Telekom ve internet sektörü taşıyıcı sektörler olarak, doğrudan kendilerinin yarattığı katma değer kadar, taşıdıkları sektörlerde yaratılan katma değer de önemlidir. Toplumun kültürel, sosyo-politik yapısına katkıları, demokrasiye katkıları, ölçmesi zor olsa da çok önemlidir. Önemli olan telekomun satışından gelecek paradan öte, orta ve uzun vadede topluma vereceği ivmedir. Bu ülkenin kalkınma, AB ve dünya ile bütünleşme ve bilgi toplumu stratejilerinin bir parçası olmak zorundadır. Telekomda serbestleşme ile birlikte inovasyon sistemi kurulması, ar-ge, sayısal uçurumu önleme, üniversiteleşme stratejileri de gündeme gelmelidir.
Niye özelleştirme? Özelleşmenin ana amacı satıştan elde edilecek gelir değildir. Uzun vadeli, sektöre ve ülkeye getirecekleri arasında tabii ki gelirin de önemi vardır. Telekomda serbestleşme için TT'nin hakim durumunu ortadan kaldırmak, pazarın çeşitli parçalarında (uzak mesafe, şehir içi, kablo, internet, vs) firmaların rekabet edebilmesi için TT'yi parçalamak ve özel sektör esnekliği ile çalışma olanağı sunmak gerekir.
Nasıl özelleşme? Özelleşmede blok satış, halka arz, parçalayıp satış, halka hisseleri dağıtmak ve sembolik fiyatla satmak örnekleri yaşandı. TT için halka arz ve hisselerin halka verilmesi hiç düşünülmedi. Blok satış, alıcının yeni teknoloji getirmesi arzusuyla anlamlı olabilirdi ancak. Ama, mevcut ihalede bu gerçekleşmedi. Oger, tecrübeli, lider bir telekom şirketi değil, ana uzmanlığı inşaatcılık. TT'nin parçalanarak satışı hiç düşünülmedi. Bu hem tekelin kırılması açısından önemli, hem yeni şirketlerin girmesi için önemli, hem de daha yüksek bir fiyat olabilirdi.
TT bağımsız bir AŞ olabildi mi? Serbestleşme sürecinde tekel konumundaki operatörün rekabet edebilecek bir şirkete dönüşmesi önemlidir. TT serbest bir pazarda rekabet etmeyi benimseyip, ona göre kendini uyarlamak çabasına giremedi. 150 yıllık bir kamu kurumundan pazar koşullarında rekabet eden, modern bir işletmeye geçiş zordur, bu yönde ciddi bir çaba olmadı. Bu amaçla ciddi bir danışmanlık almadı. 2000 yılında kurulan TK, 2004 Ocağında TT'nin tekelinin bitişine hazırlanamadı ya da hazırlanmak istemedi. TT elindeki hakim durumu rakiplerini pazardan silmeye yönelik olarak kullandı. Rekabet Kurumu TT'yi çeşitli defalar cezalandırdı ama bu cezalar kolayca uygulanamadı ve hakim durumu kötüye kullanımı esas olarak devam etti. Kablo üzerinden internetin rekabete açılmasını 2000 yılından beri konuşuyoruz. XDSL'in düzgün şekilde rekabete açılmasını daha epey bekleyeceğiz. 2004 başında TT'nin tekeli bitti ama alternatif operatörler henüz oluşamadı, gecikmeli olarak yurt dışı telefon konuşmalarında çok cılız bir rekabet söz konusu. Sonuçta, TT, hakim durumunu kullanarak telekom ve internet sektörüne kan ağlattı. 2004 başında TT'nin tüm tekeli bitti. TT ve GSM dışındaki tüm özel sektör (uydu, alternatif telekom operatörleri ve internet servis sağlayıcıları) pazar payı ciro olarak yüzde 2 civarında. Serbestleşmeden bahsedilmek için bunun en az yüzde 10 olması lazım.
Saydamlık ve strateji Türkiye'nin telekom ve genelde bilgi toplumu için bir stratejisi olduğunu söyleyebilmek güç. Üretilen çeşitli raporlar, milyon dolarlara yabancılara yazdırılan raporlar, sadece raporların varlığını kanıtlar; özümsenmiş, benimsenmiş, bilinçle seçilmiş ve titizlikle uygulanan strateji ve onun getirdiği eylem planı ve de alınan sonuçları ispatlamaz. Türkiye'nin bir stratejisi olmadığını mevcut istatistiklerden, telekom ve internet sektörünün canlılık derecesinden, uygulanan projelerden ve toplumda oluşan değişimden görebilmek gerekir. İhalenin şaibesiz olması toplumda en büyük saydamlık olarak algılanıyor. (İhale öncesinde TK'nın TT'ye CDMA lisansı vermesi saydamlıkla uyuşmuyor. TK yapılan sözleşmeyi saklamayı tercih etti, hakkında açıklama yapmakla yetindi. TT ise lisansı iade etti. (Bu iki metnin web'de yayınlanmasını istemek çok fazla demokrasi istemek mi?) İhalenin yanında sürecin saydam olması gerekir. Alternatiflerin, uzman kadrolar ve geniş kitlelerce tartışılması gerekir. Yönetişim ve katılımcı demokrasi eski alışkanlıklardan vazgeçilmesi gerektiğini söylüyor. Ben bir yurttaş, bir STK yöneticisi, öğretim üyesi ve Türkiye internetine bu kadar emek vermiş biri olarak o sözleşmenin yazılmasında katkım olsun isterim. TT'nin değer tespit raporunu görmek, onun da ötesinde kullanılan yöntemi tartışabilmek isterim. Özelleşmeden sonra yazılacak sözleşmede bir STK olarak söz sahibi olmak isterim. Katılımcı demokrasi budur.
Ben olsam ne yapardım? Benim ana kriterim, telekom sektörünün Türk ekonomisine yarattığı katma değeri büyütmek, en iyi noktaya getirmek olurdu. Telekomun tekel durumunu hızla kırardım. Telekom sektörünü rekabete açardım. Anti-tekel önlemlere öncelik verirdim. Telekomu parçalara ayırır, ağırlıklı olarak halka arzla satar; kamu ağırlığı kalırsa da bir farklı modele geçerdim. Aycell macerasına hiç başlamaz Avea'yı ise TT'den ayırırdım. İletişim omurgasını ayrı bir şirkete bırakır, bu şirkete alternatif telekom operatörlerini ortak alırdım. Ve omurganın işletmesinin uzman bir şirkete devrini düşünürdüm. Rekabetin omurga üzerindeki katma değerli hizmetlerde yapılmasını teşvik eder, omurga hizmetlerini olabildiğince ucuza gerçekleştirmeyi hedeflerdim.
Yabancı özel tekele hoş geldiniz! Bir sürpiz olmazsa önümüzdeki birkaç ay içinde yabancı özel tekelle yaşamaya başlayacağız. Yeni fiili tekelin hakim durumunu kendi lehine kullanmasını beklemek insan davranışlarına uygundur. Siyasal iktidar, RK ve özellikle TK yabancı özel tekelin oluşmasına göz yumuyor. Türkiye basını ve kamuoyu bilişim STK'larının çığlıklarına kulağını kapamayı tercih ediyor. Yağmurdan kaçarken doluya tutulma bir atasözümüzdür. Yanılmış olmak dilekleriyle... MUSTAFA AKGÜL: Prof. Dr., Bilkent Üni.