Editörün notu -XXXI

-
Aa
+
a
a
a
""

Dinleyici Destek Projesi 30. yıl özel yayınının ikinci gününü tamamladık. Özel konuklarla, dinleyicilerimizin, dostlarımızın sevgisini, dayanışmasını yeniden hissettiğimiz dört saatlik yayının sonunda, 13 Kasım 1995’te radyoda ilk çaldığımız türküye döndük. Neşet Ertaş’tan dinledik: “Kendim ettim, kendim buldum.”

Elbette, ülkede olan biten, dünyada batan çıkan derken, “coşkuyla” geçmiyor günler. Sanırız hiçbirimiz için. Ama itiraf etmek gerekir; bazı anlarda, dirayetin kendisine bile çok heyecanlanıyoruz. Sırf varlığına.

Yani… Daha neşeli, odalarımızdaki fillerden pek bahsetmediğimiz bir alan tasavvur ettik hep, evet. Ama işte...

Biliyorsunuz, sizi kutlamaya çağırırken de söylemiştik: Modern tarihin en ürkünç dönemlerinden birinin içinden geçmekteyiz. Bütün dünyada bilimin, doğrunun, hakikatin yerini akıl almaz yalanlar, şiddet propagandaları ve bizzat şiddet almış durumda. Zaman-mekân, doğru-yanlış kavramları tümden tersyüz olmuş durumda.

Ömer Madra destek projesi yayının son saatine girerken eli arttırdı; “Boğazımıza kadar batırıldığımız bir çukurda hissediyoruz kendimizi artık.”

 

İşte bizler de bu karanlık çukuru gözlerden gizleyen yalanlar perdesini yırtıp atmak için elimizden geleni yapma gayreti içindeyiz. Bugün medyanın büyük ölçüde tekelleştiği, eleştirel seslerin acımasızca bastırıldığı bir dönemde, sözün ve müziğin özgürce dolaşabileceği bir serbest alan yaratmaya devam edebilmek bizler için hem zor hem de bir o kadar kıymetli.

Ceylan Ertem de uzun yıllardır böyle düşünenlerden, günün ilk konuğu oydu. Dinleyicilerimize Bülent Ortaçgil’den bir şarkı armağan etti : “Arif anlar, Arif olmayanlar da var. Arif anlar ama bir başka…” Hemen ardından Orçun Sünear’a bağlandık. “Dün gibi Açık Radyo’nun kurulması.” dedi, “30 yıl geçmiş ama hiç öyle gibi değil. Yaşadığımız hayattan pişmanlık duymadığımız için.”

Günün son konuğu, Pelin Esmer. Ya çok sevdik bu cümleyi! Hatta günün sözü yaptık. Dedi ki: “Karamsar olmamak için hiçbir sebebimizin olmadığı, umutlu olmanın naiflik olarak algılandığı bu dünyada, ‘bu aslında öyle de değil’ gibi hissettiriyorsunuz bana.”

İşte tüm bunları, her şeyi konuşalım, açık açık.

Dün de böyleydi, 12:00’den sonra da özel programlar sürüyor. Bu hafta Sakat Muhabbet, Açık Radyo’nun otuzuncu, kendi üçüncü yaşını özel bir konukla kutluyor: bir dönem Traji Trafikten Beşeri Trafiğe programını yapan Yeşim Ayöz’le, 70’lerin popüler şarkısı Çık Ortaya ile başladı program, “her şeyi konuşalım gel de açık açık” diyerek geçmişe uzandılar. Açık Dergi’de ise konumuz ödüllü bir belgesel Roman Gibi oldu, yönetmen Tayfun Belet ve yapımcı (aynı zamanda çok kıymetli dinleyicimiz ve destekçimiz) Nur Deriş ile mikrofonu paylaştık. Türkiye basın tarihinin en karanlık olaylarından biri olan Tan Matbaası Baskını’yla hafızalara kazınan Serteller’in yaşam mücadelesini ve bağımsızlık davasına tutkularını konuştuk.

Sevgiyle, yüksek sesle, birlikte,
Apaçık Radyo ekibi.