Ömer Madra ve Özdeş Özbay Açık Gazete'de Ukrayna ve Rusya arasında çıkan savaşı yorumladı ve savaştan gelişmeleri aktardı.
(24 Şubat 2020 tarihinde Açık Gazete programında yayınlanmıştır.)
(Bu metin hızlıca hazırlanmış bir ses kaydı deşifresidir, nihai biçiminde olmayabilir.)
Ömer Madra: Merhaba herkes, Açık Radyo burası, 95.0, acikradyo.com.tr ve Açık Gazete başladı. Bendeniz Ömer Madra; Özdeş Özbay ve Feryal Kabil'den oluşan ekiple birliktesiniz.
Ömer Madra: Merhaba herkes, Açık Radyo burası, 95.0, acikradyo.com.tr ve Açık Gazete başladı. Bendeniz Ömer Madra; Özdeş Özbay ve Feryal Kabil'den oluşan ekiple birliktesiniz.
Özdeş Özbay: Günaydın.
Feryal Kabil: Günaydın.
ÖM: Bugün açılış parçamızı çalmıyoruz, çünkü çok önemli halde haber var. Savaş başladı; Rusya, Ukrayna'ya saldırıda bulundu. Takip etmeye çalışacağız, bütün gün boyu da sürebilir. Başkent Kiev'de ve Rusya'nın Kharkov şehrinde, Rusya Başkanı Putin de söyledi ki bir operasyon başlatıyoruz, Ukrayna'yı askerden arındırmak gerekçesiyle. Demilitarize etmek… Rus güçleri Ukrayna’ya Rusya'nın Başkanı Vladimir Putin'in emirleri üzerine özel bir askeri operasyon başlattı bu sabaha karşı ve dünya liderlerinden de uyarılar geliyor (Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de dahil olmak üzere). Avrupa'daki en büyük savaş olabilir, 1945’ten bu yana deniyor. Yani Putin'in kısa bir televizyondaki açıklaması var, Ukrayna saatiyle yaklaşık sabaha karşı 5’te ve belli başlı Ukrayna şehirlerinden patlamalar geldiği de belirtiliyor, başkent Kiev de dahil. Bu saldırıyı da meşru kılmak için Putin şunu söylemiş; “Rusya'ya karşı bir düşmanlık ruhu yaratılmak isteniyor, bizim tarihi topraklarımız üzerinde ve biz de bunun üzerine bir karar aldık, özel bir askeri operasyon yürütme kararı aldık” demiş. Son derece çarpıcı bir açıklama. Tamamen bir yalan habere, Kremlin propagandasına dayanıyor: o da Ukrayna'nın Nazilerden arındırılması, denazifikasyonu ve askersizleştirilmesi, demilitarizasyonu. Bu da yani, şöyle bir iddiaya dayanıyor -hiçbir dayanağı yok - Kiev hükümetinin, Ukrayna hükümetinin aşırı sağcılar tarafından yönetildiği iddiasıyla.
ÖÖ: Faşizme karşı mücadele ediyorlar.
ÖM: Evet, yani hakikat sonrası dünyanın bundan daha tuhaf bir açıklaması yani net bir açıklaması olamazdı. Dünyayı faşizmden kurtaracağız diyorlar, yani evet, dünyada Ukrayna'dan başlayarak askersizleştirme ve nazifikasyonunu durduracağız diyorlar. “Ukrayna'yı işgal etmek niyetinde değiliz” demiş Vladimir Putin ve diğer ülkelere de tüyler ürpertici bir uyarıda bulunmuş. Bu haberi, Julian Borger Washington'dan, Andrew Rose Moskova'dan, Luke Harding ve Emman Graham-Harrison da Kiev'den bildiriyorlar. Bir bileşik haber bu, bileşik imzalanmış, Guardian’da yer alıyor. “Ukrayna'yı işgal etmek gibi bir niyetimiz yok.” demiş Putin.
ÖÖ: Ayrıca Ukrayna kendi yöneteceği hükümeti özgürce seçebilir de demiş.
BARIŞA BİR ŞANS VERİN
ÖM: Yani çok kaygı verici gelişmeler olduğunu bir kere daha söylemeliyiz. “Buna dışarıdan müdahale etmeye kalkacak olan kimse varsa uyarıyorum.” demiş, “Dışarıdan müdahaleye kalkarsanız tarihte görmüş olduğunuz herhangi bir şeyden daha büyük sonuçlarla karşılaşacaksınız.” demiş. Tüyler ürpertici bir açıklama bu. “Bağlantılı bütün kararları da aldık.” demiş, “İnşallah beni işitiyorsunuzdur.” diye de eklemiş Putin. Putin konuşur, ilk patlama sesleri de gelirlerken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de acil toplantıda. Tabii işin daha da tuhaf kafkasal tarafı da şu; Güvenlik Konseyi’nin başkanlık görevi Rusya'daydı. Yani bu toplantıda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres direkt bir konuşma yapmış, doğrudan doğruya hitap etmiş Putin'e: “Başkan Putin, Ukrayna'ya askerlerinizi saldırtmaktan vazgeçin.” demiş ve John Lennon’ın unutulmaz şarkısının sözlerini tekrarlamış ve “Give Peace a Chance” demiş, yani barışa bir şans verin demiş. “Zaten şimdiden çok fazla sayıda insan öldü.” demiş. Bu arada Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden'dan bir yazılı açıklama var: Bütün dünyanın, yeryüzünün bütün ülkelerinin, bütün dünyanın duaları bugün, bu akşam demiş -saat akşam orada- Ukrayna halkıyla beraber. Onlar hiçbir tahrik olmadan ve haklı bir sebebe dayanmayan bir saldırıya uğradılar. Rus askeri orduları tarafından, askeri güçleri tarafından, demiş ve şöyle devam etmiş Joe Biden; “Başkan Putin daha önceden hesaplanmış bir savaş yolunu seçti. Bu felaket sayıda insan hayatına mal olacak ve insan ıstırabına yol açacak” demiş. “Bu saldırının getireceği ölümlerden ve yıkımlardan sadece Rusya sorumludur. Amerika Birleşik Devletleri ve onun müttefikleri birleşik ve kararlı bir şekilde cevap vereceklerdir” demiş. “Dünya Rusya'dan hesap soracaktır.” demiş. Yani şöyle başladı diyor haberde, bütün sahnesi şöyle kurulmuştu saldırının; perşembe akşamı, Rusya'nın kontrolündeki, Ukrayna'nın doğusundaki iki bölge Donetsk ve Luhansk…
ÖÖ: Donbass bölgesi diye geçiyor.
ÖM: Doğu Ukrayna'da yer alıyor bunlar. Resmi bir talepte bulunmuşlar onların liderleri Moskova'ya, “Bize askeri yardımda bulunun.” demişler. “Bu Ukrayna Silahlı Kuvvetleri bize saldırıda bulunuyor” demişler Donetsk bölgesindekiler, işte Luhansk... Ve orayı yönetenler “Bize yardım edin.” demişler, "Ukrayna Silahlı Kuvvetleri bize saldırıda bulunuyor ve sivil kayıpları önlemek için ve Donbass bölgesinde insani felaketi önleyin". Bu çağrıyı alınca -tırnak içinde kullanıyorum “çağrı” kelimesini- Rusya da harekete geçmiş anlaşılan. Halbuki buna cevap olarak Ukrayna'nın Başkanı Vladimir Zelinski de bir video konuşması yapmış ve Rusya halkına hitap etmiş yardım için “Önce Putin'le konuşmak istedim, başaramadım.” demiş. Tam savaş durumları oluyor gerçekten yani, savaş filmlerinde binlercesini gördüğümüz şeylerin gözümüzün önünde cereyan ettiğini görüyoruz. Bu benim yorumum. "Rusya Başkanı, Başkanınız Putin'le görüşme talebim başarılı olamadı, onun için size hitap ediyorum.” diyor Vladimir Zelinski ve soruyor Rus halkına: “Ruslar savaş istiyor mu?”. “Bu sorunun cevabını çok öğrenmek isterdim, ama cevap sizde, size kalmış.” diye konuşmuş ve arkasından da şöyle eklemiş: “Ülkeyi savunmaya kararlıyım. Eğer herhangi birisi sizin topraklarınızı elinizden almaya kalkarsa topraklarınızı, özgürlüklerinizi, hayatlarınızı, çocuklarınızın hayatını, yani bizim topraklarımızı, bizim özgürlüklerimizi, hayatlarımızı ve çocuklarımızın hayatını elimizden almaya kalkarlarsa biz bunları savunacağız, saldırarak bizim yüzlerimizi göreceksiniz, saldırırken sırtlarımıza değil, sadece yüzlerimizi göreceksiniz. Arkamızı dönmeyeceğiz.” demiş. Son derece dramatik, hatta trajik diyebileceğim bir tırmanma oluyor. Moskova ikinci büyük askeri silah girişiminde, yani saldırıda bulunuyor Ukrayna'ya. Ülke Sovyetler Birliği'nin, o zamanki adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden bağımsızlığını 1991’de Soğuk Savaş'ın bitiminde kazandıktan bu yana ikinci saldırısı oluyor. 2014’te, hatırlanacağı üzere, Vladimir Putin, Kırım takım adasını ele geçirmeleri için askerlerine, gizli askerlerine emir vermişti ve ilhak etmişlerdi Kırım'ı. Hatırlanacağı üzere 2014’te ve dünyanın da buna karşı tepkisiz kalmış olduğu rahatlıkla söylenebilir. Evet, bu da çok masif, şimdi bu saldırıya ek, büyük de bir siber saldırı da olmuş Ukrayna'nın bankalarına, bakanlıklarına bir çeşit hibrit savaş da cereyan etmekte kargaşa olsun diye.
ÖÖ: Aslında dün gece geç saatlerde başladı bu, bahsettiğiniz özellikle bu internet saldırısı. Fakat dün geceden itibaren sürekli olarak bir olağanüstü hal durumu vardı zaten. Sabahın çok erken bir saatinde Birleşmiş Milletler’in toplantısı da muhtemelen bu yüzdendi. Dün gece, mesela Guardian gazetesiende "Rusya, birliklerini %100 bir işgal için hazır pozisyonuna getirdi" diye Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı'ndan bir açıklama vardı - gece 11 gibi gelen bir açıklamaydı bu. Yani herkes diken üstündeydi, “Şu anda işgale hazırlanıyorlar.” deniyordu en son duyuruda, ama bunu geçtiğimiz 10 gün içerisinde çok sık yaptığı için tabii Amerika Birleşik Devletleri, biz de biraz şüpheyle yaklaşıyorduk bu haberlere. Hatta dün gece yine Ukrayna olağanüstü hal ilan ettiğini duyurmuş, ama bunun onaylanması gerekiyordu. Bu da onaylandı, 30 günlük bir olağanüstü hal ilan edilmişti Ukrayna Devleti tarafından. Independent Türkçe'de ise Donbass'ta zaten son iki-üç gündür 2000’in üzerinde ateşkes ihlali yaşandığı, yani çatışma yaşandığını söyleniyor, çeşitli patlamalar zaten oluyor deniyordu. En son zaten Putin bu tarz herhalde çatışmaları bahane etmiş olacak ki Donbass'a tank ve askeri birlikleri gönderdi ama gelen haberler ülkenin çok farklı yerlerinde, güneyindeki Kiev’de vesairede patlamalar olduğu yönünde.
ÖM: Evet, her tarafta patlamalar…
ÖÖ: Ama nereler vuruldu şu anda, bilinmiyor. Askeri altyapı olduğu tahmin ediliyor şu ana kadar, ama böyle bir durum var.
UKRAYNA'DA HALK SİLAHLANIYOR
ÖM: Evet, Putin'in, Ukrayna sınırlarına yığmış olduğu askerlerin sayısı 190 bin olduğu hesaplanıyor - bu muazzam bir sayı tabii. Avrupa liderleri de mekik diplomasisi diyemeyeceğim - diplomasi de değil - ama mekik dokurlarken Kiev'le Moskova arasında bir diplomatik çözüm arıyorlar diyor, Guardian’ın haberinde. Bu arada Boris Johnson da, Britanya Başbakanı da “Kanlı ve uzamış bir çatışma olacak” diye bir uyarıda bulunmuştu. Yani, Soğuk Savaş'ın sonundan NATO'nun kökünde bulunan, yani eski Sovyetler Birliği dağılırken NATO’nun içine doğru uzayan kanlı ve uzatılmış bir çatışmadan bahsetmişti ve sadece Ukraynalılar için değil, Ruslar için de ve özellikle de genç Ruslar için de demişti ta 20 Şubat'ta yaptığı bir açıklamada: “İnsanların bunu anlaması gerekir. Muazzam insan hayatına bedel olacak, mâl olacak bu. Yalnız Ukraynalılara değil, Ruslara ve genç Ruslara da” demişti. Ukrayna'nın yönetimine bakılacak olursa öncelikle Batılı liderlerden gelen uyarılar konusunda tereddütteydi, ama işte senin de dediğin gibi sonunda bir olağanüstü hal ilan etti ve 36 bin yedek askeri de göreve çağırdı.
ÖÖ: Evet, 18 ile 60 yaş arasında değişen yedek personelini silah altına almaya başladı dün akşam saatlerinden itibaren aslında. Azami görev süresinin bir yıl olacağını belirtiyordu, ama öte yandan bu olağanüstü hal ilanının yanı sıra dün ilginç haberler de vardı; sivillerin silahlanmaya başladığı haberleri vardı, yine Guardian'da böyle geniş bir haber söz konusuydu, televizyon kanallarında da var. Özellikle silah satan mağazaların önünde büyük kuyruklar
ÖM: Evet, çok acayip Kiev'den bir haberiydi bu da. Kadınlar bile poz veriyorlar mesela. Yarı otomatik silahlarla görülmemiş, dehşet verici fotoğraflar da vardı. Gençlerin de böyle parklarda filan, Ukraynalıların, açık parklarda silah talimi yaptıklarını gösteren fotoğraflar da vardı.
ÖÖ: Evet, bundan sonra bu OHAL kapsamında zaten her türlü sosyal etkinlik, işte mitingler, politik gösteriler, konserler, spor etkinlikleri vesaire, bütün bunlar kısıtlandı; yani OHAL kararı altında özel izin alınması gerekiyor bu tarz etkinlikler için. İnsanların mağazalara ve marketlere tabii koştuğu söyleniyordu dün akşam saatlerinden itibaren. Yani aslında savaş dün gece saatlerinde gelmekteydi, bunun ön belirtileri vardı.
ÖM: Evet, bu sözünü ettiğin haber gerçekten çok etkileyici, çarpıcı hem görüntüler hem de yapılan mülakatlar açısından çok, ilk şeyler taşıyordu. Bir tanesini aktarmaya çalışayım. Bu yoğun silahlanarak şey yapan gençler arasında filan yapılmış konuşmalar var, silah kuyruklarına giren filan. Alex diye soyadını vermeyen bir kumarhane yöneticisi varmış, 23 yaşında genç biri, “Ben babam için, müthiş bir avcıdır zaten, babam için bir tane keskin nişancı silahı satın alıyorum, gayet sakinim” demiş, “Ukrayna'da zaten silahlar gayet popülerdir, sevilir. Okulumuzda, sınıflarımızda ders alıyoruz ‘Nasıl vurulur’ diye. Babamın zaten bir silah mühimmat deposu, koleksiyonu var. Bunu ona hediye olarak aldım, götüreceğim.” demiş. “Peki Rus askerleri gelmezse ne yaparsın?” diye sormuşlar. “E o zaman biz halk olarak onları geri vuracağız.” demiş. Böyle bir konuşma da yer alıyordu senin sözünü ettiğin Luke Harding'in Kiev'den yaptığı haberde. Ruh hali bu şekilde.
ÖÖ: Zaten Ukrayna Parlamentosu birkaç gün önce sivillerin silahlanmasını, ağır silahlar elde edilmesini yasalaştırmıştı. Onun ardından da zaten böyle bir satış dalgası başlamış, özellikle ağır silahlara yönelik. Şimdi, mesela bu bu haberde alan sniper alan bir sivil vardı. Gerçi kendisi emekli askermiş ama “İyi bir dürbünü olan sniper alacağım ben, uzak mesafeden vurabilmek için ve Amazon'dan da drone söyledim, ama henüz gelmedi.” demiş. Onlar da artık tabii üzerine bomba koyup bir tür, işte bombalı saldırıda vesairede de kullanılabiliyor.
ÖM: Evet, yani işin çığırından çeşitli açılardan çıkmış olduğu görülüyor yani ve şunları da ekleyelim hemen daha ilk yarım saatin içindeyken; bir kez daha hatırlatalımü Rusya'nın saldırısıyla savaş başlamış durumda. Rusya Ukrayna'ya saldırdı ve komşusunu demilitarize edeceğini, askersizleştireceğini söyledi ve Kiev'de de, Ukrayna'nın başkenti Kiev'de ve Kharkov'da ikinci büyük şehrinde operasyon başlattık, diyorlar ve patlamalar duyuluyor, son haberlerden bunlar geliyor. Dünya liderleri de -başta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olmak üzere- barışa davet ettiler. Son derece kritik bir durum var, sivil halkın da silahlandığı haberleri geliyor. Rusya'da bazı şehirlerde, metro duvarlarına da yazılama yapılmış oldu “Barışa şans”, “Barış gelsin istiyoruz” filan
ÖÖ: “Savaşa hayır” yazılamaları… Bu herhalde bugün verebileceğimiz tek güzel haber olacaktır. Çok fazla yaygın olduğunu söyleyemiyor olsak da Rusya gibi oldukça otoriter, yani muhalif olanın tek başına… Hatırlarsınızi iklim için eylem yapan tek başına bir aktivist vardı, onun bile fotoğrafları, iklim değişimine karşı bir pankartla otururken etrafında elli kadar polis vardı hiçbir yere gitmesin diye. Koşulların bu kadar ağır olduğu, muhaliflerin…
ÖM: Arshak Makichyan, evet.
ÖÖ: Evet, muhaliflerin, işte hatırlarsanız, en son Navalny zehirlenmişti, şu anda da hapiste zaten, Rusya'da iyileştikten sonra da hapse gönderildi. Ukrayna'nın eski başkanı Rusya karşıtı bir başkandı, onun da zehirlendiğine şahit olmuştuk geçtiğimiz yıllarda. Yani böyle bir ülkede sokaklara şu anda “Savaşa hayır” diye yazmak çok büyük cesaret tabii ama az yerde de olsa birkaç böyle yazılama yapılmış yer de sosyal medyada da paylaşılmıştı, “Rusya'da da savaşa karşı ses çıkıyor” diye. Bu arada, az evvelki haberde bahsetmiştiniz, silah almaya giden bir gencin “Bize zaten okullarda atış yapmayı öğretiyorlardı.” Dediğini, bu 2014 yılındaki Kırım'ın ilhakının ardından getirilmiş bir uygulamaymış Ukrayna'da. Bütün kız ve erkek çocukları -herhalde ortaokul seviyesinde olsa gerek- atış eğitimi alıyormuş her an savaşa hazır olmaları için. ÖM: Evet, yani pompalı tüfekler filan satın alıyorlar. Acayip mülakatlar yapılmıştı senin sözünü ettiğin şeyde, başarılı bir araştırmacı gazetecilik örneği göstermiş Luke Harding, böyle gayet kararlı ifadeli orta yaşlı kadınlar filan nişan alırken, silahlarını gökyüzüne kaldırırken filan gösteriyorlar. Bayağı ağır bir durum var. Öte yandan, zaten senin de sözünü ettiğin hazırlıkları Putin direkt ve dürüst bir diyaloğa açık olduğunu söyleyerek “Diplomatik çözümlere hazırız, en karmaşık problemleri çözmeye hazırız” derken, hani bunu söylerken bir yandan da yani artık hiç kimseyi şaşırtmayan, sadece benim gibi safları şaşırtmaya hâlâ devam edebilecek ikiyüzlülük örnekleri vererek ve baba vatanı koruma günü diye bir şey var, onu savunma gününde de “Bütün ordumuz son derece hazır, biz barışı istiyoruz, açık ve direkt dürüst bir diyalog istiyoruz.” deyip, “Ama Rusya'nın çıkarları ve vatandaşlarımızın güvenliği bizim için tartışma konusu değildir.” demişti. Aynı konuşma içinde hem diyalog, açık ve dürüst diyalog hem de “Anavatanın çıkarlarını korumak sonsuza kadar bizim işimizdir.” diyor. Fakat ondan sonra da Moskova'da 21 Şubat'ta Donetsk ve Luhansk’ı iki bağımsız cumhuriyet olarak tanıdılar onları, cumhuriyet olarak ayrıldı, onları bağımsız ilan etti, tanıdı ve uzun, tehdit edici bir konuşma yaparak da Ukrayna'nın bir devlet olmadığını söyledi -bunun altını sen dün çizmişti- “Ukrayna diye bir devlet yoktur, bir tarihi hatadır”.
ÖÖ: Evet, Boşevikleri, Lenin'i suçlamıştı. Hatta dün vaktimiz olsaydı ben Lenin'in o yazısını da bulmuştum, ona da yer verecektik ama artık biraz geçti.
ÖM: Ben de okuyup biraz hayretlere de düşmüştüm. Son, geçen sene de aslında bir deneme kaleme almış Putin -onu bilmiyordum ben- Ukrayna'yla Rusya'nın aslında tek bir halk olduğunu, tarih tarafından yapay bir şekilde bölünmüş olduğunu söylüyor. Tarihçiliği de var herhalde.
ÖÖ: Ukrayna halkıyla Ruslar etle tırnak gibiyiz de demiş mi?
ÖM: Ukrayna ordusu 2014’te çökmüştü Rusların ağır ateşi altında ve büyük stratejik Donetsk bölgesindeki Debaltseve şehrinde de bayağı kayıplar vermişlerdi ama bununla birlikte Ukrayna komutanları “Şimdi askerlerimiz 8 yıl öncesine göre daha iyi donanımlı ve çok daha profesyonel ve motivasyonu çok daha yüksek” demişlerdi ve büyük, kanlı ve uzun bir gerilla savaşına hazırlandırıldığı söyleniyor. Bu da bir başka tarihin garip cilvesi diye niteleyeceğimiz bir şey. Yani neresinden bakılsa da çok çeşitli bakımlardan trajik, dramatik ötesi bir durum var.
ÖÖ: Bu arada bu, şu anda biliyorsunuz, Birleşmiş Milletler olağanüstü bir toplantı halinde; burada Rusya'nın temsilcisi Vasiliy Nebenzya'da bir konuşma yapmış ve “Uluslararası yasalardan gelen bir haktır Rusya'nın yaptığı.” demiş, öz savunma diyor, “Self-defence” diye meşrulaştırmış bu girişimi. “Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. maddesi uyarınca kendimizi savunuyoruz.” demiş ve bu nedenle Donbass’a Rusya askerlerinin girdiği, bunun bir öz savunma olduğu ve esas agresif tarafın Ukrayna olduğunu söylemiş yani.
ÖM: Evet, yani Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51. maddesi uluslararası hukuk açısından da en çok tartışmalı olan maddesidir.Yani ben sınavlarda da bu sorunun, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde, en çok gelen önemli sorulardan bir tanesi buydu.
ÖÖ: Öyle mi?
ÖM: 51. maddeyi derlerdi, işte bir kez daha tarih tekerrür ediyor. Kendini savunma gerekçesiyle saldırıya imkan veren maddesi işte 51. maddesi Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın ve çok ciddi bir sorun var Kiev'de bütünüyle şu anda. Yani bir dakika önceki habere bakıyoruz, Hava savunmasıyla ilgili bütün sirenler çalıyormuş. Raporlarla devam edeceğiz. İlk yarım saati bu korkunç savaş haberleriyle doldurmaya çalıştık. Sizlere son dakika haberlerini vermeye çalıştık. Türk Hava Yolları bütünüyle Ukrayna uçuşlarını durdurmuştu zaten, Ukrayna ile Türkiye arasında, buradan oraya oradan buraya gelenleri. Bu arada Rusya Büyükelçiliği de dün bayrağını dahi toplayarak bütün büyükelçilik çalışanlarıyla birlikte terk etmişti. Böyle de ilginç bir haber vardı. Bayrağını bile aldı Rus diplomatlar, diye. Demek ki bu sebepleymiş.
ÖM: Evet, böyle Türkiye'nin de durumu çok kritik tabii bu şekilde, iki arada bir derede kalmış durumda; Ukrayna'yı da destekliyor
ÖÖ: Ama Rusya'yı da destekliyor.
ÖM: Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da o tarz konuşmalar yapmıştı. Yani Rusya'yla da çok derin bağlarımız var ama Kırım da önemli filan demişti. Zor bir durum var, çok zor bir durum var yani.
ÖÖ: Bütün bu savaş haberlerinin ortasında en büyük derdimiz olsa gerek, borsalar düşüşle başlamış güne. Hemen haberlerde birinci sıradaydı. Asya borsaları %2-3 düşmüş, ekonomi üzerinde böyle bir etkisi olmuş. Varil başına petrol fiyatları da 100 doların üzerine çıktı hemen bu sabah saatlerinden itibaren, BBC Türkçe'nin canlı anlatımında var bu da.
ÖM: Ve evet, en önemli şeylerden bir tanesinde hemen ekleyelim; bu burada da kalmayabilir. Özellikle de yeryüzünü, belki de kainattan silebilecek kadar büyük bir tehlike de var: Nükleer savaş riski de yükselmekte. Bu konuda Uluslararası Doktorlar Derneği var, nükleer savaşın önlenmesi için bir kuruluş. Bayağı ciddi bir şekilde bilim insanları uyarıda bulundular; “Bütün dünyada nükleer bir felaket olabilir.” dediler. Belki ona da birazdan biraz daha ayrıntılı değinme fırsatı buluruz, çünkü Democracy Now!’da vardı, Dr. Ira Helfand’la yapılmış, derneğin eski başkanıyla yapılmış bir röportaj. Nükleer savaşının önlenmesi ve sosyal sorumluluk alan fizikçiler ve doktorlar kuruluşlarının başında idi. Akılalmaz rakamlar veriyor gelecekte bizi bekleyen tehlikeler konusunda. Moral bozmak için değil ama bunlar da birer gerçek. Yani Avrupa Birliği bir yandan Rusya'ya yaptırımlar da kabul ediyor. Çok yükselen bir şey var. Avrupa İstikrarı İnisiyatifi diye bir kuruluş var, o da Avrupa Konseyi'nin yeni kararlar alıp bütün ticareti filan durdurmasını talep ediyor. Rusya'yı atın Avrupa Konseyi'nden yeni bir soğuk savaşın başlamasına izin vermeyin, diye böyle ilginç bir durum var.
DÖRT BİR YANDAN AÇIKLAMALAR
ÖM: Ukrayna'ya başlatılan büyük saldırıdan bahsediyoruz. Yalnızca ondan konuşmak durumundayız esas itibariyle. Rus tankları da orada ve ayrıca BBC muhabirinin bildirdiğine göre Kiev'de sirenler çalmaya başladı. Son dakikada bütün BBC'nin Kiev’deki muhabiri ilk siren seslerinin duyulmaya başladığını söylemiş. BBC'nin yüzün canlı yayınında da duyulmaktaymış ve 08:05 itibariyle verilen bir son dakika haberinde Rusya'nın füze saldırıları başlattığı da -Reuters'ın aktardığına göre- söyleniyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelinski de ülkeye yönelik füze saldırıları olduğu haberlerini doğrulamış. Altyapılarına, ülkesinin altyapısına ve sınır muhafızlarına da füze saldırıları düzenlediğini söylemiş. Yani bir yandan siber saldırı var, bir yandan tanklar var, bir yandan füze saldırıları var. Durum son derece kritik ve kötüye doğru da gidiyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelinski de Ulusal Güvenlik Konseyi’ne sıkıyönetim çağrısı yapmış. Bu da saat 8’e doğru gelen bir haber. Konseyin de bu konuyu karara bağlamak için acil bir toplantı yapması bekleniyormuş. Biraz önce de söyledik, Türk Hava Yolları bütün Ukrayna seferlerini iptal edildiğini de duyurdu. Bilal Ekşi, Türk Hava Yolları'nın yeni genel müdürü bütün Ukrayna seferlerinin iptal edildiğini duyurmuş hava sahasının kapatılması sebebiyle ve hem Boris Johnson'dan hem Joe Biden'dan da açıklamalar var. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden, Ukraynalı mevkidaşı Vladimir Zelinski'yle konuşmayı yeni bitirdiğini söylemiş, saat 08:20 verilen bir haber itibariyle. Zelinski’nin kendisine Ukrayna halkının yanında olmaya çağırdığını belirtmiş Joe Biden. G7 liderleriyle görüşeceğim, G7 ülkelerinin liderleriyle ve Amerika Birleşik Devletleri, müttefiklerimiz ve ortaklarımız Rusya'ya ağır yaptırımlar uygulayacak demiş. Bunların ne olduğunu söylememiş. Bu sabah görüşecekmiş. Yani “Ukrayna'ya ve Ukrayna halkına destek ve yardım vereceğiz.” demiş. Senin de söylediğin gibi petrol fiyatlarının da varil başına 100 doların üzerine çıktığı haberleri de var. Boris Johnson da “Britanya ve müttefiklerimiz kararlı bir şekilde yanıt verecek.” demiş. “Ukrayna'ya yönelik bu sebepsiz saldırıyı başlatacak kan dökme ve yıkım yolunu seçti” demiş Twitter mesajında. Halka da “evde kalın” çağrısı var Ukrayna Devlet Başkanı Zelinski'den. Yani silahları almalar, kuyruklar bitti herhalde. Şimdi, sükunete çağırmış, “evde kalın” demiş. “Biz güçlüyüz, herkesi yeneceğiz, çünkü biz Ukrayna'yız.” demiş. O da öyle bir durum. Nasıl bir gelişme olacağını yakından takip etmek de kolay değil. Çeşitli haberleri, Guardian, BBC ve bazen New York Times’a da bakmaya çalışıyorum.
ÖÖ: Evet, ben biraz sosyal medyayı da takip ediyorum. Ukrayna'dan bildiren, video görüntüleri paylaşan gazeteciler var. Savaş muhabirleri var. Özellikle Kiev'den, mesela patlamaların olduğu bölgelerden videolar paylaşıyorlar ve yolların kenarlarında patlamayan bombalar var. Nereden ne şekilde atıldığı belli değil. Havaalanlarının yanmakta olduğuna dair görüntüler var. Bunlar askeri havaalanı mı, sivil havaalanı mı, ona dair bir… Ha uluslararası havaalanı, Kherson Havaalanı demiş, dumanları tütüyor. Oraya da belli ki atış yapılmış. Böyle sahneler yaşanılıyor bir yandan. İlginç olan haberlerden bir tanesi Thomas Van Linge, Hollandalı bir gazeteci, savaş muhabiri Kiev'den bildiriyor; Polonya sınırınIN 80 kilometre yakınına bomba düştüğünü söylüyor, oradan bir patlama haberi var diyor. Bunun önemi şu; Polonya alenen NATO üyesi tabii. Dolayısıyla NATO topraklarına da gidiyor. Bunun 80 kilometre ötesine kadar geldi atışlar, diyor.
ÖM: Evet, yani nasıl gelişmeler takip edeceğini de belirtmek imkansız. Mesela Ukrayna ordusundan bir açıklama var; 08:29’da Ukrayna ordusundan bir açıklama var. O da Odessa kentine Rus askerlerinin girdiğine dair haber vardı, “Bu yalan” demişler. Odessa'ya girmişse zaten denizden gelmesi lazım. Odessa daha güneyde, deniz kenarında bir yer. Dolayısıyla biraz ilginç olur oradan Rus askerlerinin girmiş olması zaten.
ÖM: Ama tabii, malum yani bir sürü Karadeniz'den de…
ÖÖ: Patlama var bu arada.
ÖM: … geçen gemiler ve denizaltılar filan da vardı malum.
ÖÖ: Evet. Bu gazeteci Gulsum Khalilova, şimdi sosyal medya hesabı üzerinden bir harita yayınladı, Ukrayna'nın nerelerinde patlama olduğuna dair. Gerçekten hemen hemen her yerinden patlamalar var, Odessa'da da patlamalar var. Burada deniz kuvvetlerinden de gelmiş olabileceği söyleniyor atışların. Bunun dışında en güneyindeki Moldava sınırına daha yakın tabii Odessa, bunun ötesinde Polonya sınırı yakınlarında, demin bahsettiğim gibi Lodz, Ivano-Frankivsk gibi yerlerde patlamalar olmuş. Kiev'de çok sayıda patlama olduğuna dair burada veriler var, ama çoğunluğu bu Donbass bölgesinde tabii gerçekleşmiş; Donetsk ve Luhansk bölgesinde.
ÖM: Evet yani şey de tuhaf değil mi, şimdi Joe Biden'ın, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın en önemli açıklaması, “Ukrayna Devlet Başkanı Zelinski’yle konuştum ve şiddetle, kuvvetle kınadım. Desteğimi yineledim ve gereksiz, gayri meşru saldırılarını kınadım” diyor. Güzel. "Bugünkü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısı da başta olmak üzere uluslararası alanda yapılacak kınamalar konusunda da bilgi verdim Zelinski’ye" diyor. Yalnız şöyle bir şey, "şimdi benden" diyor, "dünya liderlerini Putin’in alçakça saldırısına karşı açıkça karşı çıkmaya ve Ukrayna halkına destek vermeye çağırmamı istedi. G7 liderleriyle bunu görüşeceğim. Bugün G7 liderleriyle, Birleşmiş Milletler'le de görüşeceğim" diyor, fakat Birleşmiş Milletler de Güvenlik Konseyi'nin başında görevli olan Rusya. Yani bunu değiştirmeleri lazım öncelikle. Oradan bir kınama çıkarması imkansız.
ÖÖ: Ayrıca Çin ve Rusya zaten bu kararları veto etme hakkına sahip beş ülkeden ikisi.
ÖM: Ve üstelik de başkanlık da Rusya'da. Dolayısıyla oradan herhangi bir şey, Rusya aleyhine bir şey çıkması, çıkabilecek bir karar… Çıkabilir, ama başta Rusya olmak üzere veto yiyecek. Belki de senin de dediğin gibi Çin'den de. Yani bir yandan Rus tankları Donbass'ta, bilgisayar üzerinden yapılan dijital müdahaleler de var. Dört bir taraftan patlama sesleri geliyor başkent Kiev'den ve özel operasyon emri verilmiş durumda. “Silahsızlandıracağız” diyor. Nasıl silahsızlandırılacak? Yani ancak topyekun bir taarruzla olabilir bu silahsızlandırma. Barışçı gibi gözüken, aslında savaş karşıtı gibi gözüken bir söylem, aslında sayısız insanın ölümüne yol açabilecek bir şey. Tipik bir “savaşın sisi” durumu işte. Yani dünyanın en büyük stratejistlerinden birinin söylediği gibi, “Savaşın sisi içindeyiz ve bin bir türlü belirsiz durum var.”
ÖÖ: Zaten bir kez daha aslında yaptırım kararlarından söz etmiş Biden da. Şu ana kadar Avrupa Birliği'nin ve Biden yönetiminin de aldığı kararlar hep Rusya'nın ekonomisini vurmamaya yönelikti. Bir yandan zayıf karnı da bu tabii. Rusya askeri gücüne oranla çok daha güçsüz bir ekonomiye sahip. Onun da en önemli kaynaklarından biri fosil yakıt ihracatı, özellikle Avrupa'ya. Şimdi tamamen boruların kapanıp kapanmaması söz konusu. Avrupa'da da bir yandan kış, böyle bir panik havası var. Ama Amerika Birleşik Devletleri'nin ve Avrupa Birliği'nin esas yapmaya çalıştığı Rusya'yı ekonomiyle vurmak. Bununla askeri operasyonların uzun vadede desteklenemeyecek duruma getirmeyi planlıyorlar herhalde.
ÖM: Evet.
ÖÖ: Tabii bu şu anki savaş meselesini çözmüyor bir yandan da.
ÖM: Çözmeyeceği gibi mesela Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba'nın da, daha saldırı başlamadan hemen önce yaptığı bir konuşma vardı, dünkü haberlerden okuyabiliriz, birden onu hatırladım, Kuleba şöyle diyor “Geniş çaplı bir savaş dünya düzeninin sonu olur.” Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bu bunun ele alındığı oturumda konuşuyor; “Bu meclisteki her milleti uyarıyorum" diyor tüm dünyaya hitaben, “Bu meclisteki her milleti uyarıyorum, hiç kimse bu krizin dışında kalamayacak, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunun acı sonuçlarıyla karşılaşacaktır. Bu son şansımız, ve bu yüzden bu son şans üzerine harekete geçmeli ve Rusya'yı durdurmalıyız, olduğu yerde kalmasını sağlamalıyız. Başkan Putin'in tek başına durmayacağı açık.” ifadelerini kullanmıştı. Bir gün önce. Nitekim bundan sonra da gerçekleşti. Şimdi onun hemen arkasından Avrupa Birliği liderlerinin Brüksel'de bir araya gelecekleri haberi vardı. Konuşacaklar, ama son derece vahim bir durum var. Yani Ukrayna'daki internet sitelerinin kısmen çökmüş olduğunu biliyoruz - hükümetin ve dışişleri bakanlıklarının internet sitelerinden bahsediyoruz, öyle az buz bir şey değil yani.
ÖÖ: Evet. Bu arada savaşın başlamasıyla birlikte, sabahın ilk saatlerinden itibaren dünya ekonomilerinde de gelişmeler var. Geçtiğimiz dakikalarda da yer vermeye çalışmıştık. Şimdi Guardian'daki canlı yayında Rusya'nın para birimi Ruble'nin bir anda %5.4 düşüşle güne başladığı yazılmış. Bu çok ciddi bir düşüş tabii. Petrol fiyatlarındaki artış da işte varil başına 100 doları aşmış durumda ve dünya borsalarında da düşüş olduğu yer alıyor.
ÖM: Evet, Brent, yani ham petrol fiyatları, varil fiyatları 100 doları aşmış durumda. 2014’ten beri ilk defa, 7-8 yıla yakın bir süredir ilk defa oluyor ve işte Japon yeni ve Amerikan doları gibi güvenli paralar ve altın peşinde koşuluyormuş. Nikel ve buğdaya da -değerli meta sayılıyor ya onlar da.
ÖÖ: Hı hı, onların borsası bile var, biliyorsunuz.
ÖM: Evet, borsası var.
ÖÖ: Gıda borsası.
ÖM: Buğday borsasında, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, büyük şirketlere de yeni kâr imkanları sağlayacak bir durum bu.
ÖÖ: Buğday deyince hububat, işte Türkiye'nin de %70’e yakın buğday ithalatını Rusya'dan yaptığı söyleniyordu. Dün Türkiye'den hububat konseyi açıklamada bulundu, ithal edilen buğdayın daha çok un ihracatçıları tarafından kullanıldığını belirtmiş; “İç piyasada sıkıntı olmaz, kendi ürettiğimiz bize yeter” diye ilginç bir açıklamada bulunmuş Türkiye'den hububat konseyi.
ÖM: Öyle mi?
ÖÖ: Ulusal Hububat Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar böyle bir açıklamada bulunmuş. Rusya'dan aldığımızı zaten una çevirip tekrar satıyoruz, dolayısıyla iç tüketime gitmiyordu, sorun olmaz demiş. Dünyada, saymış, makarna ihracatında ikinci büyük ülkeyiz vesaire gibi. Bu tarz ihraç ürünlerinde kullanılıyor, iç tüketiminde değil denmiş.
ÖM: İyi o zaman mesele yok yani.
ÖÖ: Mesele yok, evet. Bizi vurmazmış yani.
ÖM: Bizi vurmuyormuş, çok rahatlatıcı bir haber olarak bunu da söylemenden çok memnuniyet duydum. Eminim dinleyicilerimiz de çok rahatlamışlardır bu açıklama konusunda. Nereden geldi haber?
ÖÖ: Gazete Duvar’dan.
"SAVAŞIN SİSİ"
ÖM: Ve savaş haberleriyle maalesef devam etmek durumundayız. Özellikle Ukrayna ordusundan gelen son bir açıklama var BBC'de, hava kuvvetlerinin Rus hava saldırısını püskürttüğüne dair. Bir de hava saldırısından bahsediliyor. Bu canlı anlatımda, saat 09:02 itibarıyle, şu anda verilen bir haber. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri yazılı açıklama yapmış ve Rus ordusunun ülkenin doğusunda birliklerini yoğun bir biçimde bombalamaya başladığını da duyurmuş. Hava bombardımanı, yani giderek büyüyor iş. Kiev yakınlarında Boryspil havalimanında ve o da dahil olmak üzere diğer bazı havalimanlarına da füze saldırısı düzenlendiği aktarılmış. Yani topyekûn bir savaş durumundan bahsediyoruz. Ukrayna Hava Kuvvetleri'nin Rusya'nın saldırısına karşı cevap verdiğini ve püskürttüğünü belirtmiş. Püskürtmekten neyi kastediyor onu da tam anlamadım; anlatacaklardır herhalde.
ÖÖ: Şöyle geçiyor aslında Habertürk canlı yayınında; Ukrayna ordusu “Beş uçak, bir helikopter düşürdük Luhansk bölgesinde.” diyor. Kastettikleri bu.
ÖM: Beş uçak, bir helikopter düşürdük diyor öyle mi? Büyük bir, hakikaten tam bir geri püskürtme olur yani. Beş, muazzam bir rakam.
ÖÖ: Savaş koşullarında tarafların açıklamalarına güvenmek biraz sorun oluyor, çünkü iki taraf da zafer kazanmakta olduğunu hep anlatıyor ama mesela tabii Rusya tarafından hiç böyle bir açıklama yok. Ukrayna ordusu ise beş uçak, bir helikopter vurduk demiş. Ayrıca Belarus’da biliyorsunuz bir tatbikat vardı, Rus ordusunun Belarus ordusuyla birlikte yapmakta olduğu. Zaten bu tatbikatın bir bahane olduğunu söylüyordu Amerika Birleşik Devletleri. 10’la 20 Şubat arasındaki bu tatbikat sırasında işgal gerçekleşecek deniyordu. 20 Şubat'ta gerçekleşmedi ama uzattığını söylemişti Rusya. Ukrayna'daki gelişmelerden dolayı nedense tatbikatı uzatmıştı. Şimdi Belarus sınırından da Rus tanklarının ve toplarının ateş yaptığı Ukrayna'ya söyleniyor, yine Ukrayna ordusu tarafından.
ÖM: Evet, savaşın sisi işte… Çok iyi bilinen bir kavram… Ta Alman strateji dehalarının neredeyse yüzlerce yıl önce söyledikleri gibi, hiçbir gerçek habere ulaşmak çok kolay olmayacaktır. Ve bu arada şeyden de biraz bahsedelim, Ira Helfand. Uluslararası nükleer savaşın önlenmesi gibi sosyal sorumluluk için doktorlar ve fizikçiler gibi kuruluşların başındaki önemli bir kişiyle yapılmış bir mülakat yayınlandı, Amy Goodman ve arkadaşları tarafından kendisiyle yapılmış bir mülakat. Özellikle de nükleer savaş riskiyle ilgili, daha saldırı başlamadan bir gün önce yapılmıştı. Bizim Açık Gazete öncesinde saat 6 ile 7 arasında yayınlandı bu Democracy Now!’da. Şöyle diyor: “Ukrayna’daki ayrılıkçıların kontrolü altındaki bölgelere Rusya'nın asker göndermesi kararından sonra yeni yaptırımlar da uygulandı Rusya'ya. Ve hakikaten de geniş çaplı yaptırımların uygulanacağı da belirtiliyor. Avrupa Birliği de kabul etti. Seyahat yasakları var, Donetsk and Luhansk’ın Ukrayna hükümeti kontrolü dışındaki bölgeleriyle ekonomik ilişkiler kısıtlanıyor. Ayrılıkçı bölgeler deniyor bunlara. Oradan gelen mallara ithalat yasağı uygulanacak.” Yani bayağı ciddi. Turizm hizmetlerinin sağlanması yasaklanıyor. Çeşitli ürün ve teknolojilere ihracat yasağı gibi geniş çaplı bir şey var Avrupa Birliği'nden de gelen. Şimdi bunların üzerine, bunlar da geldikten sonra ne olacak, durum nedir, tehlikenin boyutları nedir diye soruyorlar ve Ira Helfand’da diyor ki “Böyle bir savaşın sonuçları hiç kestirilemez, çünkü birdenbire nükleer savaşa dönüşür, dünya ekosistemlerinin tümden çökmesine yol açar. Nükleer silahların kullanılması milyonlarca insanın imha edilmesine yol açar.” diyor ve “Biz düşündük ve inanamıyoruz.” diyor. “Soğuk Savaş’ın sona ermesinden otuz yıl sonra, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya arasında bir nükleer savaş olabileceğine inanmak, bunu hayal etmek bile imkansız. Ama Ukrayna'daki kriz tam da işte bu olasılığı tekrar masanın üstüne getirdi.” diye önemli bir açıklama ve tahminde bulunmuş. Yani “Sonuçları tamamen felaket olur.” diyor. Bir tek 100 K tonluk bomba patlatılsa... Kremlin orada mesela... Sadece orada 250 bin insan anında ölür. Washington'da, başkentin orada, 100 bin insan ölür ya da 170 bin insan ölür diyor, düzeltiyor sonra. Anında… ki ölümlerden bahsediyor. 100 binlerce insan yaralanır ve mevcut ülkelerdeki yerel hastanelerin bakım vermesi imkansızlaşır ve eğer tırmanırsa da diyor, tek bir bombanın kullanılacağını da düşünmek mümkün değil, her iki taraftan da. Dolayısıyla her ülkede, Amerika'da da Rusya'da da daha fazla şehir etki altında olacak. “Birden fazla nükleer silah kullanılma olasılığı çok daha fazladır.” diyor... Yaptığımız araştırmalarda ta 2003’e kadar geri götürüp baktık, 1500 stratejik silah varmış Rusların şu anda elinde kullanabileceği. 1500 stratejik nükleer silah. Bunlardan sadece 300’ü kullanırsa Amerika Birleşik Devletleri'ndeki şehirlere, 75 milyonla 100 milyon arasında insan ilk yarım saat içinde ölecek diyor. Gayet net hesaplar. Ve bütün ekonomik yapı, tümüyle ortadan kalkacak, yıkılacak ve nüfusun, halkların, insanların kendilerini beslemek için kullanacakları herhangi bir altyapı, yani internet, elektrik ağı, kamu sağlık sistemi ve yiyecek dağıtım sistemleri hepsi gider. Ve aynı şey Rusya'da da olur Amerikan saldırısı olursa. Ve bunlar doğrudan etkileri, sadece anlık etkileri. Bir de uzun vadeli etkilerine bakarsak dünya çapında bir iklim faciasına hemen yol açar. 100 milyonlarca insan… Belki atmosferin üst tabakalarına 150 milyon tonluk bir toz bulutu çıkar ve güneşi bloke eder. Ve ortalama 18º Fahrenheit düşüş, yani 7.7 º falana tekabül ediyor galiba Celcius olarak. 7-8 derece düşüş olur ortalama. Ve Kuzey Amerika'nın ve Avrasya'nın iç bölgelerinde, gezegende 45 ya da 50 º Fahrenheit düşer. Bu da 10 º’ye mi tekabül ediyor, tam bilmiyorum. Ama yani bu gezegen üzerinde son buz çağından, buzul çağından bu yana görmediğimiz derecelere gideriz diyor, soğuklara... Ve bu şartlar altında ekosistemler son 10 bin yıl içinde, yani tarımın başladığı ve insanlık medeniyetinin mümkün olduğu söylenen 10-11 bin yıl önce başlayan tarım devrimine yol açan ılıman durum ortadan kalkar, yiyecek üretimi durur ve insanlığın büyük kısmı açlıktan ölür, diyor. Yani önümüzde olan şey budur ve bununla oynuyoruz. Böylesine bir tehlikeyle, nükleer silahların mevcut olmasına izin vermekle, bu deliliği yapmakla tamamen çıldırmış oluruz diyor. O da benim biraz önce sözünü ettiğim, Alman strateji dehalarından, yazarlarından Von Clausewitz’in söylediği gibi, bir “savaş sisi” ortaya çıkar diyor, çatışma başladığı zaman. Ve artık rasyonel şeyler, planlamalar, daha önce yapılmış olan planların hiçbirini tam yapamazsınız, diyor. Gerçek bir rakam çıkaramazsınız. Yani Amerika Birleşik Devletleri'nin 1500 stratejik silahı var, Avrupa'da da konuşlandırılmış 100 taktik nükleer başlık var. Britanya'nın 120 nükleer silahı var, konuşlandırılmış olarak. Fransa'nın 280 nükleer başlığı var, konuşlandırılmış. Dolayısıyla potansiyel olarak Avrupa'nın ortasında böyle bir çatışmada inanılmaz ateşlenebilir bir potansiyelden bahsediyor, Dr. Ira Helfand. Yani Ukrayna'da neler olup biteceğini bilmiyoruz, diyor. Bu konuşma ve mülakat, Democracy Now!’da daha bu son sözünü ettiğimiz, bu sabahın erken saatlerinden beri sözünü ettiğimiz ve giderek yükselen savaş, saldırı ve çatışma durumundan önce yapılmış. Bu savaş sisi içinde, önceden yapılmış bütün planlamalar uçup gider, diyor. Bunları biz yaşadık, diyor. Üzerinde sayısız çalışma var, mesela insanların askeri birliklerle teması kopar ve beklenmedik şeyler olur, diyor. Nasıl bir çatışmadan nasıl bir sonuç çıkar taraflar açısından ve buna müdahil olanlar açısından bilemeyiz, diyor. Mesela Joe Biden'ın açıkça söylediği gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ukrayna'ya bir asker göndermeyeceği anlaşılıyor, diyor. Öyle söylemişti, diyor. Ama bu, çatışmanın tırmanmasına karşı bize bir garanti olmaz ki, diyor. Çünkü bir savaş başladıktan sonra o kadar çok şey beklenmedik bir yol alır, terslikler olur ki mesela Irak'ta gördük bunu, diyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin aylar önceden konuştuğu savaş planlarının hiçbiri uygulanamadı. Tamamen önceden belirlenemeyen, tahmin edilemeyen şeyler oldu, Amerika Birleşik Devletleri açısından. Aynı şey şimdi Ukrayna'daki çatışmada da olur, diyor. Amy Goodman da bu konuşmada Ira Helfand’a şunu hatırlatıyor; “Putin bir konuşma yapmıştı ve böyle bir savaş çıkarsa, Rusya dünyanın önde gelen nükleer güçlerinden biri, modern nükleer savaşta da en hazırlıklı ülkelerden bir tanesi, savaşın kazananı olamaz demişti. Ne diyorsunuz”,diyor. Dr. Ira Helfand “Putin'in bu son söylediği, bu savaşın kazananı olmayacağı, kesinlikle anahtar cümledir. Rusya öte yandan da öylesine kılıç salladı ki nükleer bakımından tehditler yolladı ki NATO ve Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı, zaten son birkaç yıl içinde asıl kaygı verici gelişmeler de bunlardı”, diyor. Yani radarın altından geçti. Amerika Birleşik Devletleri halkının hiç haberi bile olmadı. Medya da bahsetmiyor ki bunlardan. Yani Democracy Now! ve Açık Radyo’nun da uzun yıllardan beri üzerinde durduğu şeylerden bir tanesi, bu gibi konuların yerleşik medyada hiç yer almaması, bunun üzerinde pek durulmaması. Ancak özel yayın yapan bağımsız organlarda bunların tartışıldığı bir şey. İşte yine burada konuşuluyor, Democracy Now!’da. Yani bu, açıkçası tamamen manyakça bir politikadan ibarettir, diyor, hem Amerika için hem de bütün dünya için… Biliyorsunuz bu nükleer çağda, sadece inanılmayacak kadar şanslı olduğumuz için kurtardık yakayı diyor. En iyisini de Robert Mcnamara, Amerika Birleşik Devletleri'nin eski savunma bakanlarından McNamara söylemişti. Biz şans eseri kurtulduk, nükleer savaşı sadece şans önledi, demişti. Akıllı, aklı başında liderlerimiz olduğu ya da çok sağlam politikalarımız ve dayanılmaz derecede güçlü teknolojilerimiz olduğu için değil, diyor, “Tamamen şans eseri.” diyor. Bunu da Açık Radyo’nun çeşitli programlarında defalarca konuştuk. Nasıl bazı Rus komutanlarının hiç hesapta olmayan son dakika kararlarıyla kurtarıldığını, en az iki defa biliyoruz, tesadüfen. Bunları da hatırlatıyor ve bir politikayı böyle bir şeye dayandırmak tamamen deliliktir, çılgınlıktır, diyor. Yani şansa bağlı bırakmak… Ayrıca bu şansımızın sonuna kadar tutacağını, ebediyen kalacağını düşünmek de çılgınlık olur, diyor. Yapamayız bu hesabı. Bu silahların mevcut olması halinde er veya geç bir şekilde kullanılacaktır ve kullanılırlarsa da tam anlamıyla facia, felaket olacaktır bütün dünya için, diyor. Yani yalnız NATO ve Rusya, Hindistan'la Pakistan arasında da değil ki… Tam anlamıyla başka bir felaket çıkabilir. Nispeten küçük olan 250 nükleer silah, dünyanın nükleer cephaneliğinin yarısından daha azı, tam bir iklim yıkımına yol açabilir. Yani dünyada tarım üretimi tam bir kıtlığa dönüşür, kitlesel olarak, bütün dünya çapında ve iki milyar kişi aç kalabilir, diyor. Bir de önemli bir soruyu Democracy Now!’dan Juan Gonzalez soruyor: “Nükleer silahların dışında metal nükleer tesislerden de bahsetmek gerekmez mi bu durumda?” diye soruyor. Ukrayna çok net olarak nükleer enerjisini, nükleer santrallerden elde ediyor. Mesela Zaporizhzhia nükleer santrali varmış, Donbass bölgesinde. Şimdi savaşın söz konusu olduğu Donbass bölgesinden sadece 200 – 220 km ötede. Silahlı çatışma durumunda oraya da bir saldırı, beklenmedik bir şey olmaz mı, diyor.
ÖÖ: Burada ben bir parantez açabilir miyim? Rusya'nın Ukrayna'ya müdahale ederken kullandığı gerekçelerden bir tanesiydi. Ukrayna aslında çok hızlıca nükleer silah elde edebilecek kapasitede bir güç, hem soğuk savaş döneminden bilgisi var hem zaten aktif nükleer reaktörleri var ve uranyum zenginleştirme kapasitesi de var. Dolayısıyla bizim için nükleer bir tehdittir, bu tarz kitle imha silahlarını elde etmesine izin vermeyeceğiz, diyordu. Hatta birçok uzman bunu Amerika'nın Irak işgali öncesindeki açıklamasına benzetmişti.
ÖM: Evet, bir yandan da tabii Putin, Akkuyu'da nükleer santral yapılması için paralar yatırıyor, o da ayrı bir çelişki tabii. Bu arada Çernobil... Amy Goodman da onu hatırlatıyor; “Unuttuğumuz bir şey var.”, diyor. Dünyanın en büyük nükleer kazalarından birinde tamamen erime oldu. Meltdown dedikleri erimenin 1986’da olduğu yer, Çernobil nerede? Sovyetler Birliği içindeydi, şimdi Ukrayna. Belarus sınırında. Bunun dikkatle hatırlatılması gerekiyor. Ukrayna dört nükleer santrale sahipmiş, şu anda işler durumda olan. 15 nükleer reaktörü var. Bir tanesi de Avrupa'daki en büyük nükleer santral. O da Donbass bölgesinden işte 200-250 km uzaklıkta. Gayet yakın. Ayrılıkçılarla Ukrayna çatışma güçlerinin yıllardır çatıştığı bir bölgeden bahsediyoruz. Yani Ukrayna ve bütün bölge, yeni bir Çernobil'le hemen karşılaşabilir. Dahası, daha da kötüsüyle karşılaşabilir. Bu tesislerden biri bombalanırsa ne olacak? Ya da mesela elektrik kesilmesinden dolayı, bir yangından dolayı ya da bir şiddet korkusuyla çalışanlarının kaçmasından, orayı terk etmesinden dolayı, işler yolunda gitmezse ne olur, orası patlarsa? “Beyond Nuclear”, Nükleerin Ötesinde, diye bir grubun sözcülerinden Linda Pentz Gunter da bunu açıklamış zaten. Tesadüfen bir saldırı olursa, bir bomba çarparsa ya da bir füze ya da sadece silahlar atılırsa oraya yeni bir Çernobil’imiz olabilir mi? Olabilir tabii. Birden fazla Çernobil olabilir. Reaktörün vurulması halinde bütün reaktör tahrip olabilir, yok olabilir. Bu da olabilecek en kötü sonuçlardan biri diyor, bu konunun uzmanlarından biri. Ortadan kalkmasa bile, ağır bir şekilde tahrip olsa ve mesela soğutucular çalışmazsa ne olacak? O zaman bir kıvılcım yetecek patlama için. Daha da feci olan şeylerden bahsediliyor. Mesela kullanılmış çubuklar, nükleer çubuklar ve soğutma havuzları, çok daha sıcak radyoaktif hesaba katılması gerekiyor. Şunu da unutmamak gerekiyor; Ukrayna'nın toplamdaki 15 reaktörü, aslında ne kadar çok var bilinmiyor bunlar konuşulmuyor. Çernobil'in dört numaralı ünitesinden çok daha eski. Ta 1986 yılındaki Çernobil faciası… Yani daha büyük radyoaktif envanterleri var. Hepsi reaktör siteleri bunlar ve bütün Avrupa'daki insanlar bundan etkilenir, diyorlar. Sonuç olarak büyük bir tehlike olduğunu söylüyor, Ira Herfand da Linda Pentz Gunter’ın söylediklerine katılıyorum, çok iyi özetledi durumu diyor. Rusya'da da pek çok potansiyel olarak vurulabilecek şey var. Yani Japonya’daki Fukushima Daiichi'de olduğu gibi, bir soğutma sorunu çıkabilir ve erime olur, şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde 93 nükleer reaktör varmış. Birçoğu Avrupa'da da var. Dolayısıyla bu reaktörlerin bir çeşit kitle imha silahına dönüşmesi, kendi yaptığımız bir şeye dönüşmesi an meselesidir, diyor. Yani sayısız insan ekspoze olacak, ölümler, kanserler vesaire. Yani elektriğinin sadece %50’sini bu reaktörlerden elde eden, buna bağlı olan Ukrayna en zor durumda olanlardan bir tanesi. Peki Biden yönetiminde bu konuyla ilgilenen var mı sorusuna da, “Hiç emin değilim.” demiş Ira Helfand. Özellikle de eleştirmek istemiyorum Biden yönetimini ama nükleer silaha sahip olan bütün hükümetlerin temel sorunlarından bir tanesi budur, diyor. Bütün hesaplarını sanki kullanılmayacakmış gibi, bunun üzerine yapıyorlar diyor. Yani kullanılırsa da şu ya da bu şekilde çıkarız, kurtarırız meselesi gibi delice bir plan var, diyor. Yani bu delilikten başka bir şey değil. Mesela nükleer silahların yasaklanması antlaşması 59 ülke tarafından onaylanmış durumda ve bütün ülkelerin bunları terk etmesi, bırakması ve nasıl değiştirilebilir, uygulanabilir, süresi de olan, savaş başlıklarının sökülüp kullanılmaktan çıkarılması için antlaşma var, diyor. Ama Amerika Birleşik Devletleri dahil hiçbir yerde bu uygulanmıyor. “Back From the Brink” diye “uçurumun kenarından dönmek” anlamına gelecek bir kuruluşun çalışmalarından da bahsediyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin nükleer politikasının tamamen daha güvenli bir şekle dönüştürülmesi ve terk edilmesi için kampanya başladı burada, diyor. Yani sonuç olarak şöyle bitiyor Ira Helfand’ın Democracy Now!’da bu çok çarpıcı bilgileri taşıyan mülakatı; “Biz Amerika Birleşik Devletleri ve diğer nükleer güç sahibi ülkeler olarak nükleer silahları güvenli tutuyoruz diye varsayıyoruz. Anlamamız gereken şey şu: Nükleer silahlar güvenliğimiz için bir numaralı tehdittir ve bizim insan topluluğu olarak güvenliğimiz bu silahlardan derhal, en kısa sürede kurtulmamıza bağlı. Şansımız sonsuza kadar gitmez. Eğer onlardan kurtulmazsak eninde sonunda bu silahlar kullanılacaktır. İşte bütün anlayışımız bunun üzerine kurulmalıdır.” demiş.
ÖÖ: Bu arada son dakika gelişmeleri; Ukrayna'da sıkı yönetim ilan edilmiş. Bir yandan da CNN canlı yayınında, Belarus sınırından Rusya'ya ait tankların Ukrayna’ya girdiği görüntüler var. Canlı yayında, kamerayla çekilmiş görüntüler var. İşler daha da karmaşıklaşıyor yani.
ÖM: Evet, son derece karmaşıklaşıyor. Bunu yakından takip etmeye çalışacağız, birazdan Tuğba Tekerek’le programımızı yapacağız. Son birşey olarak da şunu söyleyeyim; Amerika Birleşik Devletleri'nde, Temsilciler Meclisi üyesi, Alexandria Ocasio-Cortez’in defalarca uyardığı gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nin hızla demokrasiyi kaybedip bütünüyle bir sağ diktatörlüğe dönüşmesi ihtimali çok var ve artıyor. Donald Trump'ın hakkında çok ciddi bir soruşturma açılması söz konusuydu. Beyaz Ev’deki evrakı izinsiz olarak, yani hiçbir başkana da verilmeyen bir yetkiyle dışarı taşıdı diye bir soruşturma açılıyordu, görevini kötüye kullanmadan ve çok önemli sonuçları olabileceği söyleniyordu, ama iki savcı birden istifa etmişler. Bu da son derece tehlikeli, önemli bir gelişme, deniyor. Yani Trump için “make or break moment” dedikleri, yani “ya olacak ya olmayacak” diye çok kritik bir an geliyor, Donald Trump ya mahkum edilecek ya da iki sene sonraki seçimlerde azgın sağın adayı olarak gelecek ve Amerika'da demokrasi de sona erebilecektir, deniyor. Onları da konuşacak zaman buluruz inşallah. Bugün uğursuz ağzımızı sürekli açtık. Şimdi ara veriyoruz.
Açık Gazete, Avrupa Ne Konuşuyor köşesi
ÖM: Günaydın Tuğba, merhabalar.
TT: Günaydın Ömer Bey.
ÖÖ: Günaydın
TT: Günaydın Özdeş.
ÖM: Evet, Avrupa bugün ne konuşuyor? Biraz değişik şekilde Avrupa'nın göbeğinde bir savaş başladı ve 1945’ten bu yana görülmüş Avrupa'nın gördüğü en tehlikeli anların yaşanmakta olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sabah sekizden beri bu konuda haber yapmaya çalışıyoruz, canlı haber dedikleri... İşte çok ciddi bir saldırı var. Tam topyekun saldırıdan söz ediliyor…
TT: Medyadan söyleyeyim ben de Ömer Bey, Avrupa medyasında esasen haftalardır Ukrayna meselesi konuşuluyor ve bu adım adım gelen bir savaştı. İşte mesela dünkü, evvelki günkü yorumları okuduğumuz zaman; hani şöyle yorumlar var: “Putin bütün bir Avrupa kıtasını korkutuyor ve dehşete düşürüyor. Yaptırım planları hemen hayata geçirilmeli.” gibi. Ama savaşın bu dehşeti içerisinde tüm bu yorumlar, yani son üç dört saatte olan şeyler tüm bu yorumları eskitmiş durumda maalesef. Çok farklı bir gerçeklik aşamasına geçmiş durumdayız.
"PUTİN YAPTIRIMLARA YER ÇEKİMİNE OLDUĞU KADAR ALIŞIK"
İspanya'dan El Pais gazetesinden yine dünden bir yorum, şöyle diyor yorumcu: “Bu krizde konu yalnızca Ukraynalıların hayatı değil. Aynı zamanda dünya düzeni. Uluslararası hukuka, diplomasiye ve insan haklarına dayanan bir düzen ya da salt güce ve evrensel haklarını herkesin kendine göre yorumladığı bir düzene doğru gideceğiz”. Bugün de gördük ki mesela Putin, hani evrensel hakları, özgürlük işte kendini savunma, silahlanma, silahsızlandırma, tüm bu kavramları bu savaş durumlarında hep olduğu gibi ters yüz ederek bambaşka bir şekilde kullanmaya başladı. Bugün bunu bütün sıcaklığıyla görüyoruz.
ÖM: Evet, “demilitarize edeceğim” diye başladı saldırıya zaten. Yani bunu, bu tuhaflığı yorumlamak bile neredeyse imkansız güçlükte.
TT: Evet, Avrupa medyasına baktığımızda geçtiğimiz günlerde, haftalarda hani buna işte askeri olarak cevap vermek yönünde bir eğilim yoktu genel olarak. Biliyorsunuz yani Almanya, Ukrayna'ya yardım olarak sadece bir takım ekipmanlar gönderdi. Son derece basit ekipmanlar gönderdi. Daha çok üzerinde durulan şey yaptırımlardı, ama bir yandan da yaptırımların da pek işe yaramayacağı söyleniyordu. Mesela şey ilginç bir ifade: “Putin yaptırımlara yer çekimine olduğu kadar alışık. Ukrayna'yı etkisiz hale getirmeye karar verirse yaptırımlar onu caydırmayacaktır.” şeklinde bir yorum var. Ayrıca bu yaptırımlar konusuyla ilgili ilginç bir nokta, yani bugünün dünyasında bu kripto para piyasası nedeniyle de yaptırımların daha etkisizleştirildiğini, Rusya'nın bunun çevresinden dolanma imkanı olduğunu, dolayısıyla yaptırımların da artık başka bir safhaya geçmesi gerektiği konusunda yorumlar vardı.
Almanya, Kuzey Akım-2’yi durdurdu. Bu çok önemli bir şeydi aslında. Yani durdurdu derken devreye alınmasına ilişkin onay sürecini durdurdu. Bunun hani Almanya'nın şimdiye kadar Rusya'ya karşı en sert tepkisi ve tavrıydı. Bunun Rusya'ya tavırda bir dönüm noktası olabileceği şeklinde yorumlar vardı, ama Rusya tamamen sahneyi değiştirerek bunu da son derece manasız bir hale getirmiş oldu. Gerçekten bundan sonra Avrupa'nın ne yapacağı ilginç, merakla beklenen bir konu. Burada belirtmek lazım, Avrupa'nın Rusya'ya bağımlılığını mesela şöyle yorumlayanlar da vardı: “Mevcut krizde Rusya, Avrupa'nın yaptırımlarına yanıt olarak doğal gaz arzını gerçekten sert bir şekilde keserse ya da durdurursa Rusya'dan ithal edilen bu enerjinin yerine çabucak bir yenisini bulmak mümkün değil. Rusya'nın bu esaretinden kurtulmak gerekiyor.” şeklinde bir yorum mesela Almanya'dan, Zeit Online'dan.
Avrupa'nın bu bağımlılıkları, özellikle Rusya'da enerji konusunda, burada elini kolunu bağlayan önemli bir şey. Bir not daha ileteyim, yani bu buğday piyasasındaki fiyatlardan bahsediyor, buğdayın yanı sıra Rusya'nın gübre sektöründe de bir dünya hakimiyeti varmış. İtalyan medyasından Corriere della Sera'dan aktarıyorum: “Moskova 2 Şubat'ta Rusya'nın dünya pazarına hakim olduğu amonyumfosfat ve diğer azotlu gübrelerin ihracatını en az iki ay boyunca yasakladı. Bu gübreler, buğday üretim maliyetinin yüzde 20 ila 25’ini oluşturuyor. Dolayısıyla fiyat artışının ilerideki etkisi daha büyük olacak. Bu kriz geçtiğinde İtalya ve Avrupa böyle bir ticaret ortağına bel bağlamaması gerektiğini öğrenmeli.” diyor, İtalya'dan bir yorumcu da.
ÖM: Evet, yani bir de tabii biraz önce sözünü etme fırsatını bulduğumuz bu Democracy Now!’da yapılmış önemli bir röportaj vardı; International Physicians for the Prevention of Nuclear War ve Physicians for Social Responsibility diye adlandırılan iki sivil toplum kuruluşunun başkanlığını da yürütmüş olan eski başkanlarından Dr. Ira Helfand, mesela Ukrayna'daki beş aktif nükleer santralin durumundan bahsederek bunun nasıl büyük bir felakete yol açabileceğini, bir şey alırsa, mesela santrallerin bir tanesi silahla vurulursa bu çatışmalarda ki başkentin çok yakınında çatışma alanlarının yakınında bulunan yerlerde de görülüyormuş büyük bir ülke olmasına rağmen Ukrayna, ondan sonra da bayağı ciddi bir nükleer savaşın eşiğinde olduğumuz yolunda çok ciddi uyarılar içeren konuşmalar oluyor yani bir yandan da.
TT: Evet, yani ben size bu gündem olmasaydı biraz şeyden bahsedecektim aslında; Hollanda Başbakanı Mark Rutte, 1945-49 yılları arasında Endonezya'nın bağımsızlık savaşı sırasında Hollanda'nın yaptıkları dolayısıyla Endonezya halkından özür diledi. Yani başka bir savaştan bahsediyoruz 1945-49 yılları arasında olmuş ve işte yaklaşık 80 yıl sonra bunun hesabı görülüyor, yani bunun burada bir yüzleşmesi oluyor, özrü dileniyor. Bu savaşta da Endonezya'dan 100 bin kişinin öldüğü, beş bin Hollanda askerinin öldüğü söyleniyor ve ayrıca işte yani Endonezyalılar bağımsızlık savaşı verirken Hollanda'dan, bu sömürge durumundan kurtulmak için, Hollandalılar her ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için işte işkence, yargısız infazlar ve bütün bunların her seviyede yani hukuki, askeri ve politik seviyelerde zımnen onaylandığı bir durum yaşanmış 1945-49 arasında. Hollanda 80 yıl sonra bir bağımsız komisyona rapor hazırlatıyor ve işte bizim o zaman sömürgeci üstünlük hakimdi kültürümüzde diyor ve Endonezya halkından özür diliyor. Maalesef 80 yıl sonra yine aynı şeyleri görüyoruz, böyle ışık hüzmelerini falan görüyoruz, ama gerçekten insanların karanlıkta, evlerinde bombalandığı, öldürüldüğü ve Avrupa'nın ortasında yaşanan bir durumu, bir sahneyi yeniden izliyoruz maalesef.
ÖM: Bu son derece önemli bir nokta. Senin biraz önce söylediğin, yani dünyanın aslında sömürgecilik geçmişinden doğan, büyük bir iklim krizinin, iklim faciasının da temelinde beyaz Avrupalının, sömürge Hollanda gibi ülkeler başta olmak üzere sömürgecilik sırasında gerçekleştirdikleri korkunç talandan kaynaklandığını gösteren çok sayıda örnek var. Bu en önemli şeylerden biri de -daha henüz kitabı okuma fırsatı bulamadım ama- bu Amitav Ghosh, bunu yazıyor The Nutmeg's Curse: Parables for a Planet in Crisis diye, "Krizde Bir Gezegen İçin Meseleler" diye, işte bu senin sözünü ettiğin mesela Endonezya'daki durumları ve bütün sömürge ülkelerde neler yapıldığını, fosilleştirilmiş ormanlar ve korkunç şeyleri anlatıyor.
TT: Evet, ben bu hafta EuroTopics bültenlerinden bu kadar aktarayım. Maalesef önümüzdeki günlerde de tüm dünya medyasında bu savaşın nasıl yorumlandığını izleyeceğiz herhalde. Önümüzdeki hafta maalesef savaş yorumlarında buluşmak üzere diyeyim ben.
ÖM: Evet, ben de çok teşekkür ederim. Önemli bir şey, yani başka hiçbir şey konuşulabilecek halde değil. Yani öyle ki bu savaş meselesinin, mesela Belmarsh Mahkemesi olacak önümüzdeki günlerde -Russell-Sartre mahkemeleri gibi tribunal dedikleri 1960’ların sonunda, Amerika Birleşik Devletleri'nin Vietnam'daki savaş suçlarını yargıladığı Bertrand Russell ve Jean Paul Sartre'ın başını çektiği uluslararası mahkemeler- yani şimdi de önemli bir şey vardı; Progressive International’ın bu 20 yıl boyunca Guantanamo Körfezi'nde teröre karşı savaş adı altında neler yapıldığını da şey yapacak... Uluslararası bir toplantı vardı, herhalde gene olacak bu yani. 25 Şubat'ta, yani yarın Amerika Birleşik Devletleri'nde başlayacaktı. Çok önemli isimler de var, pek çok önemli sivil haklar savunucusu da bulunduğu bir şey yapılacaktı ve bu arada da Julian Assange davasına da ayrı bir yer açılacaktı, "Julian Assange’a Özgürlük" diye. Tabii bütün bunları da konuşmak gittikçe zorlaştığı bir savaş sisi ortamındayız, ama konuşmaya devam edeceğiz. Başka şansımız da çaremiz de yok yani.
TT: Evet, bir yandan Avrupa'nın göbeğinde savaş, bir yandan da dünyayı daha savaşsız bir yer haline getirmek için başka mekanizmalar geliştirmeye çalışan insanlar. Umarım daha sakin günlerde gelecek hafta konuştuğumuzda daha sakin bir ortam olması dileğiyle. Bu haftalık bu kadar diyeyim ben size.
ÖM: Çok teşekkürler Tuğba.
TT: Hoşça kalın.
1945’TEN BU YANA EN BÜYÜK SAVAŞ DURUMU
ÖM: Açık Radyo’da devam ediyoruz. Savaş naraları, tarakaları yankılanıyor her tarafta. Bu arada da biraz önce Tuğba Tekerek'le konuşurken dile getirdiğimiz şey Belmarsh Mahkemesi diye adlandırılan şey yarın başlayacak, Amerika Birleşik Devletleri'nde çok önemli düşünürler, aktivistlerin içerisinde avukatların da yer aldığı çok etkili bir şey. Bu Guantanamo Körfezi’nde işkence kampı diye adlandırılıyor. Onun 20. yıl dönümü açılmasının -yarın olacak işte- o tarihten beri 2002 Ocağında başlamış, ilk 20 tutuklu o sırada gelmişti, ocak sonunda ve o tarihten bu yana 779 erkek, delikanlı ve adam, Müslüman, 49 ülkeden orada tutulmuş; en genci 14 yaşında geldiğinde, en yaşlısı da seksen dokuz yaşında geldiğinde. Yıllar ve on yıllar içinde ağır işkenceler, aşağılanmalar ve belirsiz, hiçbir iddianame ve suçlama olmaksızın, herhangi bir mahkeme olmaksızın on yıllar sürecek -yıllar kesin de on yıllar da olduğu söylenebilecek, işte ikinci on yıl bitiyor- otuz dokuz kişi hâlâ orada 27 hakkında herhangi bir iddianame de yok. “Ebedi tutuklular” deniyor ona ve pek de serbest bırakılma umutları da yok ve adalet arama hakları da pek görünmüyor. İşte İlerici Enternasyonel bunu yarın ciddi bir şeyle ele alıyorlar. Bütün dünyada da stream edilecek, yayınlanacak. Teröre karşı savaş adı altında işlenen Amerika Birleşik Devletleri'nin işlediği suçlardan bahsediliyor. Bu vesileyle de tabii Julian Assange’a özgürlük diye Belmarsh’ta mahkemesi de olacak. Onu da araya koymuş olduk, yani söylemiş olduk. Evet yeni haberler nedir?
ÖÖ: Evet, şimdi hem Guardian'da hem diğer sayfalarda yeni haberler var. İlk ölü yaralı bilgileri gelmeye başlamış. Tabii çok az sayıda haber geliyor. Kiev'de bir kişinin öldüğü, bir kişinin yaralandığı haberi var. Sivillerden söz ediliyor, çünkü sivillerin yaşadığı alanlara bombalar düşüyor. Bunun fotoğrafları zaten şu anda haber kanallarında da geçiyor. Özellikle bir yandan Kiev'den yüz binlerce kişi kaçmaya, şehri boşaltmaya başlamışlar. Trafik yoğunluğu var bu otobanlarda, insanlar şehri terk etmeye çalışıyorlar. Bundan başka Belarus sınırından tankların girdiği haberini işte birkaç on dakika önce vermiştik. Bu sefer bir de Kırım üzerinden, Kırım sınırından Rus tanklarının girdiği haberi var. Yine uluslararası haber ajansları bazı görüntüler paylaşıyorlar. Ukrayna'nın bazı şehirlerinin üzerinde Rus Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklar uçuyor. bunlar ilginç bir şekilde bir tür geçiş tören törenindeki formasyondalar aslında. Bir çarpışma görüntüsü yok, ama Ukrayna zaten Donetsk bölgesinde beş savaş uçağını ve bir helikopteri düşürdüğünü söylemişti ki hem helikopter hem savaş uçağı görüntüleri geliyor ama Rusya Dışişleri Bakanlığı açıklama yaptı ardından, “Hayır, hiçbir uçağımız, helikopterimiz düşürülmüş değil.” diye bir açıklamada bulundu en son.
ÖM: Evet, Guardian'da da Andrew Rose'un bildirdiği bir birkaç dakika önceki bir yeni haber var. O da video çekiminde Rus kuvvetlerinin bayağı, belli başlı Ukrayna şehirlerinde, büyük Ukrayna şehirlerinde sivil nüfusun üzerine vurduğunu gösteren bazı görüntüler var, diyor işte. O da yani Rus ordusu “Biz esas olarak askeri altyapıyı vuruyoruz.” demesine rağmen elbette ki böyle bir şey, her zaman olduğu gibi savaşın sisinde tümüyle yalanlanan, yalan çıkan sayısız şeyden bir tanesi. Yani Harkov şehrinden işte gösteriyor ki bir roketin Smerch çoklu roket rampasından fırlatıldığı anlaşılan bir roketin kuyruk bölümü gözüküyor diyor yani bir roketatardan. Ve yükü patlamamış çarpma sırasında, asıl bomba tarafı ve öyle çiçeğin üzerinde, kaldırımın üstünde saplanmış olarak duruyormuş. Ortodoks kilisesinin yakınlarında, diyor Andrew Roth'un üç dakika önce gelen haberi bu.
ÖÖ: Onun hemen öncesinde bir son dakika haberi daha paylaşmıştı Andrew Roth. O da çok ilginç gerçekten bu haber; Putin'in bu savaş kararını açıkladığı konuşmasının aslında pazartesi günü kaydedildiği, siteye yüklendiği ve 24 Şubat'ta, dün gece, daha doğrusu bu sabah yayına verildiğini iddia ediliyor. Hemen 21 Şubat'ta yaptığı açıklama, o bu masa başında oturduğu sert tehditler savurduğu, “Ukrayna yoktur.” dediği aslında konuşmayla. Bu konuşmayla 24 Şubat sabahındaki yaptığı konuşmanın fotoğraflarını arka arkaya koymuşlar. Tamamen aynı düzen, aynı kıyafet, aynı işte saç, sakal vesaire, aynı renk kravat ve işte herhalde birtakım uzmanlara da inceletmişler bu internet sitesini. Aslında 21 Şubat'ta sabah akşam saat 7’de siteye yüklendiği, Kremlin'in web sitesine yüklendiği ve bu sabah salonda söyleniyor. Yani kararın çok daha önceden, zaten alınmış olduğuna dair ilginç bir haber.
ÖM: Evet yani sanatı taklit eden hayatın, hayatı taklit eden sanat mı diyeceğiz artık bilemiyorum ama yani hakikaten gerçek olanı, hakikati bulabilmenin her zaman olduğu gibi zor, ama belki de her zamankinden de zor bir hale geldi. Yani daha önce saldırmak söz konusu bile değil deyip işte barış istiyoruz filan dediği sırada önceden çekilmiş bir savaş çağrısı videosunu, savaş emri, taarruz emri eski deyimiyle…
ÖÖ: Özel askeri harekat diyorlar bir de, hem nazizme karşı mücadele ediyor hem sivillerin aslında hayatını korumak için yaptığını söylüyor jem Ukrayna ordusunu demilitarize etmekten söz ediyor. Karman çorman bir durum söz konusu. Ama galiba bir yandan da bugün
tarihi bir gün olarak insanlık tarihine geçecek, çünkü Sovyetler Birliği’nin ilk nükleer silahı yapmasının ardından artık bu döneme Soğuk Savaş denmişti ve Soğuk Savaş'ın ilk sıcak savaşı Kore'de yaşanmıştı, ülke ikiye bölünmüştü. İki nükleer gücün ilk saha çarpışmasıydı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres de geçtiğimiz ay Çin-Rusya bloğuyla NATO-ABD Batı bloğu arasında yeni Soğuk Savaş’ın başlamış olduğundan söz ediyordu. Hatta eskisinden daha kötü olarak bu yeni Soğuk Savaş döneminin davranış kalıpları da yok, kuralları da belirsiz demişti. Galiba bu yeni Soğuk Savaş döneminde ilk sıcak savaş olarak Ukrayna tarihe geçecek gibi duruyor. Tabii NATO yanıt verecek olursa.
ÖM: Olursa… İlk şeyde onu verme şansımız olamayacaktır ama öyle bir durum olursa Açık Radyo olarak, Açık Gazete olarak daha doğrusu, ama hiç Açık Gazete dışında başka gazetelerin başka yayın organlarını da veremeyeceği bir ilk Soğuk Savaş’tan sonraki ilk nükleer savaşı veremeyeceğiz o zaman olursa da yani. Ne yapalım? Başka gezegenlerden öğrenirler o zaman, uzay canlıları, takip ediyorlarsa. Evet, şimdi bir ara daha verelim. Sonra da gene bu son dakika savaş haberlerini görüşmeye devam edeceğiz. Bu şeyi gördüm, videoyu bu arada; gerçekten saplanmış kaldırıma, koca caddenin ortasında saplanmış bir roket var. Uzaklarda bir yerden de bir araba geçiyor. Çok tenas sokaklarda. Kaldırımı mahvetmiş filan, arabalar da geçiyor. İşte böyle. Hayat bir ölüm: Savaş. Ara.
ÖM: Haberleri takip etmeye devam ediyoruz. Avrupa'nın ortasında, 1945’ten bu yana en büyük savaş durumuyla karşı karşıyayız. Bütün Avrupa'nın içini kapsayabilecek bir şey ve sonuçlarının nükleer savaş da dahil olmak üzere katiyen kestirilemeyeceği bir yere doğru gitmesinin tehlikesindeyiz. Vladimir Putin, daha önceden de kayıt yapmış olabileceği söylenen bir mesajıyla “demilitarize etmek”, yani askersizleştirme yolunda kendini korumak, barış için saldırıda bulunduğunu söylüyor. Durum bu merkezde yani. Yeni gelişmeler var; gene bir roket düşmüş, roketin askerler tarafından incelendiği haberi var beş dakika önceden. Fotoğrafı da var, Guardian gazetesinden izlemek mümkün.
ÖÖ: Kiev'den tabii insan görüntüleri var, bol bol medyada. Oraya da bombalar düşmeye başladığı için insanların metroyu sığınak olarak kullandığı söyleniyor. Bir yandan da aslında binlerce araçlık konvoylar var. Siviller şehri terk etmeye çalışıyorlar, fakat Ukrayna Dışişleri Bakanı tam tersini iddia eden bir tweet atmış birkaç dakika önce; “Putin saldırdı, ama kimse kaçmıyor.” diye bir açıklamada bulunuyor. Sanki savaştan kaçmak, çoluk çocuk insanların hayatta kalmak için şehri terk etmesi kötü bir şeymiş gibi “kimse kaçmıyor” diye böyle bir açıklamada bulunmuş.
ÖM: Evet, ilk yarım saat içinde de senin hatırlattığın gibi vermeye çalıştığımız bir haberde de Kiev başta olmak üzere birçok Ukrayna şehrinde insanlar oluk oluk kuyruk oluşturup silah satın alıyorlardı. Şimdi onların bir kısmının kaçmakta olduğu belirtiliyordu. Yani “Babama hediye silah alacağım, otomatik silah alacağım.” diyen 23 yaşında kumarhane müdürü bir delikanlı da vardı.
ÖÖ: Geçtiğimiz günlerde söylemiştik, bir gazetecinin sözleriyle birlikte; aslında zenginler çok daha önceden ülkeyi terk etmeye başlamışlardı kendi özel jetleriyle, araçlarıyla vesaireleriyle. Onlar ülkeyi terk ediyorlardı. Yanlış hatırlamıyorsam 25 kadar siyasi, milletvekilinin zaten terk ettiği söyleniyordu. Şimdi sosyal medyada var; bir başka milletvekilinin de ailesiyle birlikte özel aracına atlayıp böyle bavullarla birlikte Kiev'i terk etmekte olduğuna dair görüntüler vardı. Ve “Barış zamanı ülke her zaman onlarındır, savaş zamanı ise zenginler kaçar, fakirler ölür.” demişti bir gazeteci, şimdi ismini hatırlayamadım ama biz de günün sözü yapmıştık.Bir yandan tabii fırsat bulup aracı olanlar şehri aileleriyle birlikte terk etmeye çalışıyorlar şu anda. Bir taraftan da bu imkanı da olmayanlar var. Onlar da sığınak olarak metro, yer altındaki toplu taşıma araçlarını, metrolarını kullanır durumdalar.
ÖM: Evet, evet durum baya ağır aslında ve nasıl bir şekilde gelişeceğini de kestirmek tamamen imkansız diyebilirim. Yani dünyanın en tuhaf olaylarından bir tanesi bu dünya yüzünde savaşları önlemek, çatışmaları önlemek ve barışı sağlamak hatta evrensel hale getirmek için kurulmuş olan kuruluşun bu işle görevli, yani Birleşmiş Milletler'in baş görevlisi Güvenlik Konseyi'nin başında şu anda saldırganların başı Rusya yer alıyor. O yüzden herhangi bir karar almak bundan daha çarpıcı bir metafor olamazdı. Gözümüzün önünde metafor gerçekleşiyor yani. Barışı sağlayacak kuruluşu yöneten ülke baş saldırgan ama barış için yaptığını söylüyor.
ÖÖ: Evet, bu arada Rusya'daki Rus yanlısı ayrılıkçı gruplarının Luhansk’da, bu bağımsızlığını yine ilan eden cumhuriyetlerden bir tanesinde, bir Ukrayna uçağını vurduğu haberi de var, az evvel geldi bu da. Ukrayna da beş Rus uçağını düşürdüğünü söylüyordu. Tabii diğer tarafta bunu reddetmişti.
ÖM: Evet, yani ben şeyi de hatırlamaya çalışıyordum, “Savaşta zenginler kaçar, fakirler ölür; barıştaysa vatan onlarındır.” diyen kimdi, Kırım’da ATR'de çalışan Gulsum Khalilova, gazeteci.
ÖÖ: Evet.
ÖM: Bugün tekrar ondan sen de bahsettin.
ÖÖ: Evet, bir harita paylaştı nerelere saldırı olduğuna dair.
ÖM: Esaslı bir araştırmacı gazeteci olduğuna şüphe yok, Gulsum Khalilova’ya bir günaydın daha diyelim.
GRETA'DAN UKRAYNA'YA DESTEK TWEETİ
ÖÖ: Bu arada az evvel Greta Thunberg bir tweet göndermiş; sadece tek kelime yazıyor -aslında bir etiket, hashtag denilen- Ukrayna'ya arka çıkıyor: #StandwithUkraine
ÖM: Ukrayna’yla dayanışalım diye. Evet, çok ağır bir durumdayız. Yani tekrar haberlerin devamına biraz daha bakalım, neler olup neler bittiğine… En yakından BBC'den ve Guardian'dan takip etmek mümkün. Yani hava saldırıları ve tank saldırıları videolarda… Şimdi birtakım zırhlı araçların konvoy halinde yürüdüklerine ve alacakaranlıkta yürüdüğüne -gece değil de sabaha karşı- dair videolar var ve “Özel askeri operasyon yürüteceğiz.” bildirisiyle, dört saat kadar önce bir haberdi bu. Putin'in bütün özel güçleri, Ukrayna'nın çeşitli şehirlerine, ayrılıkçı diye adlandırılan bölgelerine de saldırmakta olduğu ortada. O zaman biz de bir şarkı çalarak bir ara verelim ve bu Avrupa'nın göbeğinde İkinci Dünya Savaşı'nın bitmesinden bu yana görülmüş. ilk büyük savaş başlangıcından bahsediyoruz. Putin'in emriyle Ukrayna'nın bazı bölgelerine demilitarizasyon gerekçesiyle silahlı birlikler gönderildi, roketler, tanklar ve başka silahlı birlikler… Durum çok kritik, yani başkent Kiev'le birlikte toplam altı kentten patlama haberleri geldiğini BBC son dakika haberlerinden görebiliyoruz. Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği askeri harekatta ülkenin pek çok yerinden patlama haberleri geliyor. Görüntüler de geliyor ve bir de harita verilmiş, Getty Images fotoğraf ajansı, özellikle Harkov kentini hedef alan hava saldırısına ilişkin fotoğraflar paylaşıyor ve hayatını kaybedenlerin şimdilik bir kişi olduğu görülüyor. Fotoğraflarda da görülüyor deniyor.
ÖÖ: Bu arada Gülsüm Halilova bir video paylaşmış, “Kiev'e bombalar düşmeye başladıktan sonra Ukrayna'da halk panik içinde.” demiş. “Halkın içinden sizlere durumu aktarmaya çalışacağım.” diye bir video paylaşmış. Bir market içerisinde insanlar bulabildikleri her şeyi almaya çalışıyorlar. Tabii bu biraz, bu tarz bir savaş sırasında, hatta herhangi bir felaket döneminde artık sıradanlaşan olağan diyebileceğimiz görüntüler. Yani kaçamayan, kaçma ihtimali olmayanlar da marketlere hücum etmiş durumdalar, ama bu halkın panik içerisinde olduğu vurgusuyla dışişleri bakanının kimse korkmuyor Putin'in saldırısından gibi, sanki kötü bir şeymiş gibi...
ÖM: Evet, yani bir de tabii çok keskin bir kontrastı da belirtmek lazım, ısrarla okuduğumuz şey, bütün silah mağazalarının önünde uzun kuyruklar oluşturan sivillerin görüntüleriyle tam bir kontrast görüntüsü işte Gülsüm hanımın verdiği haberler, fotoğraflar dehşet… Yani tam bir kontrast, insanların metroyu sığınak olarak ve kullandıklarından da bahsettik. Ciddi bir vaziyet var. Türkiye, “Ukrayna'dan ayrılmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için gerekli destek ve yönlendirme sağlanacak.” diye bir açıklama yapmış Dışişleri Bakanlığı ama “Mevcut aşamada” -tırnak içinde deniyor- evlerinde ya da güvenli bir yerde kalmalarını ve seyahatten kaçınmalarını istemiş. Henüz öyle ayrılmayı bilmesinin mümkün olmadığını da söylemek gerekiyor. “Ülkeden ayrılmak isteyenler için gerekli destek ve yönlendirme sağlanacaktır.” diyor. Tabii geleceğe yönelik bir şey. Çeşitli kentler için irtibat, telefon numaraları paylaşmış.
ÖÖ: Bu arada dün Erdoğan'la Zelinski arasında bir görüşme olmuştu ve Türkiye'den boğazları Rus savaş gemilerine kapatılmasının istenebileceğinden söz ediyordu Ukrayna. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Ne Rusya'dan ne Ukrayna'dan vazgeçeriz.” demişti. Şimdi bir son dakika haberi var; Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi açıkça “Türkiye'den boğazların Rus savaş gemilerine kapatılmasını istiyoruz.” diye açıklamada bulunmuş, çünkü “Savaştayız” diyorlar ve işte bu Montrö Sözleşmesi'ne atıfta bulunuyorlar: “Savaşan taraflara, savaş gemilerine boğazı kapatması gerekiyor Türkiye'nin.” diye. Bu arada sosyal medya hesabından gazeteci Thomas Van Linge’nin paylaştığı bir video var, o da Odessa kentinde yani deniz kenarında ve Rusya'nın en büyük donanma birliklerinin olduğu yer burası. Burada ciddi bomba, roket atışları ve bütün gökyüzünün bu atılan bombalar sonucu sisle kaplandığını gösteren ürkütücü bir videosu var. Herhalde burada şiddetli bir bombalama var diye tahmin ediyoruz ama şu anda henüz bu bilgilerin ayrıntıları yok.
ÖM: Evet, o işte biraz da metaforik bir şey olarak yorumlayayım ben, o “savaş sisi”.
ÖÖ: Olabilir, evet, tam anlamıyla gerçekten öyle.
ÖM: Öyle yani, maalesef öyle…
ÖÖ: Kırım'dan gelen birliklerin ise -yine Thomas Van Linge paylaşmış- ilerlemekte olduğu, Kırım'dan giren Ukrayna sınırına giren birliklerin ilerlemekte olduğuna dair de paylaşımlar var.
ÖM: Evet, bu şekilde de Açık Gazete’yi baştan sona, maalesef, savaş haberleri ve yorumlarıyla bitirmek durumundayız. Bitirirken de Bob Dylan'dan çok ünlü “Masters of War”, “savaşın ustaları”, “savaşın efendileri”, başlıklı şarkıyla bitirelim. Bunları çok çaldık, daha da çok çalacağız, maalesef öyle görünüyor. Zaman içinde, ara ara da savaş haberlerini vermek üzere şimdi huzurlardan ayrılıyoruz. Bob Dylan’la sizi baş başa bırakıyoruz. Covid konusundaki tedbirleri elden bırakmamanızı rica ederiz. Bendeniz Ömer Madra, Özdeş Özbay ve Feryal Kabil'den oluşan ekiple birlikteydiniz. Bizi dinlediğiniz için çok teşekkür ederiz. Hepinize günaydın.
ÖÖ: Günaydın.
FK: Günaydın.
(Programın deşifrelerini hazırlamakta yardımcı olan gönüllümüz Özge Atılgan'a teşekkür ederiz.)