"Savaşı bırak, barışa bak"

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru’da Cengiz Aktar, Uluslararası Soykırım Bilimcileri Derneği’nin Gazze ile ilgili açıklamasına, Londra’da yapılacak Gazze mahkemesine, Irak’ta düzenlenecek Irak için Dünya Mahkemesi'ne, New York’ta yapılacak Filistin’in katılımının engellendiği Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na değiniyor.

""
Nereye Doğru: 03 Eylül 2025
 

Nereye Doğru: 03 Eylül 2025

podcast servisi: iTunes / RSS

Nereye Doğru’ya Gazze soykırım haberiyle başlayan Cengiz Aktar, “Uluslararası Soykırım Bilimcileri Derneği'nin (International Association of Genocide Scholars, IAGS) bir açıklaması var. Uluslararası planda çalışan iki tane dernek var zaten; bir tanesi, 1994 yılında kurulan Uluslararası Soykırım Bilimcileri Derneği (IAGS), diğeri ise 2005 yılında Berlin’de kurulan - soykırımı çok iyi bilen bir ülke olduğu için - Uluslararası Soykırım Bilimcileri Ağı (International Network of Genocide Scholars). Her iki dernek de epeydir Gazze soykırımı ile ilgili bir şey söyleyemiyorlardı ve sonunda 31 Ağustos'ta Soykırım Bilimcileri Derneği'nden bir açıklama geldi. 1994 yılında kurulan bu derneğin içinde birçok Yahudi bilim adamı ve bilim insanı vardır. Bu dernekler, Yahudi soykırımının biricikliği üzerinden ve biricikliğinin öneminin vurgulanması ve asla zedelenmemesi hedefiyle kurulmuşlardır. Çoğunlukta olsa bile diğer soykırımlar, dernek çalışanları tarafından yerden yere vurulurlar yani bir tarafta Yahudi soykırımı, diğer tarafta diğer soykırımlar olarak geçer. Diğerleri soykırım olarak kabul edilmez ve hatta ‘soykırım sözcüğünü kullanmayın’ derler. Tabii Gazze için de aynı şey söyleniyor ama ona rağmen bakmışlar ki olacak gibi değil, iki sayfalık çok uzun bir giriş ve sunum ile bir açıklama yaptılar. Bizim bildiğimiz şeyleri tekrarlıyorlar, malum rakamları veriyorlar ama esas önemli olan, çok sert bir çağrıda bulundukları kısım. Çağrıda şöyle deniyor; ‘İsrail'in Gazze'deki politika ve eylemlerinin, Birleşmiş Milletler Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi’nin -1948 tarihli böyle bir sözleşme var - ikinci maddesindeki yasal soykırım tanımını karşıladığını ve Gazze'deki politika ve eylemlerin Uluslararası İnsancıl Hukuka ve Uluslararası Ceza Mahkemesine - yani kişileri hedef gösteren mahkemeye - göre savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar teşkil ettiğini ilan ediyoruz.’ Özetle, ‘Siz burada soykırım yapıyorsunuz’ diyor İsrail'e yani Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ve pek çok aktivistin söylediğini tekrar ediyor. İsrail hükümetine, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suçları oluşturan tüm eylemleri derhal durdurma çağrısında bulunuyor. ‘Buna siviller, çocuklar, kasıtlı saldırılar, katliamlar, aç bırakma, insani yardımların, suyun, yakıtın ve nüfusun hayatta kalması için gerekli diğer malzemelerin engellenmesi, cinsel şiddet, üreme engeli ve nüfusun zorla yerinden edilmesi de dahildir,’ diyor. İsrail hükümetine, Uluslararası Adalet Divanı'nın geçici önlemler kararlarına uyması çağrısında bulunuyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi (LAHEY yani devletleri hedef alan) taraf devletlerine yükümlülüklerine uymaları, mahkeme ile işbirliği yapmaları ve tutuklama emri bulunan kişilerin teslim edilmeleri çağrısında bulunuyor ve tüm devletlere İsrail ve Filistin ile ilgili soykırım sözleşmesi, silah ticareti antlaşması ve uluslararası insancıl hukuk kapsamında yükümlülüklerine saygı gösterilmesini sağlamak için aktif politika izlemeleri çağrısında bulunuyor. Son olarak İsrail hükümeti ve diğer tüm Birleşmiş Milletler üyelerine, Gazze halkının demokrasi, özgürlük, onur ve güvenliğini temin edecek bir onarım ve geçiş adaleti sürecini destekleme çağrısında bulunuyor. Bu çağrı, 28 Temmuz'da yazılmış ancak 31 Ağustos tarihinde yayınlandı. Epeydir üzerinde çalışıyorlarmış. ‘Geç olsun, güç olmasın’ derler ya tam da öyle. Çok oyalanmışlar ama baktılar ki olacak gibi değil, açıklama yazmak zorunda kaldılar. Zaten bu derneğin pek çok üyesi istifa etme tehdidinde bulundu çünkü ağırlıklı olarak liberal ve sol Yahudilerin başını çektiği bir dernek. Bu açıklama ne işe yarayacak diye sorarsanız, tabii bir işe yarayacağı yok. Trump bile bir gazetecinin İsrail hakkındaki bir sorusuna, ‘Belki savaşı kazanıyorlar ama halkla ilişkiler savaşını kaybettiler’ dedi,” derken, konuşmasına şöyle devam etti, “Gazze’de savaşan İsraillilerin çoğunun o topraklarla bir alakası yok. Bunların hepsi Avrupa kökenli, Batı dünyası Yahudileri. Bir de tarımla, toprakla da alakaları yok. Bunlar Silicon Valley'ci yani avukat, bilgi işlemci, yapay zekacılar. O topraklar bunların umurlarında değil. Hakikaten Filistinlilere ‘Bunlar insan değildir’ diyorlar ya, tam da öyle, onlar için onlar insan değil, başka bir şey.” Özdeş Özbay da bu sözlerin üzerine,İsrailizm diye bir belgesel vardı. İsrail dışındaki ülkelerdeki Yahudi cemaatleri içerisinden kişileri iki, üç haftalık eğitimlere katıyorlar, eğlenceler düzenliyorlar. Özellikle Avrupa ve ABD’deki Yahudi cemaatlerinin içerisindeki Siyonist örgütlenmesi inanılmaz,” eklemesini yaptı. “Bugüne kadar en azından İsrail'i yerin dibine batırma konusunda çok başarılı olduklarını söyleyebiliriz fakat şimdi bu tanıma meselesi, Batı Şeria’nın neredeyse tamamen işgali, artık bıçağın kemiğe dayandığını değil, delip geçtiğini gösteriyor. 22 Eylül'de Birleşmiş Milletler’in bu yılki genel kurulu başlayacak. Hem Gazze soykırımı, hem de Birleşmiş Milletler'in 80. yıl dönümü olması açısından bu önemli bir genel kurul. New York'ta çok büyük bir tören ve faaliyet olacak ancak bu arada ABD, Filistin El-Fetih yönetiminin New York'a gitmesini engelliyor ki aslında böyle bir hakkı yok. Daha önce bir kere daha böyle bir durum olmuştu ama o zaman genel kurul Cenevre'ye alınmıştı. Bu sefer öyle bir şey olmayacak gibi görünüyor. Diğer Batılılar ise Filistin’in engellenmemesi için Trump rejimi üzerinde bir baskı kurmaya çalışıyorlar ama bu kadar az zaman kala fikir değiştirmeyecekler gibi görünüyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na 20 günden az zaman kaldı. Genel kurulda ve kendisiyle ilgili alınacak kararların oturumlarında Filistin Devleti - State of Palestine – olmayacak çünkü ABD vize vermedi,” diye belirten Aktar’a, Ömer Madra, Chris Hedges'in A Genocide Foretold (Önceden Belirtilmiş Soykırım) adlı kitabından bir alıntı yaptı; “Büyük Yalan - Grose Lüge - İsrail’in ortaya çıkmasını istediği iki tepkiyi, destekçileri arasında ırkçılığı ve kurbanları arasında da terörü besler. Büyük Yalan, medeniyetler çatışması efsanesini yani bir tarafta demokrasi, ahlak ve onur; diğer tarafta ise İslami terörizm, barbarlık ve Orta Çağcılık arasındaki savaşı besler.” Bunun üzerine Aktar, “ Tabii güzel laflar ama artık iş işten geçti. Mesele Batı'nın desteği yani Batılılar bugün desteklerini kesse, o savaş bugün biter. Fransız vatandaşı, Karayipli bir bilgenin bir sözü var. ‘Batılılar için bizler, Afrikalılar, dünyanın geriye kalan tarafı, - bugünkü tabiriyle küresel güney - zaten insan değildir ki! Bizi hiçbir zaman kendilerinden saymadılar. Yalnız bir tane büyük hata yaptılar. O da Yahudi soykırımıdır. Onun da acısını gene bizden çıkartıyorlar.’ Olağanüstü bir öngörü,” diye belirttiğinde Özbay da, “Nazizme yönelik küresel güneyden gelen eleştirilerden bir tanesi; Hitler'in esas yaptığı hata, soykırımı Avrupa'ya taşımak olmasıdır. Aslında Avrupalılar, Avrupa dışında - beyaz adam olarak - zaten soykırım yapıyorlardı ve bu bir sorun değildi ama Avrupa içerisinde bunu yapınca sorun olarak ortaya çıktı,” eklemesini yaptı.

Gazze mahkemesiyle ilgili gündemiyle programına devam eden Cengiz Aktar, “Yarın Londra'da Gazze Mahkemesi toplanıyor. Progressive International'ın yaptığı şöyle bir çağrı var; ‘İngiliz halkı İsrail'e ekonomik, diplomatik ve askeri destek sağlayan ülkelerde yaşayan herkes gibi hükümetinin Gazze'ye yönelik 700 günlük saldırıdaki rolünün tam boyutunu bilme hakkına sahiptir ve bu yüzden yarın ve Cuma günleri Barış ve Adalet Projesi adı altında Filistin halkı için adalet arayışında gerçeği ortaya çıkarmak amacıyla ilk Gazze Mahkemesi'ni topluyoruz.’ Mahkeme, Belmarsh Mahkemesi'nin yapıldığı Church House'da yapılacak. Filistinlilerin, kuşatma altında bölgede çalışan doktorların, soykırımı haberleştiren gazetecilerin ve pek çok uzmanın tanıklığı dinlenecek. Birleşmiş Milletler de bu mahkemeye katılıyor ve muhtemelen Francesca Albaneze de orada olacak. Bunu takip etmek lazım. Bu mahkeme, 1966'da Bertrand Russell ve Jean-Paul Sartre'ın Vietnam'da kimyasal savaş yürüten ABD’ye karşı topladığı Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nin aynısı gibi. Aynı zamanda Irak'ta hemen olmasa da World Tribunal for Iraq -Irak için Dünya Mahkemesi- olacak. Londra’daki Gazze mahkemesinin başını, anladığım kadarıyla Jeremy Corbyn çekiyor - biliyorsunuz, yeni bir parti kurmak üzere veya kurdu. Corbyn, ‘Irak'ta olduğu gibi Britanya hükümeti her şeyi, gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek için yapıyor. Irak'ta olduğu gibi gerçeği boğma çabasında başarılı olamayacaksınız’ diyor. Yarın ve diğer gün de devam ediyor bu mahkeme ve herhalde arkası da gelecektir. Gazze'ye giden o devasa filo ile birlikte bu mahkeme de epey bir ses getirecektir. Eylül ayı Birleşmiş Milletler'de genel kurul başlamasıyla fevkalade önemli. Herhalde bu önümüzdeki günlerde epey bir Avrupalı ülke Filistin’i tanıyacağını ilan edecek, dün de Belçika ilan etti. Fransızlar bu sefer Ürdün ile beraber iki devletli çözüm konusunda yine bir şeyler yapmaya çalışıyor ama tabii ikinci devlet olarak Filistin devleti tanındığında herhalde artık orada devlet olacak bir toprak kalmayacak - Gazze'nin işgali, Batı Şeria’nın ilhakı derken. Bakalım, göreceğiz. Riviera'dan bahsedecekler mi bilmiyoruz tabii bunu. Bir de o sahtekar, eski Britanya başbakanı - Irak Fatihi - Tony Blair de girdi devreye yani hem denizde, hem karada, hem New York'ta, hem Londra'da ve başka yerlerde epey bir atışma olacak gibi görünüyor. Yalnız bu sene uluslararası genel kurul ile Dünya Barış Günü kesişiyor; 21 Eylül'de Dünya Barış Günü, 22'sinde de genel kurul başlıyor. Bu yılki Dünya Barış Günü'nün teması ‘savaşı bırak barışa bak’. Birleşmiş Milletler'in 80. yıl dönümü münasebetiyle çok büyük çapta, dünya çapında etkinlikler olacak. Türkiye'de olacak mı bilmiyoruz tabii çünkü Türkiye, Dünya Barış gününü ayın 1’inde kutladı, geçen sene 21'inde hiçbir kutlama olmamıştı,” derken, Ömer Madra da, “Bu korkunç olağanüstü ortamda 1 Eylül tarihinde bir haber çıkmıştı; AntiWar News’tan Dave DeCamp'ın bir yazısında, İsrailli bir yetkilinin Associated Press'e yaptığı bir açıklamada, Kuzey Gazze'ye giren - sözü bile edilemeyecek - yardımı durdurmak ve kesmek istedikleri yazıyordu. Resmi açıklamaların da yapıldığı dünyamızın söylemi böyle,” diyerek bu haftalık programı tamamladılar.