Alp Ulagay'ın Açık Gazete'deki konuğu, 'Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (1904-1907)' kitabının yazarı Melih Şabanoğlu.
Galatasaray’ın ilk yıllarının ilginç öyküsü
Melih Şabanoğlu (1961), emekli reklamcı. Bugün ise spor tarihçisi kimliğiyle daha çok tanıyoruz onu. Son 15 yılda, biraz da Galatasaray Lisesi mezunu olmanın verdiği merakla, özellikle ‘Mekteb-i Sultani’nin ve de Galatasaray Kulübü’nün geçmişine yönelik makaleler yazdı, kulübün tarihindeki bazı dönüm noktalarını didikledi.
Bu kez bir kitapla karşımızda Şabanoğlu. Türk sporunun emekleme dönemine dair bir konuyu didikleyen bir çalışma bu: ‘Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (1904-1907)’. Bu çalışmanın kitaba dönüşüm sürecine tanıklık edenlerden biriyim aslında. Yıllar önce muhtemelen Beyoğlu’ndaki Simurg kitabevindeki bir kitap ve spor üzerine sohbetle başlayan dostluğumuz, böyle detaylı konuları konuşa konuşa bugünlere geldi. Bazen, Galatasaray Lisesi’nden de abim olan Şabanoğlu bana bir mevzu hakkındaki görüşümü sorar, bazen ben uzmanlığından faydalanmak için ona danışırım.
Yıllar içinde pekişen bu entelektüel dostluğun sayesinde olsa gerek geçen yılın bahar aylarında Melih Şabanoğlu bana bir mesaj attı ve son yazdığı makaleyi okumamı rica etti. Verdiği ön bilgiye göre makale, Galatasaray Lisesi’nin modern eğitim kurumu haline gelmesinin 150’ci yıldönümü vesilesiyle hazırlanan kitaba bir bölüm olacaktı.
Seve seve kabul ettim tabii. Ancak makale deyince ne düşünürsünüz? 10, 15 bilemediniz 20 sayfalık bir metin değil mi? Halbuki e-postamı açınca 186 sayfalık ve 400 bin vuruşu aşan bir Word dosyası görünce önce afalladım tabii. “Association futbola doğru (1904-1905) / Mekteb-i Sultani’de ilk futbol topu ve futbol” başlıklı bu devasa metnin içeriğini görünce daha da afallayacaktım. Şabanoğlu ta 20. yüzyıl başlarına kadar inmiş ve Galatasaray Spor Kulübü’nün kuruluş dönemini ve futbol topunun peşinden koşan öncüleri ele almıştı.
Hem Galatasaray Lisesi ya da o zamanki adıyla Mekteb-i Sultani’nin Osmanlı dönemindeki durumuna hem futbolun Lise’den Kadıköy çayırlarına sıçrayışında hem de istibdattan çıkış sürecine dair çok ilginç bilgi ve tespitlerle dolu bir metin vardı karşımda. Bazı ayrıntılara hâkim olabilmek için sindire sindire okumayı yaptım, birkaç küçük yorum yaptım ama böylesine ilginç bir çalışma için ana yorumum ise şöyle oldu: “Abi bunu kitap yapmalısın!”
Tabii benim dememle değil ama bu çalışmasının derinliği sayesinde Şabanoğlu çoktan planlamış ki, 2018’in kasım ayında çiçeği burnunda yayınevi Vakıfbank Kültür’ün ilk kitaplarından biri olarak yayınlandı. Elbette 10 aylık çalışmanın sonunda ortaya çıkaran birtakım değişikliklerle beraber…
Kitabı içeriğinde gelince, adından da anlaşılacağı gibi Galatasaray Spor Kulübü’nün kurulduğu 1905’in hemen öncesinden başlayıp devam eden bir olaylar silsilesi söz konusu. Mesela Galatasaray Spor Kulübü’nün temellerinin atıldığı edebiyat dersinin aslında 1905’ün değil de 1904’ün son aylarında gerçekleşmiş olması mevzuunu kılı kırk yararak, metinler, ders programları ve biyografiler arasında iz sürerek tespit emiş Şabanoğlu. “Ancak kulübün kuruluş tarihi konusunda bir tartışma açtığım zannedilmesin. Kuruluş tarihi 1905’tir” diye bir uyarıda bulunmayı ihmal etmiyor. Bu dönemi anlayabilmek için Mekteb-i Sultani’deki ikili öğrenim sistemini anlamak şart. Şabanoğlu bu sistemi de ele alıyor kitabında.
Galatasaray’ın 1906’daki ilk takımının Lise’den teşkil oyuncuları, İstanbul Ligi’ne dahil edilince ‘mektep’ dışından takıma katılan dört oyuncu, Abdülhamit dönemindeki baskı ortamında bir araya gelmekten kaçınan Müslüman gençlerin biraz çekinerek sahaya çıkması ve hatta bazı gazetelerden ‘Galatasaray’ adını kullanmamalarını rica etmeleri diğer çarpıcı noktalar.
Elbette Galatasaray Spor Kulübü’nün bir numaralı kurucusu Ali Sami Bey’e de bir mercek tutuyor Şabanoğlu: Liseye kadar evde öğrenim görüp 15 yaşından Mekteb-i Sultani’ye girmesinden resim ve piyano eğitim almasına, döneme dair her malumatı kayıt altında tutmasına dek birçok ilginç bilgiyi aktarıveriyor. Kısacası Türk sporunun en önemli kurumlarından birinin emekleme dönemine dair çok spesifik bir çalışmayla karşı karşıyayız.