Adıyaman’da bulunan bağımsız gazeteci Rabia Çetin’le kentteki durumu konuştuk.
(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hali değildir.)
Özdeş Özbay: Gazeteci Rabia Çetin şu anda Adıyaman'da. Sosyal meyda hesaplarında ve diğer kanallarda haber paylaşmaya devam ediyor. Hoş geldiniz.
Rabia Çetin: Merhaba, iyi yayınlar.
Ömer Madra: Çok teşekkür ederiz. Euronews için yazdığınız haberi okuduk. Son durumu öğrenebilir miyiz?
R.Ç.: Şu an Adıyaman merkezdeyim. Sonrada geldim buraya. Öğleden sonra iki mahalleyi gördüm, Akpınar Mahallesi ve Yenimahalle. Yol boyunca gördüğüm manzara şu: Yıkılmadık, enkaza dönüşmedik bina yok. Ayakta kalanlar da çok ağır hasar görmüş. Birçok enkazın başında henüz çalışma dahi yapılmamış. Çalışma yapılan yerlerde çok az kurtarma ekibi vardı. El arabalarıyla cenazeler taşınıyor ve kaldırımlara bırakılıyordu. Akşam üzeri saat 17.00 civarında Yenimahalle'de Kemalpaşa Sokak’ta bir sitenin önündeydim. Ben orada beklediğim süre boyunca 1’i çocuk 5 kişinin cenazesi çıkarıldı. İnsanlar enkazın karşısındaki kaldırımlarda bekliyordu. Hem evlerinden çıkacak yakınlarını bekliyorlar hem de gidecek yerleri olmadığı orada ateş yakmış bekliyorlar.
Kentte çok yoğun bir ceset kokusu var
Ben akşam saatlerinde bir noktaya uğramaya çalışırken şehrin neredeyse yüzde 80’ini dolaşmak zorunda kaldım. Korkunç bir yıkım var. Cenazeler çıkarılırken bulunduğum Yenimahalle’de arabanın camını açtım. Kentte ve mahallelerde çok yoğun bir ceset kokusu var. Adıyaman'da elektrik, su, internet, telefon yok.
Adıyaman'da halkta gördüğüm şu: Yardımların çok geç geldiğini enkaz çalışmalarının çok geç başladığını söylüyorlar. Sabah saatlerinde canlı çıkarılan olmuştu. Akşam saatlerinde 5-6 büyük enkazda çalışmalar devam ediyordu. Karanlıkta aydınlatma imkânı olmadığından akşam saatlerinde arama kurtarma çalışmaları devam edemiyor. Şehrin birçok noktasında insanlar karanlığa gömülmüş durumda.
İnsanları sıcak tutabilecek ne varsa her türlü şeye ihtiyaç var
Yardımlar geliyor. Ben Urfa'dan gelirken Urfa-Adıyaman arasında birçok TIR, kamyon gördüm. Gelirken bunların yeterli olabileceğini düşündüm. Ama gördüğümüz manzara şu: Buraya gelebilecek ne kadar yardım varsa hepsinin kabul edilmesi gerekiyor. Çocuklar çıplak ayakla geziyor. Hava çok soğuk Adıyaman'da hava eksileri görmüş durumda. Battaniye, çocuk bezi, çocuk kıyafeti, atkı, şal, bere, çocuk çorapları, büyükleri için kıyafet, mont yani insanları sıcak tutabilecek ne varsa, her türlü şeye ihtiyaç var.
Hastaneden, bir doktordan bilgi almıştım. “Dört gündür buraya yemek gelmiyor. Biz burada kuru gıdalarla yani keklerle, bisküvilerle besleniyoruz.” Doktorun söylediğine göre bugün yemek gelecekmiş. Ama dört gündür çok yoğun bir iş yükleri var. Doğru düzgün yemek yok burada. Zaten bir tane hastane var burada. Hastanede birçok servis morga çevrilmiş. Isıtma ve soğutma sistemi sorunlarından dolayı camları açmışlar ve cenazeler yan yana duruyor.
Ö.Ö.: Bu bahsettiğiniz durumla ilgili Osman Turan isimli bir yardım gönüllüsünün de açıklamaları vardı. Özellikle iletişim meselesinden bahsetmiş. Adıyaman'da, Telekom binasının yıkıldığını söylüyor. “Bundan dolayı hem sabit telefonlar, hem baz istasyonları çekmiyor. Şu an elektrik, su ve gazı olmayan tek şehir merkezi Adıyaman” demiş. Dolayısıyla ulaşılamıyor da.
R.Ç.: Adıyaman'a gelmeden önce Urfa'daydım. Urfa'da, Bahçelievler semtinde 4 büyük enkazın olduğu bölgedeydim. Sadece o bölgede elektrik yoktu çünkü orası 40 yıllık binaların olduğu bir bölge. Gözle görülür çok büyük hasarlar vardı binalarda. 3 binada çökme gördüm. Birinden 5 kişinin cenazesi çıktı. Birinden en son bir kişinin cenazesi çıkmıştı. Urfa'da sadece bir bölgeye elektrik verilmemişti, o da insanlar o binalara girmesin diye. Ama Adıyaman'da saatlerdir hiçbir yerde elektrik yok, sadece hastanede var. Yani telefon veya internet bağlantısı kurabilmek için yani adım adım dolaşıp sürekli deneme yapmamız gerekiyor. Bu insanlar seslerini duyuramıyorlar. Adıyaman’dan çok az görüntü olmasının, çok az bilgi olmamasının temel sebebi iletişim sorunu. Siz de belki mobil istasyonları, bu insanların sesini duyurabilmesi için çağrı yapabilirsiniz. Buraya çok acil ve her şeyden önce jeneratör ve iletişimin sağlanması gerekiyor.
Dün cemevindeydim. İnsanlara yardım dağıtıyordu. Onun bahçesinde bekleyen insanlar vardı. Tek bir tane tuvalet vardı. Tuvaletinde ne su vardı ne elektrik. İnsanlar karanlıkta telefonlarının kalan ışıklarının yardımıyla tuvaletleri kullanıyorlardı. Enkazlarda arama kurtarma çalışmalarının devam edilmesi için aydınlatma sistemleri gerekiyor. Benim olduğum mahalleye, yani Yenimahalle'ye dün Çin'den yabancı bir ekip geldi. Yani sadece onlarda ekipman vardı. Gelen insanlarda ekipman da yok.
Ö.M.: Adıyaman'da merkezdeki durumu anlatıyorsunuz. Çok sayıda köyü de olan yerlerden bahsediyoruz. Çok geniş kapsamlı bir alanda meydana geldi depremler. Orada nasıl durum? Köylere ulaşma imkânı bulabilecek miyiz?
R.Ç.: Hem insanların araçlarında kalmasından hem yardımların gelmesinden dolayı trafik kilit bir durumda. Normal zamanlarda on dakikalık mesafeyi ben üç saat kırk beş dakikada gelebildim. Dolayısıyla köylerle bağlantılar, öncelikle trafikten ve iletişim eksikliğinden dolayı yok. Yardımda çalışan arkadaşlara sordum. Ben cemevindeyken bir kadın geldi. Adıyaman'ın merkez köylerinden gelmiş ve kendi imkânlarıyla bir çadır kurmuşlar. Neredeyse 50 bahsediyordu. “Biz üç gündür sıcak bir çorba içemedik, hangi saatte gelirsek çorba alabiliriz?” dedi.
Ben bir yardım ekibi ile geldim Urfa'dan Adıyaman'a. Onlarla Kahta’ya gitmiştik. Kahta’nın durumunun çok kötü olduğunu aktarmışlardı bana. Benim şu an köylere gitmem imkânsız. Sadece iletişim kurabilenlerin söylediklerini aktarıyorum size. Cemevinde bulunan koordinasyondaki arkadaşlara çok sayıda köyden SMS gönderenler olmuş. Battaniye yok, yemek yok. Sadece alanlarda öylece duruyoruz diye bir haber gelmişti. Yani köylerde en temel sorun iletişim. İletişim olmadığı için köylere dair bilgi de sağlıklı olamıyor.
Adıyaman'a dair şunu üstüne basa basa söylemek istiyorum: “Bu sokaklar ceset kokuyor. Dün mesela Olgun Mahallesi’ne kepçe gelecekti, insanlar ‘En azından cenazelerimiz tek parça çıksın” dediler. Tekrar söylemek istiyorum. Sokaklarda ağır bir ceset korkusu var.”