İsviçreli fotoğrafçı, ressam ve enstalasyon sanatçısı Michel Comte ile Dirimart'ta yer alan Işık IV sergisi vesilesiyle bir araya geldik.
65 yaşındaki Zürih doğumlu moda fotoğrafçısı, sanatçı ve aktivist Michel Comte‘nin, Türkiye’deki ilk kişisel – plastik sanat – sergisi ‘Işık IV’ geçtiğimiz günlerde İstanbul'lu izleyiciyle buluştu.
Söyleşiyi dinlemeden önce isterseniz kısaca Evrim Altuğ'un Gazete Duvar'da yayınlanan yazısına bir göz atalım:
İstanbul sanat izleyicisi, aslında kendisine yabancı değil. Comte geçen yıllarda da çağdaş fotoğraf sanatı için hizmet veren Ellipsis Gallery’de, Karaköy’de sunulan moda fotoğraflarıyla, iki ayrı sergide karşımızdaydı. ‘Contemporary Istanbul’a da bir iki kez, yapıtlarıyla gelen Comteʼnin fotoğrafları, Viyana Kunst Haus, Venedik Penny Guggenheim Müzesi, Verona Centro Internazionale di Fotografiaʼda, Munih Pinakothek der Moderneʼde, Dusseldorf NRW-Forumʼda, Zürih Museum für Gstaltung gibi birçok müzede sergilenmiş ve koleksiyonlarına dahil edilmiş. Comte’nin kadrajına sığan isimler, Uma Thurman’dan Gary Oldman’a, Miles Davis’den Sophia Loren ve Yves Saint Laurent ile Calvin Klein ve Jeff Koons’a kadar uzanmakta.
Comte, yine, kısa sürede Amerikan, İtalyan, Alman Vogueʼun paylaşılamayan ismi olup aynı zamanda, Vanity Fair, GQ, Interview gibi birçok derginin efsane çekimlerini yapmış bir isim. Bunun yanı sıra hayırsever olarak dünyada hızla yükselen, yoksulluk ve açlık gibi konulara dikkati çekmek adına Uluslararası Kızıl Haç için foto-belgesel röportajlar yapan Comte, Bosna – Hersek, Irak, Sudan ve Afganistanʼda temiz su kaynağı yaratabilmek adına ise, 2004’te ‘Su Vakfı’nı kurmuş bir girişimci.
Ancak Comte bu kez, yaşamının rotasını yüzde yüz çevirdiği doğa üzerine bir seçki ile bizzat karşımızda. Toplam 14 yapıttan oluşan bu ilk ‘plastik sanat’ sergisi, aslında küresel iklim değişikliği sebebiyle bir süredir tadı kaçan, bizlere yağmuru, kar lapasını aratan depresif mevsimler ve artan sıcaklıklara da gönderme yapan, dobra bir küskünlükle yüklü. Yani galerideki bu (ilk bakışta hepsi bize uzak, sağır ve dilsiz) eserlerin hepsi, bir bakıma esasında Comte’ye değil, düpedüz insanlığa ait. Hepimizin, izleyici kaldığımız, anlamaya çalıştığımız bu – çırılçıplak, vahamet yüklü – eserlerde, eşit sorumluluk (ve meseleye kimi zaman da ilgisiz – soyut yaklaşımımız sebebiyle) sorumsuzluğu bulunmakta.
Misal, gittikçe içine kapanmış bu mutsuz imgelerin rutubeti ve ağıdı ile çalkalanan sergide başrolü, Comte’nin en az 25 metrelik boyu, 4 metrelik yüksekliği ile, ‘Glacier Terminus‘ (Sonlanan Buzul) isimli eseri üstleniyor.
Dirimart'tan Ceren Erdem eşliğinde, Evrim Altuğ ve İlksen Mavituna Michel Comte ile "Işık" serisini; güncel-sanatın "işlevleri"ni ve dünyayla, gezegenle kurduğu bağı konuşuyorlar.