’Sizi Yapay Zekâ Aracılığı ile Buldum’

Sakat Muhabbet
-
Aa
+
a
a
a

Sakat Muhabbet'te Alper Tolga Akkuş, kendisine yapay zekâ yoluyla ulaşan İhsan Tekin ile bir araya geliyor

""
’Sizi Yapay Zeka Aracılığı ile Buldum’
 

’Sizi Yapay Zeka Aracılığı ile Buldum’

podcast servisi: iTunes / RSS

Alper Tolga Akkuş: Merhaba, Apaçık Radyo'ya, Sakat Muhabbet’e; sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoşgeldiniz. Bugün 14 Mayıs 2025 Çarşamba, ben Alper Tolga Akkuş. Üçüncü yılına Kasım ayında girecek Sakat Muhabbet’in yolculuğunda bizi en mutlu eden şey, programı dinleyip sonra bize dönen dinleyicilerimiz. 

Akademisyenlerden gelen bilgiler, övgüler, hatta pek çok zaman doktora yazan, tez yazan öğrencilerin bize ulaşıp, “Hocam sizi önerdi, sizi dinledim. Tezim için görüşelim mi?" demesi. Bu gibi durumlar bizi çok memnun ediyor ama bugünkü programdaki konuğum ve konumuz çok daha güzel bir pencere açtı bize. 
Bir hafta kadar önce Didem Gençtürk - Apaçık Radyo'yu bilenler tanıyor Didem'i zaten, buradan da ona bir merhaba diyorum - bir mesaj attı bana mail üzerinden. “Alper böyle bir talep geldi Sakat Muhabbet için ve değerlendirmeni istiyoruz” diye göndermiş maili bana Didem. Çok mutlu olmuş onlar da ve hatta mailin ekinde Didem, “Yavaş yavaş Sakat Muhabbet yayılıyor galiba” diye bir ek not da düşmüştü. 
Yazan kişi Bandırma’da yaşadığını, bir engeli bulunduğunu, sorunlar yaşadığını, son bir iki aydır da yapay zekâyla ilgilendiğini, onun içine girdiğini ve yapay zekayâ ‘Türkiye'de sakatlıkla alakalı bir yayın var mı?’ Ben hangi yayına katılsam iyi olur?’ diye sorduğunu yazmış. Sakat Muhabbet de önerilen yayınlardan birisi olmuş ve bunun üzerine de şu andaki konuğum mail atmış radyoya. Didem bana gönderdi, ben de konuğumuzu aradım hemen. Konuğumuz da dediğim gibi Bandırma’dan İhsan Tekin. İhsan Bey, hoşgeldiniz. Nasılsınız, iyi misiniz?

İhsan Tekin: Hoşbulduk efendim, iyiyim. Çok teşekkür ediyorum, sizleri sormalı.

A.T.A.: Bizler de iyiyiz, çok sağolun. Girişte anlattığım gibi, bizi çok mutlu etti bu gelişme, bunu konuşacağız ama Sakat Muhabbet'te bizim bir ilk sorumuz var ve her konuğa ben bunu sorarak başlıyorum programa; İhsan Tekin kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır ve bir sakatlığınız var ise bunu da paylaşır mısınız bizimle?

İ.T.: Tabii ki. Öncelikle tanıştığımıza çok memnun oldum Alper Bey. Konu şöyle, kısaca kendimden bahsedeyim; ben aslen Balıkesir – Bandırmalı'yım, burada doğdum büyüdüm. Çok şükür hayatımı güzel bir şekilde idam ettirebiliyorum. Aynı zamanda %46 oranında görme engelli vatandaşım. Ailemle birlikte ikamet ediyorum. 

Bundan yaklaşık beş-altı ay önce de çalıştığım kamu kurumundan - taşeron şirkete çalışıyordum - hem özel nedenler, hem de sağlık problemlerimden kaynaklı olarak ve bir de sinirsel anlamda yıprandığım için istifa etmek zorunda kaldım. Kasım 2021'de ise sol gözümde çıkan kataraktan kaynaklı olarak da sol gözümün içindeki merceği kaybettim. Ameliyatla içindeki mercek alındı ve mekanik bir cihaz, aparat tarzı bir şey konuldu. O aparat sayesinde ben dört yıldan beri kendimi biraz robot gibi hissediyorum ama gayet memnunum hayatımdan, yaşadıklarımdan. 

Eğitim seviyesine gelecek olursak, eğitim seviyesi olarak da Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım programı mezunuyum. Okulumu da iki defa birinci sınıfta derece yaparak bitirdim. Siz derseniz ki okuduğun okul sana ne kattı, neler öğrendin bugüne kadar? Ben bugüne kadar gerek akademisyenlerim, öğretmenlerim, gerek sınıf arkadaşlarımdan, okuduğum okuldan çok şey öğrendim yani edindiğim çevre, katıldığım sosyal aktivitelerle orada en azından beni gerçekten seven insanlar vardı. Edirne kıymetli bir şehirdir bir öğrenci için. Benim eğitim hayatımda Edirne Trakya Üniversitesi'nin yeri başkadır ve buradan da Trakya Üniversitesi sevgili rektörümüz Mustafa Hatipler’e sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum. Merak ettiklerinizi de seve seve cevaplarım, buyurun.

A.T.A.: Şimdi engeliniz %45 görme engeli yani siz şu an ne kadar görüyorsunuz? %45, %50 mi? Gözlükle görebiliyor musunuz? Dinleyenler merak eder diye programın en başında bunları açıyorum aslında. 

İ.T.: Tabii ki, tabii ki. Bunu da seve seve cevaplayayım Alper Bey. Konu şöyle; ben sol gözümün içindeki merceği kaybettikten sonra sol gözüm tamamen kör oldu. Daha genel tabirle ben tek bir gözümle, sağ gözümle hayatımı idame ettiriyorum yani gören bir gözüm var Allah'ıma şükürler olsun. Bu beni hayata küstürmedi, daha çok tutunmamı sağlıyor.

A.T.A.: O göz tam mı görüyor yoksa onda mı %46 görme engeli var? Diğer gözünüzde sorun yok mu?

İ.T.: Sağ gözümde %70 civarında hiçbir şekilde sorun yok. 

Yapay Zekâ Üzerinden Sakat Muhabbet Yolculuğu

A.T.A.: Şimdi ben Apaçık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e ulaşma serüveninizi özetledim kendi penceremden ama sizden de almak isterim. Hatta biz sizinle konuştuk; Sakat Muhabbet dışında da birkaç yer bulmuşsunuz radyo mecrası anlamında. Onların da ismini analım burada. En başından ‘bir radyoya ya da bir yayına çıkayım, kendimi anlatayım’ fikrinin başlangıcından bugüne kadar ki gelişmeleri alalım mı sizden?

İ.T.: Tabii ki, bunu da seve seve cevaplarım. Ben geçtiğimiz Kasım ayında çalıştığım fabrikadan - biraz ağır tempolu bir fabrikaydı, ağır işin olduğu bir fabrikaydı ancak biz engellilere sunulan iş tanımı belli yani temizlik üzerine bir iş tanımımız vardı yani çok yoğun bir iş tempomuz yoktu ama inanın psikolojik olarak, mental olarak ve insan olarak da çok yorulduğum için - istifa etme kararı aldım. Bu da benim için rahatlatıcı bir karar oldu çünkü hem sinirsel, hem de psikolojik anlamda yıprandığımı ailem de gördüğünü belirtiyor ve ben de hissettiğim için böyle bir karara vardım. O tarihten sonra da bir iki aylık dinlenme sürecim oldu. 
O dinlenme sürecinde de İŞKUR ve çeşitli mecralardan sürekli olarak bir iş arayışına devam ettim. Ayrıca biliyorsunuz ki İŞKUR’un kurum dışı işçi ve memur alımı, onun haricinde açıktan atama yöntemleriyle kurumlarına, memur statüsünde eleman olan yerleri de takip ettim ve hala da takip ediyorum yani artık bu işi bir şekilde neticelendirmem gerektiğini fark ettim, ciddi anlamda kendimi çıkmazda hissediyordum. Daha önce de bu konuyla ilgili düşündüm sürekli yani acaba ben ne yapabilirim, kendimi nasıl doğru ifade edebilirim ya da sesimi nasıl duyurabilirim diye düşündüm. 

Sonra da aklıma şu geldi; biz zaten ailecek bir yere yolculuk yaptığımızda sürekli radyolarımız hep açık olur, radyolar insanların can suyudur yani bunu inkar etmemek gerekiyor. Radyolarda çalan müzikler hep insanları yaşatır, müzik bizim için bir şifadır. Benim de aklıma da ilk mecra olarak da radyo geldi. İlk ulaştığım mecra ise sevgili Ayhan Aktaş'ın sunduğu NTV Radyo’da yayınlanan Engelsiz programı var, sağolsun kendisi beni konuk etti. Kendisine de yine size ulaştığım gibi mail olarak ulaştım ve sizinle iletişim kurduğumuz gibi beni radyonun hattından aradı. Telefonla çekme durumu söz konusu olduğu için onunla da bir dış mekana geçmek zorunda kaldım, kendisiyle sağlıklı bir iletişim kurduk, merak ettiklerini cevapladım. 

Benim ulaşma nedenim tamamen kariyer hedefimi, ne yapmak istediğimi, bundan sonraki sürecin ne olacağını ve kendi adıma, meslek hayatım adına, kariyerim adına sesimi ve hayallerimi ne kadar çok duyurabilirsem benim açımdan büyük bir kar olabileceğini düşündüğüm için radyoları seçtim efendim.

A.T.A.: Yapay zekâya sorduğunuz soru öbeği neydi onu merak ediyorum çünkü siz Apaçık Radyo’yu hiç duymadınız diye tahmin ediyorum. Biz tanıştık zaten sizinle yani o yapay zekâ botuna siz ne yazdınız ve neler çıktı ? Ayhan Aktaş’ın dışında, benim dışımda başka programlar var mı? 

Bunu şu yüzden soruyorum; ne kadar kalabalığız? Çünkü çok az olduğumuzu biliyorum ama yapay zekâ bayağı da bir gündemde olan bir konu olduğu için onun verdiği cevapları merak ediyorum yani size önerdiği başka yayınlar da var mıydı? Siz ne sordunuz ve yapay zekâ ne yanıt verdi size?

İ.T.: Takdir ederseniz ki yapay zekâ zaten tek bir tane yok, Google'a yazdığınız zaman bir sürü yapay zekâ medyası çıkıyor. Ben iki tane yapay zekâ kullandım. Bir tanesi de İngilizce tabirli Gemini.
Gemini’ya sorduğum, soru şuydu. ‘Türkiye'de engelli vatandaşların sesini duyurabilecekleri radyo mecraları nelerdir?’ Ben aynı zamanda halkla ilişkiler mezunu olduğum için kısaltma sanatını biliyorum. Bizim okuduğumuz mecra bir nevi kısaltma sanatıdır. Benim sorduğum kısa soru buydu. Sizin haricinizde bir de Ayhan Bey'in programını önerdi bana yapay zekâ hatırladığım kadarıyla. Biraz zaman geçtiği için üzerinden tam hatırlamıyorum ama iki-üç tane mecra vardı ve iki tanesi zaten sizin programınız ve Ayhan Bey’in programıydı.

A.T.A.: Peki, diğer yapay zekâ ne cevap verdi? Aynı cevabı mı verdi Gemini dışındaki yapay zekâ?

İ.T.: Aynı cevapları verdiler, o konuyla ilgili problemimiz olmadı.

A.T.A.: Yani bazı yayınlar daha var mesela bir bankanın içinde yayın yapan arkadaşlarım var. Ayrıca görme engelli bir arkadaşımız da var, YouTube'dan yapıyor yayınları ama bunları duyurmak da lazım. Aslında ben bir yandan da Türkiye'deki durumu anlamak için sordum. 
Ortalara bir yere geldik İhsan Bey. Ben size paylaştım zaten bu detayı; bir müzik çalıyoruz ve müziği de konuğa soruyoruz biz. Sizin var mı istediğiniz bir şey?

İ.T.: Tabii ki. Bu konuya, bu soruya seve seve cevap veririm. Ben diyorum ki Hande Ünsal’dan “Neredesin?“

A.T.A.: Sakat Muhabbet devam ediyor ve bu hafta konuğumuz Bandırma’da yaşayan ve Apaçık Radyo’yu hiç bilmiyorken, beni hiç tanımıyorken yapay zekâya engellilerle alakalı radyo programları var mı diyerek bize ulaşan İhsan Bey. İlk bölümde nasıl ulaştığını zaten detaylıca konuştuk. 

İhsan Bey, 10-16 Mayıs Sakatlar Haftası biliyorsunuz siz de ve bugün de 14 Mayıs. Sizin Bandırma’da ya da Tekirdağ'da STK'larla bir iletişimiz oldu mu? Sakatlık aktivizmine dair bir şeyler yaptınız mı? Yapmadıysanız neler düşünüyorsunuz? Sakatlar Haftası hakkında neler söylemek istersiniz?

10 - 16 Mayıs Sakatlar Haftası

İ.T.: Ben bir engelli vatandaş olarak tabii ki de bütün engelli kardeşlerimin yanındayım, hepsini sevgi ve saygıyla kucaklıyorum, hepsine derin kalpten sevgi duyuyorum, saygım da sonsuz. Benden başkası anlayamaz herhalde. Derler ya, ‘bir insanın bir şeyi anlaması için illa yaşaması gerekir’ diye. Yaşanmadan bilinmez bizim bu yaşadığımız durumu. Dışarıdan çok basitmiş gibi görünse de bir elimizin, kolumuzun olmaması ya da işitme engelimizin olması veyahut gözümüzün görmemesi çok basite indirgense de sadece bunu yaşayan insan bilebilir. 

Bu konuyla ilgili STK'larla ve sosyal kurumlarla dayanışmam ya da bağlantım oldu mu sorusuna gelecek olursak o da şöyle; ben burada yaşadığım yerde, Bandırma'da sosyal dayanışma ve yardımlaşma kurumunun haricinde yaklaşık yedi-sekiz tane engelli vakfı var ve ben bu vakıflardan sadece bir tanesiyle iletişime geçtim, o da sosyalleşmek adına bir iletişimim oldu. Resim kursu tarzında bir kursa yazılmak istemiştim ve gayet de verimli bir kurs aslında ama sayı çok az olunca o verimi de, o sosyalliği de hissedemiyorsunuz. İki kişi, üç kişiyle olabilecek şeyler değil bunlar yani o sayının en azından Halk Eğitim Kursları’ndaki gibi 15-20, 25-30 civarında bir kalabalık grupla sosyal etkinlikler düzenlenen bir yer olsaydı o zaman ben oraya devam ederdim. Ancak sayı çok minimal düzeyde olunca ben de kendimi mecburen geri çekmek zorunda kaldım ve geriye kalan yedi kurumdan da haberdar değilim. İletişime geçsem bir şey olur mu bilmiyorum, bunu ben belediye ile yapmam gerekir.

A.T.A.: Biraz konuştuk ama o maildeki konuyu açayım istiyorum ben, maildeki sözlerinizi aktaracağım dinleyenlerimize.

İ.T.: Tabii ki.

A.T.A.:Engelli bir vatandaş olarak hem meslek hayatımda, hem de insani anlamda hayatımda yaşadığım bütün zorlukları başından sonuna kadar, A'dan Z'ye anlatabileceğim, sesimi duyurabileceğim bir program arıyorum’ demiştiniz. 

Ulaştınız, Ayhan Bey ile görüştünüz ve şimdi de benimle görüşüyorsunuz, anlattınız. Fabrika dediniz, temizlik dediniz ama Trakya'da aslında iletişim okumuşsunuz. Ben de iletişim fakültesi mezunuyum bu arada, Marmara Üniversite’sinden mezunum İhsan Bey. Ben de biraz kendimi anlatayım size; ben de %45 engelliyim, sakatlık bakımından yüzdelerimiz uyuyor sizinle. Halkla İlişkilerci olarak temizlik yapmak durumunda kalmışsınız, bu arada temizlik işçilerine de o işin kötü olduğunu söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın bu. Onların da bir emeği var ama siz kalifiye bir elemansınız, okumuşsunuz ama sakatsınız diye sizi oraya veriyorlar, sistem oraya yönlendiriyor. Sizin de herhalde amacınız buydu diye anlıyorum ben biraz da.

İ.T.: Evet efendim, doğrudur, çok doğru bir konuya parmak bastınız. Ben şöyle söyleyeyim; biz çok şükür ki yemek yediğimiz kaba tükürmeyen insanlarız. Yemek yediği kaba her daim şükreden, elini havaya açan, içtiği suya, soluduğu havaya, yediği nimete her daim teşekkür eden insanlar olduk. Ben de aynı şekilde bu teşekkürü her daim içimden dile getiriyorum. Her daim şükreden insanlarız yani çalıştığım kuruma tabii ki de bu konuda teşekkürüm sonsuzdur. Ancak sonuçta bir insanın okuduğu branş var ise ortada ve benim de size bahsettiğim üzere halkla ilişkiler ve tanıtım programı mezunuyum, siz de İletişim Fakültesi mezunu olduğunuz için beni sadece kendi branşımdan mezun olan branştaş insanlar anlayabilir diye düşünüyorum. 

Bu şöyle bir şey; mesela bir bakkala gidiyorsunuz, çikolata ihtiyacınız var ama adam size ‘benim elimde çikolata’ yok diyor ve ‘ben size çikolata yerine limonata verebilirim’ diyor. Tabi ki limonatanın tadı da güzeldir ama sizin ihtiyacınız olan şey belli. Kendinizi geliştirebileceğiniz branş belli, istediğiniz görev tanımı belli ancak bu size sunulmadığı için de o konuyla ilgili yıllarca kendinizi ispatlamak zorunda kalıyorsunuz. Ben orada az buz bir süre değil, dört seneye yakın bir süre emek verdim, kendi branşımla ilgili hiçbir şekilde bir iş tanımının bana sunulmaması beni üzen bir durumdu ve bu yüzden de ben sesimi duyurmak istedim. 

Benim en büyük hayallerimden bir tanesi, kendime, memleketimde, Bandırma’da, bir kamu kurumunda sabah 8, akşam 5 şeklinde çalışabileceğim, güzel bir şekilde işimi yapabileceğim, hafta sonu tatilimi yapabileceğim, ailem ile vakit ayırabileceğim bir kurum. 

Okuduğum branş belli. Daha önce zaten 2019 yılında okul okurken sanatçılara ulaşıp bizzat birebir röportajlar yapmış bir insanım aynı zamanda. Gerçekten kültürlü ve donanımlı insanlarız. Siz derseniz ki ‘senin istediğin şey çok büyük bir şey’, ben bunu da anlarım ama kendi branşımla ilgili kendimi geliştirebilmem için bana bu fırsatın verilmesi gerekiyor, başka türlü ben kendimi ispat edemem.

A.T.A.: O görüşmeler sırasında bir yayın mı vardı üniversitede, o yüzden mi yaptın yoksa kendin mi istedin? Görüşmeleri yapmanın nedeni neydi o insanlarla?

İ.T.: Hem kendimi gazetecilik, basın yayın ve röportaj konularında geliştirmek amaçlı bu görüşmeleri sağlıyordum, hem de bir korku sarmıştı içimi. 2019 Ocak ayında hep bir yurda gidiyordum, kara kara düşünüyordum, okula gidiyordum kara kara düşünüyordum çünkü okul bitecekti - 2019 Ocak ayından bahsediyoruz. Ben 2017’de girdim üniversiteye, 2019'da okulum bitiyor. 2019 Ocak ayında sürekli bir düşünce hali sarıyordu beni ve o okul bitme telaşesi, o korku zaten sardıkça da daha da psikolojim bozuluyordu, ‘Allah'ım  ben lisans mezunu değilim, ön lisans mezunuyum ama işsiz kalacağım’ diyordum. Bu işsiz kalma korkusu sebebiyle ben biraz da o işleri tırmaladım.  İstanbul'da, bir medya yayın grubundan bir iş teklifi de aldım zamanında, sağolsunlar - 2019 döneminden bahsediyorum. Kast ajansında staj yaparken bana bir haber ajansı ulaşıp iş teklifinde bulundu, sağolsunlar, ben de o anki içinde bulunduğum staj durumundan kaynaklı olarak iş teklifini üzülerek geri çevirmek zorunda kalmıştım. Eğer ben o iş teklifini kabul etseydim belki şu an çok daha başka yerlerde olabilirdim. Ben bunu inkar etmiyorum ama gerçekten kendi branşımla ilerleyebilmem için bana bir fırsatın sunulması gerektiğini düşünüyorum.

A.T.A.: O görüşmeler bir yerde yayınladın mı yoksa sadece kendinde mi kaldı?

İ.T.: 2019'da ilk olarak  Derya Petek, daha sonrasında Nilüfer Ataş, Pınar Soykan, Tuğba Çiğdem ve en son olarak da Tuğba Ekinci ile birer röportaj yapmıştık ama hep bunlar farklı yerlerde yayınlandı. İlk etapta röportajlarımı yayınladığım mecra Müzikonair mecrasıydı, hatta internette hala linkleri mevcuttur, sizinle bunu WhatsApp'tan seve seve de paylaşırım okumanız açısından. Şu an dinleyenlerle link ne yazık ki paylaşamıyoruz, böyle bir sorun var.

A.T.A.: Paylaşırız İhsan Bey, bizim bu sohbetimizin yazılı hali siteye konuyor.

İ.T.: Benim açımdan en büyük iyilik bu olur, çok teşekkür ediyorum öncelikle.

A.T.A.: Herkese, her konuğa yapıyoruz, size özel bir şey değil. Sakat Muhabbet programının odağı, sakatlara dair olduğu için ve işitme engelliler bizi dinleyemiyorlar, onların da tek bakabileceği yer site, oradan okuyabiliyorlar. O açıdan ben önemsiyorum ve her bölümü mümkün mertebe, birkaç bölüm yapamadık ama her bölümün yazılı versiyonunu Apaçık Radyo’nun internet sitesine koyuyoruz. Sizin linkleri de koyarız oraya İhsan Bey. 

Şimdi kamuda bir iş olsun dediniz ya Engelliler için Kamu Personeli Giriş Sınavı (EKPSS) oluyor diye biliyorum. Peki, başka bir yol yok galiba kamu için.

İ.T.: O konuyla ilgili çok güzel bir konuya değindik aslında. Bu konunun tabii ki de uç noktası yani olabilitesi, olabilir yolu tabii ki de EKPSS'dir, ben bunu inkar etmiyorum. Ben EKPSS’ye zaten daha önce iki defa katılım sağladım. İlk katılım sağladığımda aldığım puanla – 67 almıştım - beş tercih yaptım ama hiçbir şekilde atanamadım. 

Biliyorsunuz ki geçen sene, Nisan ayında 2024 EKPSS yapıldı ve o EKPSS sınavından da 60 puan aldım. Onunla da Ocak ayında bir tercih verme sürecim oldu ama yine bir atanma durumum olmadı. Yani inanın bu konuyla artık ilgili çabalamaktan çok yoruldum. Tekrardan sınav denemesi yapacağım tabii ki de, bu konuyla ilgili elbette hayatta küsmeyeceğim, elbette bir şeyler için çabalayacağız. EKPSS ile atanma olayı tabii ki de birinci kulvarda değerlendirmemiz gereken bir konudur, bu doğru. Ancak atanma ve memur olma ya da kamuda çalışma konusuna tekrar geri dönecek olursak, o da şöyle; İŞKUR’un kurum dışı işçi alımı ve memur alımları Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi'nde de yayınlanan ilanları var. Onun haricinde Strateji Bütçe Başkanlığı'nda da yayınlanan ilanlar var. Zaten kamu ile alakalı ilanları canla başla takip eden bir insanım, bunlardan da haberdarım. Bu şekilde de yerleştirmeler söz konusu oluyor. 

Davetsiz Konuğumuz Tarçın

A.T.A.: Anladım. Şimdi başından beri arkadan bir kuş sesi de geliyor İhsan Bey, o da yayına girdi, onun ismini de alalım. O da sağ olsun eşlik etti yayınımıza, ismi nedir?

İ.T.: Tarçın'ımız, Tarçın, çok seviyor ötmeyi.

A.T.A.: Muhabbet kuşu mu, ne kuşu?

İ.T.: Muhabbet kuşu. Çok seviyor ötmeyi, ben de başka yere götürmedim, mutfakta duruyor.

A.T.A.: Zaten Apaçık Radyo’nun sloganı, ‘Kâinatın tüm seslerine açık radyo.’ O yüzden Tarçın da şakıyarak çok yerde sesiyle katıldı programa, onun da ismini anmasak olmazdı zaten. 

İhsan Bey, çok çok sağolun konuk olduğunuz için. Benim için de, radyo için de güzel bir deneyimdi bu. Peki, ben sizi aradım, sizin Sakat Muhabbet’i dinleme olanağınız oldu mu? Baktınız mı ne yapmışız, ne etmişiz? Sakat Muhabbet’i hiç bilmeyen ve yeni keşfeden birisi diye sizi gördüğüm için bunu soruyorum. Sakat Muhabbet ile ilgili doğru bir şey yapıyorum muyum ben? 87. bölüm şu anda sizinle yaptığınız bölüm ve bayağı da içerik oldu aslında. Neler söylersiniz Sakat Muhabbet'e dair?

İ.T.: Alper Bey, benim bu konuyla ilgili naçizane yorumum şudur; programınızı daha önce araştırmadım, takip etmedim yani ben doğru söyleyen bir insanım ve doğru söyleyeceğim. Yapay zekânın bana sunduğu alternatifler arasında programınızın olması ve Apaçık Radyo'nun Instagram takipçilerini görünce - çok ciddi bir kitle, 100 binin üzerinde bir kitlesi var -  sizin bana dönüş yapmanız beni çok şaşırttı açıkçası, ben hiçbir şekilde böyle bir dönüş beklemiyordum. Apaçık Radyo'nun takipçi sayısının yüksek olmasından dolayı bana geri dönüş yapılmasını hiç beklemiyordum ve sizden telefon geldiğinde de şaşırmıştım açıkçası. Bu beni çok mutlu etti aynı zamanda, çok teşekkür ederim. Bundan sonra da seve seve takip edeceğim. Yapay zekâya da buradan da teşekkür etmek gerekir.

A.T.A.: Yapay zekânın kendisine değil, onu da yapan birileri var, onlar da insan sonuçta. Bir şekilde çalışmışlar, yapmışlar. Bu bölümün başlığı şu an kafamda netleşmedi ama esprili bir başlık düşündüm aslında, sizinle de paylaşayım onu: ‘Bizi yapay zekâya sorun’. Siz bizi öyle bulmuşsunuz ya, yapay zekâ üzerinden de bir görsel ayarlarız. Sakat Muhabbet’i arama şeklini de öyle paylaşırız. 

Bu arada dediniz ya ‘şaşırdım beni aradınız’ diye, çok güzel bir cevap oldu, şöyle; Sakat Muhabbet’i dinleyen, sakatlığı olan ya da olmayan, sakatlığa değen insanlar var ise dinleyenler arasında ve diyorlarsa ki ya koskoca Apaçık Radyo, koskoca program bana dönmez diyorlar ise işte, İhsan Bey örneği. Bizi arayın, bize ulaşın, biz sizi konuk ederiz. Tabi herkes konuk olacak diye bir şey yok, onu konuşuruz, anlaşırız. Bir barajımız yok ama bir konunun da olması gerekiyor. Öylesine söyleşmek dışında bir içerik de olsun istiyorum ben. O açıdan tüm dinleyenlerimize bu da benim çağrım olsun. Instagram hesabımız var, Apaçık Radyo’ya yazın. Bana da geliyor, gönderiyorlar bana. İhsan Bey'den gördünüz, direkt Sakat Muhabbet'in hesabı var. Benim kendi hesabım var anavarrza diye, oradan da yazın. 

Bandırma'dan ilk defa birisi aradı, seviniyorum. Bandırma da bu ülkenin bir ilçesi. Güneydoğusu var, Karadeniz'i var, Türkiye çok büyük bir ülke. Sakatlar çok fazla bir kitle. Biz bir araya gelirsek, konuşursak, dertlerimizi dökersek ve çözüm yolunu biz ararsak bir yere gideriz diye düşünüyorum. Son sözleriniz nedir İhsan Bey? Programın sonuna geldik.

Sezen Aksu’ya Bir Çağrı

İ.T.: Son sözlerim nedir? Çok güzel soru. Benim son sözlerim şöyle; müzikle uğraşan, sanata can veren, sanata yön veren, sanata gerçekten kendini düstur edinen, karakterini sanatla harmanlayan büyük sanatçılar var. Başta bu konuyla ilgili en büyük hayranıyım yani müziğin bana göre usta ismi Sezen Aksu'dur. Buradan eğer sesim kendisine gerçekten gider ise eğer gerçekten kendisi benim bu söylediğim şeyleri duyar ise çok mutlu olurum. Sezen Aksu'nun çok büyük hayranıyım. Keşke beni arasa, ‘İhsancığıö nasılsın, iyi misin?’ dese, bir konuşsak, bir sohbet etsek, gerçekten sesimi ona duyurabilsem... Son olarak ise programınıza beni konuk aldığınız için, sesimi duyurmama yardımcı olduğunuz için çok teşekkür ediyorum, çok sağolun Alper Bey.

A.T.A.: Rica ederim İhsan Bey, herkese açık. Sakat Muhabbet de öyle, Apaçık Radyo da öyle. Sakat Muhabbet'in bir de son sloganı var, bitirirken ben bu sloganı söylüyorum hep; ‘Dünyanın bütün sakatları eğleşin’.  Haftaya görüşmek üzere, hoşçakalın.

İ.T.: Çok sağolun efendim.