Okul Zili'nde Müjdat Ataman ile Adolescence dizisini konuşuyoruz.
Ayşe Alan: Apaçık Radyo'dan Okul Zilinden herkese merhaba. Bugün yakın zamanda konuk aldığım Müjdat Hocam'la tekrar birlikteyiz. Hocam çok hızlı giriş yapacağım. Hoş geldin.
Müjdat Ataman: Hadi hoş bulduk. Çok hızlı bir giriş oldu.
A. A: Evet öyle oldu çünkü zamanımı çok iyi kullanmak istiyorum.
Yakın zamanda zorbalık konuşmuştuk çıkan kitabın üzerine, özellikle de okulda zorbalık konuşmuştuk ve şimdi gündemimize çok güzel bir dizi düştü.
M. A: "Eyvah, okulun halini gördüler" diyorum ben. Yani Adolescence demiyorum. "Eyvah! Okulun halini de hepimize gösterdiler" diyorum.
A. A: Evet, aynen öyle. Aslında konuşacak çok şey var, Adolescence dizisi hakkında ya da işte Ergenlik diye çevirebiliriz. Katman katman açılıyor bence. Birçok kişi de bunu söyledi. O yüzden belki de her bölümüne ayrı ayrı ele almak lazım.
Ama öncelikle şunu sormak istiyorum. Sende bıraktığı duygu ne oldu? Hem bir ebeveyn hem de bir eğitimci olarak.
M. A: Çocuğunun duygusunu takip et. Çocuğunu sürekli takip et. Bu takipten kastım üzerinde tahakküm kurmak, ona dünya idare etmek değil. Ama özellikle ben hemen finale atlıyorum ve babanın söylediği cümleye geliyorum ki benim için çok önemliydi ve çok vurucuydu. Stephen Graham odasındaydı. Odasında bilgisayarın başındaydı. Ve biz babamızdan ne gördük? Bu geçiş var ya. Bu geçiş çok önemli bir geçiş. Başka bir kuşak geliyor ve bu kuşak direkt ekranla doğdu. Hepimizin atladığı, hepimizin yasaklar koymaya çalıştığı bir kuşak. Yani bu yasaklı olmuyor. Tabii ki olmayacak. O zaman biz bir yeri kaçırıyoruz.
Kaçırdığımız yerde çocuğumuzun büyüme yolculuğu ve özellikle ergenlik dönemindeki bu değişime, ve dönüşümü, değişim dönüşümünde yanında olmadığımız ve her şey yolunda gidiyor dediğimiz olayların nasıl yüzümüze bir tokat gibi çarptığını gördük. Özellikle fabrikasyon işlerin olduğu bir paralı platformda böylesine güzel bir işin -ki Stephen Graham zaten harika, aynı zamanda yapımcı- böyle bir iyi diziyle karşılaşmak harikaydı. Hoş bugünlerde özellikle kötüleniyor ve şey diyorlar ya herkes çok övdüğüne göre kesin kötüdür. Bana göre her eğitimcinin, her anne babanın mutlaka bu çağda çocuğu olan anne babaların izlemesi gereken bir dizi diye düşünüyorum.
A. A: Ben de aynı fikirdeyim. Bir de en çok duyduğum şeylerden bir tanesi sosyal medyada bizim programımızın duyurusunu yaptığım zaman da bana yazanlar oldu: ''Bitiremedim, ağır geldi.'' diyen var. ''Çok benim için travmatik oldu.'' diyen var. Değil mi? Bir taraftan da hani bizim başka duygularımıza da hitap ettiği için de çok önemli bir dizi ve bir taraftan konuşuluyor. Biraz önce senin bıraktığın yerden devam edeceğim.
Son bölümde anne babanın konuşmasında, bu kuşaklar arası güvende olma hali vardı. Yani çocuğu ne yaparsa, nerede olursa güvende diye düşünür ebeveyn. Buranın belki biraz daha altını çizmek, belki de kurcalamak lazım. Çünkü burada senin de söylediğin gibi bir taraftan bizim gibi dijital göçmen kuşakla aslında dijital yerliler dediğimiz kuşağın aslında ne kadar farklı dünyaların olduğunu bizim açımızdan da onları anlamanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Biz orada çocuğumuz o odadayken, işte bilgisayarını verdik, her türlü ekipmanı var güvende diye düşünüyorduk diyor. Anne baba. Şimdi o zaman bu güvende olma halini başka türlü değerlendirmemiz gerekiyor. Hem ebeveyn olarak hem okulda değil mi? Eğitimciler olarak. Buradan aklına senin neler geldi? Nasıl çıkarımlar yapmak lazım?
M. A: Bu bir büyüme yolculuğu ve sen de bir eğitimcisin. Şunu çok iyi biliyoruz: Özellikle okul öncesinde anne babalar çok işin içindeler. Hatta fazlasıyla korumacılar. Sonra ilkokul başlıyor. Orada da bir anne baba işte sınıf öğretmeniyle sürekli bir iletişimde. Ortaokulda Saldımçayıra Mevlamkayıra dönemi geliyor. Yani artık tamam ya çocuk büyüyor kendi kendine de oyalanabiliyor turnak içerisinde kendi kendine de oyalanabiliyor. Takip etmeye çok da gerek yok dediğimiz dönem geliyor ki veli görüşme sıklığına bakarsak da, veli görüşme sıklığının çocuk büyüdükçe azaldığını görüyoruz. Okulla iş birliğinin. Burada kendi kendine bir de arkadaşlık içerisine girdiğinde çocuklar kendi başında sokakta özgürce gezmeye başladığında -ki bizde bu 8. sınıfa vuruyor genel olarak küçük şehirlerde ya da küçük kasabalarda belki daha altlarda ama büyük şehirlerde 8. sınıfta.
Lise 1'de çocuklar artık arkadaşlarıyla dolaşmaya ve gezmeye başlıyorlar. Burada şimdi benim zamanımda benim annem babam kimlerle arkadaşlık ettiğime çok takılıyordum. Ve işte onunla oynama, bununla gezme, bununla dışarıya çıkma ki onlar benim canım ciğerlerimden sevdiğim kişiler. Onlar söyledikçe daha da itici oluyor bu arada. Bu anne babalara tavsiye olarak değil bu. Ama orayı biraz takip etmek, ne oluyor diye bakmak. Daha çok duygusuna bakmak, neler yaptığına bakmak, o kaçırdığımız anlar büyük kaçış. Çünkü görmediğimiz bir dünyaları daha var çocukların. Bu ekranda akan dünya. Yani ben şunu çok iyi biliyorum. Bir devlet okulundan gelen bir öğrencinin anne babası çocuğun İngilizce bilmediğini düşünüyordu. Çocuk da çok iyi İngilizce biliyor. Dedik ne oluyor? Çocuk oyunlarda o İngilizceyi öğrenmiş, kapmış. Yani siz bilmiyorsunuz çocuğunuz nelere maruz kalıyor, nelerin içerisinde ve ne yapıyor noktası. Ve başka bir dil var ki dizide de bunu görüyoruz. Hatırlıyorsan emojilerle akan bir parça var. O emojilerle akan parçada ben bunu özellikle bu başka bir dil. Ve bu dili biz tanımıyoruz, bilmiyoruz. Onlar kendileri geliştiriyorlar bu dili. Hatırlarsan biz bu Facebook zamanında bir kuşak Facebook'tan gitti. Çünkü dedeler, nineler yorum yazmaya başladı çocukların hesaplarının altına. Anneler, babalar girdi. Sonra herkes bir Instagram'a gitti. Şimdi oradan da çıkıyorlar, başka platformlar geliştiriyorlar kendilerine ve başka bir dil geliştiriyorlar. Ve biz bu dili tanımıyoruz. Ve tanımadığımız dil onlar için çok keskin ve çok sert.
A. A: Bilmediğimiz şey bize hem korkutucu geliyor, hem de zaten orada var olamayız, çözemeyiz, orada destek olamayız. O anlamda da zorluyor. Dizinin bir bence önemli tarafından bir tanesi, taraflarından bir tanesi de herhangi bir yeri sadece işaret etmemesiydi. Yani birinci bölümde aslında biliyorduk biz çocuğun okul arkadaşını öldürmüş olduğunu. Ama baktığımız zaman dört bölüm sonunda, biz aileyi de işaret etmiyoruz, okulu da işaret etmiyoruz sadece, toplumu da işaret etmiyoruz sadece. O kadar bana göre biz eğitim tartışırken, ergenlik tartışırken, çocuk tartışırken gözden kaçırdığımız bir şey ki. Çünkü ben şimdi son dönemde sosyal medyada da yavaş yavaş diziyle ilgili yorumlar görmeye başladım. Bazı yorumlar, yorumcuların yorumları böyle hakikaten ebeveyni korkutacak derecede. Aslında sizin de yatak çocuk odanızda bir tane Jamie olabilir gibi yorumlar. Ama dizi böyle bir şey demiyor. Aslında hepsine hep birlikte bakalım diyor.
M. A: Çok önemli bir yerin altını çiziyorsun. Çünkü bu özellikle korku pompalayan hesaplar da var bu arada. Aman aman, çocuğunuzu kesecekler, şu olacak bu olacak. E ne yapalım? Yani böyle bir hayat yok. Bu onların dünyası ve onların özgür yaşamı. Mesele o değil. Mesele çocuğunuz içeride neler yapıyor bakmak değil. O duygusal bağı yakalamaktan geçiyor. Ama hazır oraya girmişken hadi gidelim ilk bölümü atlayalım mı? Çünkü çok önemli bir yere atlamayalım. Bu yayın bittiğinde şuna çok üzülürüm. O ilk bölümde bir evin baskın sahnesini görüyoruz. Şimdi Britanya dizilerinde ben böyle hep öykündüğüm bir yer vardır. Adamların bu hukuk sistemlerinin en ince ayrıntısına kadar gördüğünüz bir yer var.
Siz nasıl olur da böyle bir baskın yaparsınız? Bir cinayet var, ağır bir suç var ve çok güçlü de kanıt varsa ancak geldiğini öğreniyoruz. Dizi sayesinde öğreniyoruz. Sonra karakola gelindiğinde şikayetiniz varsa lütfen şikayet ediniz. Yani bir sorun varsa şikayet ediniz. Yani her anı özellikle üstünün... Özür dilerim. Çıplak arama. Bunun yapılma sahnesi, arkanın dönülmesi... Şimdi öyle sahneler görüyoruz ki çocuğun aç olup olmadığı, hemen sosyal hizmetlerden birinin geliyor olması, çocuğa her aşamanın tane tane anlatılması, burada demin sen de söyledin çocuğun suçlu olduğunu biliniyor olması. Çok net deliller var. Buna rağmen çocuğun tüm hakkının ve hukukunun gözetiliyor olma hali çok değerliydi ve çok önemliydi. Bu da bir şey söylüyor. Bir sisteminiz olmak zorunda. Çünkü o çocuk nihayetinde bir çocuk. Yani suça itilmiş bir çocuk. Yine dönüyoruz. Suça eğitilmiş kavramını özellikle kullanmak istiyorum. Ve sonra iki... Lütfen.
A. A: Evet yani işte bu yüzden hem devlet var orada, hem hukuk sistemi var, hem devletin güvenlik sistemi var, hem devletin okul sistemi var, hem devletin diyeceğim ailesi var çünkü aile de devletin parçası, hem de birey var. Bu kadar kuşatan bir şeyi dört bölümde yapmış.
Okul bölümü beni çok etkiledi. Çünkü, çok konuşulacak şey var da, okuldaki yetişkinlere bakalım. Bugün de okullarda hep birlikte çalıştığımız, belki de işte parçası olduğumuz sistemi o kadar can alıcı bir şekilde gördük ki, tabii bu arada parantez açalım teknik açıdan da tek plan çekilmesi, eş zamanlı çekilmesi de dizinin etkisini çok arttıran bir şey.
Mesela herhangi bir şey olduğu zaman koridorda çocukların yanından geçen öğretmen de var. İki çocuğu kenara çekip onları azarlayan, bakın size ceza vereceğim diyen öğretmen de var. Ben artık bıraktım, bu çocuklarla uğraşamıyorum diyen öğretmen de var. Sınıfa geç gelen, nerede olduğu bilinmeyen, dalga geçilen bir öğretmen de var. Aynı zamanda oradaki komiser sınıfa girdiği zaman, kendi oğluyla dalga geçildiğinde hemen onu durduran, böyle bir dil kullanamazsın diyen bir öğretmen de var. Bir taraftan projeksiyonu öbür tarafa alıyorum. Komiser yardımcısı kadının okul bahçesindeki yorumu: stinks diyor. Burası çok kötü kokuyor diyor.
M. A: Kusmuk, lahana ve mastürbasyon kokusu.
A. A: Evet. Buyurun hocam. Buradan siz devam edin.
M. A: Yani burada gördüğümüz o manzara bize artık okulun hiçbir şey sunmadığını. Yani okul bize bir şey sunamayacak halde değil. Yani okul sistemi öldü diyor. Bas bas bağırıyor. Ve bunu da o komiser yardımcısının cümlesiyle duyuyoruz. Ve orada sadece sen okulun profesyonellerini çok iyi betimledin, bir de öğrenciler penceresinden bakalım. Yani şöyle düşün, bizim zamanımızda okula polis gelmiş, bir cinayet var, süreç nasıl olurdu? Nasıl geçerdi tahmin edebilirsin. Burada ise umursamayanlar, şakaya vuranlar, dalga geçenler, aa o ölmüş mü diyenler yani o büyük umursamazlığı, o büyük tırnak içerisinde yozlaşma ya da kültürel deformasyon hani bu kavramı saatlerce konuşabiliriz burada ne oluyoruz saatlerce konuşabiliriz ama okul bu kapitalist sistem içerisinde okul o İik kurulduğu dönemden, akan dönemde artık bir şey vermediğini kabullenmemiz gerekiyor. Dönüştüremiyoruz da okulları. Dönüştüremediğimiz için de şu anda can çekişiyor okullar. Ve can çekişen sistemin içerisinde güçlü ayakta kalıyor. Ve çok tehlikeli bir yere doğru gidiliyor.
A. A: Ve zorbalığın da en önemli ayaklarından bir tanesi. Şimdi o noktada da biz eğitimciler olarak biraz da belki şunu düşünebiliriz yine bu dizinin özellikle okul bir bölümünden yola çıkarak ya da bütünündeki bu sosyal medyanın, dijital dünyanın zorbalıkla ilişkisi üzerine. Biz okula gidiyor olabiliriz her gün ve çocukların arasında ve belki hiçbir sorun görmeyebiliriz. Hiç zorbalık görmeyebiliriz. Ama arka planda binlerce şey olabilir. Sınıfta yan yana oturan iki çocuğun arasında okul sonrasında belki emojiler yoluyla, belki videolar yoluyla, belki fotoğrafın altına yapılan aşağılayıcı yorumlar yoluyla bizim hiçbir şeyden haberimiz olmayabilir.
M. A: Örnekleri var. Örnekleri var bizde sevgili hocam. İki tane çocuk okuldan çıkıyorlar ortaokulda ve Kayseri'de sanırım bir kasabada bıçaklama vakası var. Yani buna benzer çok fazla örnek var. Biz onu görmeyebiliriz noktası önemli ve hatta üçüncü bölümdeki psikolog sahnesiyle gidelim.
Bütün dizilerde olduğu gibi Jamie ile bir bağ kurdurtturuyor dizi bize. Normal, dizinin amacı o. Biz o bağı kuruyoruz. Yani bir yanımız hep şunu söylüyor. Hani kanıt güçlü ama bir şey olmalı. Yani Jamie ile bir empatimiz var. Psikolog sahnesinde işin çok profesyonelce yapılan, zaten çekim planıyla da bizi içine alıyor sahne. O ne kadar tatlı çocuğun içerisindeki canavarı görüyoruz. Şimdi biz öğretmenler de zihnimizde çocukları ya işte ne kadar tatlı bir çocuk, ne kadar iyi bir çocuk, ne kadar hoş bir çocuk noktasında çocuğun içindeki fırtınaları görmüyoruz. Bu şu demek değil her çocuk suçludur ya da her çocuk masumdur demek değil. Burada o hani Jamie'nin psikoloğa söylediği aslında sevgi arayışı var orada bir. Beni sevdiniz mi? Beni sevdiniz mi? Şimdi bu zannediyoruz ki özellikle bu yaş grubunda, bu yaş grubunun öyle sevgi, şefkat, kapsayıcılıktan daha çok ciddi iyi otoriteye ihtiyaçları var. İyi otorite fikirlerine ihtiyaçları var.
Demin senin söylediğin okul perspektifinde de o derse geç kaldığı için gülünen bir öğretmen var. Yani otoritesini çoktan yitirmiş figürler görüyoruz. Biz otoriteyi bizim kültürümüze dönüyoruz. Otoriteyi sopadan alan bir kültürle büyüdük. Bu değil söylediğimiz. Bu sadece korku veriyor. Ve aşağıya itiyor. Suçu da aşağıya itiyor. Ama o kapsayıcı ama aynı zamanda ne dediğini bilen, öğrencileri takip eden, ve fark ettiren bir yerden bakıyor olmak lazım. Ve belki de bu yaş grubu için özellikle neyin ne olduğunun açıklanması gerekiyor çocuklara. Biz burayı da açıklamıyoruz. Nereye gidebilir çocuğun önceden görmesi lazım. Çünkü çocuklar da bunu gerçekten bilmiyorlar. Burada tabii inser kültürü de var konuşmamız gereken. Yani bu da hızla yayılıyor ve çok tehlikeli bir yere doğru gidiyor.
A. A: Evet, bir de o bölümde yani psikoloğun geldiği bölümde biraz önce senin yine altını çizdiğin gibi çok önemli çünkü tam da bu çocuk 13 yaşında. yıllardır bizim çalıştığımız eğitimci olarak, bu yaşlarda bir çocuk. Bu çocuk o bölümde çocuklukla yetişkinlik arasında öyle hızlı gelip gidiyor ki. Biz bunu okullarda çok hızlı görüyoruz değil mi? Birden ayağa kalkıp bağırdığı anlar var psikoloğa. Beni sev dediği anlar var. Bir çocuk gibi sandviç istediği anlar var. Ama tekrar bağırdığı, neredeyse şiddet uygulamaya yakın olduğu anlar var. Bu gidiş gelişlerde böyle yüzünüze tokat gibi çarpıyor.
M. A: Çünkü baskı arttıkça çocuğun da hareketlerindeki değişimi görüyoruz. Ama o baskı illa dışarıdan olmasına gerek yok. İçsel dünyası çünkü bambaşka. Zaten hani dizinin adı da ergenlik. Bu ergenlikteki kırılımlar, yetişkinle o çocukluk arasındaki gitgeller zorluyor. Zorladığı yerde duygularda da basınç ki burada olayı da şöyle görüyoruz aslında. Bir diğer kız arkadaşı olan birinden ayrılıyor ve arkasından onunla bir ilişkiye girmek istiyor. Yani flört etmek istiyor. Bunun reddedilmesi üzerine içinde kopan öfke. Aslında doğal olması gereken ve normal olması gereken şey de çocuk kocaman yaşıyor bunu. Ha burada bu karakter bunu başka bir yük yaşıyor, bir başka olayda başka bir çocuk büyük yaşayacak. Bu yaşantı sürekli olacak. Mesele bunu öngörebilmekten geçiyor diye düşünüyorum.
A. A: Evet. Yani bir de bir şey daha eklemek istiyorum. Oradan başka bir yol açacağım. Birinci bölümle son bölümü bağlamak istiyorum. Polis merkezinde Jamie'nin katil olduğunun anlaşılmasından önceki anlar. Yani önüne kızın fotoğrafları, sosyal medyada paylaştığı tırnak içerisinde çıplak fotoğraflar. Aslında sosyal medyada nasıl bir hayatının olduğu, babası da çok şaşırıyor ya orada. O anda bakıyor. Hiç beklemediği şeyler.
Hemen son bölüme girelim. Son sahneye gelelim. Çocuğun odasına girelim. Çocuğun odası çocuk odası. Çocuğun duvarlarında gezegenler var. Çocuğun yatağının üzerinde küçük bir ayıcık var. Hala küçük küçük oyuncaklar var. Orası bir çocuk odası.
M. A: Biz bunu kendi ülkemizde de görüyoruz. Ahmet'in bit pazarında öldürülmesinin hemen ardında ateş düştüğü yeri yakıyor olayı var ya, ailenin bu kayıpla ilgili yaşadığı duygu da son bölümde gerçekten çok iyi veriliyor. Kız kardeş, anne ve baba, anne baba arasındaki tartışma, arabada giderlerken yaşadıkları, insanların ona bakışları, kaçma isteği, kurtulma isteği, Bir yandan evlatlarının olma durumu, şimdi bu bir başkası olduğunda, yani öykü başkasına ait olduğunda öykünün gücüne bağlı olarak çekimi var. Ama bu dizinin gösterdiği en önemli şeylerden biri de bu öykü her an bizim başımıza gelebilir. Bir de böyle bir yanı var. Çünkü yine ilk sahneye döndük. Jamie'nin o içeri alındığı anda, bilmiyorum sen ne hissettin? Yani Jamie'nin suçlu olduğunu düşündün mü? Ben bir polisiye izlediğimi düşünüyordum. Çünkü diziye dair öyle çok da bir şey okumamıştım.
A. A: Aynı. Bir polisiye izliyorum. Ve acaba kim yapıyor sorusu üzerine odaklanan? Kim yaptı bunu? Çocuk değil, kesinlikle çocuk değil. Ona çok iknayım. Son ana kadar, yani o görüntüler gelene kadar çocuğun kendisinin suçsuz olduğunu ispatlama öyküsünü izleyeceğiz.
M. A: Çünkü Türküz biz? Bizim olayımız bu.
A. A: Başka türlü düşünemiyorum.
M. A: Biz böyle büyüdüğümüz için bunu görüyoruz. Ama dönüp baktığında zaten ilk bölümdeki o güçlü vurgularda, zaten o ilk pozisyonu içeri aldığında güçlü delil varsa ancak böyle alınırsın dediğinde şeyi fark ediyorsun, bir dakika çocuk suçluyor, peki bunlar ne anlatacak diyorsun. Aslında çok daha büyük bir dokunuş anlatıyorlar. Burada üçüncü bölümdeki psikoloğun rolünü atlamıyor. Bura çok önemli. Şimdi okul psikologları, hah gelelim buraya, şimdi bu takip olayı, sen bin beş yüz tane okula iki tane psikolog verirsen, kime bakabilirler, kimi görebilirler, kimi izleyebilirler? Çünkü gözlem çok önemli, hakikaten de çok önemli. O ilişkiler, kim kimlerle beraber, ne oluyor? Çünkü bu çocukların flörtlerinin başladığı döneme giriyoruz. Yani birileri yok kardeşim, yasak kardeşim diyerek bunları görmezden gelmeyelim bunlar var. Çocukların ilk flörtleri lisede başlıyor. Daha doğrusu ortaokulda başlıyor. Ortaokulda minik atışmalar sonra liseye geliyor. Çünkü bu çocuklar için bunlar önemli kavramlar çok büyük. Bizim zamanımızda da öyleydi. Şimdi burayı biz duygularımızı bir şekilde neden bilmiyorum buraya yorumun ne olur. Bu kadar büyük yaşamıyoruz ki şimdi çok daha büyük yaşanıyor bütün duygular. Burada teknolojinin etkisi nedir bilmiyorum ama cidden bizim çocuklarımıza çok büyük yaşıyorlar yaşadıklarının.
A. A: Ben şöyle düşünüyorum. Belki biz de çok büyük yaşıyorduk ama hani büyük yaşadığımızda ben kendimi şimdi ilkokul ve ortaokul zamanlarımı düşünüyorum. Duygusal ilişkilerden bahsetmiyorum ama yaşadığım şeyleri günlüğüme yazardım ya da bir şiir yazardım oturup. Duygularını ifade etme yolları ve yerleri bu kadar çok olunca, sosyal medyada bunun bir parçası olunca çok fazla uyaran var besleyen. O uyaran da o duyguyu coşturan bir şey. Çünkü karşılık alıyorsun. Geri dönüp aldığın duygu senin aslında beslediğin ve üzerine daha çok yaşadığın, daha çok hani aslında cilaladığın bir şeydir bir taraftan. Ben öyle düşünüyorum.
Eğer sen bu diziye bir bölüm daha çekseydin, o bölüm nerede geçerdi?
M. A: Güzel soru. Çocuk çıktıktan sonra sosyal hizmetlerde neler yaptığını görmeyi çok isterdim. Hayatı giden çocuk ve onun ailesi. Hiç konuşmadık. Önemli çünkü. Onlar kızlarını kaybediyorlar. Hiç üzerinde durulmadı zaten. Zaten dizinin şeyi de o değildi. Orayı göstermek değildi. Yönetmenin derdi de o değildi. Orayı vermek değildi. Dağıtmadı konuyu. Ama dönüp baktığımızda bu çocuk bir süre ıslah evinde kalacak. Sonra çıkacak. Kanunları görmek ilginç olurdu, orada da kanunlar ilginç. Çünkü çocuğu koruyacak yani. Çünkü ıslah etmek amaç. Çıktıktan sonra nasıl bir mücadele verirdi? Ve bunları kendi yaşıtlarının bir zamanlar bu suçu işlediğindeki yaşıtlarının yaşamaması için ne yapıyor olurdu görmeyi çok isterdim. Sen?
A. A: Ben sanırım Jamie'nin isimlerini hatırlamadığım iki arkadaşının hayatına odaklanmak isterdim. Sadece o okuldan bir tane Jamie'nin...
M. A: Bıçağı veren.
A. A: Evet. Onlara dair bir bölüm.
M. A: Polisin oğluyla kurduğu diyaloğu da atlamayalım, bu da bence ilginç bir gerçek.
A. A: Evet, değil mi? Onu da ayrıca konuşmak lazım ama.
M. A: Evet çok, süremiz az ama orada yani şeyi görüyoruz bir başka anne babanın çocuğuyla olan ilişkisizliğini görürken bir babanın fark edişi anı bak bir fark edişi anı ve dönüp okuldan ki normalde hani polis yediler de şey görüyoruz ya polis olayı çözene kadar ailesini görmez. Burada olayı görüyor ve gidiyor hadi diyor bir şey yemeğe gidelim beraber şunu yer miyiz? Çocuk başta anlamlandıramıyor ama dönüyor Ve o yemeği çok istediğini söylüyor. Bunun da tek nedeni şu. Çocukların o anne babalarından görecekleri, o kapsayıcılığa, o ilişkiye hakikaten ihtiyaçları var. Kesinlikle. Biz yetişkinlerle ders çıkarıyoruz. Yaşları ne olursa olsun. Biz orayı bırakmamamız gerekiyor. Biz kendi üstümüze düşen rol yapalım. Şimdi eğitimci rolümüze dönelim. Eğitimci rolümüzde bize okulda çok fazla iş düşüyor. Çünkü okullar hakikaten diğer komiserin söylediği yerlere benzemeye başladı. Orayı dönüştürmesi gereken biziz.
A. A: Kesinlikle çok güzel bir kapanış oldu bir taraftan. Müjdat Ataman çok teşekkür ederim. Bu harika yayın için ve bu keyifli yayın için kapatayım şimdi programı. Apaçık Radyo'da Okul Zili'ndeydiniz. İki hafta sonra tekrar birlikte olacağız. İyi akşamlar.