Bu haftaki programımızda; sokağın ruhu ve enerjisini yaptıkları müziğe yansıtan Têtes Raides, Zoufris Maracas ve HK et les Saltimbanks gibi grupları mercek altına aldık.
Programın açılışını 1987'de, Mathias Canavese ve Paulo tarafından kurulan Les Négresses Vertes ile yaptık. Topluluk, 1991 tarihli Sous le soleil de Bodega adlı parçasını seslendirdi. Sokak müziği grupları, Fransa’nın zengin kültürel mirasını ve müzikal çeşitliliğini yansıtan önemli bir geleneğin parçası ve sokak müziği, özellikle Paris gibi büyük şehirlerde, hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çeken canlı bir sanat formu. Söz konusu gruplar, genellikle halka açık alanlarda, sokaklarda, meydanlarda veya metro istasyonlarında performans sergileyerek yaptıkları müziği geniş kitlelerle buluşturuyor. Fransa’daki sokak müziği grupları da, geleneksel Fransız şansonundan caz, folk, pop, hip-hop ve hatta elektronik müziğe kadar geniş bir yelpazede eserler sunuyor. Sokak müziği deyince akla ilk gelen enstrüman hiç şüphesiz ki akordeon ancak bunun yanı sıra gitar, keman, trompet ve saksafon gibi enstrümanlara da sıkça rastlamak mümkün. Fransa’nın eski sömürgelerinden gelen göçmenlerin etkisiyle, Fransız sokak müziğinde Afrika, Latin Amerika ve Orta Doğu ritimleri de işitilebiliyor, bu da hem sokağın enerjisini hem de ülkenin kültürel çeşitliliğini yansıtma konusunda sokak müzisyenlerine büyük katkı sağlıyor. Örneğin az önce bahsettiğimiz Les Négresses Vertes grubu, özellikle Akdeniz ve Güney Amerika müzik etkilerini, "guinguette" adı verilen geleneksel halk kabare müziğiyle harmanlayarak yarattığı kendine özgü tarzla dikkat çekiyor. Temelleri Paris’in işçi sınıfı mahallelerinde atılan topluluk, punk ve rock kökenlerinden gelen enerjik ve asi ruhunu müziğe yansıtmış, grup üyeleri de profesyonel bir kariyer sürdürme niyeti gütmeden, bir arkadaş grubu olarak bir araya gelmiş ve enstrüman çalmayı grup içinde öğrenmişti. 1988 tarihli Zobi la mouche adlı eğlenceli parçada Zobi adlı bir sineğin öyküsünü anlatan grup, 1991’de piyasaya çıkan Famille heureuse’de ise ilk bakışta mutlu bir aile tablosu çizer gibi görünse de, sıkça kullandığı ironik üslupla, modern toplumdaki aile kavramını ve mutluluk algısını sorguluyordu.
Temelleri, Les Négresses Vertes ile aynı dönemde atılan Têtes Raides, 1984’te, "Red Ted" adıyla, punk etkisiyle yola çıkmış, 1987’de ise Têtes Raides ismini alarak müzikal kimliğini dönüştürmeye başlamıştı. Grubun kurucusu Christian Olivier’nin öncülüğünde, punk kökenlerinden sıyrılarak akustik enstrümanlar, folk ve şanson unsurlarıyla zenginleşen bir tarza evrilen Têtes Raides’in bestelerinin; modern sirk müziği, şiir, tiyatro ve görsel sanatlarla harmanlanmış eklektik bir yapıya sahip olduğunu söylemek mümkün. 1992’de yayınlanan "Les Oiseaux" albümüyle birlikte, klasik müzik eğitimi almış çellist Anne-Gaëlle Bisquay’in katılımı, grubun akustik ve duygusal derinliğini artıran bir dönüm noktası oldu ve Têtes Raides o günden bu yana; akordeon, saksafon, trombon gibi enstrümanlarla desteklenen şarkılarıyla, hem neşeli hem de melankolik bir atmosfer yaratmayı başardı. Belleville barlarından Olympia’ya kadar verdikleri sayısız konserle hayran kitlelerini genişleten grup üyeleri, 1996’da kayıtları Paris’te gerçekleşen canlı performans albümü “Viens!”’i piyasaya sürdü. Politik anlamda daha angaje şarkılardan oluşan 1998 tarihli “Chamboultou” ve genelde naif ve neşeli bir atmosfere sahip olan 2000 yapımı “Gratte-poil”’ın ardından Paris’te birçok konser veren topluluk, 2003’te Victoire de la Musique ödülüne de layık görülen “Qu’est-ce qu’on s’fait chier!” adlı albümü yayınladı. Gericiliği körükleyen yasa tasarılarına karşı Bénabar, Kent ve Yann Tiersen gibi pek çok meslektaşlarıyla birlikte Avis de K.O. social adlı hareketi hayata geçiren grup üyeleri, aynı dönemde Bataclan’da verdikleri konserleri adeta politik platformlara dönüştürdü. Grubun en ikonik parçalarından biri 1989 tarihli Ginette. İlk bakışta bir aşk hikâyesinden bahsediyor gibi görünse de, alt metninde işçi sınıfının günlük yaşam mücadelesini ve toplumsal eşitsizlikleri yansıtan bir şarkı bu. Sıradan bir Fransız kadını olarak resmedilen "Ginette" karakteri, ekonomik zorluklar ve toplumsal baskılarla şekillenmiş bir hayatı temsil ediyor aynı zamanda. Noir Désir’le birlikte seslendirdiği 2000 tarihli L’iditenté ise, kimlik ve aidiyet kavramlarını sorguluyor Têtes Raides ve “Paris ne güzel kuşlar cıvıldadığında, Paris ne çirkin kendini Fransız sandığında” sözleriyle 2000’lerin başında Avrupa’da yükselen milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı akımına karşı bir duruş sergiliyor.
1998’de, Mourad Musset, Olivier Leite ve Florent Vintrigner tarafından kurulan La Rue Kétanou, La Rochelle ve Île de Ré sokaklarında performans sergileyerek müzik hayatına başlamıştı. “Biz sokakta değiliz, sokak bize ait!” sloganıyla yola çıkan grup; sokak tiyatrosu ve müziği birleştiren enerjik bir tarz benimsedi. Sokaklarda, barlarda ve küçük sahnelerde çaldıktan sonra Tryo grubunun desteğiyle ilk albümünü kaydeden La Rue Kétanou, ilerleyen dönemde söz konusu topluluğun konserlerinde ön grup olarak da sahne aldı. Özgürlükçü ruhu, toplumsal meselelere duyarlı şarkı sözleri ve neşeli melodileriyle tanınıyor daha çok grup. Bestelerinde de akordeon, gitar, banjo ve mandolin gibi enstrümanlara sıkça yer veriyor ve bu çeşitlilik, onların bohem tarzını yansıtıyor. La Rue Kétanou’nun şarkılarında; insanlarının yaşamını, adaletsizlikleri, özgürlük arayışını ve sisteme karşı bireysel duruşu yansıtan şiirsel ve duygusal bir üslup dikkat çekiyor. Örneğin 2002 tarihli Les hommes que j’aime adlı parçada, toplumsal normlara ve önyargılara meydan okuyan bir duruş sergiliyor topluluk. Şarkının insanlar arasındaki dayanışmayı ve farklılıkların kabulünü vurgulayan sözleri, dolaylı yoldan bireysel özgürlükler ve eşitlik gibi politik temalara dokunuyor ve grup bu sayede sevgiyi ve insanlığı merkeze alarak ayrımcılığa karşı bir tavır takınıyor. Topluluğun 2000 yılında piyasaya çıkan ilk albümünde yer alan Où je vais isimli parça ise kimlik arayışı, aidiyet ve yolculuk gibi temaları işliyor. Şarkının sözleri insanın hayatındaki belirsizlikleri ve nereye ait olduğunu sorgulama halini yansıtırken aynı zamanda daha geniş bağlamda göç, yerinden edilme ve özgürlük arayışı gibi toplumsal temaları da ele alıyor. Şarkının nakarat kısmında geçen “Nereye gidiyorum, bilmiyorum, bunu hiç bilmedim ama eğer bilseydim, oraya gitmezdim” sözleri, hem bireysel bir kayboluşu hem de modern dünyada köklerinden kopmuş insanların ortak hissiyatını ifade ediyor.
Vin’s adıyla tanınan Vincent Sanchez ve Micho ismini kullanan Vincent Abraham tarafından kurulan Zoufris Maracas, klasik şansonla; latin ritimleri, reggae, rumba ve gypsy caz gibi farklı türleri harmanlayan enerjik ve neşeli şarkılarıyla tanınıyor daha çok. Grubun adı, Latin Amerika kökenli bir perküsyon aleti olan "maraca" ve Fransız argosunda "işçi" ya da "emekçi" anlamını taşıyan "zoufris" kelimesinden geliyor. Bu isim seçimi de, grubun halktan ve sokak kültüründen beslenen tarzını yansıtıyor. İlk albümü "Prison Dorée"yi (Altın Kafes), 2012 yılında yayınlayan grup bu sayede geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Şarkı sözlerinde genellikle toplumsal eleştiriler, özgürlük arayışı ve hayatın ironileri gibi temalar işliyor Zoufris Maracas. Bunun yanı sıra sistem eleştirisi, sosyal adaletsizlikler, göç, yoksulluk ve özgürlük gibi konuları da ele alıyor ve özellikle kapitalizme, tüketim toplumuna ve otoriteye karşı ironik ve isyankâr bir tavır sergiliyor. Örneğin ilk bakışta ayrılık acısını ve bununla gelen duygusal karmaşayı konu alıyor gibi görünen 2012 tarihli Et ta mère adlı parçada, toplumsal normlara ve baskıcı yapılara karşı alaycı bir başkaldırı göze çarpıyor, bunun yanı sıra günlük hayatın zorlukları ve geleneksel aile yapısının birey üzerindeki etkisi hiciv yoluyla ele alınıyor. Benzer şekilde, 2015’te yayınlanan Chienne de vie isimli şarkıda da modern toplumda bireyin karşılaştığı zorluklardan, adaletsizliklerden ve sistemin dayattığı baskılardan söz ediliyor ve kapitalist düzenin bireyi ezdiği, çalışmanın köleleştirici bir döngüye dönüştüğü ve sosyal eşitsizliklerin günlük hayatı zehir ettiği fikri öne çıkıyor. Buna karşın Zoufris Maracas, bu ağır temaları işlerken bile dinleyiciyi karamsarlığa sürüklemek yerine, ritmik ve coşkulu müziğiyle bir tür direniş ve dayanışma ruhu aşılıyor.
2006’da Kaddour Hadadi tarafından kurulan HK et les Saltimbanks; şanson ile reggae, ska ve hip-hop gibi türleri harmanlayan şarkılarında sıkça sosyal adalet, dayanışma, göçmen hakları ve kapitalizm eleştirisi gibi temaları işliyor. Grubun adında yer alan "saltimbanks" kelimesi, Fransızcada "gösteri yapan sokak sanatçıları" anlamına geliyor, bu da topluluğun halka yakın, sokak kültüründen beslenen sanat anlayışını yansıtıyor. Özellikle işçi sınıfı ve ezilen kesimlerin sesi olmayı hedefleyen bir duruş sergileyen HK et les Saltimbanks, 2011 tarihli ilk albümü "Citoyen du monde" (Dünya Vatandaşı) ile geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmasının ardından 2012-2020 yılları arasında dört albüm daha yayınlamış, son olarak da 2021’de, pandemi sırasında piyasaya sürdüğü Danser encore isimli single’la büyük ses getirmişti. Şarkı o dönemde uygulanan kısıtlamalara ve otoriteye karşı bir başkaldırı olarak yorumlanmış, aynı zamanda kültürel ve sosyal etkinliklerin yasaklanmasına tepki olarak doğmuş ve bir tür "anti-karantina marşı" haline gelmişti. Parçanın ilk kıtasında, “göçmen kuşlar” olarak tanımlanan yurttaşların, itaatkâr olmaması ve sessizliği bozarak otoriteye meydan okuması anlatılıyor ve “kralın” akşam televizyonda alınan kararları duyurması sonrasında bunlara karşı zarif bir şekilde nasıl isyan edildiğinden bahsediliyor. Bu da şarkının hem bireysel özgürlüğü hem de kolektif duruşu yücelttiğini gösteriyor. Nakaratta geçen ”Biz hâlâ dans etmek istiyoruz” ifadesi ise, baskılara rağmen umudu ve direnci simgeliyor. Şarkının Fransa'da insanların meydanlarda hep birlikte dans ettiği flashmob etkinliklerinde sıkça çalınarak halk tarafından sahiplenildiğini de hatırlatalım.
İçinde bulunduğumuz dönemde pes etmemek, tüm olumsuzluklara rağmen geleceğe umutla bakmak ve adaletsizliklere karşı elimizden geldiğince sessiz kalmayıp mücadele etmek büyük önem taşıyor. İşte 2008 ekonomik krizi sonrası Fransa’da artan sosyal gerilimler ve 2010’daki emeklilik reformu protestoları sırasında yazılan On lâche rien adlı parçada da tüm bunlara çarpıcı bir şekilde değiniyor aslında. O dönemde işçi sınıfı ve orta sınıf, hükümet politikalarından ciddi şekilde etkilenmiş, bu da şarkının sözlerinde yankı bulmuş ve parça kısa sürede Fransa’daki toplumsal hareketlerin ve protestoların sembolü haline gelmişti. Şarkıda geçen “Mücadele ettiğimiz sürece ayaktayız, ayakta oldukça vazgeçmeyeceğiz. Damarlarımızda dolaşıyor kazanma hırsı, şimdi biliyorsun neden kavga ettiğimizi. İdealimiz bir rüyadan çok daha fazla, yeni bir dünya, seçeneğimiz yok başka” sözleri, umudu ve kararlılığı simgeliyor ve kapitalizmin, politik yalanların ve güç sahiplerinin çıkarlarını koruyan sistemin karşısında birleşme ve direnme çağrısı yapıyordu. Öte yandan “Eşitlikten bahsettiler bize, biz de inandık aptal gibi. / Güldürüyor beni demokrasi lafı, farkında olurduk durum böyle olsaydı / Oy pusulamızın ağırlığı ne, piyasa kanunlarının önünde./ Aptalca gelecek sevgili yurttaşlarım ama kazık attılar bize. İnsan haklarının değeri ne, bir Airbus satışı önünde” sözleriyle ise işçiler, işsizler, göçmenler, evsizler gibi toplumun dışlanmış kesimlerinin sesi yansıtılıyor ve "herkes için eşitlik" vaadine rağmen sistemin bu kesimleri yüzüstü bırakması eleştiriliyordu. Zamanla toplumsal adaletsizliklere, sömürüye ve baskıya karşı bir direniş marşı haline gelen On lâche rien’in özellikle 2012’de Jean-Luc Mélenchon’un başkanlık kampanyasında ve daha sonra 2023’teki emeklilik reformu karşıtı gösterilerde sıkça kullanıldığını da hatırlatmak gerekir.
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Les Négresses Vertes | Sous le soleil de Bodega | Famille nombreuse | 3:26 |
Les Négresses Vertes | Zobi la mouche | Mlah | 3:25 |
Les Négresses Vertes | Famille heureuse | Toujours l'été | 3:57 |
Têtes Raides | Ginette (remix) | 20 Ans De Ginette | 2:46 |
Têtes Raides | L'iditenté (feat. Noir Désir) | Gratte-poil | 4:27 |
La Rue Kétanou | Les hommes que j'aime | Y'a des cigales dans la fourmilière | 3:33 |
La Rue Kétanou | Où je vais | En attendant les caravanes... | 2:39 |
Zoufris Maracas | Et ta mère | Prison Dorée | 2:50 |
Zoufris Maracas | Chienne de vie | Le live de la jungle | 6:40 |
HK | Danser encore | Danser encore | 5:26 |
HK & Les Saltimbanks | On lâche rien | Citoyen du monde | 3:44 |