Merhaba kâinat!..
Yüce Başkan Bush’un, yaratıcı zekâsını dünyaya sergilemek üzere olsa gerek, sık sık kullanmaktan çok hoşlandığı bir “metafor” var: Irak diktatörü Saddam’dan bahsederken “sessiz sinema” oyununu oynadığını söylüyor onun. Zannımca, bu eğretileme ile, onun bütün dünyayı aldattığını söylemek istiyor.
Ama çok kötü bir benzetme bu: Sessiz sinema, son derece keyifli, yaratıcılığa geniş imkân tanıyan bir oyun. Şer güçleri neden böylesine naif bir oyun oynasınlar ki? Bu sessiz sinema benzetmesi o eşsiz “oyun” kavramına, insan zekâsına, sinemaya, oyunculuğa, dostluğa, çocukluğal, saflığa, kısacası her türlü değer kavramına hakaret etmesinden başka bir anlam taşımıyor Başkan’ın.
Aslında, son zamanlarda dünya yüzünde kuvvet ve servet odaklarının çevirdiği korkunç dolaplara bir eğildiğinizde, ortada bir “oyun” değil, neredeyse hepimizin ve bütün canlıların sonunu getirebilecek, korkunç tehlikeli bir planın en az 6 yıldır yürürlüğe konmakta olduğu söylenebilir.
Bakınız, “komplo teorisi” filân değil bu: George Monbiot’nun The Guardian’da yaptığı derlemeden de yararlanarak ortaya koymaya çalıştığımız gibi, tüm belgeleriyle tabak gibi ortada:
3 Haziran 1997: Aralarında bugünkü Amerikan yönetiminin tüm süperşahinlerinin (ve bir de Başkan Bush’a “seçim kolaylığı” sağlayan ve fakat gene de kazandıramayan vali kardeşi Jeb’in) bulunduğu çok küçük bir grubun, ABD öncülüğünde yeni yüzyılı yaratma projesini yazdıkları görülüyor: Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi.Ocak 1998: Bu adamlar, o zamanki Başkan Clinton’a mektup yazıp Saddam’ın iktidardan devrilmesini ve İsrail’le Amerikan petrol çıkarlarının korunmasını içeren yeni bir strateji talep ediyorlar. BM Güvenlik Konseyi’nde mutabakat gibi engellere aldırmamak gerek!Eylül 2000: Aynı adamların yeni gizli raporu: Saddam’ın tepelenmesi son değil, bir başlangıçtır! Son ve asıl hedef: Dünyada ABD hakimiyeti kurulması!2001: Aynı gruptan Paul Wolwofitz ve Lewis Libby’nin yeni gizli raporu: Gelişmiş öteki ülkelerin Amerikan liderliğine engel olmasının ve dünya çapında rol oynamasının mutlaka önüne geçilmeli.2001: Bush yönetimi işbaşına geçer geçmez, ilk haftadan itibaren gezegeni yeniden düzenlemeye koyuluyor. “2020 için Vizyon” belgesinde uzayın bir savaş alanına çevrilmesi öngörülüyor. Yeryüzündeki bütün hedefleri uydulardan atılacak nükleer bombalarla yok etme hedefi: “Bütün Tayfı Kapsayan Hakimiyet” (Full Spectrum Dominance).11 Eylül 2001 – 2002 sonu: Asya’da kurulan “öncü üsler”: Afganistan, Pakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Gürcistan. Orta Asya’da tam hakimiyet ve Rusya ile Çin’in alternatif “Şanghay İşbirliği Örgütü”nün fiilen sonu.2002: Orta Asya’nın petrolcü ülkelerinden Azerbaycan ile Gürcistan ve Türkiye arasında ABD petrol firmalarının öncülüğü ile Bakû-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının temellerinin atılması2002: Harita üzerinde kimsenin gösteremeyeceği Sao Tome ve Principe adalarında bir askeri üs kurmak için ABD ile ilgili ülke arasında görüşmelere girişilmesi. Amaç: Batı Afrika’nın belli başlı petrol kaynaklarının denetimi.Ocak 2003: “Terörle mücadele” amacıyla Cibuti’ye yerleşen ABD askerleri ve burada kurulan ABD üssü sayesinde, petrol taşımacılığında hayati iki su yolundan biri olan Babül Mendep boğazının kontrol altına alınması. (İkincisi olan Hürmüz Boğazı zaten ABD kontrolünde.)Şubat 2003: “Terörle mücadele” amacıyla Filipinler’e 3000 Amerikan askeri gönderilmesi.Şubat 2003: Türkiye’de Gaziantep, Mardin, Diyarbakır, Şırnak, Mardin, Oğuzeli (Gaziantep), Şanlıurfa, Birecik ve Viranşehir’de, eski üslere ilâveten toplam 9 yeni kara üssü ve askeri üssün kurulması kararının bir gizli protokol (ya da mutabakat muhtırası) ile kabul edilmesi.Mart 2003: TBMM’de mevcut üslerin “modernizasyonu” için hükûmet tezkeresine kabul oyu veren milletvekillerinin, bu gizli oturumda kendilerine modernizasyonu yapılacak üslerden araç, silâh, asker “sevkiyatı” yapılacağına, dair bilgi verilmediğini söylemeleri. (Hürriyet) Ve, tabii ki, sevkiyattan bile haberdar olmadıklarını beyan eden milletvekillerinin bu yeni 9 üs kurulacağından hiç haberdar olmayacaklarının açıkça ortada olması.Mart 2003: Halen dünyanın ikinci büyük petrol kaynaklarına ve hesaplara göre dünyanın 1 numaralı petrol potansiyeline sahip olan, 1 buçuk trilyon dolarlık petrol geliri üzerinde oturduğu saptanan Irak’ın, kendini derhal silâhsızlandırılmaması halinde ABD tarafından tek taraflı kuvvet yoluyla işgaline ve rejimin değiştirilmesine giden yolun açılması...
Ne sessiz sinemaymış ama!
Devamı yarın...