I.
![]() | Bir görüşte aşkın çok biyolojik bir şey olduğunu söyleyenler doğru söylüyor. Biyolojik, yani hayatın ve hayatta kalmanın mekanizmaları ile doğrudan ilgili... Kişinin kendine benzeyeni, aynı türden olanı tanıması ve onunla yakınlaşması, hayatı devam ettirmenin ana yolu sayılıyor. Benden önce ve benden sonra benim hala var olabilmeyi garantilememin yolu kendi benzerlerimi sürdürebileceğimi düşündüğüm birisi aracılığıyla kopyalarımı üretmek. |
"O'nu ilk görüşümle birlikte hayatlarımızın 'ayrılmaz biçimde birbirine bağlandığını' farkettim. Ağzı, burnu, bakışları, saçlarının lüleleri, çıkardığı sesler her biri tek tek ve hep birlikte beni büyülemeye yetti. Gözyaşlarımı tutamadığımı, onunla bakışırken garip sesler çıkardığımı ve bütün dünyaya onu ne kadar çok sevdiğimi ilan etmeye koşuşumu hatırlıyorum. Duygu tanıdıktı, ama o şiddette yaşamış olup olmadığım tartışılabilirdi. Bir daha böylesini de yaşayamam, diye düşünüyordum. Bir kaç yıl sonra benzer bir durumla karşılaştım. Bu sefer daha farklı bir tipti, boyu uzunca, biraz daha kuru ama hareketli yapısı vardı. Gözlerini dikti mi gözüme, cesaretle bakıyor, kımıldamama bile fırsat vermiyordu. Birincisi ise, kıskançlığı bolca içeren bir duygu karmaşası içinde iki numaraya kızgınlıkla bakıp, bir yandan da beni geri kazanmakla uğraşıyordu. Bir görüşte aşk denince aklıma gelen her şey, hem de en az iki kere, başıma gelmişti, vs vs." III.
İlk ilişkinin gidişatı, ilk bakıştan başlayarak belirlenir. Sonraki ilişkilerde ilk ilişkinin duygularını bir kez daha hissettiğimizde, hangi duygunun ağır basacağını nereden bilebiliriz? Aradan geçen zaman o duyguların yoğunluğunu azaltacağı yerde adeta arttırır ve yoğunlaştırır. İlk ilişkimizin egemen duygusu her bir yeni ilişkide tekrar alevlenip küllenir ve tekrar alevlenirken, ne olup bittiğini anlamak bazen zor olabilir. O yüzden, ilk ilişkiye özenip bezenmek, ilk | ![]() |
"Sevelim-sevilelim psikologluğu" sevmenin bir terapi olduğunu vaaz eder. "Hadi, seveyim sevgili birisini" diye başlayarak hayatı güzelleştirebilmek iyi olurdu herhalde. Ama sevebilmenin giderek bir tercihten ziyade hayata başlarken yaşananlarla kazanılan becerilerden birisi, bir öğrenme ürünü olduğunu düşünüyorum. Sevilmişliğin bir ürünü... Pastalardaki mumları çok sevilmiş olmayı dileyerek üfleyen birisi olmak mı kalacak bize? V.
Sevgililer gününü çocuklar anne-babalarıyla, anne-babalar da çocuklarıyla geçirseler mesela. Madem ki, seveceklerin sevilmişler ve sevilecekler arasından çıkacağını düşünüyoruz...
(Çizimler: Yankı Yazgan)