İkiz Sözleşmeler hakkında bilgi

-
Aa
+
a
a
a

TBMM, geçtiğimiz hafta içinde, kamuoyunda İKİZ SÖZLEŞMELER olarak bilinen, B.M-1966-Ekonomik, Sosyal ve  Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesinin veKişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesinin 4867 ve 4868 sayılı kanunlarla uygun bulunduğuna, karar verdi. Böylece, 16/12/1966 yılında B.M'nin 200 A (XXI) sayılı kararıyla kabul edilen, imzaya, onaya ve katılmaya açılan ve sırasıyla 3/1/1976 ve 23/3/1976 günlerinde yürürlüğe giren İkiz Sözleşmeler, yaklaşık 35 yıllık bir gecikme ile hukuk sistemimize girmiştir.

 

Bazı kişi ve kurumlar tarafından basına verilen demeçlerle ''ikiz ihanet sözleşmeleri'' olarak nitelenen ve özellikle ''kendi kaderini tayin hakkının'' Türkiye'ye zarar vereceği yolundaki propagandanın giderek yoğunlaştığı bir ortamda hukukçuların sessiz kalmamasına ve bu konunun enine boyuna tartışılması gerektiğine inanıyorum.

 

Uzun yıllardır, insan haklarını savunan kişi ve kurumlarla,  üniversite çevreleri,İkiz Sözleşmelerin, Türkiye tarafından gecikmeli de olsa imzalanması ve iç hukuk mevzuatına dahil olmasını savuna gelmişlerdir.

 

Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde AB Komisyonu tarafından hazırlanan genişleme raporlarında, Katılım Ortaklığı Belgesi'nde ve hükümetin Resmi Gazetede yayınladığı Ulusal Program'da, İkiz Sözleşmelerin Türkiye tarafından onaylanması ve yürürlüğe girmesi hükme bağlanmıştır.

 

Her iki sözleşmenin 1. maddesinde yer alan, “Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.” maddesi, kamuoyunda tartışmaya yol açtı. Hatta, İstanbul Üniversitesi Senatosu, “ikiz sözleşmelerin, ulusal birlik ve bütünlük açısından büyük tehlike oluşturduğunu”, vurguladı.

 

Bu konuda, uluslararası hukuk uzmanları Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Prof. Dr. Baskın Oran ve Prof. Dr. Ali Karaosmanoğlu'nun muhtelif gazetelere yansıyan görüşlerine göre; “Bu maddeler yanlış yorumlanmaktadır, etnik gruplar bu maddeye dayalı olarak kendi kaderini tayin hakkını isteyemez. Kendi kaderini tayin tamamen sömürgecilikle ilgilidir. BM kurumlarının bunu doğrulayan çok sayıda kararı vardır. Türkiye'nin bu sözleşmeyi imzalamasında sakınca yoktur, çünkü Türkiye'ye karşı kullanılamaz. Kaldı ki, Türkiye, Lozan sözleşmesi ile ilgili ihtirazi kayıtlarını koymuştur.”

 

 (2)

Türkiye'nin 15 Ağustos 1945 gün ve 4801 no’lu kanunla onayladığı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 1/2 maddesine göre; “Milletlerarasında, milletlerin hak eşitliği ilkesine ve kendi kaderlerini kendilerinin tayin hakkına saygı üzerine kurulmuş dostane ilişkiler geliştirmek ve dünya barışının sağlamlaştırılması için elverişli her türlü diğer önlemleri almak”, Birleşmiş Milletlerin amaçlarından birisidir. Bu sözleşme, ülkemizde, tam 58 yıldır yürürlüktedir.

 

Görüldüğü gibi yaklaşık 190 ülkenin imzaladığı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 1/2 maddesinde Devletler Hukukunun temel ilkelerinden olan “kendi kaderini tayin hakkı” (self-determination of peoples) açıkça yer almıştır. 1966 yılında imzaya açılan ve 1976 yılında yürürlüğe giren İkiz Sözleşmeler ise yaklaşık 145 ülke tarafından imzalanmıştır. Türkiye'nin bugüne kadar “insan hakları” ve “sosyal devlet” konularında yararlı katkıları olabilecek bu sözleşmeleri gözardı etmesi ise bir ayıptır.

 

Bırakalım, konunun uzmanları 1. maddenin tartışmasına devam etsinler. Yakında BM Sekreteryasına bildirilmek suretiyle, Anayasanın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk metni haline gelecek olan İkiz Sözleşmeler, hukuk yaşamamıza neler getiriyor, biz ona bakalım.

 

BM -1966 - Medeni ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi

 

Sözleşme, temel hak ve özgürlüklerin serbest bir biçimde kullanılması ve devletlerin hukuka uygun davranması amacıyla şu anda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve ek protokollerine benzer hükümler getirmiştir. Ancak, yurttaşların, insan hakları ihlallerini İnsan Hakları Komitesi'ne şikayet etmesi için düzenlenen ''Medeni ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesine Seçmeli Protokol'' henüz Türkiye tarafından imzalanmamıştır. Seçmeli Protokolün bir an önce imzalanması ve yürürlüğe girmesi için çalışılmalıdır.

 

Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin, temelde 10/12/1948 günlü İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 26/12/1945 günlü Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve 4/11/1950 günlü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine paralel olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. İnsan Hakları kavramının uluslararası hukuktaki yerini ve önemini BM ve Avrupa Konseyinin bu temel hukuki metinleri sağlamaktadır.

 

Yaklaşık 35 yıldır, Türkiye hükümetlerinin imzalamadığı ve yurttaşlarını mahrum bıraktığı hak ve özgürlüklerin özeti;

 

Yaşama Hakkı (md.6),  İşkence Yasağı (md.7), KölelikYasağı (Md.8), Özgürlük ve Güvenlik Hakkı (md.9), Tutulanların Hakkı (Md.10), Borç Nedeniyle Hapis Yasağı (md.11), Seyahat Özgürlüğü (Md.12), Yabancıların Sınırdışı Edilmesine Karşı Usuli Güvenceler (md.13) , Adil Yargılanma Hakkı (md.14), Kanunsuz ceza Olmaz İlkesi (Md.15), Kişi Olarak Tanınma ve Özel Hayatın Gizliliği Hakkı (Md.16,17),  Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü (Md.18), İfade Özgürlüğü (Md.19), Savaş Propagandası ve Düşmanlığı Savunma Yasağı (Md.20), Toplanma ve Örgütlenme Özgürlükleri (Md.21,22), Ailenin Korunması / Çocukların Hakları (Md.23,24), Siyasal Haklar/Hukuk Önünde Eşitlik (Md.25,26) Azınlıkların Korunması (Md.27)

 

(3)

Örneğin, sözleşmenin 20.maddesine göre;

 

1. Her türlü savaş propagandası hukuk tarafından yasaklanır.

 

2. Ayrımcılığa, kin ve nefrete veya şiddete tahrik eden her hangi bir ulusal, ırksal veya dinsel düşmanlığın savunulması hukuk tarafından yasaklanır.

 

B.M.-1966-Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi

 

SOSYAL DEVLET ilkesinin, ve özellikle sağlık, eğitim ve kültür gibi temel hizmetlerden yararlanmada eşitlik ilkelerinin ciddi ve somut bir biçimde ele alındığı önemli bir sözleşmedir.

 

Sözleşmenin başlangıç ilkelerine göre; “Korkudan ve yoksulluktan kurtulma özgürlüğünü kullanabilen özgür insan idealinin, medeni ve siyasal haklarla birlikte ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını da kullanılabildiği şartların yaratılması halinde gerçekleşeceği kabul edilmiştir.”

 

Çalışma Hakkı (md.6), Adil ve Uygun İşte Çalışma Şartları (md.7), Sendikal Haklar (md.8), Sosyal Güvenlik Hakkı (md.9), Ailenin, Annenin, Çocukların ve Gençlerin Korunması (md.10), Yaşama Standardı Hakkı (md.11), Sağlık Standardı Hakkı (md.12), Eğitim Hakkı (md.13), Zorunlu İlköğretimi Sağlama Yükümlülüğü

(md.14), Kültürel Yaşama Katılma Hakkı (md.15).

 

6/2.maddeye göre; “Sözleşmeci devletler, bireyin temel siyasal ve ekonomik özgürlüklerini koruyan şartlar içinde ekonomik, sosyal ve kültürel gelişme ile tam ve üretken istihdamı sağlamak için gerekli politikaları ve yöntemleri uygulamayı, taahhüt etmişlerdir.”

 

Madde 10/3 ;  (.) Çocuklar ve gençler ekonomik ve toplumsal sömürüye karşı korunur.”

 

Madde 11/1 ;  Bu sözleşmeye taraf olan devletler herkese, kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam standardına sahip olma sağlar. Bu standart, yeterli beslenmeyi, giyinmeyi, barınmayı, ve yaşama koşullarının sürekli olarak geliştirilmesini de içerir. 11/2 ile taraf devletler, açlıktan kurtulmanın herkes için temel bir hak olduğunu, kabul etmişlerdir.”

 

Madde 12/1 ; “Taraf devletler, herkesin mümkün olan en yüksek seviyede fiziksel ve ruhsal sağlık standartlarına sahip olma hakkını tanır.”

 

Madde 13 ;  Bu sözleşmeye taraf olan devletler, herkese eğitim hakkı tanır. (.) Birleşmiş Milletlerin barışın korunması için yaptığı faaliyetlerini ilerletecek bir eğitim konusunda anlaşmışlardır.”

 

12/2-a) İlköğretim zorunludur ve herkese ücretsiz ilköğretim sağlanır.

 

(4)

 

12/2-c) Yüksek öğrenim, özellikle başlangıçta verilecek ücretsiz geliştirme eğitimi gibi her türlü uygun vasıtalarla, yetenek ölçüsüne göre herkesin eşit olarak yararlanmasına açık duruma getirilir.

 

12/2-e) Her düzeydeki okul sistemlerinin geliştirilmesi aktif olarak sağlanmaya çalışılır; yeterli bir burs sistemi kurulur; ve öğretmenlerin maddi koşulları sürekli olarak iyileştirilir.

 

Madde 14; taraf devletler, 2 yıl içinde parasız ve zorunlu bir ilköğretimin planlarını hazırlayıp makul bir süre içinde uygulayacaklardır.

 

Madde 15; Bu sözleşmeye taraf olan devletler, herkese aşağıdaki hakları

tanırlar;

 

 a) Kültürel yaşama katılmak

 b) Bilimsel gelişmelerin nimetlerinden ve sonuçlarından yararlanmak

 c) Kendisinin yaratıcısı olduğu bilimsel, edebi, ve sanatsal ürünlerden kaynaklanan maddi ve manevi menfaatlerin korunmasından yararlanmak.

 

Özellikle 1980'ler sonrasında sistemli biçimde uygulanan neo-liberal politikalarla ekonomik ve sosyal alanda ezilen, yoksullaşan, nefes alamayan TÜRKİYE YURTTAŞLARI ve TÜRKİYE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ ile BİLİM KURUMLARI, bu sözleşmenin, 35 yıl önce getirdiği hak ve özgürlüklerine, (kağıt üzerinde) gecikmeli olarak kavuşmuşlardır.

 

Önemli olan, yasama, yürütme ve yargı organları ile basının İKİZ SÖZLEŞMELERE sahip çıkmasıdır. Örneğin, ilköğretimin ücretsiz olması yükümlülüğünün içinde “okula ulaşım” ve “yemek”, “ders araç ve gereçleri, defter ve kitaplar” girmektedir. Zorunlu İlköğretim, A.B Uyum sürecine göre 12 yıla çıkarılacaktır. Hükümetler, bütçe

politikalarında bu önemli maliyetleri dikkate almak durumundadır. Hükümetler, bu sözleşmeye uymadıkları takdirde, sivil toplum kurumlarının sözleşme mekanizmalarını harekete geçirmeleri ve yargı yoluyla içtihat yaratmaları gerekmektedir.

 

Sonuç olarak, Türkiye, bu sözleşmelere sahip çıkmalı ve yaşamın her alanında uygulamalıdır

 

Bilgilerinize ve ilgilerinize sunulur.

 

Saygılarımla,

 

Noyan Özkan

Hukukçu, İzmir

 

[email protected]

 

NOT: Sözleşme metinleri için bkz: www.tbmm.gov.tr  (4867 ve 4868 no lu kanunlar)

          www.belgenet.tr ; www.bianet.tr