Gezegenin Geleceği: 47.Gün

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

21 Ekim Çarşamba

 

Kopenhag İklim Zirvesi’ne 47 gün kaldı.

 

Grönland, gezegenin tepesinde buzullarla ve karlarla kaplı o koca kara parçası, Grönland bir zamanlar insanlar için yaşanması imkansız bir iklimine sahipti. Ortalama hava sıcaklığının eksi 60 derece olduğu ve gecenin aylar boyunca devam ettiği Grönland'da, işte bu özel şartlardan dolayı, dünyanın başka hiçbir yerinde görülmeyen yüzlerce canlı türü yaşıyordu. Ancak iklim değişikliği, her şeyi değiştiriyor. Grönland'ın şu anki gündeminde eriyen buzullar, bu nedenle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan türlerin yanısıra yükselen metal fiyatları da var. Grönland’da altın, çinko, kurşun ve petrol araştırmaları hız kazandı, altında Danimarka’dan bağımsızlık elde etme niyetleri de var. Yani aslında ekosistemi ya da gezegenin geleceğini değil, yakın zamanlı ekonomik rahatlıklarını düşünüyor olabilirler mi? Oysa iklim değişikliğinden en çok etkilenecek yerlerden birinde yaşarken, finansal rahatlığa sahip olmaları hiçbir şey ifade etmeyecek. Küresel ısınmanın bölgedeki korkunç etkilerini neredeyse fırsat bilen maden ve petrol şirketleri, Grönland'a akın ediyor. Daha önce buzullarla kaplı oldukları için erişilemeyen bölgelerde şu an rahatlıkla maden aranıyor. Grönland'ın ekonomisinin büyük ölçüde balıkçılığa dayanıyor. Yetkililer buzulların erimesiyle balık türlerinde zenginliklerini yitireceklerine göre şu andan başlayarak yeni ekonomik önlemler almaları gerektiğini, zaten eninde sonunda yok olacak türleri düşünmenin bir yarar getirmeyeceğini belirtiyor. Bakalım Kopenhag'da aynı kaderci yaklaşım devam edecek mi? Gezegeni kurtarabilecekken kısa vade çıkarlar için yok edip çocuklara geride cehennem mi bırakacağız?

 

Greenpeace, genetiği değiştirilmiş mısır tarımını protesto etmek için  Meksika'daki Bağımsızlık Anıtı'na 35 metrelik siyah bayrak astı. Ülkenin sembolik anıtı olan melek biçimindeki heykelin üstü tamamen siyah kumaşla örtüldü. Gönüllülerden Aleira Lara “Bugün Özgürlük meleği yas tutuyor” dedi. Meksika, geçen hafta tarihinde ilk kez genetiği değiştirilmiş mısır ekimine izin verdi. Eylemciler, bu tohumların yayılması halinde, Meksika'da çok değerli olan yerel mısırların da zarar göreceğini ve yok olacağını belirtti.

 

Gayri resmi bir iklim toplantısı. Dünyanın en çok karbon üreten ülkeleri yani MEF, Londra'da bir araya gelerek Kopenhag öncesi gayriresmi görüşmelerde bulundu. MEF'i oluşturan 17 ülke adına BBC'ye açıklama yapan İngiltere Enerji ve İklim Değişikliği Bakanı, bu ülkelerin tüm karbon salımının %90'ına neden olduğunu, bu nedenle ortak bir çözüm bulmaya çalıştıklarını söyledi. Eğer konuşmalar Kopenhag'a bırakılırsa, Kyoto'nun yerine geçebilecek kadar güçlü bir anlaşma yapılamayacağını anladıklarını da sözlerini ekledi. MEF, Obama tarafından bu yılın başında oluşturulmuştu. Amaç ise büyük kirleticilere BM İklim Değişikliği Sözleşmesi'nde ortak bir zemin sağlamaktı. Bu arada aynı toplantıda Obama adına konuşan Todd Stern, Kopenhag yolundaki görüşmelerin hala “çok yavaş” olduğunu, bu nedenle Kopenhag'da karara varmanın mümkün olmayabileceğini açıkladı. Obama'nın İklim Değişikliği elçisi Todd Stern, görüşmelerin beklediğinden çok daha zor olduğunu belirtti. Stern'e göre, Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika başta olmak üzere tüm ülkelerin gereken sorumluluğu alması, hızlanması, sözlerinin arkasında durması ve tüm bunları uluslararası anlaşmaya yansıtması şart. Görüşmeleri her defasında bloke eden noktaların en önemlisi, düşük karbon salımına sahip az gelişmiş ülkelere yapılacak 100 milyar dolarlık yardımın hangi ülkelerden çıkacağı. Peki özetle tüm ülkeler hangi hedeflere ulaşmalı ve ulaşamazlarsa ne olacak? En önemlisi, gelişmiş ülkelerin sera gazı salımlarını azaltması, aksi takdirde dünya ciddi bir iklim değişikliğine sürüklenecek. Karbon salımı az olan az gelişmiş ülkelere yardım yapılmalı, aksi takdirde bu ülkelerin hiç şansı olmayacak. En yeni yeşil teknolojiler az gelişmiş ülkelere transfer edilmeli, aksi takdirde kirlilik azalmayacak hatta artacak. Son olarak salımların %5'inden sorumlu olan ormansızlaştırmaya son verilmeli, aksi takdirde çok yakın zamanda yağmur ormanlarının %85'i yok olacak.

 

Gezegenin Güney yarım küresine inelim şimdi. Fiji'deki Güney Pasifik Üniversitesi profesörü Patrick Nunn, 2100'de dünyadaki adaların çoğunda  yaşanamayacağını açıkladı. 14 Pasifik ülkesinin gerçekleştirdiği Pasifik İklim Değişikliği Yuvarlak Masa Toplantısı'nı yöneten Nunn, yüzyılın sonunda deniz seviyesinin, 2007 BM raporunda belirtilenin aksine, tam 1 metre yükseleceğini, bu nedenle Marshall Adaları, Kiribati ve Tuvalu gibi adalarda yaşamın imkansız olacağını anlattı. Buralarda yaşayan insanlar, yer değiştirmek zorunda kalacak. Gerekli önlemler alınmazsa ekonomik birikimi olmayan bu insanların hayatta kalmaları mümkün görünmüyor.

 

Kopenhag İklim Zirvesi’ne son 47 gün, gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor. Sağlıcakla kalın!

 

Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü