Yabanlaştırma: Doğaya Alan Tanımak

-
Aa
+
a
a
a

Antroposen Sohbetler'de Utku Perktaş, doğanın tekrar canlanması yani 'yabanlaştırma' kavramı üzerine konuşurken, kavramla ilgili dünyada yapılan projelere de dikkat çekiyor.

""
Yabanlaştırma: Doğaya Alan Tanımak
 

Yabanlaştırma: Doğaya Alan Tanımak

podcast servisi: iTunes / RSS

Bugün, size insan ve doğa arasındaki ilişkinin değişen bir yönünden bahsetmek istiyorum: Yabanlaştırma. İngilizce adıyla rewilding olan yabanlaştırma, doğanın kendi iyileşme gücüne alan tanıyarak ekosistemlerin yeniden canlanmasını sağlayan bir yaklaşım. Bu kavram, sadece doğayı korumak değil, ona “kendini yeniden inşa etme” fırsatı vermek anlamına da geliyor.

Bir düşünün; insan eliyle bozulmuş bir nehir, tahrip edilmiş bir orman ya da terk edilmiş bir çayır, yeniden doğal haline döndüğünde neler olabilir? Aslında doğa, bizim bıraktığımız yerden devam etmeye hazır ama çoğu zaman ona sadece bir şans tanımamız gerekiyor.

Doğanın Sıfır Noktası: 'Yabanlaştırma'yla Yeniden Başlamak

Bu düşüncenin en çarpıcı örneklerinden biri, nehirlerin yeniden doğuşu. İnsanlar, yüzyıllar boyunca nehirleri birer ‘boru’ gibi görüp onları kontrol etmeye çalıştı - onları düzleştirdik, kanallara hapsettik ve özgür akışını kestik. Ancak bu müdahaleler, sel baskınlarını artırmaktan ekosistemleri tahrip etmeye kadar birçok soruna neden oldu.

Tam da bu noktada yabanlaştırma devreye giriyor. Örneğin; bir projede insanlar, kontrol altında tutulan bir nehir sistemini tamamen sıfır aşamasına döndürdüler: Nehrin yatağını doldurdular, ona özgürce hareket edebileceği alanlar yarattılar. İlk bakışta bu müdahale cesur ve biraz da riskli görünse de sonuç şaşırtıcıydı.

  • Kısa bir süre içinde bölgeye böcekler geri döndü.
  • Böceklerin artışı kuşları çekti; kerkenezler ve baykuşlar gibi kuş türleri nehir boyunca yeniden uçmaya başladı.
  • Su, toprağı yeniden besledi ve eski ekosistem hızla canlanmaya başladı.

Somerset'in batısındaki Porlock Vadisi’nden bahsediyorum. Birleşik Krallık’da National Trust, River Aller’in bir bölümünü doldurup suyun doğal yollarla hareket etmesine izin vererek, nehir sistemini insan müdahalesinden önceki ‘sıfır aşamasına’ döndürmüş. Yukarıda anlattığım da bu projenin ürünü. Proje çalışanları, bu projenin nehirleri boru gibi görmekten daha çok sünger gibi görmeye yönelik bir zihniyet değişikliğinin parçası olduğunu söylüyor ve bu değişimin olumlu etkileri olduğunu belirtiyorlar.

Böyle bir başarı, bize şunu gösteriyor: Doğa, iyileşmek için sadece bir nefeslik alan arıyor.

Doğanın Dinamik Gücü: Yabanlaştırma Neden Önemli?

Bugün, biyoçeşitlilik krizinden söz ediyoruz. Her yıl yüzlerce bitki ve hayvan türünün nesli tükeniyor, ekosistemler tahrip oluyor. İnsan faaliyetleri, bu yıkımın başlıca nedeni: Ormanları kesiyoruz, nehirleri kirletiyoruz, toprağı tarım için tüketiyoruz. Ancak yabanlaştırma, doğayı ‘kurtarmaktan’ çok daha fazlasını vadediyor.

Bu yaklaşım, doğanın kendi dengesini bulmasına izin vererek:

  • Biyoçeşitliliği artırıyor: Yaban çiçekleri açmaya başlıyor, kelebekler geri dönüyor, kuşlar yeniden yuvalarını kuruyor. Bir tür geri döndüğünde, diğer türler için de yaşam alanı oluşuyor.
  • İklim krizine karşı doğal bir kalkan oluşturuyor: Yenilenen ormanlar karbonu hapsediyor. Nehirler taşkınları önlüyor, toprak suyu tutarak kuraklığa karşı direnç sağlıyor.
  • İnsanlarla doğa arasındaki bağı güçlendiriyor: Doğa yeniden canlandıkça, insanlar da o alanlarda huzur ve yaşam buluyor. Gözlem yapan bir bilim insanı ya da ormanda yürüyüşe çıkan bir aile fark etmeksizin doğanın dönüşümü herkese ilham veriyor.

Toprak, Ağaçlar ve Kelebekler: Küçük Müdahaleler, Büyük Sonuçlar

Yabanlaştırma sadece geniş alanları değil, küçük müdahaleleri de kapsıyor. 

  • Bozulmuş toprakların yüzeyi çevrilip sağlıklı topraklar ortaya çıkarıldığında, kısa süre içinde renkli yaban çiçekleri ve arılar o alanı dolduruyor.
  • Aşırı otlatma nedeniyle yok olma noktasına gelen söğüt ve huş ağaçları, sürdürülebilir arazi yönetimiyle yeniden filizleniyor. Bu ağaçlar, yüksek rakımlarda sel ve çığlara karşı doğal bir bariyer oluşturuyor.
  • Yok olmuş bir kelebek türü, habitatı uygun hale getirildiğinde kısa sürede geri dönebiliyor. Burada önemli olan doğanın ihtiyaçlarını anlamak ve ona uygun yaşam alanları yaratmak.

Yabanlaştırma: Umut Veren Bir Gelecek

Yabanlaştırma, sadece doğaya değil, bizim de ruhumuza iyi geliyor. Şu soruyu sormalıyız: Biz doğaya ne kadar müdahale etmeliyiz ve nerede durmalıyız? Doğanın kusursuz döngüsüne saygı gösterdiğimizde, karşılığında ne kadar güçlü bir iyileşme sunduğunu görüyoruz.

Bu yaklaşım, dünyanın birçok bölgesinde küçük ölçekli projelerle başlamış olsa da artık küresel bir hareket haline geliyor. Her birimiz, doğaya yeniden alan tanıyarak bu harekete katkı sağlayabiliriz:

  • Terk edilmiş bir bahçeye yerel bitkiler ekerek
  • Doğal su akışını engellememek için nehir kenarlarını koruyarak
  • İnsan faaliyetleriyle zarar görmüş alanları rehabilite ederek

Sonuç: Doğaya Güvenmek

Doğa, insandan çok önce vardı ve insandan çok sonra da var olmaya devam edecek. Ancak bugün, doğanın bu iyileşme sürecinde ona destek olma sorumluluğumuz var. Yabanlaştırma, bize şunu hatırlatıyor: Doğa, kendi ritmini bulduğunda muazzam bir dönüşüm gerçekleştirebilir.

Bazen en doğru müdahale, geri çekilip doğaya liderliği bırakmaktır çünkü doğa, her zaman yeniden başlamak için bir yol bulur.