Antroposen Sohbetler'de 100 bölüm geride kaldı.
Antroposen Sohbetler 2021 yılının Mayıs ayında başladı ve beklediğimin ötesinde bir ivmeyle yol aldı. Program, Açık Radyo’da altıncı yayın döneminin içinde ve 100 bölüm geride kaldı. 2021 içinde toplam 31 program; 2022 içinde toplam 26 program; 2023 içinde ise toplam 41 programla bir araya geldik. 2023 yılıyla birlikte programa farklı bir perspektif de katmaya çalıştım. ‘Doğa tarihi’ çerçevesi içinde, her iki haftada bir farklı konuları işlediğim kısa bir seriyi de organize etmeye başladım. Amacım bir çeşit doğa tarihi sözlüğü oluşturmaktı yani farklı konular ve farklı perspektiflerle resmi büyütmek... Şimdilik programın bu bölümü iyi gidiyor ve bugünkü programda da bu serinin bir parçası ama bugün doğa tarihini değil de Antroposen Sohbetler’in kısa tarihini konuşuyoruz.
Edebiyat ile iklimi bir araya getirmek, edebiyat ile ekolojiyi bir arada düşünmek nasıl bir şey?...
Toplam 100 programın her biri aklımda. Gelgelelim aralarından bazılarını hatırlamakta fayda var. Mesela Buket Uzuner ile yaptığım söyleşiler ortaya koymaya çalıştığım resme farklı bir perspektif kattı. Edebiyat ile iklimi bir araya getirmek, edebiyat ile ekolojiyi bir arada düşünmek nasıl bir şey? Bunları konuşmak benim için oldukça yeni ve ilginçti. Feminizmi ekolojiyle birlikte düşünmek; Buket Hanım’la bunlara da değinmiştik.
“Antroposenin Tabiat Yazınına Etkileri - Buket Uzuner’le Söyleşi
Yaşamdaki odağı kendimizden uzaklaştırmalıyız
Gündüz Vassaf’ın Cehenneme Övgü kitabını bilirsiniz. Yıllar sonra Cehenneme Övgü’ye tekrar bugünden bakmak çok farklı bir deneyim oldu. Zira Gündüz Vassaf konuğumdu ve bir düşün insanıyla, 1980’lerden bugünleri gören bir isimle konuşmak heyecanlıydı. Gündüz Bey kitaba kendi ismine zıt bir şekilde geceye övgüyle başlıyordu ama artık o da görüşlerini değiştirmişti.
Gündelik totalitarizm: Gündüz Vassaf ile "Cehenneme Övgü"ye bugünden bakmak
Özgürlüğü geliştirdikten sonra onu doğru bir şekilde yönlendirmek gerekli
Peki, Antroposen, biyoçeşitlilik kayıpları, iklim krizi ve ekonomi… Ekonomiyi bu kavramların yanına almak benim bilmediğim bir kombinasyonu oluşturmam anlamına geliyordu ve bu kombinasyonu konuşmak için en heyecan verici isimlerden biri Daron Acemoğlu’ydu. Bu kaydı yapabilmek için yaklaşık bir yıl bekledim. Aslında bu program farklı bir perspektiften biyoçeşitliliğe bakmamı sağlamıştı - sebebi de 'Dar Koridor' teorisiydi… Kısaca hatırlatayım; dar koridor teorisi, toplumların özgürlüklerinin evrimi üzerine şekillenmiş bir teori. Karar vericiler ile söz konusu toplumun bileşenleri birlikte bir dar koridora girebilirse çok fazla sıkışmadan birbirlerini dinleyerek ilerleyebilirler. Beni etkileyen bir düşünceydi bu ve içinde olduğumuz kriz çağında biyoçeşitliliğe uygulanabilir miydi? Bu soru üzerine tartışmamızın sonucu, ekonomi denklemleri içine biyoçeşitliliği almanın önemli olduğuydu. Bu söyleşiyi dinlemenizi öneririm.
Peki, 'bir milyon tür tehdit altında' sloganıyla yaptığımız program. Esasında ilk programlardan biriydi bu ve Birleşmiş Milletler'in raporunu konu etmiştik. Krizler ve kayıplar çağında önemli bir konuydu. Küresel ısınmanın en ağır maliyetlerinden biri artan orman yangılarıydı ve ülkemizde de bu maliyetin faturasıyla yüzleştik. O dönem yaptığım programlardan biri, Çağatay Tavşanoğlu’nun katkılarıyla orman yangınlarına farklı bir perspektiften bakmıştık ve tabii bu vesileyle Yaşar Kemal’in 'Yanan Ormanlarda 50 Yıl' başlıklı önemli röportajını da sevgili Çağatay’la konuşmuştuk. Sürdürülebilirlik, bugünlerin en önemli konularından biri ve bu konuyu da Yuvam Dünya Yönetim Kurulu Başkanı sevgili Kıvılcım Pınar Kocabıyık’la konuşmuş, gezegenin geleceğine farklı bir gözle bakmıştık.
Bir de bir seriden bahsetmem gerek; geçen yıl Ağustos ayı içinde bir seri programla 'Kitapları neden seviyoruz?' sorusunu konuklarımla yanıtlamıştık. Sevgili Selin Uğurtaş, Muzaffer Evci, Tuğrul Özkaracalar, Suavi Aydın, Atıl Güngüt, yazar ve sosyolog Can Kozanoğlu ile gazeteci ve yazar Murat Yetkin bu seriye destek vermişti. Çok önemli bir seri olduğunu düşündüğüm bu programların devamı, yazmanın önemine dikkat çektiğim iki programla bu yıl içinde devam edecek ve bu programlarda konuklarım kıymetli Buket Uzuner ve çok değerli Gündüz Vassaf olacak. Bu söyleşiler pek yakında Antroposen Sohbetler'de…
Açıkçası tüm söyleşileri burada özetlemem mümkün değil. Ama geride bıraktığımız üç yılın Antroposen Sohbetler perspektifiyle resmini çizmeye çalıştım. Bugün bu tür programlar, podcast serileri hepimize farklı bakış açıları katıyor. Bu dönemde gezegenin geleceğini düşünerek 'Ne yapabilirim?' sorusunu bize sorduruyor ve Gündüz Bey’i burada bir kez daha anmak istiyorum; 'Ne yapabilirim?', onun bana kazandırdığı bir bakış açısıydı ve kesinlikle doğru bir bakış açısı. Bireysel çabalarımız her şeyin ötesinde çok önemli. Hepimiz bir şeyler yapmak için adım atmalıyız.
Antroposen Sohbetler'in bu noktaya gelmesini sağlayan tüm konuklarıma çok teşekkür ediyorum. Tabii hiç umutmadığım isimler var; program söz konusu olunca motivasyonumu her zaman destekleyen sevgili abim, TRT’nin emekli prodüktörlerinden kıymetli Muzaffer Evci’ye çok teşekkür ederim. Program müziği benim için çok köşe taşı bir yerde, programın ismine uygun bu müziği bana öneren sevgili Tuba Biret Ertan’ı burada anmak istiyorum ve bir kez daha kendisine çok teşekkür ederim. Programın ruhuna çok uygun bir açılışı onun sayesinde bulduk. Açık Radyo’nun değerli ekibi, her hafta onların katkısıyla 100 programı dinlediniz ve dinlemeye devam ediyorsunuz, çok çok teşekkürler... Ve tabii siz kıymetli dinleyicilerimize çok teşekkür etmek istiyorum. Sayenizde bir program komünitesi oluştu. Program tüm hızıyla devam ediyor ve gelecek yayınlar beni çok heyecanlandıran söyleşileri içerecek. Sosyal medya üzerinden bunları kısa kısa duyurmaya çalışıyorum. Bugün, 101. program ve geride bıraktığımız 100 programı bir nevi kutladık. Herkese çok teşekkürler. Önümüzdeki haftalarda tekrar buluşmak üzere, şimdilik hoşça kalın!…