Ahmet İnsel’le Ufuk Turu’nda bu hafta Belarus ve Sri Lanka’daki seçimler ile Türkiye’nin son dönemde izlediği siyasi ve iktisadi politikalar konuşuldu.
Belarus’ta gerçekleşen seçimler konuşulan ilk gündemdi. 1994 yılından bu yana başta olan Aleksandr Lukaşenko’nun, adaylığı engellenen diğer adayların eşlerinden ve dostlarından oluşan bir iktidarını bir kadın koalisyonunun sarstığını söyleyen İnsel, buna rağmen Aleksandr Lukaşenko’nun seçilmesine tepki olarak gösteriler düzenlendiğini ve bu gösterilerde can kayıpları olduğunu da ifade etti. Svetlana Tikhanovskaya’nın seçimlerden bu yana ortaya çıkmadığını dile getiren İnsel, Tikhanovskaya’nın iş arkadaşlarının bir kısmının da tutuklandığını belirtti. Aleksandr Lukaşenko’nun tüm gösterilerin arkasında Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Birleşik Krallık olduğunu iddia ettiğini, seçim sonucundan sonra ise Rusya’nın ve Çin’in Lukaşenko’nun yeniden seçilmesini tebrik ettiğini ifade eden İnsel; Belarus’un petrol ve gaz açısından bağımlı olduğu Rusya’ya karşı takındığı agresif tutumu yumuşattığını da dile getirdi.
Belarus’un asker ve polis baskısı ile yönetimi desteklediğini belirten İnsel, henüz yeni iktidara geldiğinde halkın babası olarak anılan Aleksandr Lukaşenko’nun kendine duyulan bu güveni yavaş yavaş zedelediğini ve Belarus’ta genel grev çağrılarının baş gösterdiğini ifade etti. Lukaşenko’nun karşıt hareketi ve protestoları lanetlediğini ve Lukaşenko’nun Ukrayna’da da örneklerinin görüldüğü bu hareketlerin kesinlikle karşısında olduğunu dile getiren İnsel, halk temelli bu hareketlerin önümüzdeki günlerde evirileceği halin gelecek seçimler için belirleyici olacağını da ifade etti.
Sri Lanka’da ‘kardeşler’ hanedanı
İnsel’in bir diğer gündemi Sri Lanka’da gerçekleşen seçimlerdi. 2009 yılında, uzun yıllardır devam eden kanlı iç savaşı bir tarafın şiddetle kıyılmasıyla bitiren Mahinda Rajapaksa’nın bu dönemde 100 bin kişinin öldürüldüğünün tahmin edildiğini ifade eden İnsel, 2005 ve 2015 yılları arasında Sri Lanka Cumhurbaşkanı olan Mahinda Rajapaksa’nın daha sonra kardeşini başkan seçtirmeye çalıştığını ancak başarılı olmadığını dile getirdi. 2019 yılında gerçekleşen seçimlerde ise Mahinda Rajapaksa’nın kardeşi Gotabaya Rajapaksa’yı seçtirmeyi başardığını dile getiren İnsel, kardeşlerin siyasette aktif olduğu dönemde terör olaylarının patlak vermesiyle popülaritelerinin arttığını dile getirdi.
Son seçimlerin ardından, eski Cumhurbaşkanı Mahinda Rajapaksa’nın Başbakan ve kardeşi eski Mili Savunma Bakanı Gotabaya Rajapaksa’nın ise Cumhurbaşkanı olduğunu ifade eden İnsel, kardeşlerin anayasada değişiklikler yapacak çoğunluğa da sahip olduğunu belirtti. İnsel, asker ve polis gücünü ve yargıyı kendi denetimlerine almak isteyen Rajapaksa Kardeşler’in aynı zamanda arka arkaya aynı adayın seçilmesi ile ilgili sınırlandırmaları da kaldırmayı planladıklarını ifade etti. İnsel, Mahinda Rajapaksa’nın geçmiş iktidarı döneminde gerçekleştirdiği katliamların yargılama sürecinin de sabote edilmesi adına gerekli mevkilere kendi adamlarını yerleştiren Rajapaksa Kardeşler’in dış politikada da Çin ile yakınlık kurmaya gayret ettiğini ifade etti. Son seçimlerden sonra muhalefetin de oldukça güç kaybettiğini dile getiren İnsel, Sri Lanka’nın durumunu yine iki kardeşin iktidarda olduğu Polonya yönetimi dönemine benzetti ve Rajapaksa Kardeşler’in bir hanedanlık yönelimi içinde olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin siyasi ve iktisadi politikaları
İnsel’in bu haftaki son gündemi ise Türkiye’nin son dönemde izlediği siyasi ve iktisadi politikalardı. Tutuklamaların ve yasaklamaların giderek arttığı, yarı totaliter ve yarı faşizan, açık biçimde otokratik bir rejimde yaşadığımızı ifade eden İnsel, iktisadi olarak güven sarsan bir dönemde olduğumuzu dile getirdi. Son dönemde yaşanan ciddi döviz krizinin bu duruma örnek teşkil ettiğini ifade eden İnsel, bunun arkasındaki tek sebebin iktidarın siyasal güvensizliğinin ve beceriksizliğinin olduğunu dile getirdi. Merkez Bankası’ndaki döviz rezervinin artıda gözükmesinin tek sebebinin kısa süreli borçlanmalar olduğunu belirten İnsel, 60 milyar dolar hacmindeki güncel döviz takası büyüklüğünün olduğunu ve borçlanma payı çıkınca rezervlerin negatifte olduğunu ifade etti. Son iki yılda 100 milyar civarında Merkez Bankası rezervi eritildiğini dile getiren İnsel, bunun tek amacının ise doların seviyesini Türk parası karşısında sabitlemek olduğunu ve bu tutumun ciddi bir sorumsuzluk olduğunu da ifade etti.