Açık Gazete’nin köşelerinden Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel, İngiltere İşçi Partisi başkanlığı seçimi ve Batı’da koronavirüs odaklı üç ana tartışma konusunu ele aldı.
İnsel yayında, Britanya Başbakanı Boris Johnson’un sağlık durumu hakkındaki son bilgileri aktardıktan sonra İngiltere İşçi Partisi başkanlığı seçimlerinden bahsetti. Jeremy Corbyn, 2019 sonundaki seçimlerde Boris Johnson’a karşı kaybedince parti başkanlığından ayrılacağını duyurmuştu.
Corbyn'in istafısının ardından İşçi Partisi başkanlık yarışını kazanan Keir Starmer, Corbyn döneminin ilk yıllarında gölge göçmen bakanlığı yapmış bir isim. Ancak Starmer daha sonra özellikle de Brexit konusundan Corbyn ile görüş ayrılıkları nedeniyle gölge bakanlıktan istifa etmişti. Fakat 2019’da Corbyn, Starmer’ı Brexit gölge bakanı olarak görevlendirmişti.
İnsel, Starmer’ın bir insan hakların hukukçusu ve AB üyeliği yanlısı, yani Brexit karşıtı olduğunu söyledi. Starmer’ı seçimde iki büyük sendika desteklemiş. Biri taşıma işçileri sendikası (Transport Salaried Staffs’ Association- TSSA) diğeri ise Britanya’nın en büyük sendikası olan Unison (Kamu hizmetleri sendikası).
“Starmer merkez sağ bir figür”
İnsel, Starmer’ın daha ‘establishment’ [düzen yanlısı], merkez sağ bir figür olarak değerlendirmek gerektiğini belirtti. Corbyn ile temel ayrılığı Corbyn’in yeteri kadar güçlü bir Brexit karşıtı kampanya yürütmemiş olmasıydı. Starmer, referendum sonrası parti içerisindeki “ikinci referendum” kampanyasının başını çekmişti. “Starmer’ın karşısında iki rakip vardı” dedi İnsel. İlki, Rebecca Long-Bailey. Partinin sol kanadını temsil ediyordu Long-Bailey. Unite sendikası tarafından destekleniyordu. Corbyn’in en yakın çevresinden genç bir milletvekiliydi. Bir de Lisa Nandy vardı, o da Maden İşçileri Sendikası (National Union of Mineworkers- NUM) tarafından destekleniyordu. Starmer, rakiplerine karşı oyların yüzde 57’sini alarak seçildi.
“Vaka sayılarına bakmak yetmez”
Ahmet İnsel bu seçim değerlendirmesinin ardından COVID-19 salgını hakkında yorum yaptı. Salgınının merkezinin ABD’ye kaymış durumda olduğunu belirttikten sonra vaka sayılarına bakmanın yeterli olmadığını, ülkelerin nüfuslarına göre de değerlendirmelerde bulunmak gerektiğine dikkat çekti. İnsel kendisinin hazırladığı oranları şöyle anlattı: “İspanya’da 100 bin kişide 28 ölü var (hasta değil nüfus olarak 100 bin). İtalya’da 100 binde 27, Fransa’da 14. İsviçre’de ise 9 bu sayı ki hiç küçümsenecek bir sayı değil. Belçika’da 14. Yani Belçika’da 1632 kişi ölmüş ama nüfusu 11 milyon! Türkiye’de şuanki ölü sayısı 649, İsviçre ile çok yakın ama Türkiye nüfus olarak 10 kat daha büyük İsviçre’den. Dolayısıyla bu veri doğruysa Türkiye’de 100 binde nüfusta 0,8 ölü var. Yunanistan’la aynı. Yunanistan’da da 78 kişi ölmüş, 10 milyon nüfus var. Çek Cumhuriyeti’nde de 0,7.”
“Alınan önlemler karşılaştırılıyor”
Batı’da COVID-19 hakkındaki tartışmaların üç konu üzerinden yürüdüğünü anlattı İnsel. Birincisi, hükümetlerin neden erken önlem almadığı konusu. Yunanistan, İspanya ve İtalya arasında yapılan bir karşılaştırmayı aktaran İnsel “Alınan önlemlerin tarihi itibariyle yapılan bir karşılaştırma bu. İtalya, Avrupa’da hastalığın en erken gözüktüğü ülke olduğu için bir dereceye kadar İtalya’nın önlem almakta gecikmesini anlayışla karşılayabiliriz” diye belirtti: “Ama Fransa ve İspanya çok geç kaldılar. Mesela maçlar, Valencia-Liverpool maçı! Atlanta maçı. Bunlar salgının hızla yayılmasında büyük rol oynadı.”
Bahsi geçen karşılaştırmalı analizde ilk ölümün gerçekleştiği tarihten itibaren alınan kısıtlama önlemlerine bakılmış. İspanya’da ilk ölümden itibaren kısıtlama tedbirleri 1-2 hafta sonra alınmaya başlanırken Yunanistan ilk ölümden hemen sonra kısıtlama tedbirleri devreye sokulmuş.
İnsan hakları sorunları
İnsel, bu kısıtlama tedbirlerinin insan hakları açısından aslında çok ciddi sorunları olduğunu ve bunun ileride otoriter devlet uygulamalarına zemin hazırlama riski olduğunu belirtmekle birlikte erken alınan tedbirlerin yayılmayı engellediği için vaka ve ölü sayısını azalttığını, hastanelere ağır vaka yığılmasını engellediğini anlattı. Önlemlere ilişkin bu ilk sorunun salgın sonrasında hükümetlerden hesap sorma eğilimine neden olacağını vurguladı.
Maske tartışması
İkinci tartışma konusu ise hükümetlerin koruyucu ekipman meselesine dair yaptığı açıklamalar. İnsel, ellerinde yeteri kadar maske olmadığı için hükümetler, yurttaşlarına “Doktorlar dışında maske kullanımı gerekli değildir” açıklaması yapmıştı. Hatta doğru düzgün maske kullanımı bilinmediği için zararlı bile olabilir denmişti. Şimdi ise maske gerekli deniyor! Bu konuda verilen yanlış bilginin de hesabının sorulacağı tartışılıyor” diye vurguladı.
Üçüncü tartışma konusu da salgın hakkındaki inkârcılık. İnsel, başta Trump’ın bugün ise Bolsonaro’nun süregelen inkârcılığının çok ciddi tartışmalar başlattığını ve sorumluluk davalarının açılmasının gündemde olduğunu belirtti.
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|