Ekokozmopolitan Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Ekokozmopolitan'da Avustralyalı akademisyen ve düşünür Kate Rigby'nin "Reclaiming Romanticism: Towards an Ecopoetics of Decolonization" kitabından yola çıkarak romantik şairler ve onların doğa ile kurdukları derin bağ ile başlayan çevre eleştirisine karşın bugün doğanın “romantikleştirilmesi” kuşkuyla karşılanmasını konuşuyoruz. Bu kitap Avrupa Romantik geleneği yazarların ve eleştirmenlerin Antroposen çağında çevreyle kurdukları ilişki biçimlerindeki önemini yeniden keşfetmemize imkan tanıyor.

Romantizmi kurtarmak
Konuğumuz Avustralyalı şair, akademisyen ve ekofeminist araştırmacı Anne Elvey ile 'dikkatle dinleme pratiği' ile şekillenen şiirlerini, özellikle Kin (2022) ve Leaf (2014) kitaplarındaki şiirlerini konuşuyor; yeryüzüne ve onun ötekilerine yeniden kulak verme ve bağ kurma çağrısına katılıyoruz.

Ekolojik Teolojisinde Önemli Bir Ses: Anne Elvey
Konuğumuz Suat Baran ile 160. Kilometre'den çıkan İkarus Düşleri'ni konuşuyor; mitolojik bir figür olan İkarus’u çağdaş bir kırılmanın, belki de zamansız bir düşüşün metaforu olarak okuyoruz.
İkarus Düşleri'nde mitolojik figürlerle, köyde balık buğulaması yapan ninenin aynı dizede yer alabilmesi, zamanlar ve gerçeklikler arasında derin bir geçirgenlik yaratıyor. Marduk’la İkarus köye inerken, taşlar konuşuyor, kız çocukları ağlıyor.
Suat Baran'ın kurduğu bu şiirsel evreni, mitolojik hafıza ile kişisel hafızanın imkanlarını konuşuyoruz!

İkarus Düşleri
Konuğumuz Çiçek ve Çağla Öztek ile Alef Yayınları'ndan çıkan Bahçede Hayatlar: Permakültür İlkeleriyle Şehir Bahçıvanlığı kitabını ele alıyor; bahçecilikten Kadıköy-Moda mikro tarihlerine, aidiyete, bahçecilik ve toprak ile kurulan karşı hafızalara ve umuda dair konuşuyoruz.

Bahçede Hayatlar var!
Richard Powers'ın The Overstory romanını, ekolojik yası ve ağaçları konuşmaya devam ediyor ve şu soruları soruyoruz: Edebi biçimlerimizin kendisi ekolojik yıkıma katkı sağlıyorsa? Karaktere ve olay örgüsüne verdiğimiz ayrıcalık, ekokırımı besleyen antropomerkezci bir bakışın ürünüyse?

The Overstory romanı, ekolojik yas ve ağaçlar
Dünyamız, evimiz yanarken orman yangınlarını, ekolojik kederi ve ekolojik yası konuşuyoruz ve özellikle orman ve orman ekosistemi üzerine yazan Yaşar Kemal’den ve Amerikalı çağdaş romancı Richard Powers’dan orman yangınlarına, yarattığı karmaşık duygulara, yas tecrübelerine dair neler ögrenebileceğimizi ele alıyoruz.

Orman yangınları ve ekolojik yas
Dünya Edebiyatını ulus aşırı ve dil aşırı olarak okurken hayvanların, bitkilerin tarihinden, göçlerinden, yollarından geçerek de yeniden düşünebilir miyiz sorusunu soruyoruz.
Dünya edebiyatının dünyaları sadece insanlardan mı ibarettir? Edebiyatta hayvanların, bitkilerin, mantarların, mikroorganizmaların ve bu varlıklar arasındaki etkileşimlerin işitilebilir, görülebilir ve hissedilebilir hâle gelebilmesi için nasıl bir edebi dil gerekir?
Bu sorulardan yola çıkarak insan olmayan muhatapların varlığı ve yakınlığını tartışıyoruz.

Çoktürlülük ve Dünya Edebiyatı
Konuğumuz akademisyen Mine Yıldırım ile Salt Beyoğlu’ndaki 'Hayvanların Yaşamı' sergisinde yer alan “İhtimam ile Şiddet Arasında: İstanbul’un Köpekleri” adlı araştırma projesini konuşuyor ve bu projeden yola çıkarak insan-hayvan ilişkilerinin kent, adalet, aidiyet gibi kavramlarla nasıl örüldüğünden bahsediyor, köpeklerin tarihi ve hafızası nasıl yazılabilir konusunu tartışıyoruz.

Hayvanların Yaşamı - İhtimam ile Şiddet Arasında: İstanbul’un Köpekleri
Amitav Ghosh'u konuşmaya devam ederken, 2021'de yayınladığı kurgu dışı eseri The Nutmeg Curse'ü de (Muskat'in Laneti) konuşuyoruz.
Amitav Ghosh’un The Nutmeg’s Curse: Parables for a Planet in Crisis (2021) adlı eseri, tarihi, ekolojiyi, siyaseti ve maneviyatı bir araya getirerek sömürgeciliğin modern dünyayı ve günümüzün iklim krizini nasıl şekillendirdiğini çok çarpıcı biçimde anlatıyor. Kitabın merkezinde, bir zamanlar dünyanın tek muskat kaynağı olan Banda Adaları’nın sarsıcı geçmişi bulunuyor.
Amitav Ghosh, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’nin 1621 yılında bu adalarda uyguladığı baskıcı ve yıkıcı müdahaleleri tarihsel bir örnek olarak sunuyor. Bu olay aracılığıyla, sömürgeciliğin hem insanlara hem doğaya yönelik denetim kurma anlayışını nasıl geliştirdiğini ve bu zihniyetin kapitalizmle birlikte günümüze kadar nasıl sürdüğünü çok çarpıcı biçimde gösteriyor.

Muskat ve Muskat ağaçları
Mavi Beşeri Bilimleri konuşmaya devam ediyoruz; hem Mavi Beşeri Bilimlerin çağdaş edebiyattaki yerini, hem de Amitav Ghosh'un etkileyici Silah Adası romanını konuşuyoruz.
Amitav Ghosh’un 2019 yılında yayımlanan bu romanı mit, iklim değişikliği, göç ve çevresel yıkımı bir araya getirdiğinden çok önemli. Roman, Brooklyn’de yaşayan Bengal kökenli antika kitap satıcısı Dinanath ""Deen"" Datta’nın hikâyesi üzerinden ilerliyor. Deen’in ailesinden dinlediği bir Bengal efsanesine —“Silah Tüccarı”na— dayanan ve peş peşe gelişen olağanüstü olaylar, okuru Sunderbans’ın bataklık ormanlarından Los Angeles’taki orman yangınlarına, suya gömülen Venedik’e kadar uzanan bir yolculuğa çıkarıyor.

Mavi Beşeri Bilimlerin çağdaş edebiyattaki yeri