Baht Dönüşü Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Baht Dönüşü, 58. yayın dönemine Bruno Schulz'un Tarçın Dükkanları kitabından yola çıkarak 'anda kalmak' konusunu irdeleyerek veda ediyor.
"Tarçın Dükkanları" - Bruno Schulz - Bölüm 2
En çok bayram tatillerinde andığımız şu meşhur, hani geri gelmeyecek büyülü mavi çocukluğumuz, hani o gün yaşandı mı rüya mıydı dediğimiz; ola ki kavruk geçmişse soğukta kalmışlığımız, tek başına bırakılmışlıklarımız, dindirilmemiş ağrılarımız, karşılanmamış isteklerimiz, telafi edilmemiş özlemlerimiz, yokluklarımız, yoksunluklarımız, heveslerimiz olduysa bile gidip yine de sığındığımız çocukluk hayallerimiz, düşlerimiz ve o büyülü geceler için Bruno Schulz’ün Tarçın Dükkanları'nda geziniyoruz.
"Tarçın Dükkanları" - Bruno Schulz - Bölüm 1
Fight Club karakteri Marla Singer'ın hikâyesiyle anti-kahraman konusunu bir süreliğine kapamak üzere devam ediyoruz.
Anti-kahraman ve baht dönüşü üzerine - Bölüm 4
Kahramanın çağlar içindeki dönüşümünü inceliyor, anti-kahraman ve baht dönüşü üzerine konuşmaya devam ediyoruz.
Anti-kahraman ve baht dönüşü üzerine - Bölüm 3
Kahramanın çağlar içindeki dönüşümünü inceliyor, anti-kahraman ve baht dönüşü üzerine konuşmaya devam ediyoruz.
Anti-kahraman ve baht dönüşü üzerine - Bölüm 2
“Bak, kendimi bir realist olarak görüyorum. Ama felsefi terimlere göre buna pesimist deniyor.” (Rust Crohe, True Detectives)
Kahramanın çağlar içindeki dönüşümünü inceliyor, anti-kahraman ve baht dönüşü üzerine konuşuyoruz.
Anti-kahraman ve baht dönüşü üzerine - Bölüm 1
"İnsanoğlunun günden güne daha büyük acımasızlıklara girişeceğini seziyorum; yakında savaşçılarla haydut çetelerinden başka bir şey kalmayacak. Onlara bir öğüdüm var: Korkunç bir işe kalkışan kişi bunu çoktan tamamlayıp bitirmiş olduğunu düşlemeli, geçmiş kadar geriye döndürülemeyecek bir gelecek olduğu düşüncesini kendine kabul ettirmeli. Bir ölünün gözleriyle, belki de yaşamının son günü olacak o günün bitişini, gecenin çöküşünü seyrederken bunları geçiriyordum aklımdan...”
Seçimlerimiz, sonucunda çatallanan yollar ve kaderin kaçınılmaz doğası gibi konuların “Yolları Çatallanan Bahçe” de Borges tarafından nasıl ele alındığını inceliyoruz.
"Yolları Çatallanan Bahçe", Jorge Luis Borges - Bölüm 2
"Sonra, insanoğlunun başına gelen her şeyin, tam ama tastamam şimdi de gerçekleştiğini hatırladım. Yüzyıllar geçiyor ve yalnızca şimdiki zamanda oluyor her şey; havada, yerin ve denizin üzerinde sayısız insan var, ama gerçekte, olup biten her olay bana oluyor…”
'Büyülü Gerçekçilik'in ilk örneklerini veren Jorge Luis Borges'den bu hafta Yolları Çatallanan Bahçe'yi okuyoruz. Öykünün kuantum mekaniğine dair birçok yorumu ne şekilde öncelediğine; Borges’in çoklu evrenlerle ne kastettiğine, geçmiş ve geleceğin her ikisinin de -biri hafızaya, diğeri hayal dünyasına ait olmak üzere- insan zihninden başka bir yerde olmadığına dair cümleleriyle ne anlatmak istediğine göz atıyoruz.
"Yolları Çatallanan Bahçe", Jorge Luis Borges - Bölüm 1
#Salinger’ın kendisi gibi II. Dünya Savaşı’na asker olarak katılan, ruhsal açıdan zarar görmüş ve artık gündelik hayatın sıradan kurallarına riayet etmekten, basit görevlerini yerine getirmekten bile uzak düşen anti kahraman Seymour’ı ve Sybil’le olan sonsuz muhabbetini dinlemeye devam ediyoruz.
Yazarın T.S. Eliot ile “Çorak Ülke” üzerinden diyaloğa girdiği bölümleri 'didikleyerek' pek çok figür ve sembolün (#sibyl #balıkçıkral #isa vb.) her iki eserde -benzerlikleri ve farklılıklarıyla- nasıl ele alındığına göz atıyoruz.
"Muzbalığı İçin Mükemmel Bir Gün", J. D. Salinger - Bölüm 3
I. Dünya Savaşı’nı bizzat deneyimleyen Yitik Kuşak yazarlarından Hemingway ve Fitzgerald’ın eserlerine baktıktan sonra II. Dünya Savaşı’ndan dönen asker Seymour Glass’ın hikayesini irdeliyoruz. J.D. Salinger'ın teknik açıdan kusursuz metne yakın bulunan Muzbalığı İçin Mükemmel Bir Gün öyküsü, savaş nedeniyle duygusal ya da ruhsal açıdan zarar gören ve artık gündelik hayatın sıradan kurallarına riayet etmekten, basit görevlerini yerine getirmekten bile uzak düşen 'uyumsuz' karakter Seymour’a odaklanır. Salinger, modern dünyanın yüzeysellik ve amaçsızlıkla dolu bir çorak araziye dönüştüğü konusunda T.S. Eliot'la aynı fikirdedir.
"Muzbalığı İçin Mükemmel Bir Gün", J. D. Salinger - Bölüm 2