Antroposen Sohbetler Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Küresel ısınma, kuraklık ve yangınlar arasındaki etkileşimler, ısınan dünyada yangına hassas ekosistemlerdeki değişikliklerin en önemli tetikleyicileridir. Akdeniz Bölgesi için yangınlar bölgenin genelinde ağaç ve tür kompozisyonun tekrar yenilenmesi üzerine etkili olurken, küresel ısınma yangınların sıklığını artırmıştır. Orman yangınlarının sebep ve etkilerinin neler olduğunu Türkiye'nin deneyimlediği orman yangınlarını dikkate alarak tüm yönleriyle konuştuğumuz bu bölümde, konuğum yangın ekoloğu Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu.

Akdeniz'in orman yangınları
Biyoçeşitliliğimizi tehdit eden en önemli faktörlerden biri değişen iklime bağlı olarak türlerin dağılım alanlarını değiştirmesi. Türlerin yerli oldukları coğrafyalardan yeni coğrafyalara doğru hareket etmeleri ve bu coğrafyalardaki yerel türleri tehdit edecek boyuta gelmeleri günümüzdeki en önemli sorunlardan biri. İstilacı tür ne demektir? Karasal ve sucul ortamlarda örnekleri nelerdir? Anadolu’da istilacı tür örnekleri var mı? Bu bölümde biyoçeşitlilik ile istilacı türler arasındaki bağlantıyı kurup, özellikle sucul ekosistemlerden örneklerle bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım. Konuk: Prof. Dr. Güler Ekmekçi (Hidrobiyolog, Akademisyen).

Biyoçeşitlilik krizi ve istilacı türler
Akdeniz doğası ve Akdeniz üzerine tehditleri konuşuyoruz. Bu vesileyle Muğla Çevre Platformu’nun yaptığı etkinliklerle, Akbelen Ormanındaki tehditlere değiniyoruz. Konuklarımız Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu, Muğla Çevre Platformundan Neşe Tuncer ve Umay Karabaş.

Akdeniz doğası ve Akdeniz üzerine tehditler
Türkiye'nin kuş faunası diğer gruplarla karşılaştırıldığında nispeten iyi bilinmektedir. Anadolu'da kuşlarla ilgili ilk gözlemler 1830'lu yıllarda başlamış. Özellikle son 70 yılda, Ergene (1945) ile başlayan ve ardından Kasparyan (1956), Kumerloeve (1961), Beaman (1978), Kiziroğlu (1989), Bilgin ve Akçakaya (1990) gibi birçok araştırmacının listeleri yayınlanmıştır. Son olarak, ülkemizde 491 kuş türü olduğu belgelenmiştir. Özellikle vatandaş bilimiyle ilgilenenlerin ivmeli artışı, ülkemizde kuşlarla ilgili verilerin ve yayınların artmasını sağlamış durumda. Buna en iyi örnek TRAKUS platformu. Herkese açık olan bu platforma üye olan kuş gözlemcilerin yaklaşık 15 yıllık birikimleri bugün bir esere dönüştü ve bugüne kadar verilen listelere ek olarak Türkiye’nin ilk özgün rehber kitabı geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Bu programda uzun soluklu bir proje olan bu kitabı ve Türkiye kuşlarını hem tarihsel hem de güncel bir perspektifle konuşacağız. Konuklarım kitabın editörlerinden Ömer Furtun ve Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz.

TRAKUS Türkiye’nin Kuşları kitabı
Konumuz "Antroposen ne zaman başladı?" Bu sorunun cevabını Antroposen teriminin tarihine dikkat çekerek yapmaya çalışıyoruz. Bir dönemi tanımlarken insan eylemlerinin ne kadar önemli olduğu fikrinin altını çizdiğimiz bu bölümde Antroposen dönem içindeki önemli bir krize de ayrıca yer veriyoruz; bu da insan çağı için çok dikkat edilmesi gereken azot krizi.

Antroposen ne zaman başladı?
Dünyada tanımlanmış 1 milyon 900 bin farklı tür var. Bu türlerin Latince isimleri yanı sıra İngilizce yaygın isimleri de var. Bu isimlerin karşılığı biyoçeşitliliğin anlaşılması ve korunması için oldukça önemli. Ancak bu isimlerin yaygın halleri İngilizce, bu isimlerin Türkçeleştirilmesi, yaşadığımız gezegendeki organizmaları tanımak, onları korumak için oldukça önemli. Tür isimlerinin Türkçe karşılıklarının bulunması için güzel bir örnek dünya kuşlarının Türkçe karşılıklarının oluşturulması projesi. Dünyada yaklaşık 10 bin kuş türü olduğunu düşündüğümüzde, bu türlerin Türkçe karşılıklarının nasıl bulunduğunu, Türkçenin bu konudaki zenginliğini bu uzun soluklu projeyi gerçekleştiren iki isimle konuşuyoruz. Konuklarımız Prof. Dr. Sancar Barış ve Kerem Ali Boyla.

Dünya kuş türlerinin Türkçeye aktarımı
Bugün yaşadığımız gezegende insanın yarattığı sorunlar şüphesiz küresel boyutta ve her geçen gün artıyor. Bu konuda üç maymunu oynar gibiyiz; ne görüyoruz, ne duyuyoruz, ne de yeterli ölçüde konuşuyoruz. Sulama için çok fazla su kullanıyoruz, soya fasulyesi ve yağ palmiyesi için çok fazla yağmur ormanı tahrip ediyoruz, atmosfere aşırı ölçüde karbon salıyoruz. Hatta karbondan ziyade bir de azot salıyoruz ki asıl problem bu. Bunların etkileri de birleşince karşımıza çıkan sorun iklim krizi ve bu krizin tetiklediği biyoçeşitlilik krizi oluyor. Antroposen dönemdeki iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik ile ilişkisini bugün Ömer Madra ile konuşuyoruz.

İklim değişikliği ve biyoçeşitlilikle ilişkisi
İnsan, artan nüfusuyla 1950’li yıllardan günümüze, dünya üzerinde kendi varlığını önemli ölçüde hissettirmeye başladı. Artan nüfusun sonuçlarından biri ise hayatımıza soktuğu farklı endüstriyel ürünler oldu. Ancak 1950’li yıllarda hayatımızı kolaylaştıracağını düşündüğümüz bu ürünler ve maddeler, çevre üzerindeki etkileriyle bugün artık başımıza dert olma düzeyine ulaştı, plastik gibi... Antroposen Çağı'nda plastiklerin en önemli etkisi mikroplastikler ölçeğinde deneyimliyoruz. Plastikler konusunu, özellikle mikroplastikler ölçeğinde konuştuğumuz bu bölümde konuğumuz Doç. Dr. Nihan Tavşanoğlu.

Plastik bağımlılığı nereye kadar sürecek?
İnsanın yaşadığımız gezegende hayatta kalmasına izin veren bileşenler solunabilir hava, içilebilir temiz su ve tolere edilebilir sıcaklıklardır. Bunların tamamı yaşadığımız ekosistemlerin cansız bileşenleri olarak tanımlanır ve genellikle de hafife alınırlar. Ancak, bu bileşenlerin oluşturduğu dengedeki bozulma ekosistem içinde insana kadar gelen tüm etkileşimleri tersine çevirebilir. Bu durum, yaşadığımız gezegendeki tüm canlılar ile insanı bir darboğaza sokar. Sonuç, yaşam kalitesindeki düşüşün yanı sıra, ekonomik güçlükler olarak da karşımıza çıkar. Birleşmiş Milletler (BM), insanların doğa üstündeki yıkıcı etkilerini bugüne kadarki en kapsamlı raporlardan biriyle ortaya koydu. 50 ülkeden 145 uzmanın hazırladığı rapora göre, 1 milyon hayvan ve bitki türü yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Bu gerçekleşirse biyoçeşitlilik krizin en üst noktasını yaşarken, sorun insana kadar gelerek yaşadığımız gezegeni geri dönüşümsüz bir şekilde tehdit altına sokacak. Bu hafta, 1600 sayfalık raporu ve raporun içeriğini Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu’nun (IPBES) üyesi ve raporun baş yazarlarından biri de olan İsveç Lund Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mine Islar ile konuşuyoruz.

1 milyon tür tehdit altında
Günümüzde iklim değişiyor, hatta küresel anlamda dünyanın ateşi çıkıyor, bunu bugün net bir şekilde görüyoruz. Esasında iklim hep değişti. Dünya, kendi tarihi içinde iklim değişimlerine aralıklarla tanık oldu. Peki, geçmişte, dünyanın tarihini düşündüğümüzde neler oldu? İklim bugünkü değişimden farklı olarak nasıl değişti? Biyoçeşitlilik ve iklim değişimi arasındaki ilişkiler nasıl bir örüntü sergiliyor? Bu soruların cevaplarını ve daha fazlasını bir iklim bilimci olan konuğum, Prof. Dr. Nüzhet Dalfes ile konuştuk.

Gezegenin dünü, bugünü ve geleceği