Antroposen Sohbetler Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Konuğum, New York, Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden Peter Capainolo ile doğa tarihi müzesi nedir, bu müzeler Antroposen dönemde biyoçeşitliliği anlamak için ne tür katkılar sağlar gibi soruları cevaplıyoruz. Amerikan Doğa Tarihi Müzesi, New York'da 33 milyon biyolojik materyalin saklandığı dünyadaki önemli ve lider müzelerden biri. Peter, müzenin Ornitoloji Bölümü'nde yaklaşık 20 yıldır çalışmakta ve bilimsel çalışmalar yapmakta. Şu anki görevi "senior scientific assistant".
Doğa tarihi müzelerinin Antroposen dönemdeki önemi
Dünya ve Türkiye'deki örümcek çeşitliliğini ve örümceklerin doğa için önemini konuğumuz Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi'nden Dr. Öğretim Üyesi Mert Elverici ile konuşuyoruz.
Antroposen dönemde Dünya ve Türkiye'deki Örümcek Çeşitliliği
Küresel ısınmanın tetiklediği biyoçeşitlilik krizi ve altıncı yok oluş çağı olan Antroposen dönemde bazı türleri bilerek, bazı türleri de tanımadan kaybediyoruz. Bir yangının içindeyiz esasında ve hatta biz o yangının bire bir kendisiyiz. Bu kayıpların altında ne yatıyor? Yaşadığımız gezegenin tarihinde bu tür kayıplar olmuş muydu? Yakın geçmişe bakacak olursak, iklim değişimi biyoçeşitliliği nasıl şekillendirdi? İklim, genleri nasıl etkiledi? Genetik çeşitlilik desenleri özel olarak düşündüğümüzde Anadolu'da, genel olarak düşündüğümüzde de Avrupa'da nasıl değişti? Ve insan nüfus artışıyla birlikte ekosistemler nasıl değişiyor? Bu bölümde konuğumuz İstanbul Teknik Üniversitesi Yer Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Emrah Çoraman'la bu sorulara olabildiğince cevap bulmaya çalışıyoruz.
İklim değişirken genler, türler ve ekosistemler
Sirke sineği, diğer ismiyle meyve sineği, Antroposen dönemi şekillendiren iklim ve biyoçeşitlilik krizlerini anlamak için model organizma olarak kullanılabilir mi? Konuğumuz Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Banu Şebnem Önder'le bu soru etrafında sirke sineğini tanıyarak bugüne kadar yapılan çalışmalar üzerinden bir değerlendirme yapıyoruz.
Sirke sineğinin gözünden Antroposen dönem
Bilim ve teknolojinin giderek artan hızının insan ilişkilerine ve davranışlarına, yaşam tarzlarına yansıyan çarpıcı değişimi kadar, yaşadığımız çağda orman yangınları, seller, salgınlar, eriyen buzullar kapitalizmin artık sürdürülemez noktaya geldiğinin göstergeleri. Bu durum, insanlık tarihinin bir kırılma noktasında olduğunu yoğun olarak hissettiriyor. Antroposen çağın yaşadığımız gezegene getirdiği en önemli yük, şüphesiz insan nüfus artışı. Bu noktayı mihenk taşı olarak kabul edersek, nüfus artışının da getirdiği yükler var. Çünkü Dünyanın taşıma kapasitesini zorluyoruz. Gezegende yaşayan her bir bileşen bu yükün altında eziliyor. Bunlardan en önemlisi, küresel ısınmaya bağlı iklim değişimi. Buzulları eriten, salgınlara neden olan bu etki insanın sosyal yaşamını da etkiliyor ve elbette bu durum bulunduğumuz dönemde doğayla ilgili yazınları da etkiliyor. Bugün, bu noktadan hareketle, Antroposen çağın tabiat yazını üzerine etkilerini yazar Buket Uzuner ile konuştuk.
Antroposen çağın tabiat yazını üzerine etkileri
Değişen ortamlarda, ekolojik ve evrimsel dinamikler sıkı bir şekilde iç içe geçmiş durumda. Bununla birlikte, doğal koşullar altında fenotipik özelliklerin dinamiklerini anlamak hala yeterli düzeyde değil. Küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişimi organizmaların fenotipik özelliklerini şüphesiz etkiliyor. Bu programda örneklerle değişkenliği nasıl inceleyeceğimizi tartışıyoruz. Konuğum Zürih Üniversitesi'nden Popülasyon Ekolojisi Profesörü Arpat Özgül.
Çevresel değişimin yaban hayatına etkileri
Sulama yöntemleri, değişen tarımsal uygulamalar, kuraklık ve değişen yağış rejimi sebebiyle göllerimiz sularını kaybediyor. Su seviyesi düşüp derinlik azaldıkça, buharlaşma tetikleniyor. Raporlar, Türkiye’nin göllerinden yarıdan fazlasını kaybettiğini gösteriyor. “Türkiye’de bulunan 300’e yakın irili ufaklı doğal gölün yüzde 60’ı kurudu.” Türkiye’nin neredeyse tüm göl alanları kirlilik nedeniyle doğal dokusunu kaybetmiş durumda. Doğal göller ve sulak alanlarda su miktarıyla beraber su kalitesi de azalıyor, ayrıca biyolojik çeşitlilik tehdit altına giriyor. Konuyu Prof. Dr. Meryem Beklioğlu ile konuşuyoruz.
Türkiye'nin gölleri ve iç sulak alanları
Antroposen dönemle, yani, insan çağıyla çok farklı açılardan yüzleşiyoruz. Geçtiğimiz yıldan bu yana yaşadığımız Kovid-19 salgını, Avustralya yangınları, bugünlerde Akdeniz havzasında görülen yangınlar ve Türkiye’nin yaşadığı orman yangınları. Ayrıca, tüm bunların yanında uzun süredir gündemde olan kuraklık problemi. Hepsi insan çağının bize sunduğu maliyet.
Birleşmiş milletler (BM), ülkelerin su, arazi yönetimi ve iklim acil durumuyla mücadele konusunda önlem almamaları halinde, kuraklığın bir sonraki salgın olma riskinin yüksek olduğunu söyledi. Esasında kuraklık için salgın kelimesi az kalır, muhtemelen önemli bir kriz olarak dünyanın karşısına gelecek bir sorun olacak. Konuyu Prof. Dr. Murat Türkeş’le tartışıyoruz.
Bir sonraki pandemi kuraklık mı?
Küresel ısınma, kuraklık ve yangınlar arasındaki etkileşimler, ısınan dünyada yangına hassas ekosistemlerdeki değişikliklerin en önemli tetikleyicileridir. Akdeniz Bölgesi için yangınlar bölgenin genelinde ağaç ve tür kompozisyonun tekrar yenilenmesi üzerine etkili olurken, küresel ısınma yangınların sıklığını artırmıştır. Orman yangınlarının sebep ve etkilerinin neler olduğunu Türkiye'nin deneyimlediği orman yangınlarını dikkate alarak tüm yönleriyle konuştuğumuz bu bölümde, konuğum yangın ekoloğu Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu.
Akdeniz'in orman yangınları
Biyoçeşitliliğimizi tehdit eden en önemli faktörlerden biri değişen iklime bağlı olarak türlerin dağılım alanlarını değiştirmesi. Türlerin yerli oldukları coğrafyalardan yeni coğrafyalara doğru hareket etmeleri ve bu coğrafyalardaki yerel türleri tehdit edecek boyuta gelmeleri günümüzdeki en önemli sorunlardan biri. İstilacı tür ne demektir? Karasal ve sucul ortamlarda örnekleri nelerdir? Anadolu’da istilacı tür örnekleri var mı? Bu bölümde biyoçeşitlilik ile istilacı türler arasındaki bağlantıyı kurup, özellikle sucul ekosistemlerden örneklerle bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım. Konuk: Prof. Dr. Güler Ekmekçi (Hidrobiyolog, Akademisyen).
Biyoçeşitlilik krizi ve istilacı türler